Hakkalyakin Board

Full Version: Bilardo Nedir? Bilardo ve Tarihçesi Üç bant bilardo
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.
[attachment=101999]

Bilardo Nedir? Bilardo ve Tarihçesi Üç Bant Bilardo

Bilardo

Bilardo bir spor çeşididir. Son yıllarda spor dalları içinde önemli bir yer kaplamaya başlamıştır. Şu anda, Avrupa'nın en çok ilgilenilen 5 sporu arasındadır. Bilardo oynamak için gereken aletler; bilardo masası, isteka (bilardo sopası), bilardo topları, tebeşir (istekanın topa daha ölçülü vurmasını ve gereksiz yere kaymamasını sağlar, özellikle falsolu vuruşlarda çok işe yarar), köprü(isteğe göre) (zor uzanılan toplara yetişmeyi sağlar) gerekir.

Bilardoda açı hesaplamak ve hızı ayarlamak iki temel kuraldır. Bilardo kapalı bir alanda oynanır. Bilardo en başta cepli (delikli) bilardo ve cepsiz (deliksiz) bilardo olarak iki temel gruba ayrılır. Cepli bilardoya örnek olarak bilinen 8-Top (Amerikan) bilardosu ve Snooker vardır. Cepsiz bilardoysa 3-Top (3-Bant) bilardo olarak bilinir. Tabii bunların bugüne kadar ulaşamayan çeşitleri de vardır.
Amerikan Bilardosu (pool)

8 top


Amerikalı bilardosu, bilardonun bugüne kadar gelebilen ilk cepli bilardo çeşididir. Amerikan bilardosu adından da anlaşılacağı gibi Amerikalıların keşfettiği bilardo çeşididir. Amerikan bilardosunda düz olarak adlandırılan 1-7 arasında numaralanmış yedi tane top, çizgili (pijamalı) olarak adlandırılan 9-15 arasında numaralanmış top, 8 numaralı siyah bir top bir de vuruş yapılan beyaz bir top vardır. Yani tam olarak 16 tane top vardır.

Oyun, 2 kişi ya da 2 takım olarak, Bantlı veya Bantsız olarak oynanabilir. Oyunun amacı iki gruptan birini tamamlayıp siyah topu en son topun girdiği cep’e veya oyuncunun değiştirmemek kaydıyla deklare edeceği cep’e girdirmesidir. “Bantsız” (topların cep'e girmeden önce veya Beyaz topun oyuncunun deklare ettiği topa değmeden önce bantı görmesi zorunlu değildir) Oyun, topların şamadan farklı olarak (1 ve 15 numaralı toplar 3 ve 10 numaralı topların yerini alır) dizildikten sonra beyaz topun masanın diğer tarafından, masanın ilk çeyrek çizgisinden, oyuncunun istediği açıdan vurarak başlar. Cep'e ilk giren top oyunu başlatan oyuncunun hangi grupla oynayacağını belirler, açılışta top düşmemesi halinde rakip oynayacağı grubu seçer, açılışta iki farklı gruba ait topların cep’e girmesi faul sayılmaz, giren toplar çıkartılmaz, gruplar seçilerek oyun rakibe geçer. Oyun başladıktan sonra oyuncu her vuruşta hangi topu hangi cep'e girdireceğini vuruş öncesi deklare etmek zorundadır. 1 numara ve 15 numara toplar farklı olmak kaydıyla orta ceplere girdirilmesi zorunludur. İlk açılış ta 1 veya 15 numaralı toplardan birinin veya ikisinin ceplerden birine girmesi halinde cepten çıkartılmaz ve oyun devam eder, biri girmesi halinde rakip diğer topu orta ceplerden birine girdirmek zorundadır.


Fauller, (Rakibe beyaz topu istediği yerden başlatma hakkı sağlar), beyaz topu sokmak, herhangi bir topun masadan dışarı çıkması, yanlış gruptaki topun direkt veya çaptırarak cep'e sokulması, beyaz topun ilk önce diğer gruptan topa ya da siyah topa değmesi ya da hiçbir topa değmeden gitmesi, oyuncunun isteği haricinde herhangi bir eli, kıyafeti veya bir aletle herhangi bir topa dokunması, istekanın beyaz topa iki kere değmesi ya da beyaz top haricinde bir topa değmesi halinde uygulanır.
Beyaz topun deliğe girdiği ya da masadan çıktığı durumlarda rakip oyuncu beyaz topu başlama çizgisinden istediği açıda başlatır, ancak ilk vuruşta vuracağı herhangi bir top masanın diğer yarısında olması veya beyaz topu banttan sektirerek ilk yarıda deklare edeceği topa vurabilir.


