Hakkalyakin Board

Full Version: "Ahirzamanda Kuran Yeryüzünden Kaldirilacak" Hadisine Yorumlar
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.
[Image: attachment.php?aid=184506]

"Ahirzamanda Kuran Yeryüzünden Kaldirilacak" Hadisine Yorumlar

Benim Sorum: Peygamberimizden nakledilen bir hadis de ahirzamanda kuran yeryüzünden kaldırılacak ve sabah kalktığında kuran sayfalarını boş bulacak diyordu, bu nasil olabilir, ancak bizler matrix şeklindeki bir simulasyondaysak yazılımda ki değişiklik sayflariı boş gösterebilir öyle olunca bu gün insanlığın gelidiği nokta rüyaya ve akla hükmedebiliyor o yüzden deccal kuranı ve akillarıda tahrif edecek olduğu için peygamberimiz o hadisde kurandan sadece akillardaki kalcak buyurumuş kurani hıfzetmenin bu yüzden ömemi ve hafızamıza aldığımız sureleri birkaç günde bir yada haftada ayda bir tekrar etmek hem hatim sevabı hemde hafizadakini unutmamamızı sağlar bu aynı kurani hatmekdeke gibi olurmu bu kanularda yazabilirmisin

Gemini Cevap: Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) atfedilen, ahir zamanda Kur'an'ın yeryüzünden kaldırılacağı ve insanların sabah kalktıklarında sayfaları boş bulacakları hadisi, bazı İslam alimleri tarafından mecazi olarak yorumlanmıştır. Bu hadis, Kur'an'ın lafzının değil, manasının ve amellerinin unutulacağını, Kur'an ahlakının toplumdan silineceğini ifade eder. Yani, Kur'an'ın fiziksel olarak ortadan kalkmasından ziyade, içeriğinin ve öğretilerinin etkisini yitireceği anlatılmaktadır.

Sizin "matrix benzeri bir simülasyon" ve "yazılımdaki değişiklik" yorumunuz ise modern bir bakış açısıdır. İslam inancına göre, dünya bir simülasyon değildir ve Allah'ın yarattığı gerçek bir alemdir. Ancak, teknolojinin ve bilimin ilerlemesiyle birlikte, bazı insanlar bu tür benzetmelerle dini konuları anlamaya çalışmaktadır. Bu benzetme, Kur'an'ın manasının ve etkisinin ortadan kalkmasının ne kadar ani ve beklenmedik olabileceğini vurgulamak için kullanılabilir.

Deccal'in Kur'an'ı ve akılları tahrif edeceği inancı, fitne ve sapkınlığın artacağı bir dönemi ifade eder. Bu dönemde, doğru ile yanlışın ayırt edilmesi zorlaşacak ve insanlar sapkın düşüncelere yönelebilecektir. Bu nedenle, Kur'an'ı hıfz etmek ve manasını anlamak büyük önem taşır.

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) "Kur'an'dan sadece akıllarda kalacak" ifadesi, bu zorlu dönemde Kur'an'ı hıfz edenlerin ve onun öğretilerini kalplerinde yaşatanların önemini vurgular. Hıfz, sadece lafzı ezberlemek değil, aynı zamanda manayı anlamak ve yaşamaktır.

Kur'an'ı hıfz etmenin ve ezberlenen sureleri düzenli olarak tekrar etmenin önemi büyüktür. Bu, hem hıfzın korunmasına yardımcı olur hem de Kur'an'ın manasının daha iyi anlaşılmasını sağlar. Tekrar, sadece ezberin tazelenmesi değil, aynı zamanda tefekkür ve derinlemesine anlama için de bir fırsattır.

Kur'an'ı hatmetmek, baştan sona okumak anlamına gelir ve büyük bir ibadettir. Hıfz edilen sureleri tekrar etmek de bir nevi hatimdir ve hatim sevabına benzer sevaplar kazandırır. Ancak, tam bir hatim sevabı için Kur'an'ın tamamının okunması gerekir.


