08-09-2020, 09:33 PM
ŞEYTANIN İNSANA VERDİĞİ ZARARLAR
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ:
إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوّاً إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ:
“Ey insanlar! Allah’ın vaadi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın! Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.” (FATIR SURESİ – 5/6. AYETLER)
Dumanı kesilmiş zehirli bir alevden yaratılmış bulunan şeytan; inkârcı, bozguncu ve insandaki nefsanî kuvvetleri tahrik edici, şerli bir varlıktır. İblis, şeytanların başı ve başkanıdır. Yaratıldığı maddenin özelliklerini kendinde toplayan şeytan, alev gibi oynak, ateş gibi yakıcı ve duman gibi lekeleyicidir. O, acıtması olup acıması olmayan, her türlü şerrin kaynağı ve Âdemoğlunun ezelî ve ebedî düşmanıdır. O, bir zamanlar, Allah’ın emrettiği görevleri yapmaya istekli görünüyordu. Daha sonra kendini üstün görmeye başladı ve sonunda kendini kibire kaptırdı. Allah ta onu çetin bir imtihana tabi tuttu ve topraktan yarattığı Âdem (AS)’a secde etmesini emretti. Bu ilahi emir karşısında çılgınlaşan İblis, diretti. Allah şöyle buyurdu:
قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلاَّ تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ قَالَ أَنَاْ خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍوَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ:
“Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.” (A’RAF SURESİ – 12. AYET) Bu konuyu başka bir ayet şöyle dile getirir:
وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إَلاَّ إِبْلِيسَ قَالَ أَأَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ طِيناً:قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَـذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاَّ قَلِيلاً:
“Meleklere: Âdem’e secde edin! Demiştik. İblis’in dışında hepsi secde ettiler. İblis: “Ben, dedi, çamurdan yarattığın bir kimseye secde mi ederim! Dedi ki: “Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!” (İSRA SURESİ – 61/62. AYETLER)
Diğer bir ayet te şöyledir:
وَلأُضِلَّنَّهُمْ وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيّاً مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَاناً مُّبِيناً:يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُوراً:أُوْلَـئِكَ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَلاَ يَجِدُونَ عَنْهَا مَحِيصاً:
“Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” (dedi). Kim Allah’ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür. (Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; hâlbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir. İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır.” (NİSA SURESİ – 119/121. AYETLER)
İblis’in küstahlıklarını şu ayet ifade eder:
قَالَ رَبِّ بِمَاأَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ:إِلاَّ عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ:قَالَ هَذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ:إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ:وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ:
“(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna. (Allah) şöyle buyurdu: “İşte bana varan dosdoğru yol budur.” “Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hâkimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna.” Muhakkak cehennem, onların hepsine vâdolunan yerdir.” (HİCR SURESİ – 39/43. AYETLER)
İblis’in hasedi, fesadını arttırdı. Fesadı da Allah’a olan isyanını kamçıladı ve şöyle dedi:
قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ:ثُمَّ لآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ:
“İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. “Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!”dedi.” (A’RAF SURESİ – 16/17. AYETLER)
İblis, Allah’ın lanetine müstahak olup rahmetinden kovulunca, Hz Âdem (AS) ve eşi Hz Havva’ya zarar vermek için hileler kurdu ve kendilerine yaklaştı. Kurduğu tuzağa onlara düşürmek için iğvaya başladı:
فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُورِيَ عَنْهُمَا مِن سَوْءَاتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَـذِهِ الشَّجَرَةِ إِلاَّ أَن تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ:وَقَاسَمَهُمَا إِنِّي لَكُمَا لَمِنَ النَّاصِحِينَ:فَدَلاَّهُمَا بِغُرُورٍ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْءَاتُهُمَا وَطَفِقَايَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَاعَن تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَا إِنَّ الشَّيْطَآنَ لَكُمَا عَدُوٌّ مُّبِينٌ:
“Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.” (A’RAF SURESİ – 20/22. AYETLER)
Allah, kullarını şöyle uyarıyor:
يَا بَنِي آدَمَ لاَ يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُم مِّنَ الْجَنَّةِ يَنزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَالِيُرِيَهُمَا سَوْءَاتِهِمَا إِنَّهُ يَرَاكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لاَ تَرَوْنَهُمْ إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاء لِلَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ:
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.” (A’RAF SURESİ – 27. AYET)
Allah, şeytanın hile ve zararlarını bizlere şöyle ifade ediyor:
الشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُم بِالْفَحْشَاءوَاللّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً مِّنْهُ وَفَضْلاً وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ:
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vaat eder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” (BAKARA SURESİ – 268. AYET)
كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ:
“Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana “İnkâr et” der. İnsan inkâr edince de: Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım, der.” (HAŞR SURESİ – 16. AYET)
Şeytandan sakınmayan ve onun iğvasına kapılıp ta hak yoldan ayrılanların durumunu şu ayet ifade eder:
اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَاللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ:
“Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah’ı anmayı unutturdu. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki şeytanın yandaşları hep kayıptadırlar.” (MÜCADELE SURESİ – 19. AYET)
Şeytan yapacağını icra eder ve kula yıktıracağını yıktırır ve küfre, dalalete sevk eder. Sonra da bir kenara çekilerek şöyle der:
وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الأَمْرُ إِنَّ اللّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلاَّ أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي فَلاَ تَلُومُونِي وَلُومُواْ أَنفُسَكُم مَّا أَنَاْبِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُمْ بِمُصْرِخِيَّ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَاأَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ:
“(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: “Şüphesiz Allah size gerçek olanı vaat etti, ben de size vaat ettim ama size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah’a) ortak koşmanızı reddettim.” Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.” (İBRAHİM SURESİ – 22. AYET)
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:
“Hiç şüphe yok ki şeytan, insanın içinde damarda kanın akışı gibi dolaşır.”