Oyunun kaybedilmesine sebep olan fauller, siyah topun daha siyah topa sıra gelmeden sokulması, siyah topun masadan dışarı çıkması ve siyah topun deklare edilenden başka bir cebe sokulmasıdır. Açılışta sadece siyah topun ceplerden birine girmesi halinde açılış yapan oyuncu oyunu kazanır, siyah topla birlikte başka herhangi topun ceplerden birine girmesi, oyunun kaybettirir. (Eğer son topta siyahın sokulacağı delik seçildikten sonra,önce beyaz top başka bir deliğe girerse ardından siyah top söylenen deliğe girerse, deliği seçen oyuncu oyunu kazanır.Deklare etme zorunluğu olan ya da olmayan tüm atışlarda son top olarak siyah top kalmış olsa dahi beyaz top ve siyah topun aynı atışta cebe sokulması durumunda beyazı ve siyahı sokan taraf kaybeder.Bu durumda beyaz ve siyah toptan hangisinin önce girdiğine bakılmaz.)
Oyun “Bantlı” oynanması halinde beyaz topun deklare edilen topa değmeden önce veya deklare edilen topun cep’e girmeden önce bantı görmesi zorunludur.

Amerikan bilardosu en çok tercih edilen cepli bilardo çeşididir.
Masa Tipi FT Dış Ölçü Oyun Alanı
Maç Bilardo Masası 10 315×170 284×142
Yarı Maç Bilardo Masası 9 285×160 245×127
Küçük Boy Bilardo Masası 7 240×135 245×127
Ev Tipi Bilardo Masası 6 220×125 190×95

Ayrıca 9-top, 14+1 ve Bank pool gibi çeşitleri vardır.

Yine, standart Amerikan Bilardo masasında oynanan bir oyundur. Kuralları hemen hemen aynıdır. Ancak bu oyunda sadece 1-9 arasındaki toplar kullanılır. Toplar, 1 numaralı top en önde ve 9 numaralı top tam ortada kalmak üzere diamond şeklinde 1 numaralı top açılış noktasında olacak şekilde birbirine yapışık olarak dizilir. Oyunun amacı, açılıştan sonra 1 numaralı toptan başlayarak sırayla gitmek ve en son 9 numaralı topu sokarak oyunu bitirmektir. Buradaki önemli nokta sıradaki topu gördükten sonra başka bir topu sokma hakkı olmasıdır. Örneğin sıra 2 numaralı toptayken, oyuncu beyaz topla önce 2 numaralı topu görüp daha sonra 9 numaralı topu sokarak oyunu kazanabilir. Bu durum bütün toplar için geçerlidir. 9 top oyununda deklarasyon yapılmaz.istediğiniz gibi oynayın.
14+1

Yine standart Amerikan Bilardo masasında oynanan bir oyundur. Bütün toplar 8-top düzeninde yerleştirilerek oyuna başlanır. Bu oyunda her iki oyuncu da sıra kendisindeyken istediği her topu sokabilir. Deliğe nizami olarak giren her top 1 sayıdır. Önceden belirlenen sayıya ulaşan oyuncu maçı kazanır. Bu oyunda da deklare yapmak zorunludur. Deklare edilen top yanlış deliğe girerse ya da başka bir top deliklerden birine girerse söz konusu top çıkarılıp açılış noktasına konur. Oyun sonu ise diğer türlerden tamamen farklıdır. Masadaki 15 topun sonuncusuna atış yapılmaz, masada kaldığı yerde bırakılarak önceden sokulmuş 14 top üçgen içinde en öndeki top olmadan dizilir. Topların diziliş sırası yoktur. Dizilişten sonra son toptan bir önceki topu yani 14. topu sokan oyuncu oyuna devam eder. İdeal devam biçimi masada önceki seriden kalan tek topu sokarak beyaz topla diğer 14 topu dağıtmak ya da "kırmaktır". Bu yapılamıyorsa güvenli vuruş yapmak gereklidir. Eğer 15. top üçgenin konacağı alanda kalmışsa üçgen içine konur ve 15 top birlikte dizilmiş olur. Aynı şey beyaz top için geçerli olursa açılış çizgisinden başlanır. Bu oyunda fauller -1 puan olarak hesaplanır. Faulden sonra beyaz topun kaldığı yerden devam edilir. Beyaz topun deliklere girmesi halinde açılış çizgisinde bir noktadan başlanabilir ancak açılış noktasının gerisindeki toplara atış yapılamaz. Üst üste 3 kez faul yapan oyuncudan 15 puan düşülür. Ayrıca bant kuralı da vardır. Bu kurala göre beyaz top ya da diğer toplardan en az biri vuruştan sonra en az 1 banta temas etmelidir.

Snooker

Cepli bilardoya diğer bir örnek Snookerdır. İki kişi ya da iki takımla oynanır. Snookerı İngilizler savaşa giderken can sıkıntısından keşfetmişlerdir. Diğer bilardo çeşitlerinden canları sıkıldığı için keşfetme gereği duymuşlardır. İngilizler ilk keşfettiğinde renkli toplar yoktu. Renkli toplar sonradan keşfedildi bunlar sarı top (2 puan), yeşil top (3 puan), kahverengi top(4 puan), mavi top(5 puan), pembe top (6 puan) ve son olarak da siyah top(7 puan) olarak sıralanır. Bunların yanında 15 tane kırmızı top (1 puan) olarak sayılır ama kırmızı toplar en baştan beri vardır. Bir de yine bir tane beyaz top vardır. Yani toplam olarak 22 top vardır. Kuralları bir kırmızı top sokmak sonra da bir renkli top sokmak ardından yine bir kırmızı top sokmak gibi bir döngüye sahiptir. Faul olsa da olmasa da deliğe giren kırmızı top asla ve asla çıkartılmaz ama renkli toplar çıkartılır. Masada hiç kırmızı top kalmayınca renkli toplar kıdem sırasına göre küçükten büyüğe doğru (sarı-yeşil-kahverengi-mavi-pembe-siyah) sokulur.

