02-25-2024, 09:34 PM
EVLİYÂ
Allahü teâlâya yakın ve sevgili kimseler. Arapça olan evliyâ kelimesi, velî kelimesinin çoğuludur. Evliyâya, “evliyâullah” da denir.
Evliyâ, Allahü teâlânın râzı olduğu şeyleri yapan, O’nun sevgisini yâni rızâsını kazanan, peygamberlerin gösterdiği doğru yolda bulunan zâtlardır. Bunların inançlarında hiçbir bozukluk olmadığı gibi, ibâdetleri de devamlıdır. Nefsin arzularından olan menfaat düşkünlüğü, bencillik, kin, hırs, insanlara kötü muâmele bunlarda bulunmaz. Devamlı güleryüzlü olup, dünyâda kimseye düşmanlık beslemezler. Allah için çalışırlar. O’nun için uğraşırlar. Zenginlikleri varsa O’nun yolunda harcarlar, kerâmetlerini hiç göstermek istemezler. Cömerttirler. Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle buyruldu: “Biliniz ki, Allahü teâlânın evliyâsı için azâb korkusu, nîmetlere kavuşamama üzüntüsü yoktur.” (Yûnus sûresi: 62)
Peygamber efendimize Eshâb-ı kirâmdan evliyânın ne olduğu sorulduğunda buyurdular ki:
Onlar öyle kişilerdir ki; görüldükleri zaman Allahü teâlâ hatırlanır. Allahü teâlânın öyle kulları vardır ki, onlara nebîler ve şehîdler imrenirler. Allah için severler. Yüzleri nurludur ve nurdan minberler üzerindedirler. İnsanlar korktuğu zaman korkmazlar, üzüldükleri zaman da üzülmezler.
Onlarla berâber bulunanlar şakî (Cehennemlik) olmaz.
Allahü teâlânın lütfu ve ihsânı olarak bunlara, herkeste bulunmayan bâzı hâller yâni kerâmetler verilebilir. Bir anda uzak mesâfelere gitme, aynı zamanda birkaç yerde bulunmaları, hastaların bunların duâlarıyla iyi olmaları, kalplerden geçen düşüncelerin açıktaymış gibi görünmesi evliyâ kerâmetlerinden bâzılarıdır. Kerâmet haktır. Yalnız, velînin kerâmet göstermesi lâzım değildir. Bunlar kerâmetlerinin açığa vurulmasından sıkılırlar, utanırlar, göstermek istemezler. Allahü teâlânın verdiği nîmetleri Müslümanların görmesi İslâmiyete olan bağlılıklarının kuvvetlenmesi için yeri ve zamânı geldiğinde kerâmet gösterirler. Velî öldüğü zaman kerâmeti kesilmez. Bunun için Müslümanlar Allahü teâlânın sevdiği bu temiz insanları vâsıta ve vesîle ederek, araya koyarak türbelerinin başında veya başka yerlerde duâ ederler. Yalnız bu esnâda dikkat edilmesi gereken önemli husus evliyâ vesîle edilerek, Allahü teâlâdan istenmesidir. Evliyâdan istenmez. Bunun içindir ki, meselâ üç İhlâs, bir Fâtiha-i şerîf okuyup velî zâtın rûhuna hediye edilir, bağışlanır. Sonra duâ ederken, velîye; “Bana şunu ver, benim şu işimi yap.” denmez. “Yâ Rabbî! Bu velînin, bu mübârek zâtın, bu sevgili kulunun hürmetine şu dileğimi kabul eyle.” veya “Şu işimin olmasını nasîb eyle.” denir.
Allahü teâlâya yakın ve sevgili kimseler. Arapça olan evliyâ kelimesi, velî kelimesinin çoğuludur. Evliyâya, “evliyâullah” da denir.
Evliyâ, Allahü teâlânın râzı olduğu şeyleri yapan, O’nun sevgisini yâni rızâsını kazanan, peygamberlerin gösterdiği doğru yolda bulunan zâtlardır. Bunların inançlarında hiçbir bozukluk olmadığı gibi, ibâdetleri de devamlıdır. Nefsin arzularından olan menfaat düşkünlüğü, bencillik, kin, hırs, insanlara kötü muâmele bunlarda bulunmaz. Devamlı güleryüzlü olup, dünyâda kimseye düşmanlık beslemezler. Allah için çalışırlar. O’nun için uğraşırlar. Zenginlikleri varsa O’nun yolunda harcarlar, kerâmetlerini hiç göstermek istemezler. Cömerttirler. Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle buyruldu: “Biliniz ki, Allahü teâlânın evliyâsı için azâb korkusu, nîmetlere kavuşamama üzüntüsü yoktur.” (Yûnus sûresi: 62)
Peygamber efendimize Eshâb-ı kirâmdan evliyânın ne olduğu sorulduğunda buyurdular ki:
Onlar öyle kişilerdir ki; görüldükleri zaman Allahü teâlâ hatırlanır. Allahü teâlânın öyle kulları vardır ki, onlara nebîler ve şehîdler imrenirler. Allah için severler. Yüzleri nurludur ve nurdan minberler üzerindedirler. İnsanlar korktuğu zaman korkmazlar, üzüldükleri zaman da üzülmezler.
Onlarla berâber bulunanlar şakî (Cehennemlik) olmaz.
Allahü teâlânın lütfu ve ihsânı olarak bunlara, herkeste bulunmayan bâzı hâller yâni kerâmetler verilebilir. Bir anda uzak mesâfelere gitme, aynı zamanda birkaç yerde bulunmaları, hastaların bunların duâlarıyla iyi olmaları, kalplerden geçen düşüncelerin açıktaymış gibi görünmesi evliyâ kerâmetlerinden bâzılarıdır. Kerâmet haktır. Yalnız, velînin kerâmet göstermesi lâzım değildir. Bunlar kerâmetlerinin açığa vurulmasından sıkılırlar, utanırlar, göstermek istemezler. Allahü teâlânın verdiği nîmetleri Müslümanların görmesi İslâmiyete olan bağlılıklarının kuvvetlenmesi için yeri ve zamânı geldiğinde kerâmet gösterirler. Velî öldüğü zaman kerâmeti kesilmez. Bunun için Müslümanlar Allahü teâlânın sevdiği bu temiz insanları vâsıta ve vesîle ederek, araya koyarak türbelerinin başında veya başka yerlerde duâ ederler. Yalnız bu esnâda dikkat edilmesi gereken önemli husus evliyâ vesîle edilerek, Allahü teâlâdan istenmesidir. Evliyâdan istenmez. Bunun içindir ki, meselâ üç İhlâs, bir Fâtiha-i şerîf okuyup velî zâtın rûhuna hediye edilir, bağışlanır. Sonra duâ ederken, velîye; “Bana şunu ver, benim şu işimi yap.” denmez. “Yâ Rabbî! Bu velînin, bu mübârek zâtın, bu sevgili kulunun hürmetine şu dileğimi kabul eyle.” veya “Şu işimin olmasını nasîb eyle.” denir.