02-19-2024, 05:41 PM
ALKALAOİTLER
Alm. Alkaloide, Fr. Alcaloide, İng. Alkaloid. İnsan ve hayvanlar tarafından alındıklarında bariz (açık) fizyolojik etkileri olan, büyük kısmı bitkilerde bulunan karmaşık yapılı bileşikler. En çok bilinen alkaloitlere örnek olarak Morfin, Nikotin, Striknin, Efedrin ve Kinin verilebilir.
Alkaloit ismi ilk defa 1805 yılında morfinin baz karakterinde olduğunu gösteren Saturner’den sonra Meissner tarafından teklif edildi.
Tam bir tarifini yapmak mümkün olmamakla beraber, alkaloitler genellikle şu özelliklere sahiptirler:
1. Nebati (bitkisel) kaynaklıdırlar (çok azı hayvani kaynaklıdır).
2. Zayıf baz özelliğindedirler. Bundan dolayı, amonyak benzeri bir karakter göstererek asidlerle tuz yaparlar. Alkaloit kelimesi alkali benzeri (alkalimsi) anlamındadır.
3. Azot ihtiva ederler.
4. İnsan ve hayvanlarda fizyolojik bazı tesirleri vardır.
Bugün bin dolayında alkaloit çeşidi bilinmektedir. Alkaloitler daha çok bitkilerin Patlıcangiller (Soeleneceae), Gelincikgiller (Papaveraceae), Kökboyalarıgiller (Leguminoceae) familyalarında ve daha az olarak da Gülgiller (Roseceae), Buğdaygiller (Graminaceae), Nanegiller (Labitae), Topluçiçekgiller (Compositae) familyalarındaki cinslerinde bulunurlar. İhtiva ettikleri kimyasal halkalara göre, Kinolin, İzokinolin, Piridin alkaloitleri olarak da adlandırılırlar.
İnsanlar çok uzun yıllardan beri alkaloitleri iksir, ilaç, sıcak içkiler, yara lapası, zehir olarak kullanmaktadır. 1803’de Deresna, afyondan morfini elde etti. Bugün birçok alkaloit, laboratuvarlarda sentetik olarak elde edilmektedir.
Alkaloitlerin çoğu renksiz ve kristal yapıdadır. Zamk şeklinde ve renkli olanları da vardır. Hakiki alkaloitler zehirlidir. Yapıları çok karmaşıktır.
Bazı alkaloitlerin fizyolojik etkileri açıkça bilinmektedir. Mesela kinin, sıtma hastalığının tedavisinde; morfin, şiddetli ağrıların giderilmesinde kullanılmaktadır.
Alkaloitlerin alınma miktarları da önemlidir. Az miktarı ilaç olarak fayda sağlayan alkaloitlerin çoğunun aşırı miktarları öldürücüdür. Mesela striknin’in az miktarı solunum ve dolaşım sistemleri üzerinde uyarıcı etki gösterip kişiye ferahlık sağlarken, çok miktarı solunum felci ve dolayısıyla ölüme sebep olur. Striknin günümüzde köpek zehiri olarak kullanılmaktadır.
Alkaloitlerin bazılarının istenmeyen bir özelliği de alışkanlık yapmalarıdır. Alışkanlık yapan alkaloitlerin başlıcaları; morfin, kokain ve nikotindir.