Fauller, sıra kırmızı toptayken beyaz topun deliğe girmesi (4 puan), sıra kırmızı toptayken renkli bir topun sokulması durumunda (sarı, yeşil, kahverengi için 4 puan, mavi için 5 puan, pembe için 6 puan, siyah için 7 puan) karşı tarafa geçirilir. Sıra renkli bir toptayken vurulan ilk renkli top yerine herhangi başka bir topun sokulması durumunda (kırmızı, sarı, yeşil, kahverengi için 4 puan, mavi için 5 puan, pembe için 6 puan, siyah için 7 puan) sokulan ya da ilk vurulan topun sayısı toplanmaz hangisinin puanı daha fazlaysa ona göre rakibe puan geçer. Herhangi bir topun masayı, yapılan vuruş sonrası terk etmesi ya da herhangi bir topa isteka harici herhangi bir şeyle değilmesi ya da beyaz topa iki kere vurulması halinde 7 puan karşı tarafa geçirilir. Oyunun adını aldığı "snooker" terimi aynı zamanda oyunun ayırıcı ve can alıcı bir özelliğini adlandırmak için de kullanılır. Pot şansı olmayan ya da riske girmek istemeyen oyuncu beyaz topu masada rakibinin top görmesini engelleyecek bir noktaya bırakırsa - faul yapmadan - buna "snooker" bırakmak denir. "çin snookerı" ise beyaz topu bir topa yapıştırmak suretiyle rakibi kontrolsüz, zor bir vuruş yapmaya zorlamaktır. Üst seviye oyuncular için pot yüzdesi ne kadar önemliyse snooker bırakabilmek ve snooker çözebilmek de o kadar önemlidir. Oyunculardan biri herhangi bir durumda faul yaptıktan sonra, sıra rakibine geçtiğinde eğer bu oyuncu masadaki kırmızılardan herhangi birinin her iki maksimum incesini düz bir vuruş çizgisinden göremiyorsa "free ball" veya "açık top" kuralı uygulanır. Bu kurala göre masa üstündeki tüm toplar (yani renkliler) kırmızı top olarak sayılır ve oyuncu istediği topa vurabilir. Renklilerden birini kırmızı yerine pot yaparsa kırmızı topların değeri olan 1 sayı kazanır ve renkli top yerine konur. Oyunun devamı normal şekilde oynanır.

Hesaplandığında bu oyunda en fazla 147 sayı yapılabilir (fauller sayılmazsa). En çok 147 Ronnie O'Sullivan tarafından(9 kez-3'ü Crucible Tiyatrosunda olmak üzere)yapılmıştır. Steven Hendry ise, 8 kez maksimum seriye ulaşmıştır.Ronnie'nin yaptığı bu 9 seriden 5 seri en hızlı 5 maksimum seridir. Bu hızlı oyun tarzından dolayı kendisine roket Ronnie denir. Snookerın devleri(lokomotifleri) olarak bilinen oyuncular Ronnie O'Sullivan, Stephen Hendry, Paul Hunter (Kanser olmasına rağmen kemoterapi gördüğü hafta maça çıkmıştır, 2006 yılında kanserden öldü.)(Peter Ebdon), (John Higgins), (Ken Doherty), (Steve Davis(80'lerin en büyük oyuncusu))

Kuralları pek bilinmediği için Türkiye'de çok tercih edilen bir bilardo çeşidi değildir. Yabancı turistleri (özellikle de İngiliz turistleri) ağırlayan oteller snookerı tercih eder. Snooker masasının boyu 3.60, eni 1.80'dir. Dünyanın en fazla tercih edilen bilardo oyunu olmaya doğru ilerlemektedir. Yavaş yavaş Britanya dışında da oynanmaya başlanmıştır.[1][2]
3-Top (Karambol)

Cepsiz bilardoya en iyi örnekse 3-Top (Karambol bilardo) ve Üç-Bant Bilardodur. Prensip olarak bu iki oyun arasında çok az fark vardır. Bu iki oyun da aynı masada ve aynı toplarla oynanır. 3-Topta ve 3-Bantta bir bitiş sayısı seçilir örnek olarak (20) ve bu sayıya ilk ulaşan kazanır. Bu iki oyunda da bir beyaz top, bir sarı top ve bir de kırmızı top vardır. İki kişi ya da iki takım olarak oynanır. Kural olarak rakiplerden biri beyaz topa diğeri ise sarı topa vurur bu iki oyunda da kırmızı topa vurulmaz. 3-Topta sayı yapmak için vuruş yapılan topun diğer iki topa değmesi lazımdır. 3-Bantta ise sayı yapmak için vuruş topunu 3 kez banta (bir banta üç kez ya da 3 ayrı banta gibi) temas etmesi ve diğer iki topa vurmasıdır. 3-bant oyununun esası vuruşu yaparken ıstakanın çıkış noktasını dikkate alarak, topların masa içinde hangi hızda ve hangi açılarda yol alacağını hesap etmeye dayanır. Masa üstündeki nokta ya da diamond şeklindeki işaretler bu hesaplamaları yapmaya yardımcı olur. bu hesapların yapılabilmesi için farklı sayı sistemleri kullanılmaktadır. Sayı yapan kişi tekrar vurur. Faullerde karşı tarafa sayı geçmez. Herhangi bir topun masayı terk etmesi halinde faul olur. 3-Top 3-Banta göre daha kolay sayı yapılan bir oyundur.