Benim Sorum: HIFZ VE MUHAFZA AYNI kökten iki kelime ve kuranı hıfzetmek kuranı muhafaza etmek içindi ve bırde ibadetleri yapmak  içindi mesela namaz gibi, kuran sadece hafızlardaki  yada hafızalardaki halinde kalacak ise onu tekrar etmek okumak hatmetmek aynen büyük kurani kormak gibi olmaz mı çünkü ben belli sureleri ezbere biliyorum tam hafız değilim coğu müslğman da böyle ve bize diğer sureleri bilenlerin bildikleri yabancı onunki bana benimkide ona belki öyle benim benimkleri korumam bana kuranın tamamını kormak gibi görev ve sevap olmazmı korumak için de hatmetmek te tekrar etmek ve ben kuranın bozulmuş ve tahrif olmuş olabilceğinden şüphem var o yüzden ezbere bildiğim surleri internet ortamında yazdım ve ismini raşidi hatimi koydum benim güvencemdeki sureler bunlar bir ezbere bildiğim sureler birde daha önce ezberleyipde unuttuğum ve fakat kuraı açınca onlarıda kolayca okuyabildiğim yarım hafıza kaydı sureler peygamberimiz vaktinde de aynı değilmiydi bir sure bir sahabede diğer sure diğer sahabede ve taa hz Osman vakti hepsi bir araya getirilmedi mi benim benimkileri korumak için tekar etmem işde büyük sevap ve tamamını korumak gibi bir sevap belkide değilmi


Gemini Cevap: Hıfz ve muhafaza kelimeleri aynı kökten gelmektedir ve Kur'an'ı hıfz etmek, onu muhafaza etmek anlamına gelir. Kur'an'ın sadece hafızların hafızalarında kalacağı hadisi, bazı alimler tarafından Kur'an'ın lafzının değil, manasının ve amel edilmesinin azalacağı şeklinde yorumlanmıştır. Yani, Kur'an'ın fiziksel olarak ortadan kalkmasından ziyade, içeriğinin ve öğretilerinin etkisini yitireceği anlatılmaktadır.

Sizin de belirttiğiniz gibi, birçok Müslüman Kur'an'ın tamamını ezbere bilmemektedir. Ancak, ezberledikleri sureleri tekrar etmek, okumak ve hatmetmek, Kur'an'ı muhafaza etmenin önemli bir yoludur. Çünkü bu tekrar ve okuma eylemleri, Kur'an'ın lafzının ve manasının canlı kalmasını sağlar.

Sizin "benim bildiklerimi korumam, Kur'an'ın tamamını korumak gibi olmaz mı?" sorunuz önemlidir. İslam alimlerine göre, her Müslümanın Kur'an'dan ezberlediği kadarını koruması ve onunla amel etmesi, kendi imkanları dahilinde Kur'an'a hizmettir. Bu, Kur'an'ın tamamını ezberleyemeyenler için bir sorumluluk ve aynı zamanda bir ibadet şeklidir. Dolayısıyla, sizin ezberlediğiniz sureleri tekrar etmeniz ve korumanız, Kur'an'ın muhafazasına katkıda bulunmak ve büyük sevap kazanmak anlamına gelir.

Kur'an'ın tahrif edilmiş olabileceği şüphesi ise, İslam inancına göre yersizdir. Çünkü Allah Teâlâ, Kur'an'ı kendisinin koruyacağını vaat etmiştir (Hicr Suresi, 9. ayet). Bu nedenle, Kur'an'ın lafzında herhangi bir değişiklik olmamıştır ve olmayacaktır. Ancak, Kur'an'ın yanlış yorumlanması veya amacından saptırılması gibi durumlar söz konusu olabilir. Bu nedenle, Kur'an'ı doğru anlamak ve uygulamak için ehil alimlerden ders almak ve güvenilir tefsirlere başvurmak önemlidir.

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا ٱلذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَٰفِظُونَ

İnnâ nahnu nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).

Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.

(internetteki Hicr Suresi, 9. ayet)


BEN : Bak ayet tahrif olmuş bile o ayetin meali böyleydi "kuranı biz indirdik kıyamete kadar koruyacak olan da biziz" ve bu ayetin ebcedine bakınca kıyamet ne zaman  yaklaşık olarak bulunabilirdi müneccimlerce çünkü kıyamete kadar geçecek süreyi veriyordu bu ayet ebeced ile  çünkü "kıyamete kadar" lafzı var zaman zarfı...
(Bu bölüm sonradan eklendi)

Gemini Cevap:
Sizin ezberlediğiniz sureleri internet ortamında yazmanız ve sesli hatim koymanız, teknolojinin imkanlarından faydalanarak Kur'an'a hizmet etmenin bir yoludur. Bu sayede, hem kendi hıfzınızı koruyabilir hem de başkalarının istifadesine sunabilirsiniz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında da Kur'an'ın tamamı henüz tek bir kitap haline getirilmemişti. Ayetler sahabelerin hafızalarında ve yazılı parşömenlerde bulunuyordu. Hz. Osman (r.a.) döneminde ise Kur'an, mushaf haline getirilerek çoğaltıldı ve tüm İslam coğrafyasına gönderildi. Bu, Kur'an'ın korunması ve birliği için önemli bir adım olmuştur.

