Thread Rating:
  • 4 Vote(s) - 3.5 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Hz. Peygamber’in Çocuk Sevgisi
#1
İnsanları bir arada tutan en önemli etken karşılıklı yararlanma ve dayanışma gereksinimidir. Sevginin karışmadığı insan ilişkileri, çıkar ilişkileri olmaktan öteye gidemez. Sevgi, insan topluluğunun bulunduğu her yerde vardır. Ailenin olduğu gibi toplumsal yaşamın da kaynaştırıcı gücü ve mayası sevgidir.

Sevgiyi en geniş anlamda “İnsanları birbirine yaklaştıran olumlu ve iyi duyguların tümü”[1] olarak tanımlamak yanlış olmaz. Ana-baba sevgisi, çocuk, kardeş, arkadaş, eş, yurt ve insanlık sevgisi evrensel olan tek bir duygunun değişik tezahürlerdir. Psikologların ortaya koyduğu bir gerçek vardır. “İnsan, sevme yeteneğini sevilerek kazanır. Sevmeden önce sevilmeyi öğrenir.”[2] Bu nedenle çocukluğunda sevgiye doymamış fertler, hem başkalarını sevemez hem de dengeli bir kişilik geliştiremezler.

Çocuğu sevmek demek, onu maddi refaha boğmak demek değildir. Bugün birçok ebeveynin yaptığı gibi çocukları oyuncaklara boğmak, onlara iyi imkânlar hazırlamak onları sevmek anlamına gelmez. Çünkü çocuk kendisine verilen maddi şeylerle mutlu olmaz. Çocuğu sevmek demek, “Ona vakit ayırıp onunla bütünleşmektir.”[3]

Âlemlere Rahmet olarak gönderilen[4] Hz. Peygamber (sas), çocuklara ayrı bir değer verir, her fırsatta çocuklara karşı beslediği sevgi ve merhamet hislerini göstermekten geri durmazdı.

Hz. Peygamber (sas), öncelikle kız-erkek ayrımını ortadan kaldırmıştır. “Bir adam Hz. Peygamber (sas)’in yanında oturuyordu. Bir ara bir erkek çocuğu geldi. Adam çocuğu öpüp dizleri üzerine oturttu. Biraz sonra adamın birde kız çocuğu geldi. Adam onu da yanına oturttu. Bunun üzerine Efendimiz (sas): ‘Niçin ikisini bir tutmadın?’ diyerek adamı kınadı.”[5]

Hz. Peygamber (sas), her alanda olduğu gibi çocuklara sevgi, şefkat, merhamet ve onlara değer verme hususunda da bizlere en güzel örnek olmuştur. O bu duyguları sadece kendi torunları için değil, diğer çocuklar için de taşımıştır. Üsame b. Zeyd (ra)’den rivayetle: “Resûlullah (sas), beni bir dizine, Hasan b. Ali’yi de diğer dizine oturttuktan sonra ikimizi birden bağrına basar ve ‘Ey Rabbim; bunlara merhamet et, çünkü Ben onlara karşı merhametliyim.’ buyururdu.”[6]

Üsame, Hz. Peygamber (sas)’in azatlı kölesi aynı zamanda evlatlığı olan Zeyd b. Harise’nin oğluydu. Fakat Hz. Peygamber (sas), bir çocuk olan Üsame’yi kendi ağzından da rivayet ettiği gibi öz torunlarından ayrı tutmamıştır.

Ebû Hureyre (ra)’den rivayetle: “Akra b. Habis, Resûlullah (sas)’ın Hasan’ı öptüğünü görünce: ‘Benim on çocuğum var, onlardan hiçbirini öpmedim’ demiş. Resûlullah (sas) de: ‘Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.’ buyurmuştur.”[7]

Çocuklara olan sevginin en önemli tezahürü, onları öpmektir. Hz. Peygamber (sas)’i torunu Hasan’ı öperken gören Akra b. Habis’in Hz. Peygamber (sas)’in bu davranışını yadırgaması ve o gün söylediği sözler, bugün hâlâ Anadolu kültüründe geçerlidir. Gençler, büyüklerinin yanında çocuklarını öpemezler, kucaklarına alıp sevemezler. Hâlbuki Hz. Peygamber (sas) hadis-i şerifteki davranışıyla başkalarının yanında dahi çocukların öpülebileceğini göstermiştir.

Hz. Peygamber (sas)’in kalbinin sevgi, şefkat ve merhamet hisleriyle dopdolu olduğunun bir başka ifadesi de, oğlu İbrahim’in ölümü karşısında onu bağrına basarak ağlamasıdır.