Oyunda belirli bir seviyenin üzerine çıktıktan sonra sayıyla birlikte atış bırakmanın ve tuş engellemenin öğrenilmesi gerekir. Atış bırakmak için geometri hesabının yanı sıra oyun temposunun iyi ayarlanması gerekir.Ayrıca zor pozisyonlarda sayı almak yerine rakibe karot atmak tabir edilen vuruşlarla pozisyon vermemek düşünülebilir. Öbür türlü sayı alınamazsa rakibe sote ya da sota tabir edilen kolay vuruş bırakılması kuvvetle muhtemeldir.

Türkiye'nin en başarılı bilardocularından Avrupa Şampiyonu Semih Saygıner Türkiye'de bilardonun özellikle de 3-Bant ve Karambol bilardonun öncüsü olarak görülür. Kendisinin Dünya Şampiyonlukları ve pek çok Türkiye şampiyonluğu vardır. Dünya genelindeki diğer büyük 3 bant oyuncularını Raymond Ceulemans, Torbjörn Blomdahl, Sanchez olarak sayılabilir.

Bu oyun eskiden sadece göz kararı oynanırken büyük üstat Raymond Ceulemans'ın bulduğu diamond sistemle bir matematik hesaba dayandırılmıştır.

Turnike, ters turnike, 5 bant, viyana turnikesi, brikol, efekare, acem gibi pek çok özel vuruşu vardır.

Carom bilardonun karambol ve 3 bant dışında Bant, Artistik bilardo, 4 top gibi çeşitleri vardır.

Üç bant bilardo

3 bant bilardo üç topla oynanan bir bilardo türüdür.

Özellikleri
George Sutton 1911'de bilardo oynarken.

Dünyanın en zor ve en popüler disiplini olarak nitelendirilir. Bu bilardo disiplininde sporcunun topu en az üç bandı tamamlamasından sonra sayı oluşabilmektedir. Bilardo masası üzerindeki elmasların hesap tekniği olarak kullanıldığı bu disiplinde karot, sota, brikol, falso, sırt, kleps, amorti vuruş ve plase vuruş teknikleri kullanılır.

Bu disiplinde sporcular ya 50 sayı üzerinden maraton tabir edilen sistemde ya da 2 galibiyet ve 3 galibiyet seti olarak yarışırlar. 15 sayılık set sistemi ile turnuva düzenlenir.[1]

Bilardo ve Tarihçesi..

Ünlü fizikçi Nicola Tesla, bilardonun şimdiye kadar yapılan en güzel tanımda aynen şöyle diyor;

'' Bilardo; Satranç kombinasyonları, fizik yasaları ve insan beyni ile vücut hareketleri arasındaki gözle görülür dikkat çekici bağlantının birleşiminden oluşan algılanması belki de en güç mükemmelliğin oyunudur".


Matematik, fizik, geometri ve psikoloji dörtgeninin mükemmel bir şekilde sergilendiği, zerafet ve akıl oyunları üzerine kurgulanmış bir spordur bilardo.

Bilardo şampiyonalarını izleme fırsatını bulduysanız kültürünü gözlemleme fırsatını azda olsa yakalamışsınızdır. Sporcuların papyonlarını takarak yarıştığı, güzel sayı aldığında rakibini alkışlama nezaketinde bulunduğu, sporcular artış yaparken oyuncuların konsantresinin bozulmaması için tabiri caizse izleyenlerin nefeslerini dahi tutulduğu, saygı, hoşgörü ve hırsın muhteşem bir ahenkle sergilendiği, masa başına geçtiğinizde hiçbir atışın bir önceki ile benzer olmadığı, saç teli inceliğinde sayıların kaçtığı, çok uzun yıllarını bu sporuna adamış onlarca, yüzlerce değil binlerce insanın olduğu, zerafet, kibarlık ve akıl oyunları üzerine kurgulanmış, Türkiye’de ki en yaygın masa spordur bilardo.

Bilardo sporunda ülke olarak Dünya’da ik 3 sırada yer almaktayız. Türkiye  ve Güney Kore dışında ise dünyada Almanya, Hollanda, Fransa, İsveç, Belçika ve İspanya’da bilardoda önde gelen ülkeler arasında. Şu anda Avrupa’nın en çok ilgilenilen 5 sporu arasında yer alan bilardo sporunda ülkemiz özellikle sonra beş yıldır gücünü iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Ülkemizde 1993 yılında kurulan Türkiye Bilardo Federasyonu sayesinde 23 yıldır spor olarak icra edilen Bilardo, bu süre içerisinde ülkemize defalarca Dünya ve Avrupa Şampiyonlukları kazandırmış ve İstiklal Marşımızı yurtdışında dinletmiştir.

