Hakkalyakin Board

Full Version: Gezegenlerin İlginç Özellikleri
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.
Gezegenlerin İlginç Özellikleri

Bu yazıda Güneş Sistemi’ne ait sekiz gezegenin kendine has ve ilginç özelliklerini öğreneceğiz.


Merkür

Güneş’e en yakın ve en küçük gezegendir. Dünya’nın üçte biri büyüklüğündedir.

Eğer Merkür’den Güneş’e bakıyor olsaydınız Güneş’i Dünya’dan gördüğümüzün 3 kat daha büyük görürdünüz.

Güneş’e bakan tarafında sıcaklık 430 santigrat dereceye kadar çıkabilirken, karanlık kısmında sıcaklık -180 santigrat dereceye kadar düşebilir. Gece ile gündüz arasındaki bu şiddetli sıcaklık değişiminin nedeni Merkür’ün sıcaklığı tutacak bir atmosferinin olmamasıdır.

Merkür 21yy’da (2001-2100) 14 kez Güneş’in önünden geçiş yapacaktır. Sıradaki Merkür geçişleri 9 Mayıs 2016 ve 11 Kasım 2019’da gerçekleşecektir.

Merkür’ün meteor ve kuyruklu yıldızlarla dövülmüş bol kraterli yüzeyi Ay’ın yüzeyine çok benzer.

Dünya’dan sonra en yoğun ikinci gezegen Merkür’dür.

Merkür’ün güney ve kuzey kutbundaki derin kraterlerin içinde su buzu olabileceği yönünde deliller bulunmaktadır.

Merkür’ün doğal bir uydusu bulunmamaktadır.


Venüs

Venüs’ün 1 günü 1 yılından daha uzundur. Venüs’ün kendi ekseni etrafındaki dönme dönemi (yani 1 Venüs günü) yaklaşık 243 gün iken Güneş etrafındaki bir turu (yani 1 Venüs yılı) yaklaşık 225 gün sürer.

Güneş Sistemi’nin en sıcak gezegenidir. Yüzey sıcaklığı 500 santigrat dereceye ulaşabilir. O sıcaklıkta kurşun eridiğinden emin olun orada olmak istemezsiniz. Eski çağlarda yaşayan insanlar Venüs’ün bu özelliklerini bilselerdi sizce ona güzellik tanrıçası adını uygun görürler miydi? Sanmıyorum.

Venüs’ün Güneş’in önünden geçişi 2004 ve 2012’de gözlenebildi. Sıradaki geçiş ise 2117 yılında olacak. Muhtemelen şu an hayatta olan hiçbir insan bu geçişi göremeyecek. 100 yıldan biraz daha uzun yaşayacak birkaç kişi hariç.

Venüs’deki atmosfer basıncı Dünya’daki basınçtan neredeyse 90 kat daha fazladır.

Güneş etrafındaki yörüngesi nedeniyle bazen Güneş doğmadan hemen önce doğu ufkumuzda bazen de Güneş battıktan hemen sonra batı ufkumuzda görünür. Bu nedenle Sabah Yıldızı ve Akşam Yıldızı adını almıştır.

Venüs’ün doğal bir uydusu yok.

Dünya

Koca evrende yaşam barındıran bildiğimiz tek ve eşsiz gezegendir. İnsanoğlunun tüm teknolojik ilerlemesine rağmen belki de hiçbir zaman bu derece mükemmel bir şekilde inşa edemeyeceği biricik uzay gemimizdir.

Dünya Venüs’ten sadece birkaç yüz km daha büyüktür.

Gezegenler içerisinde adı mitolojiden gelmeyen tek gezegen Dünya’dır. Eski İngilizce-Almanca kökenli olup ‘earth’ yani ’yer’ anlamına gelir: eor(th)e ve ertha (eski İngilizce) ve erde (Almanca).

Dünya’nın dönüşü her yüzyılda yaklaşık 17 milisaniye yavaşlamaktadır. Yani gün süresi uzamaktadır.

Dünya her yıl Güneş'ten 1.5 santimetre uzaklaşır. Bu da 65000 yılda yaklaşık 1km uzaklaşma anlamına gelir. Yani heyecana gerek yok.

İlginç özellikleriyle gezegenlerimiz

Yaşamamıza olanak sağlayan atmosferin kalınlığının Dünya’nın boyutuna oranı elma kabuğunun elmanın boyutuna oranından neredeyse 20 kat daha küçüktür.

