Thread Rating:
  • 18 Vote(s) - 2.94 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ahmet Hamdi Tanpınar Şiirleri
#1
Siir-1 


AĞLAMA


Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!

Tek damla yaşın düşmesin yere.

Bak, tek güzelliğimiz yokluk,

Sana bir öğüt; ağlama boş yere.


Ne olursa olsun hiçbir şey değmez,

Senin bir damla gözyaşına.

Ağlayana kimse boyun eğmez.

Kimse bakmaz kimsenin yaşına.


Ne kadar kötülük, pislik varsa;

Sen herşeyi tertemiz öğren.

Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;

Seni garip sanır her gören.


Ağlama sakın çocuk, ağlama!

Korkmayana zarar gelmez, bunu bil.

Sevgini hep söyle, sakın saklama.

Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.


Ahmet Hamdi Tanpınar


Aşk




Aşk dediğin nedir ki

Tenden bedenden sıyrık

Çocukların içinde

Yaşadığı bir çığlık


Aşk dediğin nedir ki

Histen nefesten varlık

Umutsuzluk içinde

Karanlığa son ıslık



Ahmet Hamdi Tanpınar


Ayna




Derin sularında bu ayna her an

Sizden bir parıltı aksettirecek

Kah çıplak bir omuz sessiz düşecek

Eriyen bir kuğu beyazlığından


Bazen bir tebessüm, tutuşmuş mercan

Rüyasıyla sanki bir kızıl çiçek

Ve saçlar öyle ümitsiz yüzecek

Olgun akşamların ağırlığından



Ahmet Hamdi Tanpınar


BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE BİR BULUTUN




Başımızın üstünde bir bulutun

Güneşe asılmış gölgesi,

Uzakta toz halinde dağılan

Yoğurtçu sesi,

Gün bitmeden başladı içimizde

Yarınsız insanların gecesi.


Ahmet Hamdi Tanpınar


BEKLEYECEĞİM




Aylar geçip yıllar olsa da

Yıllar geçip zaman dolsa da

Aşkın arzuları beni boğsa da

Bir gün seversin diye bekleyeceğim


Bugün nişanlansan, yarın evlensen

Benden başka binbir kişi sevsen

Hepsiyle ayrı ayrı izdivaç görsen

Bir gün dönersin diye bekleyeceğim


Seni beklemekle geçse de ömrüm

Şu fani dünyada kalmasa günüm

Senden uzakta ölürsem bir gün

Ahirette seni bekleyeceğim...


Ahmet Hamdi Tanpınar



Bir Adın Kalmalı




bir adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet


sen say ki

ben hiç ağlamadım

hiç ateşe tutmadım yüreğimi

geceleri, koynuma almadım ihaneti

ve say ki

bütün şiirler gözlerini

bütün şarkılar saçlarını söylemedi

hele nihavent

hele buselik hiç geçmedi fikrimden

ve hiç gitmedi

bir topak kan gibi adın

içimin nehirlerinden

evet yangın

evet salaş yalvarmanın korkusunda talan

evet kaybetmenin o zehirli buğusu

evet nisyan

evet kahrolmuş sayfaların arasında adın

sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı

bu sevda biraz nadan

biraz da hıçkırık tadı

pencere önü menekşelerinde her akşam


dağlar sonra oynadı yerinden

ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca

sen say ki

yerin dibine geçti

geçmeyesi sevdam

ve ben seni sevdiğim zaman

bu şehre yağmurlar yağdı

yani ben seni sevdiğim zaman

ayrılık kurşun kadar ağır

gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın

yine de bir adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

beni affet

Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç


Ahmet Hamdi Tanpınar



Bir Gül Bu Karanlıklarda




Bir gül bu karanlıklarda

Sükute kendini mercan

Bir kadeh gibi sunmada

Zamanın aralığından.


Başında bu mucizenin

Sesler, kokular ve renkler

Ebediyete kadar derin

Bir anın vadiyle bekler.


Ve diyor fecirden berrak

Sesiyle her ürperişte

Geceyi yumuşatarak

Bütün gözyaşlarım işte.


Serinletmesin, ne çıkar

Bu ümitsiz yalvarışı

Hiç bir meyve ve pınar

Ne de günlerin akışı.


Yetmez mi bu müjde sana

Aydınlatırsam alnını

Ben her rüyayı zamana

Taşıyan yıldız kervanı.



Ahmet Hamdi Tanpınar



Bir Gün İcadiye'de




Bir gün Icadiye`de veya Sultantepe`de,

Bir beste kanatlanir, birden oldugun yerde

Bir kainat acilir, genis, sonsuz, büyülü,

Bu günün rüzgarinda yikanan mazi gülü

Dagilir yaprak yaprak hayalindeki suya

Bir baska gözle bakarsin ömür denen uykuya.


