Hakkalyakin Board

Full Version: NASA'nın Lucifer Projesi Nedir?
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.


NASA'nın Lucifer Projesi Nedir?

Jüpiterin kendisi enerji yaymaktadır, bu enerji öyle bir durumdadır ki güneşten aldığından daha fazlasını yaymaktadır. İç kısımları oldukça sıcaktır ve çekirdeğindeki ısı muhtemelen 20,000 Kelvin civarındadır. Isı yerçekimine bağlı olarak, gezegenin yavaş sıkışması sonucu oluşur (Kelvin-Helmholtz mekanizması). Jüpiter nükleer füzyonla ısı oluşturmaz (güneşteki gibi değildir) çünkü sıcaklık ve basınç nükleer reaksiyonları tetikleyebilecek düzeyde değildir. Oluşan ısı Jüpiterin sıvı katmanlarında konveksiyon oluşturuyor böylece atmosferdeki bulut hareketliliği oluşuyor, zaten atmosferdeki hareketliliğin nedeni olarak da bu konveksiyon akımları gösterilmektedir.

Jüpiterin çapına baktığımızda bir gaz gezegeninin olabileceği neredeyse en büyük çapa sahiptir. Jüpiterin kütlesini arttıracak şekilde madde ilave edilebilse çapının değişmediği yada çok az değiştiği görülürdü. Jüpiterin bir yıldız olabilmesi için kütlesinin 80 kat daha büyük olması gerekirdi.

Bazı komplo teorisyenlerine göre NASA Lucifer Projesi isminde bir çalışma yürütüyor. Bu çalışmaya göre Jüpiterin etrafındaki uydular çalışmanın ön hazırlığı olarak koruma altına alınıyor ve işin en korkunç senaryosu ise Nasa bu proje ile Jüpiteri patlatarak yeni bir güneşe çevirmeyi planlıyor olması… Jupiterin yeni güneşe dönüştükten sonraki ismi ise Lucifer olarak adlandırılıyor…

Söylentiler ürkütücü bir o kadarda korkunç bir senaryo olarak karşımıza çıkıyor. Böyle bir projenin düşünülüyor olması bile ürkütücü, sonuçta hükmedemeyeceğimiz büyük bir kütle ve kontrol edilemeyen bir enerjiden söz ediyoruz. Söylentilerin gerçekle örtüşüp örtüşmediğine bilimsel açıdan bakarsak aşağıdaki durum ortaya çıkıyor.

Jüpiterin muazzam büyüklükte bir manyetik alanı vardır. Jüpiter manyetosferi 650 milyon km gibi muazzam bir büyüklüğü aşar, (burada zaman geçirmeniz gerekirse aylarca sürer), dahası Satürn’ün yörüngesini de aşar. Jüpiterin uydularından IO’da yaşanan aktivitenin bir bölümü kısmen de olsa bu manyetik alana bağlanır.

İşte bu bilgiler ışığında baktığımızda jüpiter bir yara alırsa en uygun yıldız (güneş) olma adayıdır.

Yine söylentilere göre, 1988’de fırlatılan Galileo, 2003 yılında görevi sonlandırılarak Jüpitere düşürülmüştü ve bu durum sonrası söylentiler hız kesmedi. Jüpiterde dünya büyüklüğünde bir lekenin bulunma sebebinin bu düşüş olduğu iddia edilmiş ve böylesine büyük bir lekenin bir araba boyutlarında olan bir uzay aracı tarafından oluşması da şüphe uyandırıcı olmuş. Yapılanın radyoaktif maddelerle yüklü olan bu kaşif aracı ile Jüpiterin güneşe çevrilebilecek testlerinin yapılıyor olmasıymış.

Buradaki amaç bir gün güneş söndüğünde (elbet bir gün tükenecek bir kaynaktan bahsediyoruz) ısı ve ışık kaynağı olarak alternatif bir güneşe ihtiyaç duymak mı? yoksa Jüpitere yakın gezegen olan Satürnün uyduları Titan, Enceladus gibi uydularda yaşam ortamına dair yatkınlık bulunmasından dolayı buralarda daha elverişli bir yaşam için yakın bir ısı kaynağı oluşturmak mı? Tüm bunlar büyük bir soru işareti olarak karşımızda duruyor. Ne kadar söylemler bir teoride olsa bu çalışmanın yapılması için yüzeye bir uydu düşürerek büyük patlama üretmek pek de mümkün değil. Özel olarak nükleer bir gücü uzaya göndermek ve gezegende patlatmak gerekecektir. Bahsettiğimiz gezegende dünyamıza göre 10 kat büyük ve güneş sistemimizin ise en büyük gezegeni…

Bilimsel verilerde ve yaşanılanlar herşeyin ileride planlanan çalışmalarla ilgili testler olabileceği konusunda örtüşüyor, nitekim Jüpiter güneş sistemimizde büyüklüğü, uyduları ve güneşte olacak olası bir duruma karşı kayacak yeni yaşam kuşağı dairesinde bulunuyor. Uzaklarda yaşananlar konusunda bilgilerimiz bu kadar, gerçekte neler olup bittiğini, neler planlandığı bilemiyoruz.

Kaynak

ALINTI HABER