Dünya-Güneş arası yaklaşık 150 milyon km’dir ve buna 1 Astronomi Birimi (AB) denir. Bir başka deyişle Güneş’in yüzeyini terk eden ışık Dünya’ya ulaşana kadar 500 saniye yani yaklaşık 8 dakika geçer.

Güneş Sistemi’ndeki birçok gezegende atmosfer var ancak ciğerlerinize çekebileceğiniz tek atmosfer Dünya’da bulunmaktadır. Onun kıymetini bilin.


Mars

Mars Dünya’nın neredeyse yarısı kadardır. Gezegenin yüzey sıcaklığı -153 ile +24 derece arasında değişir. Ortalama sıcaklık ise -63 derecedir. Brrrrr!

1965 yılında NASA’nın Mariner 4 uzay aracı Mars’a yakın geçişi esnasında gezegenin 22 fotoğrafını çekerek Mars’ı Dünya dışında yakın çekimi yapılan ilk gezegen yapmıştır.

1 Mars yılı 687 Dünya gününe eşitken 1 Mars günü 1 Dünya gününden sadece birkaç dakika daha uzundur.

Mars’ın atmosferi Dünya atmosferinin %100’de 1’i kadar bir kalınlığa sahiptir ve çok büyük oranda CO2 (karbondioksit) içerir.

Mars’ın ince atmosferinden dolayı Güneş’ten gelen ısı gezegeni hızlıca terk eder. Bundan dolayı eğer gündüz vakti Mars ekvatorunda ayakta duruyor olsaydınız, ayaklarınız ilkbaharı yaşarken (24 derece) başınız kışı (0 derece) yaşardı.

Güneş Sistemi’nin bilinen en büyük dağı Mars’ta bulunan Olympos dağıdır. Bu dağ Everest tepesinden 3 kat daha yüksektir.

Mars’ın iki uydusundan biri Phobos (diğeri Deimos) gittikçe Mars’a yaklaşmaktadır. Tahminlere göre Phobos 50 milyon yıl içerisinde gezegenin çekim etkisi nedeniyle parçalanacak ve gezegen etrafında tozlu bir disk oluşturacak. Yani dev gezegenlerden sonra halkası olan bir diğer gezegen de minik Mars olacak.

2008 yılında Mars’ın kutuplarında su buzu olduğu kanıtlandı. Takip eden yıllarda yapılan çalışmalar ise Mars’ın bir zamanlar devasa okyanuslara ev sahipliği yaptığını işaret ediyor.

Mars bugüne kadar en fazla sayıda uzay aracının gönderildiği (50’ye yakın) gezegendir. İnsan yapımı robotlar tarafından bu denli istila edilen tek gezegen diyebiliriz.

Son yapılan bilimsel çalışmalar Mars’ın atmosferini Güneş rüzgarları nedeniyle kaybetmekte olduğunu kanıtlamıştır. Ne yazık ki Mars’ı Güneş rüzgarlarından koruyacak yeterli bir manyetik alanı bulunmamaktadır.

Mars’ın kırmızı görünmesinin nedeni Mars kayalarında, toprağında ve atmosferdeki tozda bulunan demirin oksitlenmesidir. Yani bildiğimiz pas oluşmasından dolayı gezegen kırmızı görünür.

Jüpiter


Güneş Sistemi’nin en büyük gezegenidir.

1 Jüpiter günü yaklaşık 10 saat iken 1 Jüpiter yılı yaklaşık 12 Dünya yılına eşit. Güneş Sistemi’ndeki en kısa güne sahip gezegen Jüpiter’dir.

Jüpiter bir gaz devi ve o nedenle katı bir yüzeyi yok. Yani piknik için ideal bir gezegen değil.

Jüpiter atmosferinde elmas olabilir. Hatta daha derinlerde elmas yağmurları olduğu yönünde görüşler var. Yani kuyumcuların seveceği bir gezegen.

Jüpiter’in 60’dan fazla doğal uydusu var.

En büyük okyanuslar Jüpiter’de bulunur. Ama sudan değil sıvı hidrojenden oluşan okyanuslar.

Jüpiter bildiğimiz gibi bir yaşamı destekleyecek özelliklere sahip olmasa da buzla kaplı yüzeyinin altında okyanuslar olduğunu düşündüğümüz uydularında yaşam olabilir (Europa uydusu gibi).

Jüpiter atmosferinde Dünya’dan daha büyük ve yüzyıllardır devam eden devasa şiddetli bir fırtına var (Great Red Spot). Görünen o ki bu fırtınanın boyutu giderek küçülüyor.

Jüpiter’in de halkaları var. 3 adet. Ama Satürn’deki kadar belirgin değil.