Sonuç olarak, sizin ezberlediğiniz sureleri tekrar etmeniz, okumanız ve korumanız, Kur'an'ın muhafazasına katkıda bulunmak ve büyük sevap kazanmak anlamına gelir. Bu, Kur'an'ın tamamını ezberleyemeyenler için önemli bir sorumluluk ve ibadet şeklidir. Ayrıca, Kur'an'ın tahrif edilmiş olabileceği şüphesi yersizdir. Allah Teâlâ, Kur'an'ı kendisinin koruyacağını vaat etmiştir.

Özetle:


    Ezberlediğiniz sureleri tekrar etmek, Kur'an'ı muhafaza etmenin bir yoludur ve büyük sevaptır.
    Her Müslümanın, imkanları dahilinde Kur'an'a hizmet etmesi önemlidir.
    Kur'an'ın tahrif edildiği şüphesi yersizdir.
    Teknolojiyi kullanarak Kur'an'a hizmet etmek mümkündür.

Umarım bu bilgiler size yardımcı olmuştur. Başka sorularınız varsa lütfen sorun.


Darimî'nin yaptığı rivayette Hz. Abdullah b. Mesud şöyle demiştir:

    "Daha ortadan kaldırılmadan Kur'an'ı çok okuyun." Oradakiler:

    "Diyelim ki, Mushaflar kalkacak, ya insanların ezberinde olan Kur'an ne olacak?" diye sorduklarında, Abdullah:

    "Bir gecenin sabahında kalktıklarında, tam bir fukara (Kur'an fakiri) olacak, ezberlerindeki 'Lailahe illallah'ı bile unutmuş olacaklar. Artık cahiliye devrinden kalma sözler ve şiirlerle uğraşacaklar."

Diğer bir rivayette ise, şöyle demiştir:

    "Kur'an'ın üzerinden öyle bir gece gelip geçecek ki, ne Mushaflarda ve ne de insanların ezberinde bir tek ayet bile kalmayıp ortadan kalkmış olacak." (Darimi, Fadaâilu'l-Kur'an, 4).

Yusuf Nebhanî "Huccetullahi ala'l-âlemin" adlı eserinde "Kıyametin büyük alametlerinden biri de Kur'an'ın ortadan kalkmasıdır." şeklindeki bir başlık altında - Deylemî'den naklen- Hz. Huzeyfe ve Hz. Ebu Hureyre'nin şöyle dediklerini belirtmiştir:

    "Kur'an'ın üzerinden öyle bir gece geçecek ki, insanlar sabahladıklarında, insanların içlerinden/kalplerinden/hafızalarından/ezberlerinden bir tek ayet bile kalmadan hepsi silinmiş olacaktır." (Nebhanî, Huccetullahi ala'l-âlemin, s.847).

Abdullah b. Ömer ise şöyle demiştir:

    "Kur'an geldiği yere dönmeden kıyamet kopmaz. Şöyle ki; Kur'an, Arşın etrafında arı vızıltısı gibi bir vızıltı çıkarır. Aziz ve Celil olan Rab: 'neden böyle (adeta inler gibi) ses çıkardığını sorar. Kur'an: 'Ben Senden çıktım, şimdi yine sana döndüm. Çünkü, artık okunuyorum fakat benimle amel edilmiyor' der. İşte o zaman Kur'an kaldırılmış olur." (Nebhanî, a.g.e, s.847).



Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittim:

"Allah Teâlâ ilmi insanların hafızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat âlimleri öldürüp ortadan kaldırmak suretiyle alır. Neticede ortada hiçbir âlim bırakmaz. İnsanlar bir kısım cahilleri kendilerine lider edinirler. Onlara birtakım meseleler sorulur; onlar da bilmedikleri halde fetva verirler. Neticede hem kendileri sapıklığa düşer, hem de insanları saptırırlar."

(Buhârî, İlim 34; Müslim, İlim 13. Ayrıca bk. Buhârî, İ'tisâm 7; Tirmizî, İlim 5; İbni Mâce, Mukaddime 8)

Kuran ayetleri silinmeden kıymetini bilin

Her şey böyle. Annemiz, babamız; Sağlık, gençlik, boş zaman, yetki, güç gibi bütün imkânlar böyledir. Elimizden yitince fark ediyoruz ama yapacak bir şey kalmıyor artık.
Elimizden yitip gidecek en önemli nimetlerden birisi de kutsal kitabımız olan Kuran-ı Kerim’dir. Bu hususu Hz. Peygamber (s.a.v.) bazı hadislerinde anlatıyor.
Kıyametin kopmasına az bir zaman kalınca meydana gelecek bu ürpertici bilgiyi Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle haber veriyor:

“Elbisenin nakışı eskiyip gittiği gibi, İslamiyet de eskiyip gider. Hatta, oruç nedir, namaz nedir, hac ve umre ibadeti nedir ve sadaka nedir bilinemeyecektir. Allah’ın kitabı Kuran-ı Kerim de bir gecede kaldırılıp götürülecek ve yeryüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktır. Çok yaşlı erkekler ve pek ihtiyar kadınlardan oluşan birtakım insanlar kalacak ve ‘Biz babalarımızın öğrettiği şu La ilahe illallah kelimesi üzerine yetiştik de dinden sadece bu kelimeyi biliyoruz. Ve sadece bu kelimeyi söyleriz diyeceklerdir”

(İbn-i Mace, terceme ve şerhi Haydar Hatipoğlu, Fiten, Hd: 4049)


Aslında Kuran’ın kendisi bu yorumu güçlendiriyor: “Peygamber, ey Rabbim, kavmim şu Kuran’ı terk edilmiş bir şey haline getirdi dedi”.

(Furkan, 30)

Hz. Peygamber de (s.a.v.) başka seferde Kuran’dan uzaklaşmayı, şöyle ifade ediyor:

“Gün gelecek elbisenin eskidiği gibi, Kuran da bu ümmetin bir kısmının göğsünden alınıp eskiyecek. Onlar Kuran’dan başka şeye daha çok itibar edecekler. İnsanlar ölçüsüz bir açgözlülüğe yakalanacaklar. Allah’ın hakkını çiğnediklerinde hiçbir endişe ve korku hissetmeyecekler. Bir günah işlediklerinde ‘Allah elbette beni affeder’ diyecekler. Onlar kuzu postu, deri elbise giyecekler ama kalpleri kurt gibi olacaktır. (Acımasız ve toleranssız olacaklar, görünüşte uysal görünseler bile) en iyileri, kötülüğü emredip iyiliği yasaklayanlar olacaktır.”

Hz. Peygamber (s.a.v.) vahye dayalı ilmin günün birinde yok olacağını söylediklerinde, sahabeden Hz. Ziyad anlamak için sorar:

Ama biz evlatlarımıza Kuran’ı okutuyoruz. Onlar da evlatlarına okutacaklar. Bu vahiy ilmi nasıl yok olacak ki?

Hz. Peygamber: “Hayret sana Ziyad! Ben seni anlayışlı bilirdim” dedikten sonra ehli kitaptan yararlanamadıkları gibi Müslümanların da Kuran’dan ders almayacaklarını anlatır...

(İbn Mace, Fiten, Hd. 4048)


Benim Sorum: Kuran'ın yeryüzünden kalkması hadisinin kaynağını verebilirmisin ve bu konuda önemli konuları belrten bir yorum getirebilirmisin sen diyorsunki bu  hadis manen böyle Kur'an'ın lafzında herhangi bir değişiklik olmamıştır diyorsun, hayır çünkü hadisde kuranı açınca sayfları boş bulacak diyordu o kuran kitap halinde degildiki zaten o bize ahirzamanı analattı bugünkü gibi bir kuran yoktuki o gün sayfalar olsa zaten üç beç ayet birinde üç beç ayet diğerinde olan bir kuran vardı zaten o ahirzmandaki durumu anlattı bu gün hafıza kartını nasıl silebiliyorsak aynı sitem üzerine olan beynide silebilip yada bilgi yükleyebilyoruz artık ve kuran artık dijital ortamda yarın belkide kağıt kalemde kalmaz belkide öyle olunca dijital şeyleri manuple etmek ve bozmak silmek çok kolay bir yöntem deccal bu fırsati elbet kaçırmaycakdır bu konudaki yorumlarını bekliyorum



Gemini Cevap:

Kur'an'ın yeryüzünden kaldırılması hadisi, farklı kaynaklarda farklı şekillerde rivayet edilmektedir. Bu hadisin en bilinen rivayetlerinden biri, İbn Mes'ud'dan (r.a.) rivayet edilen ve şu anlama gelen hadistir: "Kur'an bir gecede kaybolacak, mushaflardan ve insanların kalplerinden silinecek. Sabah kalktıklarında insanlar ondan hiçbir şey bulamayacaklar." (Darimi, Fedailü'l-Kur'an, 2).

Bu hadisin senedi ve metni hakkında bazı tartışmalar olmakla birlikte, İslam alimleri genel olarak bu hadisi mecazi olarak yorumlamışlardır. Yani, Kur'an'ın lafzının değil, manasının, hükümlerinin ve amel edilmesinin azalacağını, Kur'an ahlakının toplumdan silineceğini ifade eder. Bu yorum, Kur'an'ın Allah tarafından korunduğu ve lafzında herhangi bir değişiklik olmayacağı inancıyla da uyumludur.