Biraz da Bilardo Sporunun tarihçesine göz atmaya ne dersiniz? Nasıl oynanmaya başlamıştır, ilk kimler oynamıştır, ''Bilardo'' ismi nereden gelmiştir?

Bilardonun adının nereden geldiğini anlatan bir kaç söylenti vardır.

Bilardonun başlangıç tarihi ile ilgili çok kesin bulgular bulunmamaktadır. Bu konudaki en eski kayıt, düşünür Anacharsis’in M.Ö. 400’de Yunanistan’da bilârdoya benzer bir oyun gördüğünü söylemesidir. M.S. 2. yüzyılda İrlanda kralı Catkire MORE’nin öldükten sonra pirinçten yapılmış 55 top ile, aynı malzemeden yapılmış masa ve istekalar bırakmış olduğu yazılı kayıtlarda bulunmaktadır. Shakespeare’in “Anthony ve Cleopatra” adlı oyununda, Cleopatra’nın Charmian’a söylediği “Hadi, gel bilârdo oynayalım.” repliğini yazmış olması, bu dönemde bilârdonun bilinmekte olduğu anlamına gelir. Bazı yazarlar bilârdonun, Fransızca “bille” (top) kelimesinin türevi olduğunu öne sürerek Fransa’da ortaya çıktığını iddia ederler, icat edildikleri günden bu yana, her sınıftan amatör ve profesyonel oyuncunun- ilgisini çekmiş olan bilârdo oyunlarının, ilk kez 15. yy. ortalarında Fransa’da oynandığı sanılmaktadır. Ancak asıl yaygınlaşmaya başladığı dönem XVI. Louis’nin saltanat dönemidir.


1550 yıllarında Londra’da Bill KNEW adında bir emanetçi yaşıyordu. İşi pek iyi gitmediğinden kendisinin boş zamanı çoktu, canı sıkılıyordu. Bir gün aklına ülkesinin simgesi olan, kapının üstünde duran üç topla tezgahın üzerinde oynama fikri geldi. Topları oynatmak için “Yard” denilen bir çubuk kullandı (yard=0,914 m. uzunluğundaki ölçüm çubuğu). Kısa zaman sonra komşuları da oyuna katıldılar. Toplara vurdukları çubuğa “Bill’s Yard = Bill’in Yardı” adını verdiler. Buradan daha sonra bilardo oyununun ad ile fikrinin çıktığı kabul edilir.

İngiltere çıkışlı olduğunu söyleyen bazı yazarlar da, İngilterede, yerde toplar ile sopalarla oynanan Pall-Mall adlı oyundan türediğini anlatıyorlar.

Fakat Fransızlar da bilardonun bulunuşunu kendilerine mal ederler. Terimi “Billes” = Top ile “art” = Sanat sözcüklerinden türemiş olduğunu söylerler. Böylelikle bilardo “Top oynamanın sanatı” olarak kolayca dilimize çevrilebilir.

Belki de bilardo ismi, o adı taşıyıp oyunu bulan kişinin adının verilmesiyle oluşturulmuştur. Ancak bu konuda hiçbir bilgi yoktur.

Bilardonun ortaya çıkış tarihi çok eskilere kadar gitmektedir.

Bilardo ile ilgili en eski tarih, filozof Anakharsis‘in, M.Ö 400′de Yunanistan’da bilardoya benzer bir oyun gördüğünü söylemesidir. Yazılı kayıtlarda, İrlanda Kralı More‘un M.S. 2. yüz yılda ölürken pirinçten yapılmış 55 topla, ahşap malzemeden yapılmış masa ile ıstakalar bırakmış olduğu yazılı…

Shakespeare‘in, Antonius and Cleopatra adlı yapıtında, “Hadi gel bilardo oynayalım” diye bir tümce bulunması, onun dönemin de bilardo bilindiğini gösteriyor. . Bazı yerlerde ise, bu oyunun i!k kez Çin ile Hindistan’da görüldüğü yazılı. Kısacası, bilardonun kökeni net olarak bilinemiyor.

1839′da Good Year kauçuğu vulkanize ederek biçimlendiriyor. Bunun sonucunda, bilardocular 1855′te güvenilir kauçuk bantlara kavuşuyorlar. Böylece açık alan ile toprak zeminde oynanmaya başlayan, gittikçe gelişen bilye yuvarlama sanatı, şimdiki haline yakın bir biçime dönüşüyor.

llk bilardo masaları son derece zayıf olup, dayanıksızdı. Oyunculara koşul olarak öne sürülen “bir ayağın yerde olması” kuralının asıl nedeni bu dayanıksız masalardı. Böylece, zeminde kullanılan ince tahta plakalar kırılmayacak, masa zarar göremeyecekti.