Hz Peygamber diğer bir hadislerinde de şu uyarıyı yapar:
“Şeytanın muhakkak Âdemoğluna bir yaklaşması vardır. Melek için de bir yaklaşma vardır. Şeytanın yaklaşması, zararla korkutması ve Hakk’ı yalanlatmasıdır. Meleğin yaklaşması ise, hayrı vaat etmesi ve Hakk’ı tasdik ettirmesidir. Kim meleğin yaklaşmasını kalbinde bulursa, onun Allah’tan olduğunu bilsin de Allah’a hamd etsin. Kim de diğerini (şeytanın iğvasını) içinde bulursa, hemen şeytandan Allah’a sığınsın.”
Başka bir hadis ise şöyledir:
“Şeytan, askerlerini gönderir de onlar da insanları belaya uğratırlar. Onun yanında bunların mevkii itibarıyla en büyüğü, yaptığı fitne (bela) yönünden en büyük olanıdır.”
Bir hadis-i şerif ile konumuzu bitirelim:
“Şeytan insanın kurdudur. Aynen kurdun koyunu helak edişi gibidir. Sürüden ayrılan, uzaklaşan ve bir tarafa çekileni tutar ve zarar verir. Sizi ayrılıktan sakındırırım. Sizin üzerinize cemaat-i müslimîn ile birlikte olmak ve umumum yanında bulunmak lazımdır.”
Allah, cümlemizi şeytanın iğvasından ve dalalet düşürmesinden korusun. Son nefeste yapacağı menfi telkinden Rabbim cümlemizi muhafaza buyursun. Atamız Hz Âdem (AS)’ı cennetten çıkarmaya sebep olduğu gibi, bizlerin de cennetten uzaklaşmamıza sebep olacak telkinlere kapılmaktan Rabbimiz sıyanet buyursun… ÂMİN…
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ:
إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوّاً إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ:
“Ey insanlar! Allah’ın vaadi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın! Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.” (FATIR SURESİ – 5/6. AYETLER)
Dumanı kesilmiş zehirli bir alevden yaratılmış bulunan şeytan; inkârcı, bozguncu ve insandaki nefsanî kuvvetleri tahrik edici, şerli bir varlıktır. İblis, şeytanların başı ve başkanıdır. Yaratıldığı maddenin özelliklerini kendinde toplayan şeytan, alev gibi oynak, ateş gibi yakıcı ve duman gibi lekeleyicidir. O, acıtması olup acıması olmayan, her türlü şerrin kaynağı ve Âdemoğlunun ezelî ve ebedî düşmanıdır. O, bir zamanlar, Allah’ın emrettiği görevleri yapmaya istekli görünüyordu. Daha sonra kendini üstün görmeye başladı ve sonunda kendini kibire kaptırdı. Allah ta onu çetin bir imtihana tabi tuttu ve topraktan yarattığı Âdem (AS)’a secde etmesini emretti. Bu ilahi emir karşısında çılgınlaşan İblis, diretti. Allah şöyle buyurdu:
قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلاَّ تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ قَالَ أَنَاْ خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍوَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ:
“Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.” (A’RAF SURESİ – 12. AYET) Bu konuyu başka bir ayet şöyle dile getirir:
وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إَلاَّ إِبْلِيسَ قَالَ أَأَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ طِيناً:قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَـذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاَّ قَلِيلاً:
“Meleklere: Âdem’e secde edin! Demiştik. İblis’in dışında hepsi secde ettiler. İblis: “Ben, dedi, çamurdan yarattığın bir kimseye secde mi ederim! Dedi ki: “Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!” (İSRA SURESİ – 61/62. AYETLER)
Diğer bir ayet te şöyledir:
وَلأُضِلَّنَّهُمْ وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيّاً مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَاناً مُّبِيناً:يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُوراً:أُوْلَـئِكَ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَلاَ يَجِدُونَ عَنْهَا مَحِيصاً:
“Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” (dedi). Kim Allah’ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür. (Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; hâlbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir. İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır.” (NİSA SURESİ – 119/121. AYETLER)
İblis’in küstahlıklarını şu ayet ifade eder:
قَالَ رَبِّ بِمَاأَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ:إِلاَّ عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ:قَالَ هَذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ:إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ:وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ:
“(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna. (Allah) şöyle buyurdu: “İşte bana varan dosdoğru yol budur.” “Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hâkimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna.” Muhakkak cehennem, onların hepsine vâdolunan yerdir.” (HİCR SURESİ – 39/43. AYETLER)
İblis’in hasedi, fesadını arttırdı. Fesadı da Allah’a olan isyanını kamçıladı ve şöyle dedi:
قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ:ثُمَّ لآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ:
“İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. “Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!”dedi.” (A’RAF SURESİ – 16/17. AYETLER)
İblis, Allah’ın lanetine müstahak olup rahmetinden kovulunca, Hz Âdem (AS) ve eşi Hz Havva’ya zarar vermek için hileler kurdu ve kendilerine yaklaştı. Kurduğu tuzağa onlara düşürmek için iğvaya başladı:
فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُورِيَ عَنْهُمَا مِن سَوْءَاتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَـذِهِ الشَّجَرَةِ إِلاَّ أَن تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ:وَقَاسَمَهُمَا إِنِّي لَكُمَا لَمِنَ النَّاصِحِينَ:فَدَلاَّهُمَا بِغُرُورٍ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْءَاتُهُمَا وَطَفِقَايَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَاعَن تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَا إِنَّ الشَّيْطَآنَ لَكُمَا عَدُوٌّ مُّبِينٌ:
“Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.” (A’RAF SURESİ – 20/22. AYETLER)
Allah, kullarını şöyle uyarıyor:
يَا بَنِي آدَمَ لاَ يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُم مِّنَ الْجَنَّةِ يَنزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَالِيُرِيَهُمَا سَوْءَاتِهِمَا إِنَّهُ يَرَاكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لاَ تَرَوْنَهُمْ إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاء لِلَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ:
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.” (A’RAF SURESİ – 27. AYET)
Allah, şeytanın hile ve zararlarını bizlere şöyle ifade ediyor:
الشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُم بِالْفَحْشَاءوَاللّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً مِّنْهُ وَفَضْلاً وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ:
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vaat eder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” (BAKARA SURESİ – 268. AYET)
كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ:
“Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana “İnkâr et” der. İnsan inkâr edince de: Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım, der.” (HAŞR SURESİ – 16. AYET)
Şeytandan sakınmayan ve onun iğvasına kapılıp ta hak yoldan ayrılanların durumunu şu ayet ifade eder:
اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَاللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ:
“Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah’ı anmayı unutturdu. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki şeytanın yandaşları hep kayıptadırlar.” (MÜCADELE SURESİ – 19. AYET)
Şeytan yapacağını icra eder ve kula yıktıracağını yıktırır ve küfre, dalalete sevk eder. Sonra da bir kenara çekilerek şöyle der:
وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الأَمْرُ إِنَّ اللّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلاَّ أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي فَلاَ تَلُومُونِي وَلُومُواْ أَنفُسَكُم مَّا أَنَاْبِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُمْ بِمُصْرِخِيَّ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَاأَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ:
“(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: “Şüphesiz Allah size gerçek olanı vaat etti, ben de size vaat ettim ama size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah’a) ortak koşmanızı reddettim.” Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.” (İBRAHİM SURESİ – 22. AYET)
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:
“Hiç şüphe yok ki şeytan, insanın içinde damarda kanın akışı gibi dolaşır.”
Hz Peygamber diğer bir hadislerinde de şu uyarıyı yapar:
“Şeytanın muhakkak Âdemoğluna bir yaklaşması vardır. Melek için de bir yaklaşma vardır. Şeytanın yaklaşması, zararla korkutması ve Hakk’ı yalanlatmasıdır. Meleğin yaklaşması ise, hayrı vaat etmesi ve Hakk’ı tasdik ettirmesidir. Kim meleğin yaklaşmasını kalbinde bulursa, onun Allah’tan olduğunu bilsin de Allah’a hamd etsin. Kim de diğerini (şeytanın iğvasını) içinde bulursa, hemen şeytandan Allah’a sığınsın.”
Başka bir hadis ise şöyledir:
“Şeytan, askerlerini gönderir de onlar da insanları belaya uğratırlar. Onun yanında bunların mevkii itibarıyla en büyüğü, yaptığı fitne (bela) yönünden en büyük olanıdır.”
Bir hadis-i şerif ile konumuzu bitirelim:
“Şeytan insanın kurdudur. Aynen kurdun koyunu helak edişi gibidir. Sürüden ayrılan, uzaklaşan ve bir tarafa çekileni tutar ve zarar verir. Sizi ayrılıktan sakındırırım. Sizin üzerinize cemaat-i müslimîn ile birlikte olmak ve umumum yanında bulunmak lazımdır.”
Allah, cümlemizi şeytanın iğvasından ve dalalet düşürmesinden korusun. Son nefeste yapacağı menfi telkinden Rabbim cümlemizi muhafaza buyursun. Atamız Hz Âdem (AS)’ı cennetten çıkarmaya sebep olduğu gibi, bizlerin de cennetten uzaklaşmamıza sebep olacak telkinlere kapılmaktan Rabbimiz sıyanet buyursun… ÂMİN…