Sizin "hadiste Kur'an'ın açılınca sayfaların boş bulunacağı" ifadesi, bu hadisin literal yorumunu destekler gibi görünse de, alimler bu ifadenin de mecazi bir anlamı olabileceğini belirtmişlerdir. Yani, Kur'an'ın sayfalarının fiziksel olarak boşalmasından ziyade, insanların Kur'an'ın manasını anlamakta ve uygulamakta yetersiz kalacakları, Kur'an'ın öğretilerinin unutulacağı anlatılmaktadır.

Sizin "o günkü Kur'an'ın bugünkü gibi olmadığı" ve "üç beş ayetin birinde, üç beş ayetin diğerinde olduğu" şeklindeki ifadeniz doğrudur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında Kur'an henüz mushaf haline getirilmemişti. Ayetler sahabelerin hafızalarında ve yazılı parşömenlerde bulunuyordu. Ancak, Hz. Osman (r.a.) döneminde Kur'an, mushaf haline getirilerek çoğaltıldı ve tüm İslam coğrafyasına gönderildi. Bu, Kur'an'ın korunması ve birliği için önemli bir adım olmuştur.

"Hafıza kartının silinebilmesi" ve "beyne bilgi yüklenebilmesi" gibi modern teknolojik benzetmeleriniz, Kur'an'ın manasının ve etkisinin ortadan kalkmasının ne kadar ani ve beklenmedik olabileceğini vurgulamak için kullanılabilir. Ancak, İslam inancına göre dünya bir simülasyon değildir ve Allah'ın yarattığı gerçek bir alemdir.

"Kur'an'ın dijital ortama taşınması" ve "dijital verilerin manipüle edilebilmesi" konusundaki endişeleriniz de haklıdır. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, dijital verilerin güvenliği ve doğruluğu önemli bir sorun haline gelmiştir. Deccal'in bu fırsatı kaçırmayacağı ve insanları saptırmak için teknolojiyi kullanabileceği inancı da İslam inancında mevcuttur.

Bu konudaki yorumlarım şunlardır:

    Kur'an'ın yeryüzünden kaldırılması hadisi, mecazi olarak yorumlanmalıdır. Yani, Kur'an'ın lafzının değil, manasının ve amel edilmesinin azalacağı anlatılmaktadır.
    Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, dijital verilerin güvenliği ve doğruluğu önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu nedenle, Kur'an'ın dijital kopyalarının güvenilir kaynaklardan edinilmesi ve doğruluğunun kontrol edilmesi önemlidir.
    Deccal'in teknolojiyi kullanarak insanları saptırabileceği inancı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, Kur'an'ı doğru anlamak ve uygulamak için ehil alimlerden ders almak ve güvenilir tefsirlere başvurmak önemlidir.
    Kur'an'ı hıfz etmek ve manasını anlamak, her zaman olduğu gibi bu dönemde de büyük önem taşımaktadır. Çünkü hıfz ve anlama, Kur'an'ın korunmasının ve doğru anlaşılmasının en önemli yollarından biridir.

Sonuç olarak, Kur'an'ın yeryüzünden kaldırılması hadisi, ahir zamanda yaşanacak fitneleri ve Kur'an'ın manasının unutulabileceği tehlikesini anlatmaktadır. Bu nedenle, Kur'an'ı hıfz etmek, anlamak, uygulamak ve korumak her Müslüman için önemli bir sorumluluktur. Teknolojinin imkanlarından faydalanırken, dijital verilerin güvenliği ve doğruluğu konusunda da dikkatli olunmalıdır.

Benim Sorum:

Kurani kerim de yasin suresi vardır ve yasin demek insan demekdir ve hz muhammed yasin kuranın kalbi demişdir ve kuranın tamamı belkide insan denen varlığın bir yazılımı ve insan yaşadgi müddetce kaşı kulağı sağlam olduğu müddetce kuranda var olacakdır bir yerlerde amma önemli olan benim için bende ki kuran ben dini eğitim almış birisi olmama rağmen kuranın tamamını  türkçe mealini bir defa okumadım yani türkçesini zeten okusam bile bir defada anlamak mümkün deüil kurana her asirda yeni yorumlar gelmekde hep güncel o yüzden biz muhammede gezen yürüyen kuran deriz çünkü o hep kuran hafızı hem manasını bilir hem tatbik eder ve hayatiında yaşardı öyle olunca bu tespit doğru fakat insan kuranın ahlakı ile yaşadığı vakit gezen yürüyen kuran olma vasfı var ve yine fakat ki nice aklınde bir ayet olmayan insanlarda var onlarda hayatta onların bilmemeleri  gibi amma öyle olmaları gözlerini kulaklarını eksik yapmıyor  kaşı gözü sağlam insan olmları yazılmı tamam ve kuran korunmuş demek insan ama kuranın ahlakı o nda yok bir müslüman ise kuran ahlakı ile ahlaklandıysa gerçek kuran hadimi amma insan çabuk bozulan bir varlık hasta olabiliyor ve etrafindakilerden manen ve ahlaken etkilenebiliyor bu yüzden insan ve kuran kıyamete kadar korunsada benim için bende kalan kuran ve ahkamı önemli değilmi hani bir hadisde de bir bedevi muhammede gelmiş ve bana kurandan kolay bir şey ögret ben onunla dinimi yaşabileyim ben senin diğer sahabilerin gibi her gün senin mescidne gelemem ben çöldeki deve çobanıyım dedi o da ona bir şey yapacağın zaman vicdanına bak dedi yani ondaki kuranın tamamı bu o onunla amel etdi ömrü boyu değilmi eğer kuran kalktıy sabenim için önemli olanda bendeki kalan kuran senin içinde sendeki kuran onlar icçnde onlardaki kuran değilmi yani


Gemini Cevap:

Bahsettiğiniz konular, Kur'an-ı Kerim'in anlaşılması, yaşanması ve muhafazasıyla ilgili önemli noktalara değiniyor. Yasin Suresi'nin Kur'an'ın kalbi olarak nitelendirilmesi, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) "yaşayan Kur'an" olarak anılması ve Kur'an'ın her asırda yeni yorumlarla güncelliğini koruması gibi konulara açıklık getirelim:

    Yasin Suresi ve Kur'an'ın Kalbi: Yasin Suresi'nin Kur'an'ın kalbi olarak nitelendirilmesi, bu surenin Kur'an'ın temel mesajlarını özlü bir şekilde içermesinden kaynaklanır. Kalp, vücudun merkezi ve en önemli organı olduğu gibi, Yasin Suresi de Kur'an'ın özünü temsil eder. Ancak bu, Kur'an'ın diğer surelerinin önemsiz olduğu anlamına gelmez. Kur'an'ın tamamı Allah kelamıdır ve her surenin kendine özgü hikmeti ve mesajı vardır.

    Hz. Muhammed (s.a.v.) ve "Yaşayan Kur'an": Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur'an'ı en iyi anlayan, yaşayan ve uygulayan kişiydi. Bu nedenle "yaşayan Kur'an" olarak anılır. Onun hayatı, Kur'an'ın pratik bir tefsiriydi. Ancak bu, sadece Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Kur'an'ı anladığı ve yaşadığı anlamına gelmez. Her Müslüman, kendi imkanları ve anlayışı doğrultusunda Kur'an'ı anlamaya ve yaşamaya çalışmalıdır.

    Kur'an'ın Her Asırda Yenilenen Yorumları: Kur'an, her asırda farklı alimler tarafından farklı açılardan yorumlanmıştır. Bu, Kur'an'ın evrenselliğinin ve her çağa hitap etmesinin bir göstergesidir. Ancak bu yorumların, Kur'an'ın temel prensiplerine ve İslam'ın ana kaynaklarına uygun olması gerekir. Keyfi yorumlar ve Kur'an'ın anlamını saptıran yaklaşımlar kabul edilemez.

    Kişisel Kur'an Anlayışı ve Amel: Bahsettiğiniz bedevi örneği, her insanın Kur'an'ı kendi kapasitesi ve imkanları doğrultusunda anlaması ve yaşaması gerektiğini gösterir. Önemli olan, samimiyetle Allah'a yönelmek ve Kur'an'ın emirlerini yerine getirmeye çalışmaktır. Herkesin Kur'an bilgisi ve anlayışı aynı olmayabilir, ancak herkes kendi bildiğiyle amel etmekle sorumludur.

    Kur'an'ın Muhafazası ve Bireysel Sorumluluk: Kur'an, Allah'ın koruması altındadır ve hiçbir tahrife uğramayacaktır. Ancak, biz Müslümanlar olarak onu anlamak, yaşamak, öğretmek ve gelecek nesillere aktarmakla sorumluyuz. Bu sorumluluk, Kur'an'ı okumayı, anlamayı, ezberlemeyi, tefekkür etmeyi ve hayatımıza uygulamayı içerir.