Eskiden bilardo masalarının standart ölçüleri yoktu, uzunluğun geniş likten biraz fazla olması yeterliydi. Ancak, 18. yüzyılın ortalarına doğru, 2′ye 1 oranı yavaş yavaş yerleşmeye başladı. Bugün, Fransız bilardosunda kullanılan standart ölçü 152 x 305 santimetre olmakla birlikte, aynı oranda daha küçük masalar da kullanılabiliyor. “Pool” masası da genellikle 122 x 224 ya da 137,2 x 274,5 santimetre boyutlarında üretiliyor.

Bilardo masasının kalitesi 19. yüzyıl başlarında arttı. Cepsiz bilardoyu (karambol) yaygınlaştıran Fransızlar oldu. 1810 yılında yapıldığı bilinen bu tür masaların yaygınlaşması 1850 yılını buldu.

Bilardo ustaları, genellikle ahşaptan kesilmiş masif ayak ile çerçeveli, çuha kaplı mermer masalarda oynuyorlar. Bu masalar oldukça pahalı, 2 bin TL ile 103 bin TL arasında (İthal, Brunswick marka)… Bunun nedeni, hem çok kaliteli malzeme kullanılıp, birinci sınıf işçilikle üretilmesi, hem de bu masalarda ısıtılabilen, sürekli aynı ısıda tutulabilen bir düzeneğin bulunması. Bunun için arduvaz olan masa tablier’sinin altına termostatlı ısıtma sistemleri konuluyor. Böylece masanın 30C – 90C derece aralığında ısıtılması sağlanabiliyor.

Daha önceleri ısıtma bilardo masası altına bir mangal yerleştirerek sağlanmaktaydı.

llk bilardo masalarında, topların yere düşmesini engellemek için ahşap bir çerçeve bulunurdu. Çok sesi önlemek için çerçevenin iç kısmına önce içi keçeyle doldurulmuş bez yastık konuldu. 1855′te, ilk standart masanın mucidi İngiliz Thurston, ilk kez lastik bantı uyguladı. Lastik bandın icadı, modern bilardonun icadı olarak görülüyor.

8. yüzyılın sonlarına kadar bilardo, golf sopalarına benzer, bir tarafı geniş “çoban sopaları” ile oynanıyordu. Istaka dışında “mace” adı verilen, hokey sopasına benzeyen yardımcı gereçler de kullanılırdı.

Banda değerek durmakta olan toplara, bu kalın sopalarla vurmanın çok zor olması insanları ince uçlar kullanmaya, böylece de nokta (spot) vuruşları öğrenmeye itti. İnce ucun kullanılması, ıstakanın bulunuşu olarak kabul ediliyor. 1777′de yayınlanan “En Eski Kurallar” adlı kitapta, oyunculara çoban sopası ya da ıstakadan birini seçme hakkı tanınmış olması, bu tarihin ıstakanın bulunuş tarihi olarak kabul edilmesini sağlıyor.

İki parçalı ıstakaya 1829 yılında rastlanıyor. Istakaya kurşun ağırlık konulduğunu anlatan bilgiler ise 1830′ larden geliyor. Sert vuruşlar için ideal olan ıstakalar genellikle gülağacı, dişbudak ile akçaağaçtan yapılıyor.

Istakada sivri ahşap ucun topa değmesinde kaymaları önlemek için kullanılan kösele uygulaması şöyle bir öyküye dayandırılır :

Bir Fransız piyade subayı olan Monsieur MINGAUD siyasi bir suçtan ötürü hapise girdiğinde bilardo oynamasına izin veriliyordu. Istakanın ucundaki bir arızayı gidermeye çalışırken ayakkabısının köselesini kullanmıştır. Bu uğraş ilk kösele ucun icadına yol açmıştır.

Topa falso ile kleps hareketinin verilebilmesine yarayan bu icad için ise tarih 1825 olarak kabul edilmektedir.

Önceleri tahta olan bilardo topları, 16. yüzyıldan başlayarak fildişinden yapılma yoluna gidildi. Ancak oyun geliştikçe, fildişi toplar da yakınma konusu oluyordu. Yanılma payı çok az küresel dış yapı elde edilmesine karşın, ağırlık merkezinin topun geometrik merkezine denk gelme oranının düşük olması (demek ki fildişinin homojen yapıda olmaması), Amerikalı bir bilardo fabrikatörünü harekete geçirdi. Ucuz, daha hatasız top yapımı için koyduğu 10 bin dolarlık ödülü ise John Hyatt kazandi. Böylece Hyatt, 1868 yılında ilk plastik topu icat etmiş oldu.

Eskiden ıstakanın ucu, topa değince kaymaması için, alçılı duvarlara vurulurdu. Eski resimlerde görülen bilardo odasının duvarlarındaki delikler böyle bir uygulamanın kanıtıdır.

Istakanın tebeşirlenmesini sağlamak için, 1818′de bir bilardo ustası olan İngiliz John Carr, boş ilaç kutularının içini bildiğimiz yumuşak tebeşirle doldurup satmaya başladı. John Carr’a bunu, iyi bir bilardocu olan patronu John Bartley öğretmişti.

