12-18-2019, 08:56 PM
Allah Adamlarının Her Soruya Bir Cevabı Vardır
(Kar©glanin 16 Aralık 2019 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kul etîûllâhe ver resûle, fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn.
Meali :
De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.
Sadakallahul Aziym Âli İmrân Suresi 32. Ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kişi kendiyle yetinmedikçe, kıyamet kopmayacak."
( Hadis-i Şerif , Hatib)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Rabbım buyruğu üzerine sizlere diyorum ki :
"Allah’a, Allahın meleklerine, ve Allahın Peygamberlerine, ve Allahın Sadık dostlarina (Yani Allah ın veli Kullarına, yani Allahın dostluğunu kazanmış kullarına) itaat edin.'
Gavruları kâfirleri bile dize getirip adam ettim de, şu münkirleri, inkarcıları adam edemedim ya, ona yanıyorum.
Hani bir hikaye vardır, adamın bir tanesinin bir işi vardır, o işinin olması için adak adar. Adağın da da
"eğer şu işim olursa, boynuzu iki karış olan koç keseceğim" der.
Aradan zaman geçer ve, Allah duasını kabul edip, isteğini oldurur. Fakat o adam, o kadar aramasına rağmen, boynuzu iki karış olan bir koç bulamaz ve, adağını yerine getiremez. Kabul olan duasıda, adağı da bir çocuk sahibi olmaktır. Çocuk sahibi olmuştur fakat, adağını yerine getiremediği için, çocuğa bir şey olmasından korkmaktadır. O köyün ileri gelenlerine halini anlatır. oradan birisi der ki :
"Falancı evliya, bunun çaresini bulur" der. adam o evliya ya gider, durumunu anlatır. Evliya da ona der ki :
Eğer adağını bizim sofilere dağıtırsan, sana çaresini öğretirim der. Adam kabul eder. Evliya orada oynayan küçük bir çocuğu çağırır, ve adama der ki :
"Git bizim Çoban'dan en iri koçu al gel" der.
ve o çocuğa bu Koçun boynuzunu karışın ile ölç der. ve o çocuk ölçer ve, o çocuğun karışları ile iki karış gelir. Yani demem o ki, Allah adamlarında her sorunun bir cevabı vardır ama, almasını bilene.
Ve biz geçen haftaki sohbette, Nakşibendi tarikkatında sofi iken, gecede iki yada, üç paket sigara içtiğimi söyledim diye, yine bunun cukkkasını benim kafaya geçirdiler.
"Hadi bakalım, gecede üç paket paket sigara iç te, görelim!" diyorlar ve bana, her beş dakikaya bir sigara iç sinyali gönderiyorlar. çünkü 3 paket sigara 60 tane sigara eder ve Her bir sigara 5 dakika ara ile içilirse, 300 dakika eder O da saat olarak 5 saat eder. 10 dakika ara ile.... 600 dakika....
Sen hangi ara bu üç paket sigarayı içtim diye böyle sallıyorsun demeye getiriyorlar.
Halbuki bu sorunun cevabı da bizde. Bizim öğrendiğimiz edebimiz de, sigara paketini çıkarınca, Sadece kendin yakmazsın, yanındaki içen arkadaşlarınada uzatırsın. Sofiler bunu bilmezdi, biz öğrettik. 5 Sofi var isek camide, Ben Paketi çıkarınca, bir tane kendim yaktım, 4 tanesini de arkadaşlarıma dağıtım. Gitti 5 sigara. Sonra M. Hoca'nın canı sigara çekince, o da kendi paketini çıkardı ve, O da 5 Sigara içmiş oldu. yani böyle olunca, bir Seferde paketten 5 sigara eksildi. Mesele bu kadar basitken bize inanmayan ahmak münkirlere ne diyeyim.
O Cömert öğrettiğim sofilerden birisi bir gün, Marlboraya alışmış ve, paketi koynuna koymuş, bize dağıtmıyor, koyunundan tek tek çıkartıp kendi içiyor. Marlbora pahalı çünkü.
Biz ise Marlborayi paket paket dağıtan idik. Marlbora sigarasinin tatlı olma sebebi ise, o su ile yıkanmıyor, şarap ile yıkandığı için tatlı oluyor, püf noktası burada, pahalı olma sebebi de o. Sofi şaraba alışmış farkında değil, bir de bizden şarap kıskanıyor, cimrilik ediyor.