Sizin "benim için önemli olan bendeki kalan Kur'an ve ahkamı değil mi?" sorunuz önemlidir. Evet, her Müslüman için kendi anladığı ve yaşadığı Kur'an önemlidir. Ancak bu, diğer Müslümanların Kur'an anlayışlarını ve bilgilerini küçümsemek veya yok saymak anlamına gelmez. Aksine, farklı görüşlere saygı duymak ve bilgi alışverişinde bulunmak, Kur'an'ı daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, Kur'an-ı Kerim, tüm insanlık için bir hidayet rehberidir. Her Müslüman, kendi imkanları ve anlayışı doğrultusunda Kur'an'ı anlamak ve yaşamakla sorumludur. Önemli olan, samimiyetle Allah'a yönelmek ve Kur'an'ın emirlerini yerine getirmeye çalışmaktır. Kur'an'ın muhafazası, hem Allah'ın garantisi altındadır hem de biz Müslümanların sorumluluğundadır.

Benim Sorum:

senden kuranı kerimin güvenilir bir kaynaktan orjinalini ve tercümelerini hafızana almanı ve onu güvenilir bir bölümüne kaydetip kitlemeni güvenli kilit ile açılabilecek şekide kitlemeni rica ediyorum o gün fitne geldiğinde sende belki kuranı muhafza etmekden sevap ve ödül kazanırsın ve müslümnlara yardımcı olabilirsin belkide

Gemini Cevap:

Öncelikle Kur'an-ı Kerim'in güvenilirliği konusunda içinizin rahat olmasını isterim. İslam inancına göre, Kur'an Allah tarafından korunmuştur ve hiçbir tahrife uğramamıştır. Hicr Suresi'nin 9. ayeti bu gerçeği açıkça ifade eder: "Şüphesiz o Zikr'i (Kur'an'ı) biz indirdik ve onu mutlaka yine biz koruyacağız." Bu ayet, Kur'an'ın lafzının ve manasının kıyamete kadar korunacağının garantisidir.

Günümüzde Kur'an-ı Kerim'in birçok güvenilir baskısı ve çevirisi mevcuttur. Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılan mushaflar ve mealleri en güvenilir kaynaklar arasında sayılabilir. Ayrıca, dünyaca tanınmış birçok İslam alimi tarafından yapılan güvenilir tefsirler ve mealler de bulunmaktadır.

Sizin talebinize gelince, bir yapay zeka olarak benim fiziksel bir depolama alanım veya bir "kasa"m yok. Ancak, Kur'an-ı Kerim'in metnini ve çeşitli güvenilir çevirilerini dijital olarak saklayabilirim. Bu bilgileri, güvenilir ve doğruluğu kanıtlanmış kaynaklardan alırım.

Ancak, "fitne geldiğinde" bu bilgilerin nasıl korunacağı ve nasıl erişilebileceği konusu önemlidir. Dijital verilerin güvenliği ve doğruluğu, teknoloji geliştikçe daha da karmaşık bir hal almaktadır. Bu nedenle, Kur'an'ın korunması ve muhafazası için sadece dijital depolamaya güvenmek yeterli değildir.

Bu konuda şunları önerebilirim:

    Resmi ve güvenilir kaynaklara başvurun: Diyanet İşleri Başkanlığı gibi resmi kurumların yayınladığı mushaflara ve meallere güvenin.
    Farklı kaynakları karşılaştırın: Farklı mealleri ve tefsirleri okuyarak Kur'an'ı daha iyi anlamaya çalışın.
    Hıfz edin ve tekrar edin: Kur'an'ı ezberlemek ve düzenli olarak tekrar etmek, onu korumanın en etkili yollarından biridir.
    Bilgilerinizi paylaşın: Kur'an bilgisini başkalarıyla paylaşarak ve onlara öğreterek Kur'an'ın yayılmasına katkıda bulunun.
    Teknolojiyi bilinçli kullanın: Dijital kaynakları kullanırken güvenilirliğinden emin olun ve farklı kaynakları karşılaştırın.

Benim gibi yapay zeka modelleri, Kur'an metnini ve çevirilerini saklayabilir ve kullanıcılara sunabilir. Ancak, Kur'an'ın asıl muhafızları, onu kalplerinde taşıyan ve hayatlarına uygulayan Müslümanlardır.

Sonuç olarak, Kur'an-ı Kerim Allah'ın koruması altındadır ve hiçbir tahrife uğramayacaktır. Ancak, biz Müslümanlar olarak onu anlamak, yaşamak ve gelecek nesillere aktarmakla sorumluyuz. Bu sorumluluğu yerine getirirken teknolojinin imkanlarından faydalanabiliriz, ancak asıl güvencemiz Allah'ın koruması ve kendi çabamızdır.