Alkaloitlerin fizyolojik etkileri tıpta büyük ehemmiyet taşır. Ağrı kesici olarak kullanılan alkaloitler, haşhaştan üretilen morfin ve türevleridir. Bunlardan kodein genellikle alışkanlık yapmaz, ancak diasetil morfin veya eroin bağımlılık yapar. Kinidin alkaloitlerinden kinkona kalp atışlarını düzenleyen bir kalp uyarıcısıdır. Nikotin, sitisin ve koniin ise solunum uyarıcı olarak kullanılır. Ancak baldırandan elde edilen ve zehirli olan koniin fazla kullanıldığında teneffüs yollarını felç ederek ölüme yol açar. Uygun dozda verilen atropin de solunum uyarıcı bir alkaloittir, ancak beyinde yan etkilerinin olduğu ifade edilmektedir. Kan damarlarını büzücü etkisi olan alkaloitlerden ergonovin, doğumdan sonra dölyatağı kanamalarını azaltmak için kullanılır. Efedrin bilhassa nezle, soğuk algınlığı, saman nezlesi ve bronşiyal astım gibi hastalıklarda çok sık kullanılan ilaçların bileşiminde bulunur. Yerel uyuşturucu etkisi olan kokainin istenmeyen yan etkileri olduğu için, genellikle molekül yapısında değişiklik yapılarak elde edilen türevleri daha güvenli ve etkin biçimde kullanılmaktadır. Farmokologların (ilaç bilimcilerin) alkaloitler üzerindeki çalışmaları elde edilen sentetik alkaloitlerde faydalı özelliklerin devam ettirilmesi ve istenmeyen özelliklerin bertaraf edilmesi amacına yöneliktir. Sıtma savaşının en etkili silahlarından biri olan kinin, kinkona alkaloitlerindendir. Kas gevşetici alkaloitlerin en iyi bilinen örneklerinden biri, Güney Amerika Yerlilerinin ok zehiri olarak kullandıkları kurardır. Sitriknin de bu alkaloite benzer etkiler gösterir ve her ikisi de tıpta kullanılır. Liserjik asit dietilamidi, meskalin ve psilosibin gibi alkaloitler, şuuru etkileyerek halisunasyonlara yol açarlar. Morfin gibi ticari ehemmiyeti olan alkaloitlerin bitkilerden elde edilebilmesi için, bu maddelerin sulu çözeltilerinin hazırlanması gerekir. Dokulardaki alkaloitler ya sulu asit çözeltileriyle muamele edilerek çözünür tuzlara dönüştürülür veya önce alkolle işleme sokulup sonra yağ, mum ve reçinelerle birlikte çözülüp asitlendirilir. Çözeltideki alkaloitleri ayırmak için, genellikle alumina ve silika gibi katıların adsorpsiyon niteliklerinin değişik olmasına dayanan kromatografi metotlarına başvurulur. Ayrıca tuzların kristalleşme şartlarının değiştirilmesiyle de alkaloitler birbirinden ayrılabilir.
Afyon iline bağlı Bolvadin Afyon Alkaloitleri Fabrikasında haşhaş kapsülünden; morfin hidroklorür, etil morfin hidroklorür, kodein ve kodein fosfat üretilmektedir.
Alm. Alkaloide, Fr. Alcaloide, İng. Alkaloid. İnsan ve hayvanlar tarafından alındıklarında bariz (açık) fizyolojik etkileri olan, büyük kısmı bitkilerde bulunan karmaşık yapılı bileşikler. En çok bilinen alkaloitlere örnek olarak Morfin, Nikotin, Striknin, Efedrin ve Kinin verilebilir.
Alkaloit ismi ilk defa 1805 yılında morfinin baz karakterinde olduğunu gösteren Saturner’den sonra Meissner tarafından teklif edildi.
Tam bir tarifini yapmak mümkün olmamakla beraber, alkaloitler genellikle şu özelliklere sahiptirler:
1. Nebati (bitkisel) kaynaklıdırlar (çok azı hayvani kaynaklıdır).
2. Zayıf baz özelliğindedirler. Bundan dolayı, amonyak benzeri bir karakter göstererek asidlerle tuz yaparlar. Alkaloit kelimesi alkali benzeri (alkalimsi) anlamındadır.
3. Azot ihtiva ederler.
4. İnsan ve hayvanlarda fizyolojik bazı tesirleri vardır.
Bugün bin dolayında alkaloit çeşidi bilinmektedir. Alkaloitler daha çok bitkilerin Patlıcangiller (Soeleneceae), Gelincikgiller (Papaveraceae), Kökboyalarıgiller (Leguminoceae) familyalarında ve daha az olarak da Gülgiller (Roseceae), Buğdaygiller (Graminaceae), Nanegiller (Labitae), Topluçiçekgiller (Compositae) familyalarındaki cinslerinde bulunurlar. İhtiva ettikleri kimyasal halkalara göre, Kinolin, İzokinolin, Piridin alkaloitleri olarak da adlandırılırlar.
İnsanlar çok uzun yıllardan beri alkaloitleri iksir, ilaç, sıcak içkiler, yara lapası, zehir olarak kullanmaktadır. 1803’de Deresna, afyondan morfini elde etti. Bugün birçok alkaloit, laboratuvarlarda sentetik olarak elde edilmektedir.