Yani Velhasıl kelam bir paketi 5 e böldüğün zaman ben bir paketten 4 sigara içiyordum, gerisini arkadaşlar içmiş oluyordu, böyle sigara içene paket dayanır mı, Kaç 3 paketler, kaç kartonlar dağıttım o sofilere ama, değeri bilinmedi. şimdi bizi ne arayan, ne soran sofi var. Bu mesele de bu kadar.
Peygamberimiz
"Selamı, aranızda yayın"demiş.
Fakat Selam Sadece müslümanlara ait bir adet değil. Çünkü her milletin, kendine özgü, aralarında selamlaşma adeti var zaten. Allah bu kuralı umuma münhasır koymuş. Yoksa bize Özel değil. Ayı bile el salllayıp Selam verebiliyor.
Bu hafta sizlere bir Tefekkür sorusu soracağım!
Peygamberimiz Miraç etti de, hiç bildirilen hadislerde "şunu yedi, bunu içti" yok
Hani memlekete gidip gelen birisine, memleketten haber sorarken
"Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat" denir ya.
Burada Hz. Muhammed sadece gördüklerini anlatmış, "Hiç şunu yedim, bunu içtim" demiyor.
Soru : Hz. Muhammed e Miraçta, yemek ve içecek bir şeyler ikram etmediler mi?
Başka bir mesele
“ saç Sefa da, tırnak cefada büyür.” derler.
Tırnak toprakla veya çöp ve pislikle uğraştığın zaman uzayan bir uzuv.
Saç ise, temizlenip yıkandığı zaman uzayan bir uzvumuz.
Birisi temizlikten hoşlanıyor, birisi pislikten hoşlanıyor.
Fazla uzadığı zaman kesilen azalarımız.
ve Müslüman Erkekler de bir de, pipisi sünnet ettirilip kesilir.
Kötü ve pis tarafımız azdığı zaman, ona fren koymak için, tırnaklarımızı temiz tutmamız lazım ki, kısaltmamız lazım ki, kötülük ve günahlarda fazla giden taraflarımızı, bu sayede kısmamız lazım.
Saç Sakal uzayınca onu da keseriz ki : iyilikte de aşırıya kaçmamak lazım. iyiliğe de bir yerde fren koymak lazım.
Gelelim püf noktasına, pipinin kesilmesine : O ise, müslüman ve müminlere has bir özelliktir ki, nefsi azdığı zaman, nefsine fren koyabilmek içindir.
Güneş ve ay takvimi arasındaki fark ve ay takviminin faydaları
Hazreti Muhammed Mustafa, Miladi Takvim ile, 571 in Nisan ayinda doğmuş, ama hicri takvim ile ise, Rebiülevvel ayının 12 ci gecesi doğmuş. ve Kameride yani hicri takvimde, her sene Rebiul Evvel 10 gün önce gelir.
Mesela Böyle sabit olmayan bir takvim, Banka sisteminde uygulansa, System çöker, hiç böyle bir takvim faiz sisteminde kullanılabilir mi? yahut vergilendirmede kullanılabilir mi? yanlış bir takvim.
Peki Miladi takvim doğru mu? o da : 365 gün birde 6 saat var, o 6 saat onuda bozuyor. O yüzden Şubat 4 senede bir 29 çekiyor.
Peki takvim olarak ne kullanacağız, O zaman en doğrusu ne derseniz :
Kuantum çağındayız ve, Atom saati ve takvimi kullanmamız lazım. doğrusu bence bu.
Kameri veya hicri takvim kullanmanin faydasi
Hz. Muhammed Rebiülevvel'in 12. gecesi doğdu da, gelecek sene 10 gün önce doğmuş oluyor, Nasıl olur bu demeyin, çünkü Muhammed'den binlercesi var. Demek ki, Muhammed'in bir parçası da, ertesi sene 10 gün önce doğdu ve, adını da belki Fatma koydular, Muhammed'in bir parçası da o, yahut İbrahim koydular, yine Muhammed'in parçası, yahut Zeynep koydular, yahut günümüzdeki gibi Mehmet koydular, Kasım koydular, Mahmut koydular, Ahmet koydular,.... işte Muhammed'den binlercesi her sene 10 gün önce, 10 gün önce ve, hatta günümüze kadar geldiğinde, Muhammed senenin her günü, ve her saniyesi, her dakikası doğmuş oluyor, ve dünyamız da Muhammed parçası dolu (Güneş parçacıkları partikülleri). Yine Hz. Nuh BABA öyle dünyamız da Nuh parçası dolu (Neptün parçacıkları partikülleri), yine ibrahimler böyle, Musalar böyle, isa lar böyle.