İyi bir bilârdo oyuncusu olabilmek için hem zekâ, hem de beden olarak yatkınlık gerekir. Bilârdoya yeni başlayan bir kişinin öncelikle kendi istekasına sahip olması gereklidir. Bilârdo, iyi oyuncular seyredilerek, imkân varsa bir bilârdo oyuncusundan ders alınarak ve çalışarak öğrenilebilir. Temeldeki benzerliklerine rağmen değişik kurallar içeren farklı türde bilârdo oyunları, tüm dünyada ilgiyle oynanmaktadır.

Semih Saygıner Kimdir?

Semih Saygıner (d. 12 Kasım 1964,[2] Adapazarı), profesyonel 3 bant bilardo oyuncusudur.

1994'te ilk Dünya Bilardo Şampiyonluğunu kazanan Saygıner, dünyada "Mr. Magic" (Bay Sihir) ya da "The Turkish Prince (Türk Prensi)" lakaplarıyla tanınır. Türkiye’de bilardonun federasyon haline gelmesini sağlayan kişidir. Hollanda liginde 9 yıl, Portekiz liginde 3 yıl profesyonel oyunculuk yapan Saygıner, bilardo literatürüne "Semih Saygıner Magic Shots" (Semih Saygıner'in Sihirli Vuruşları) olarak geçmiş 42 özel vuruş tekniğine sahiptir ve bu oyunun dünyadaki en önemli isimlerinden biridir.[3]
Yaşamı
Ailesi ve çocukluğu

12 Kasım 1964'te Adapazarı'nda dünyaya geldi. Babası terzi Faruk Bey, annesi Süreyya Hanım idi. 1978'de gerçekleşen bir trafik kazasında anne ve babasını kaybetti.[2] Anne ve babasının ölümünün ardından lise öğrenimini yarıda bıraktı.[2] 16 yaşında bilardo oynamaya başladı.[2]
Kariyerinin ilk yılları

17 yaşındayken arkadaşı Tezcan Şen'in ikna etmesiyle İstanbul Şampiyonası'na katıldı ve birinci oldu[2]. Bir süre ulusal sampiyonalarda Bora Karatay'ın arkasından Türkiye ikincisi oldu; ilk defa 1987'de Türkiye şampiyonluğunu elde etti. İstanbul'da bir bilardo salonu açarak yüzlerce kişiye bilardo dersi verdi.[4] 1991 German Open ve 1991 İstanbul Efes Pilsen Grand Prix dokuzuncusu ve 1992 yılında Berlin’de, dünya şampiyonu Raymond Ceulemans'ı 3-0 mağlup ettiği turnuvada dünya sekizincisi oldu.[5]
1994 - 1998

1994 yılında Saygıner, bilardonun en önemli ligi olarak bilinen Hollanda Takımlar Ligi’ne transfer oldu. 1998’de Antalya, Kemer’de yapılan Dünya Bilardo Şampiyonası’nda (3 bant) finalde Hollanda’lı Cerwin Walentijn’i yenerek 1. oldu. 2003'te Mönchengladbach, Almanya’daki Dünya Bilardo Takım Şampiyonası’nda Tayfun Taşdemir’le birlikte finalde Yunan takımını yenerek şampiyon oldu[6] Toplamda 25 defa Türkiye Grand Prix şampiyonu olan Saygıner, 3 bantta 14 kez Türkiye şampiyonu oldu. Karambolde 10 kez Türkiye şampiyonu olurken, Cadre 47/2’de ve tekbantta da birer kez Türkiye Şampiyonluğu başarısını yakaladı.
2003-2007

Çeşitli yerlerden yılın sporcusu ödülüne layık görülen Saygıner[7] , 7 Şubat 2004’te de Antwerp, Belçika’da 2003 Yılının En İyi Bilardo Oyuncusu seçildi.[1] 2006’da UMB’nin (Union Mondiale de Billard) dünya oyuncular listesinde 8. sırada bulunan oyuncu, 3 yıl boyunca Portekiz Ligi’nde FC Porto Bilardo Takımı’nın kaptanlığını yaptı. 2005'te FC Porto takımı ile Avrupa Kulüpler Şampiyonası’nda bronz madalya kazandı. 2006 Avrupa Şampiyonası'nda gümüş madalya kazanırken, aynı yıl Avrupa Kulüpler Şampiyonası'nda ikinciliğe sahip oldu.
Özel yaşamı

Semih Saygıner, 1995’te bilardo oyuncusu Aygen Berk ile evlenmiştir[8][9]. Bayanlar Türkiye Şampiyonluğu bulunan ve aynı zamanda Türkiye Bilardo Federasyonu kurucu üyesi olan Berk ile Saygıner'in evliliği bir süre sonra sona erdi. Türkiye’de bilardonun sevilmesinde ve hızla yaygınlaşmasında büyük payı bulunan Saygıner de 1996-1997 yılları arasında bilardo federasyonunun başkanlığını yürüttü.[6] Semih Saygıner 2009 yılında Arçelik'in ürettiği yeni televizyonun reklamı için kamera karşısına geçti. Saygıner, 2009 yılında ünlü İtalyan ıstaka üreticisi Longoni ile anlaşma imzalayarak maçlara Longoni ıstakaları ile çıkmayı kabul etti. Longoni firması üzerinde Semih Saygıner imzası bulunan ıstakalar üretildi.[10] 2011 yılında "Gizli Aşk" albümünü Seyhan Müzik etiketiyle piyasaya sürdü.[11][12][13][14]
Önce gelen:
Marco Zanetti UMB Dünya Üç-bant Şampiyonu
2003 Sonra gelen:
Dick Jaspers
Önce gelen:
Torbjörn Blomdahl BWA Dünya Üç-bant Şampiyonu
2003 Sonra gelen:
-
Başarıları