Belki en hulyalisi duydugun masallarin

O safak saltanati korularda dallarin

Her ufku tek basina bekleyen eski camlar

Bir sir gibi ömründen sizdirilmis aksamlar,

Ardicla kestanenin her yillik macerasi

Harap mezarliklarda ölülerin duasi

Gelir ve tekrar dogar ölmüs sandigin aska

Anlarsin ölüm yoktur gecen zamandan baska.



Ahmet Hamdi Tanpınar


Bursa'da Zaman




Bursa'da eski bir cami avlusu,

Küçük şadırvanda şakırdayan su.

Orhan zamanından kalma bir duvar...

Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Eliyor dört yana sakin bir günü.

Bir rüyadan arta kalmanın hüznü

İçinde gülüyor bana derinden.

Yüzlerce çeşmenin serinliğinden

Ovanın yeşili göğün mavisi

Ve mimarilerin en ilahisi.


Bir zafer müjdesi burda her isim:

Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim

Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın

Hala bu taşlarda gülen rüyanın

Güvercin bakışlı sesszilik bile

Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.

Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,

Muradiye, sabrın acı meyvası,

Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,

Türbeler, camileri eski bahçeler,

Şanlı hikayesi binlerce erin

Sesi nabzım olmuş hengamelerin

Nakleder yadını gelen geçene.


Bu hayalde uyur Bursa her gece,

Her şafak onunla uyanır, güler

Gümüş aydınlıkta serviler, güller

Serin hülyasıyla çeşmelerinin.

Başındayım sanki bir mucizenin,

Su sesi ve kanat şakırtısından

Billur bir avize Bursa'da zaman,


Yeşil Türbesini gezdik dün akşam,

Duyduk Bir musikî gibi zamandan

Çinilere sinmiş Kur'an sesini.

Fetih günlerinin saf neşesini

Aydınlanmış buldum tebessümünle.


İsterdim bu eski yerde seninle

Başbaşa uyumak son uykumuzu,

Bu hayal içinde... ve ufkumuzu

Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,

Havayı dolduran uhrevi ahenk.

Bir ilah uykusu olur elbette

Ölüm bu tılsımlı ebediyette

Belki de rüyası büyük cetlerin,

Beyaz bahçesinde su seslerinin.



Ahmet Hamdi Tanpınar



Bütün Yaz




Ne güzel geçti bütün yaz

Geceler küçük bahçede

Sen zambaklar kadar beyaz

Ve ürkek bir düşüncede

Sanki mehtaplı gecede

Hülyan, eşiği aşılmaz

Bir saray olmuştur bize

Hapsolmus gibiydim bense

Bir çözülmez bilmecede

Ne güzel geçti bütün yaz

Geceler küçük bahçede



Ahmet Hamdi Tanpınar


Davet




Birden bire sanki çıplak

Bir oyunuyla hafızanın

Bir kuş sesi çırpınarak

Düştü bağrına hazanın.


Her bahçenin yabancısı

Ve her ümidin üstüne

Bir ses ki, sonsuz acısı

Güllerin üzüntüsünde.


Araştırdı bir baharın

Unutulmuş kokusunu.

Ay ışığında dalların

Rüya dolu uykusunu.


Bir akşamın beyaz fecre

Gönderdiği kanlı haber:

Herkes ömründe bir kere

Bu zalim davetle titrer.



Ahmet Hamdi Tanpınar


Eşik




Basma bu eşikte benim kalbim var,

Kalbim ki bir uzak hayale ağlar

Kıskanç bir büyüdür bana uzletim

Zâlim arzularla tutuşan etim,

Her akşam bir çarmıh olur ruhuma

Ben de bilmem nasıl diner bu humma;

Saatler işkence, günler cellâdım,

Ne ben yanlızlığa bir lâhza kandım.

Ne de yalnızlığım benden usandı.

Tahtayı kurt oydu, taş yosunlandı,

Yabanî otlarla örtüldü duvar;

Mermer havuzlarda köpüren sular

Kâh bir ayna oldu kamaşan güne,

Kâh bağrım açıldı bütün hüznüne

Ufukları sarsan geniş rüzgârın


Benden sor sırrını bu boş yolların

Benden sor, ve benden dinle akşamı



Ahmet Hamdi Tanpınar


GÜL ..




Ey bâkir cümbüşü her özleyişten sıcak

Bin uykuya yaslanmış sessiz kamaşan şafak;

Her bahçenin üstünde ve her ufuktan başka,

Yıldızların tuttuğu ayna, ezelî aşka,

Bir sır gibi hayattan ve ölümden öteye

İlk arzunun toprağa mal olmuş lezzetiyle...