Enes (ra) anlatıyor: “Biz Resûlullah (sas) ile beraber oğlu İbrahim’in sütbabası Ebî Seyf-el Keyn’in yanına gittik. Resûlullah, çocuğu İbrahim’i öpüp kucakladı. Bundan bir müddet sonra yine İbrahim’in yanına girdik. Bu defasında İbrahim, ölüm sancıları içinde kıvranıyordu. Resûlullah (sas) gözyaşlarını tutamadı. İbn Avf, ‘Sende mi gözyaşı dökersin, Ey Allah’ın Resûlü.’ dedi. Ağlamayı Resûlullah (sas)’tan beklemiyordu. Resûlullah (sas): ‘Ey İbn Avf, bunlar merhamet eserleridir (gözyaşları devam ederken şunları da söyledi), göz yaşarır, kalb üzülür. Buna rağmen, biz Rabbimizin razı olacağından başkasını söyleyemeyiz. Ey İbrahim gerçekten biz senin firakından dolayı mahzunuz.’”[8]

Alelade bir insan olmaktan öte vasıflara haiz olan Allah’ın Resûlü, minicik oğlunun ölümünden duyduğu üzüntü üzerine başkalarının yanında ağlamaktan çekinmemiştir.

İslâm Dini, çocuğa ve çocuk eğitimine gereken önemi vermiş, gerek Kur’ân’da ve gerekse pek çok hadis-i şerifte bunu açıkça belirtmiştir. Batı’daki Pedagogların yeni yeni keşfettikleri pek çok gerçeği, Hz. Peygamber (sas) asırlar önce bildirmiştir. Nitekim Hz. Peygamber (sas)’in henüz buluğa ermemiş çocuklara birer yetişkin gibi beyat vermesi, Hz. Ömer’in buluğ çağına kadar çocuklara nafaka bağlaması İslâm’da çocuğun yerinin göstergesidir.[9]

Enes b. Malik’ten rivayetle: “Resûlullah (sas)’a dokuz sene hizmet ettim. Bana hiçbir zaman ‘niye şöyle şöyle yaptın?’ dediğini bilmiyorum. Beni hiçbir zaman azarlamış değildir.”[10]

Hz. Peygamber (sas), evde torunlarını sırtına alıp eğlenirdi. O, camide namaz kıldırırken bile çocukları omzuna ve sırtına almıştır. Ebû Katade (ra)’den naklen: “Resûlullah (sas) Ebû’l-As b.Rebi ve Zeynep bint-i Resûlullah’ın kızı Umâme kucağında olduğu halde namaz kılardı. Ayağa kalktığı vakit onu kucağına alır, secdeye varınca da bırakırdı.”[11]

Enes (ra)’den rivayetle: “Resûlullah (sas)’a hizmet eden bir Yahudi çocuk vardı. O çocuk hastalanmıştı da Resûl-i Ekrem (sas) onu ziyarete gitmişti. Çocuğun başucuna oturarak ona: ‘Müslüman ol’ buyurdu. Çocuk yanında duran babasına baktı. Babası: ‘Ebû’l-Kasım’a itaat et.’ dedi. Çocuk da hemen Müslüman oldu. Resûlullah (sas): ‘Onu ateşten kurtaran Allah’a hamdolsun.’ diyerek yanından çıktı.[12]

Hadis-i şerif, henüz Müslüman dahi olmayan Yahudi bir çocuğa karşı Resûlullah (sas)’ın şefkat ve merhametinin ne derecede olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.

--------------------------

[1] Yörükoğlu, Atalay, Çocuk Ruh Sağlığı,İst.1989,s.137.

[2] Yörükoğlu, a.g.e., s.137.

[3] Yavuzer, Haluk, Ana-Baba ve Çocuk, İst. 1986, s. 36.

[4] Enbiya sûresi, 21/107.

[5] Kandehlevi, M. Yusuf, Hayatu’s-Sahabe (ter.Ahmet Meylani) İst. 1980, c. III, s. 46.

[6] Buharî, Edeb /22.

[7] Müslim, Fedail /15; Buharî, Edeb /18.

[8] Müslim, Fezail, 62 (2315).

[9] Ay, M. Emin, Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatalım, İst.1993, s. 84.

[10] Müslim, Fedail /13.

[11] Müslim, Mesacid /9.

[12] Buharî, Cenaiz/79.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)