Jüpiter’in uydusu Ganymede kozmik mahallemizdeki en büyük uydu iken, diğer uydusu Io volkanik olarak en aktif uydudur.


Satürn


Satürn de bir gaz devidir yani katı bir yüzeyi yoktur.

Satürn en belirgin halkalara sahip dev gezegendir. 7 halkası vardır. Basit bir teleskopla dahi görülebilir.

Satürn bir diğer elmas cenneti. Muhtemelen Jüpiter'den daha fazla.

Satürn’ün 60’dan fazla doğal uydusu vardır.

Satürn yaşamı desteklemese de uydularında yaşam bulunabilir (örneğin Enceladus).

Galileo 1600’lü yıllarda Satürn’ü gözlediğinde gezegenin sağında ve solunda cisimler olduğunu zannedip onu üçlü gezegen sistemi zannetmişti. Ancak gördüğü şey aslında gezegenin halkalarıydı.

Satürn’ün en büyük uydusu Titan’ın (ve kozmik mahallemizdeki 2. en büyük) yoğun atmosferi Dünya’nın çok uzun zaman önceki atmosferine benziyor.

Satürn’ün 1 günü 10.7 saat iken 1 yılı yaklaşık 29 Dünya yılına eşittir.


Uranüs

İlginç özellikleriyle gezegenlerimiz

Bir gaz devidir ve katı yüzeyi yoktur.

Uranüs 1781 yılında astronom William Herschel tarafından keşfedilmiştir. Herschel ilk farkettiğinde Uranüs’ü bir gezegen değil de bir kuyruklu yıldız ya da yıldız zannetmişti.

27 adet doğal uydusu bulunur.

Bilinen 13 halkası vardır.

1 Uranüs günü 17 saat iken 1 Uranüs yılı 84 Dünya yılına eşittir.

Diğer gezegenlerin aksine Uranüs de Venüs gibi ters istikamette döner, doğudan batıya doğru. Venüs ve Uranüs'ün ters dönmesinin nedeni çok uzun zaman önce onlara çarpan gezegen boyutunda bir cisim olabilir.

Eğer biri veya bir uzay aracı Uranüs’ün atmosferine (ya da diğer 3 dev gezegenin) dalışa geçseydi yüksek basınçtan dolayı ezilirdi. Yani gökyüzü dalışı yapmak istemeyeceğiniz bir atmosfer.

Uranüs de bir başka elmas cenneti.

Voyager 2 Uranüs’ü ziyaret eden tek uzay aracıdır.

Neptün

Güneş’ten 4.5 milyar km uzaklıkta olan Neptün’ün 1 günü 16 saat, 1 yılı ise 165 Dünya yılına eşittir.

Neptün’ün 13 doğal uydusu ve 6 halkası vardır. Ancak daha detaylı çalışmalar muhtemelen uydu ve halka sayısında bir artışa neden olacaktır.

Voyager 2 Neptün’ü ziyaret eden tek uzay aracıdır.

Direkt gözlemlerden ziyade konumu matematiksel olarak bulunan ilk gezegendir.

Diğer 3 dev gezegen gibi Neptün de elmas içeriyor.

Neptün’deki rüzgarlar Jüpiter’deki rüzgarlardan 3 kat Dünya’daki rüzgarlardan ise 9 kat daha şiddetli olabilir.

2006 yılına kadar Güneş Sistemi’nde 9 gezegen olduğu kabul ediliyordu. Ancak 2006’dan sonra bu sayı Uluslararası Astronomi Birliği tarafından 8’e düşürüldü ve Plüton gezegen olmaktan çıkarıldı ve bir cüce gezegen oldu. Bir cismin gezegen olması için 3 şartı sağlaması gerekir:

1) Güneş etrafında kendine has bir yörüngesi olmalı,

2) Küresel bir şekle sahip olmalı,

3) Kendi yörüngesi üzerinde en büyük kütleli cisim olmalı ve böylece yörüngesini temizleyebilmeli.

Ne yazık ki Plüton sonuncu şartı sağlayamıyor. Minik cüce gezegen Plüton gibi başlıca diğer cüce gezegenler olarak Ceres, Eris, MakeMake ve Haumea verilebilir. 0


  Merkür: Merkür gezegeninin hiç uydusu yoktur.
  Venüs : Uydusu olmayan ikinci gezegendir.
  Dünya: 1 uydu ile  gezegenler içerisinde en az uyduya sahip gezegendir.
  Mars: 2 uydusu vardır.
  Jüpiter: 63 uydu ile en çok uydusu olan gezegendir.
  Satürn: 60 uydu ile uydusu en çok olan ikinci gezegendir.
  Uranüs: 27 uydu ile en çok uydusu bulunan üçüncü gezegendir.
  Neptün: 13 uydu ile en çok uydusu bulunan 4.gezegendir.