    1994 Dünya kupası şampiyonu (Gent-Belçika)
    1994 Olimpiyat meşalesi ödülü (İstanbul-Türkiye)
    1994 Dünya Kupaları serisi üçüncüsü (6 ayak)
    1995 Kore açık üçbant turnuvası şampiyonu (Suwon-Kore)
    1995 Mersin uluslararası turnuva şampiyonu (Mersin-Türkiye)
    1996 Mersin uluslararası turnuva şampiyonu (Mersin-Türkiye)
    1998 Dünya kupası şampiyonu (Göynük-Türkiye)
    1998 Dünya kupası ikincisi (Antwerp-Belçika)
    1998 Hollanda uluslararası turnuvası şampiyonu (Zundert-Hollanda)
    1999 Dünya kupası ikincisi (Las Vegas-ABD)
    1999 Amerika açık üçbant turnuvası şampiyonu (San Jose-ABD)
    1999 Hollanda Grand Prix şampiyonu (Barendrecht-Hollanda)
    1999 Avrupa şampiyonu (Porto-Portekiz)
    2000 Dünya Kupaları serisi (5 ayak) 2.si
    2000 Danimarka açık üçbant turnuvası şampiyonu (Danimarka)
    2000 Amerika açık üçbant turnuvası şampiyonu (Boston-ABD)
    2000 Amerika açık üçbant turnuvası şampiyonu (Atlanta-ABD)
    2000 Meksika açık üçbant turnuvası şampiyonu (Mexico city-Meksika)
    2000 Metropol Elmas kupası şampiyonu (Antwerp-Belçika)
    2000 Avrupa şampiyonası 2.si (Madrid-İspanya)
    2000 Dünya kupası şampiyonu (Bogota-Kolombiya)
    2000 Yunanistan açık üçbant turnuvası şampiyonu (Atina-Yunanistan)
    2000 Japonya kupası şampiyonu (Tokyo-Japonya)
    2001 Dünya kupası şampiyonu (Bogota-Kolombiya)
    2001 Metropol Elmas kupası şampiyonu (Antwerp-Belçika)
    2002 Avrupa kulüpler şampiyonu (Hollanda Ligi Vanwanrooij bilardo takımı ile) (Oporto-Portekiz)
    2002 Japonya kupası şampiyonu (Tokyo-Japonya)
    2003 Dünya kupası şampiyonu (Las Vegas-ABD)
    2003 Dünya şampiyonu (Valladolid-İspanya)
    2003 Dünya Milli Takımlar Şampiyonası Şampiyonu (Tayfun Taşdemir'le birlikte) (Almanya)
    2003 Zaman gazetesi yılın sporcusu özel ödülü (İstanbul-Türkiye)
    2004 Dünya Milli Takımlar Şampiyonası Şampiyonu (Tayfun Taşdemir'le birlikte) (Viersen-Almanya)
    2004 Dünya kupası şampiyonu (Atina-Yunanistan)
    2004 Dünya Kupaları serisi (5 ayak) 2.si
    2004 Dünya'da yılın oyuncusu ödülü (Antwerp-Belçika)
    2004 Süper kupa şampiyonu (Antwerp-Belçika)
    2004 Milliyet gazetesi yılın sporcusu özel ödülü (İstanbul-Türkiye)
    2005 Avrupa kulüpler şampiyonası Bronz Madalya (Portekiz ligi FC Porto takımı ile) (Fransa)
    2005 Dünya Oyunları Bronz Madalya (Duisburg-Almanya)
    2006 Avrupa Şampiyonası Gümüş Madalya
    2006 Avrupa Kulüpler Şampiyonası 2.liği
    2016 Millî Takımlar Dünya Şampiyonası 2.liği (Lütfi Çenet ile birlikte)
    2016 Dünya 3 Bant Bilardo Şampiyonası 3.lüğü (Bordeaux-Fransa)
    2018 Dünya Milli Takımlar Şampiyonası 3.lüğü (Viersen-Almanya)[15]
    2018 Dünya Kupası 3.sü (Fransa)
    2018 Dünya Kupası 2.si (Belçika)
    2018 Dünya Şampiyonası 3.sü (Mısır)
    2021 Dünya Şampiyonası Şampiyonu (Mısır)
    2023 Dünya Milli Takımlar Şampiyonası Şampiyonu (Tayfun Taşdemir ile birlikte) (Viersen-Almanya)

Kaynak ve Dipnotlar

Wikipedia
FOCUS dergisi - Aralık 1995 sayısı