Başka bir mesele
Hz. Muhammed Mustafa'ya eziyet edenler, bir gün bir savaşta öldürüldüler ve, cesetleri bir çukura dolduruldular. Hz muhammed o çukur'un başına vardı ve ölülere seslendi :
"şimdi anyayı Konya'yı gördünüz mü!" dedi.
Tabi benim tabirim ve yorumum ile böyle bir söz bu söz.
Oraya Hz. Ömer geldi
"Ya Rasulallah, Ölüler duyar mı?" dedi.
Cevaben "Evet duyarlar, ama cevap veremezler" dedi Peygamberimiz.
Eğer Ölüler duymuyor olsa, Sur üflendiğinde nasıl kalkacaklar da, hesap günü için hazır olacaklar.
Çünkü surun üfürülmesi, bir borozan sesi, bir ses frekansı, yani ölüleri dirilten bir frekans varmış, bir ses varmış, onu da İsrafil üfleyebilir miş. Ölüler duyacaksa o sesi, Ölüler ölü değil o zaman, duyabiliyorlar. Toprak olmuş, toprağa karışmış birisi nasıl duyar demeyin!
Kuantum çağındayız ve, atom altı parçacıkların, her şeyi duyup, ona göre hareket ettiklerini öğrendik mi bugün? öğrendik. Toprak olsa ne yazar, her madde, element, her şeyi duyabiliyor, anlayabiliyor, idrak edebiliyor. O zaman ölünün parçaları niye duymasın bizler topraktan değilmiyiz? (Elementar Yapımız Yokmu?).
Geçen hafta anlattığım "Eşek Kulaklı Midas" efsanesi ve, her şeyi altına çeviren adam hikayesi ile ilgili
Bugün günümüzde, toprağı altına çevirmenin formülünün aranması doğru mudur? Toprak altın olur mu?
Oluyormuş, peygamber efendimizin bir kıssası var :
Peygamberimiz bir ara dünyaya meyleder, ve Allah'ın Emriyle Cebrail Aleyhisselam dünyaya iner. Şu anki Yerini bilmiyorum ama, benim hacca gittiğim sene, Ebu Cehil in evini tuvalet yapmışlar, ve o dağ Onun üst tarafında (Ebu Cehil in evinin üst tarafında) tepe mi desek, dağ mı desek. Cebrail diyor ki Peygamberimize:
Eğer sen Altın ve Dünya Malı istiyorsan, şu dağa bak, Rabbim O dağı altına çevirecek!" diyor.
Peygamberimiz o dağa bakıyor, dağ sararmaya başlıyor, O zaman gönlündeki dünya sevgisi bitiveriyor.
"Tamam dur, dur" diyor.
Şu anda hala, o dağın sararmış vaziyette olduğu söyleniyor. Tabii bu Hadisenin ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ama, demek ki öyle süper nova çarpışmasına flan gerek yok, toprak altın olabiliyormuş. Eğer bu Hadise yani, bu olayı doğruysa, o zaman Toprak altın olabiliyormuş, Allah toprağı altına döndürmeyi, O toprakta başlatmış. o toprağı inceleyen, toprak nasıl altın olur? belki de bulur ama, bu bizim hayrımıza mı olur, şerrimize mı olur?
Peygamberimiz görmüş ki, bunun şerrinin bize doğru olduğunu ve dünyaya meyletmekten vazgeçmiş. Cebrail de onun dünyaya malına meyletmesini istemediği için onu göstermiş zaten. Allahu Teala da, mucize göstererekten, onun dünyaya meyletmesine engel olmuş.
Gelelim bu haftaki Cennet tasvirlerimize
Daha dün, mektup yazmak için uğraşıyorduk, mektup göndermek için, postacı, Postahane lazım, kalem lazım, kağıt lazım, zarf lazım,... ve bir de zaman lazımdı. Allah Cennetteki kulları zahmet çekmesin diye, e-posta icat ettirdi ki, klavyede yazıyorsun, saniyesinde yerinde. Kaleme ihtiyaç yok, kalem bitti diye, Kırtasiye ihtiyaç yok, mektuba ihtiyaç yok, postacıya ihtiyaç yok, Ne lazım? "Bilgisayar, elektrik, internet" Allah bu zahmeti de üzerimizden almış, kullarım bu zahmet'i de çekmesin demiş.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Daha Rabbimizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz.
Rabbim, Rabbi Rab bilmek nasip etsin, askerime ve bütün insanlığa.
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 21 Şubat 2019 Perşembe
Original Kar © glan