Yaklaşık 4.6 milyar yıl önce şehir planlaması yapılmaya başlanan bu kozmik mahallenin muhtarı ve toplam kütlenin yaklaşık %99’unun sahibi yıldızımız Güneş’tir. Güneş sıradan bir yıldızdır. Aslında birçok yıldız çiftler halinde (ya da üçlü veya daha fazla) bulunurken Güneş bekar bir şekilde galaksi içerisinde hayatına devam etmektedir. Her ne kadar sıradan bir yıldız olsa da yıldızların sahip olduğu o inanılmaz özelliklere Güneş’imiz de sahiptir. Şimdi gelin Güneş’i ve onun yönettiği sistemi biraz daha yakından tanıyalım.

Güneş’in merkezinde her saniye 700 milyon ton hidrojen (Evren’de en bol bulunan element hidrojendir) 695 milyon ton helyuma (Evren’deki en bol ikinci element helyumdur) dönüştürülür. Her saniye ortaya çıkan bu 5 milyon tonluk fark ise enerji olarak salınır. İşte günümüzü aydınlatan Güneş’i parlatan da odur. Peki bu 5 milyon tonluk kütle ne kadarlık bir enerjiye tekabül eder? Aslında bu küçük bir yıldızı parlatacak kadar büyük bir enerjidir. Ya da daha çarpıcı bir örnek verilebilir. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından 1 megatonluk 400 milyar tanesini aynı anda her saniye patlamak gibidir! Pek yakınında olmak istemezsiniz yani. Şükürler olsun ki evimiz Dünya Güneş’ten yaklaşık 150 milyon km uzaklıkta yer alır. Astronomide bu uzaklığa 1 astronomi birimi deriz yani 1 AB.

Yüzünüze her gün vuran Güneş ışınları, Güneş’in merkezinde üretildiğinde homosapiens türü Afrika’da henüz yürümeye başlamıştı. Yani yaklaşık 200.000 yıl önce. Yani bu yazıyı okurken gününüzü aydınlatan o Güneş ışınları Güneş’in merkezinden yüzeyine olan yolculuğuna 200.000 yıl önce başladı ve ancak şu an size ulaşabildi! İlginç değil mi! Bunun nedeni Güneş’in bir plazma topu, yani yüklü parçacık çorbası olması. Nitekim böyle bir madde içerisinde yolculuk etmek çok zordur. Gerçi bu yolculuk İstanbul metrobüslerinin bir ucundan diğer ucuna gitmek kadar uzun ve zahmetli değildir herhalde.

Güneş Sistemi gezegenlerini en basit tabirle 2 ana gruba ayırabiliriz. Karasal gezegenler ve gaz devleri. Evimiz Dünya dahil Güneş’e en yakın 4 gezegen (Merkür, Venüs, Dünya ve Mars) karasal gezegenlerdir. Yani onların katı yüzeyleri vardır. Diğer 4 dev gezegen (Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün) ise birer gaz devidir. Yani katı yüzeyleri yoktur. Ancak bu 4 dev gezegenin de birer katı çekirdeği olduğu düşünülmektedir.

Güneş’e en yakından en uzağa doğru gezegenleri sıralarsak, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün şeklindedir. Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn hiçbir gözlem aracı kullanmadan çağlar boyunca çıplak gözle görülebilen gezegenlerdir. Çok eski zamanlarda elbette atmosfer zararlı gazlar ve tozlarla kaplı değildi. Pırıl pırıl bir gökyüzü vardı. İnsanoğlu ‘geliştikçe’ daha karanlık bir gökyüzüne bakar olduk. Eğer atmosferi bu hızla kirletmeye devam edersek sanırım yakın bir gelecekte çıplak gözle görülebilen gezegen diye bir şey olmayacak. Önümüzü görmek için bile özel gözlüklere ihtiyaç duyacağımız günlerin gelmesi yakındır.

Gezegenler dışında Güneş’i adeta bir simit gibi çevreleyen iki önemli oluşum vardır. Mars ve Jüpiter arasında bulunan Asteroid Kuşağı ile Neptün yörüngesinin dışından başlayan ve 20 AB (1 AB’nin 150 milyon km olduğunu hatırlayın!) genişliğe kadar ulaşabilen Kuiper Kuşağı’dır.  Bu iki kuşak yüz binlerce hatta milyonlarca meteor ve asteroide ev sahipliği yapar. Kuiper Kuşağı’nın da dışında tüm Güneş Sistemi’ni bir küre şeklinde saran ve binlerce AB genişliğe ulaşabilen değişik boyutlarda cisimlerin olduğu Oort Bulutu denilen başka bir yapı vardır.