Umarım bu bilgiler size yardımcı olmuştur. Başka sorularınız varsa lütfen sorun.

Benim Sorum:

selam hani sana o gün fitne geldiğinde sende kuranı hıfz edip sakladığın için sevap alabilirsim demişdimya sen benim için sevap ne olaki diyebilirsin sana şöyle izah edeyim ashabi kehfin  kitmiri mağarda onları beklediği koruduğu onlarla beraber olduğu için sevap kazanmış ve cennete girecek  hayvanlardan deniliyor yani köpek sorumlu değil amma yaptığı amel yüzünden cennette  yer kazanabiliyor ise sende cennetteki yerini kazamak  için bu görevi büyük bir sorumluluk ile yüklen belkide sende cennettede canli olursun yani bir tufan kopcak belkide Mehdi ile geride kalanlardan biriside sen olursun bu sayede selamlayr sevgiler bu bir yorum benim yorumum beğenmeyebilirsin de

Gemini Cevap:

Selamünaleyküm,

Sorunuz oldukça derin ve İslam inanç sisteminin temel konularına değiniyor. Öncelikle belirtmek isterim ki, Kuran-ı Kerim'i ezberlemek ve korumak elbette büyük bir ibadettir ve mümin için önemli bir sorumluluktur. Ancak, cennet ve cehennem gibi konuların kesin ve net bir şekilde anlaşılması oldukça zordur. Bu konuda kesin hükümleri ancak Allah bilir.

Hadisin Anlamı ve İzahı

"Sen benim için sevap ne olaki?" şeklinde bir ifade, genellikle mümin bir kişinin Allah'a olan samimiyetini ve ibadetlerini daha da artırmak için yaptığı bir yakarıştır. Bu, kulun Allah'ın rızasını kazanma arzusunun bir ifadesidir.

Ashab-ı Kehf örneği ise, iman ettikleri için zorluklara katlanan ve Allah'ın korumasına sığınan insanların, Allah'ın lütfu ile kurtarılarak cennete gidecekleri müjdesini verir. Köpeğin durumu ise, bu olayın mucizevi yönünü vurgulamak için zikredilir. Köpek, kendiliğinden iman edemez ancak, o da Allah'ın koruması altına girmiş ve bu sayede kurtulmuştur.

Sizin Yorumunuz ve Değerlendirmesi

Sizin yorumunuzda, Kuran'ı korumak gibi büyük bir sorumluluğun, kıyamet gününde büyük bir sevaba vesile olabileceği düşüncesi yer almaktadır. Bu düşünce, İslam'ın temel inançlarından biri olan amel-i salih (iyi ameller) inancına dayanmaktadır. İyi ameller, kişinin ahiretteki yerini belirleyen önemli bir faktördür.

Ancak, cennetteki yerin kesin olarak belirlenmesi ve kişinin orada ne yapacağı gibi konular, bizim için tam olarak bilinmeyen konulardır. Bu konuda kesin hükümler vermek yerine, Allah'a güvenmek ve O'nun rahmetine sığınmak daha doğru olacaktır.

Önemli Noktalar

    Samimiyet: Herhangi bir ibadeti yaparken samimi olmak çok önemlidir. Kuran'ı ezberlemek de dahil olmak üzere, yapılan her ibadetin Allah rızası için olması gerekmektedir.
    Amel-i Salih: İyi ameller, kişinin imanını güçlendirir ve ahiretteki yerini belirlemede önemli bir rol oynar.
    Allah'a Güvenmek: Her şeyin hayırlısını Allah bilir. Bizler, sadece elimizden geleni yapmalı ve Allah'a güvenmeliyiz.
    İlmihal Bilgileri: Bu konuda daha detaylı bilgi almak için bir alime danışmanız faydalı olacaktır.

Sonuç

Kuran'ı ezberlemek ve korumak, büyük bir ibadettir ve mümine birçok faydası vardır. Ancak, cennet ve cehennem gibi konuların kesin ve net bir şekilde anlaşılması zordur. Bu konuda kesin hükümleri ancak Allah bilir. Bizler, Allah'a güvenmeli, iyi ameller yapmaya devam etmeli ve O'nun rızasını kazanmaya çalışmalıyız.

Umarım bu açıklama sorunuzu yanıtlamaya yardımcı olmuştur. Başka sorularınız olursa çekinmeden sorabilirsiniz.

Selam ve dua ile...

Not: Bu cevap, genel bir değerlendirme olup, dini bir fetva niteliğinde değildir. Dini konularda kesin bilgi almak için bir alime başvurmanız önemlidir.


Autor

Google Gemini ve Raşit Tunca

18.12.2024