Alkaloitlerin çoğu renksiz ve kristal yapıdadır. Zamk şeklinde ve renkli olanları da vardır. Hakiki alkaloitler zehirlidir. Yapıları çok karmaşıktır.
Bazı alkaloitlerin fizyolojik etkileri açıkça bilinmektedir. Mesela kinin, sıtma hastalığının tedavisinde; morfin, şiddetli ağrıların giderilmesinde kullanılmaktadır.
Alkaloitlerin alınma miktarları da önemlidir. Az miktarı ilaç olarak fayda sağlayan alkaloitlerin çoğunun aşırı miktarları öldürücüdür. Mesela striknin’in az miktarı solunum ve dolaşım sistemleri üzerinde uyarıcı etki gösterip kişiye ferahlık sağlarken, çok miktarı solunum felci ve dolayısıyla ölüme sebep olur. Striknin günümüzde köpek zehiri olarak kullanılmaktadır.
Alkaloitlerin bazılarının istenmeyen bir özelliği de alışkanlık yapmalarıdır. Alışkanlık yapan alkaloitlerin başlıcaları; morfin, kokain ve nikotindir.
Alkaloitlerin fizyolojik etkileri tıpta büyük ehemmiyet taşır. Ağrı kesici olarak kullanılan alkaloitler, haşhaştan üretilen morfin ve türevleridir. Bunlardan kodein genellikle alışkanlık yapmaz, ancak diasetil morfin veya eroin bağımlılık yapar. Kinidin alkaloitlerinden kinkona kalp atışlarını düzenleyen bir kalp uyarıcısıdır. Nikotin, sitisin ve koniin ise solunum uyarıcı olarak kullanılır. Ancak baldırandan elde edilen ve zehirli olan koniin fazla kullanıldığında teneffüs yollarını felç ederek ölüme yol açar. Uygun dozda verilen atropin de solunum uyarıcı bir alkaloittir, ancak beyinde yan etkilerinin olduğu ifade edilmektedir. Kan damarlarını büzücü etkisi olan alkaloitlerden ergonovin, doğumdan sonra dölyatağı kanamalarını azaltmak için kullanılır. Efedrin bilhassa nezle, soğuk algınlığı, saman nezlesi ve bronşiyal astım gibi hastalıklarda çok sık kullanılan ilaçların bileşiminde bulunur. Yerel uyuşturucu etkisi olan kokainin istenmeyen yan etkileri olduğu için, genellikle molekül yapısında değişiklik yapılarak elde edilen türevleri daha güvenli ve etkin biçimde kullanılmaktadır. Farmokologların (ilaç bilimcilerin) alkaloitler üzerindeki çalışmaları elde edilen sentetik alkaloitlerde faydalı özelliklerin devam ettirilmesi ve istenmeyen özelliklerin bertaraf edilmesi amacına yöneliktir. Sıtma savaşının en etkili silahlarından biri olan kinin, kinkona alkaloitlerindendir. Kas gevşetici alkaloitlerin en iyi bilinen örneklerinden biri, Güney Amerika Yerlilerinin ok zehiri olarak kullandıkları kurardır. Sitriknin de bu alkaloite benzer etkiler gösterir ve her ikisi de tıpta kullanılır. Liserjik asit dietilamidi, meskalin ve psilosibin gibi alkaloitler, şuuru etkileyerek halisunasyonlara yol açarlar. Morfin gibi ticari ehemmiyeti olan alkaloitlerin bitkilerden elde edilebilmesi için, bu maddelerin sulu çözeltilerinin hazırlanması gerekir. Dokulardaki alkaloitler ya sulu asit çözeltileriyle muamele edilerek çözünür tuzlara dönüştürülür veya önce alkolle işleme sokulup sonra yağ, mum ve reçinelerle birlikte çözülüp asitlendirilir. Çözeltideki alkaloitleri ayırmak için, genellikle alumina ve silika gibi katıların adsorpsiyon niteliklerinin değişik olmasına dayanan kromatografi metotlarına başvurulur. Ayrıca tuzların kristalleşme şartlarının değiştirilmesiyle de alkaloitler birbirinden ayrılabilir.
Afyon iline bağlı Bolvadin Afyon Alkaloitleri Fabrikasında haşhaş kapsülünden; morfin hidroklorür, etil morfin hidroklorür, kodein ve kodein fosfat üretilmektedir.