Kuyruklu yıldızlar Güneş Sistemi’nin diğer ilginç cisimleridir. Güneş etrafında kendine has yörüngelere sahip olabilen değişik boyutlarda kaya parçalarıdır. Bu cisimler Güneş’e yaklaştıklarında güçlü radyasyon ve Güneş rüzgarları nedeniyle ısınırlar ve arkalarında gaz ve tozdan oluşan kuyruk bırakırlar. Bu nedenle, aslında bir yıldız olmadıkları halde, kuyruklu yıldız olarak adlandırılmışlardır. Kuyruklu yıldızlar Güneş Sistemi’nin milyarlarca yıl önceki oluşum süreçlerinin izlerini taşıdığından bilimsel olarak önemi büyüktür. Dünya’ya su ve bazı organik moleküllerin kuyruklu yıldızlar vasıtasıyla geldiğini ve gezegenimizde canlılığın oluşmasını sağladığını düşünüyoruz. Belki de en meşhur kuyruklu yıldız insanoğlunun üzerine ilk kez araç indirdiği 67P kuyruklu yıldızıdır. Birkaç km boyuta sahip bu kuyruklu yıldız eğer Dünya'yı hedef alırsa yandık demektir. Fakat korkup valizleri toplamaya gerek yok (sanki gidecek başka yaşam barındıran gezegen varmış gibi!). Nitekim bize tehdit oluşturmayan bir yörüngede Güneş Sistemi içerisindeki yolculuğuna devam ediyor.


Hadi gezegenlerin uzaklıklarını belirlemek için basit bir yöntem öğrenelim! Gezegenlerin Güneş’ten olan uzaklığını sadece toplama ve bölme işlemi kullanarak hesaplamaya yarayan ama bilimsel bir temeli olmayan bir yöntem var. Bu Titius- Bode kuralı olarak bilinir. Her ne kadar tamamen rastlantı olsa da ilginç bir şekilde Uranüs’e kadar işe yarar. Neptün’ün uzaklığını ise biraz daha büyük bir sapma ile verir. Bu yöntemi kolaylıkla kullanabilmek için, 1 AB’nin kaç km’ye karşılık geldiğini (150 milyon km), gezegenlerin doğru sıralamasını (Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün) ve Asteroid Kuşağı’nın nerede olduğunu (Mars ve Jüpiter arasında) bilmeniz gerekir. İlk gezegen Merkür için 0, ikinci gezegen Venüs için 3 ve diğer gezegenler için de sırasıyla bir önceki sayının 2 katını alacak şekilde sayılar verelim. Ama Asteroid Kuşağı için de bir sayı vereceğiz unutmayın! Merkür = 0, Venüs = 3, Dünya = 6, Mars = 12, Asteroid Kuşağı = 24, Jüpiter = 48, Satürn = 96, Uranüs = 192, Neptün = 384. Şimdi her sayıyı 4 ile toplayıp 10’a böleceğiz. Elde edeceğimiz sayılar Merkür = 0.4, Venüs = 0.7, Dünya = 1, Mars = 1.6, Asteroid Kuşağı = 2.8, Jüpiter = 5.2, Satürn = 10, Uranüs = 19.6, Neptün = 38.8 olur. Bu sayılar o gezegenlerin AB cinsinden Güneş’e olan uzaklıklarıdır. Dünya için sonucun 1 AB çıktığına dikkat edin. Nitekim Dünya - Güneş arası mesafenin tanımı da zaten 1 AB’dir. Evet artık toplama ve bölme işlemini bilen herkes kolaylıkla gezegenlerin uzaklıklarını hesaplayabilir. Ama tekrar hatırlatmakta fayda var. Bu yöntem rastlantıdan başka bir şey değildir ancak Neptün hariç diğer gezegenler için gerçek değerlere çok yakın sonuçlar verir. Gezegenlerin Güneş'ten olan uzaklıklarını akılda tutmak için basit bir yöntemdir.

İşte gezegenlerin başlıca özellikleri bunlar. Ve yaşam barındıran, koşulları bizler için mükemmel olan tek gezegen Dünya. Sanırım bu yazıyı okuduktan sonra Dünya'nın kıymetini daha iyi anladık.