Ardından ağlanacak ne varsa ömrümüzde,

Tekrar doğuşun sırrı gülümseyen bir yüzde,

Uykusuz geceleri içten kemiren hüzün,

Bin azabın çarkında gerilmiş ağaran gün;

Öpüşler, gözyaşları, vaitler ve hicranlar;

O derin sükutların aydınlattığı anlar

Bir sonsuz uçurumda uyanmış gibi birden

Sazlar sustuktan sonra duyulan nağmelerden;

Doldurur hiç durmadan uzattığı bu tası,

Gül, ey bir âna sığmış ebediyet rüyası!


Ahmet Hamdi Tanpınar


Günlerimiz




İçlenme, beyhudedir, maziyi sakın anma!

O vefasız yavruya benzer ki günlerimiz.

Kendini yuvasından bırakır ki akşama

Benzeyen göle, sessiz...


Ruhundaki susuzluk engin mesafelere

Duyurmadan ne anne ne bir yuva hasreti,

Narin kanatlarıyla uçar orman, dağ, dere

Ve bir gün bir çukurda bulunur iskeleti.


Ahmet Hamdi Tanpınar


HATIRLAMA




Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak

Rüyaların kadar sade, güzeldin,

Başbaşa uzandık günlerce ıslak

Çimenlerinde yaz bahçelerinin.


Ömrün gecesinde sükun, aydınlık

Boşanan bir seldi avuçlarından

Bir masal meyvası gibi paylaştık

Mehtabı kırılmış dal uçlarından


Ahmet Hamdi Tanpınar


Her Şey Yerli Yerinde




Her şey yerli yerinde; havuz başında servi

Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan

Eşya fışkırmış gibi tılsımlı bir uykudan,

Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.


Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,

Serpilen aydınlıkta dalların arasından

Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman

Sessizlik döküyor yerde yaprak yaprak.


Biliyorum gölgede senin uyuduğunu

Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin

Hazların âleminde yumulmuş kirpiklerin,

Yüzünde bir tebessüm, bu ağır öğle sonu.


Belki rüyalarındır bu taze açmış güller,

Bu yumuşak aydınlık dalların tepesinde.

Bitmeden aşk türküsü kumruların sesinde;

Rüyası ömrümüzün çünkü eşyaya siner.


Her şey yerli yerinde; bir dolap uzaklarda

Azapta bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan.

Bir şeyler hatırlıyor belki maceramızdan

Kuru güz yaprakları uçuşuyor rüzgârda.


Ahmet Hamdi Tanpınar


Karışan Saatler İçinde




Karışan saatler içinde hâtırana

Bazı sabahlarla ikindiler yan yana,

Değişik gülleri sanki tek bir baharın;

Bâkir hülyasıyla beyaz ve ürkek yarın,

O sükût bahçesi, ufkunda kuş yerine

Hasret kanat çırpar düşünen ellerine...


Hep aynı nağmede çılgın dolaşan yaylar,

Bir yıldız kervanı gibi haftalar, aylar

Hep aynı hayalin peşinde bu yolculuk,

Hep gül yangını ve bahar sıtması ufuk...


Tenha bir ucunda gecenin bir sır gibi

Fısıldanan adın kardeş, dost ve sevgili,

Durgun havuzların süsü ten rengi çiçek

Bir mevsim cümbüşü içinde süzülerek

Ömrün gecesinde ve kader rüzgârında

Bir ürperme olur çıplak omuzlarında...



Ahmet Hamdi Tanpınar



Kış Bahçesi'nden




Ne güzeldi o kış bahçesinde

Güllerin çok derinlerde çalışan uykusu

Sana bir bahar hazırlamak için.


Dallar, filizler, eski masal dilberleri gibi

Hüzne ve hülyaya gömülmüş

Doğmamış çocuklara

Ninni söylüyorlardı sanki...

Ana rahmi gibi sıcak ve yüklü idi hava

İyi mayalanmış hamur gibi

Gizli nabızlarla atıyordu toprak



Ahmet Hamdi Tanpınar


Leyla




Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm

Derdini ağlarken yanan bir muma;

İpek saçlarını elimle ördüm,

Ve bir kemend gibi taktım boynuma

Bu akşam rüyamda Leyla'yı gördüm.


Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu

Saçları bahtından daha siyahtır.

Kurmuş diye sevda yolunda pusu

Döktüğü gözyaşı, çektiği ahdır.

Leyla...Ela gözlü bir çöl ahusu.


Bir damla inciydi kirpiklerinde,

Aşkın ızdırapla dolu rüyası

Bir başka güzellik var kederinde

Bir başka alem ki ruhunun yası

Sessiz incileşir kirpiklerinde.



Ahmet Hamdi Tanpınar


Mavi, Maviydi Gökyüzü




Mavi, maviydi gökyüzü

Bulutlar beyaz, beyazdı

Boşluğu ve üzüntüsü

İçinde ne garip yazdı...


Garip, güzel, sonra mahzun

Işıkla yağmur beraber,

Bir türkü ki gamlı, uzun,

Ve sen gülünce açan güller.


Beyaz, beyazdı bulutlar

Gölgeler buğulu, derin;

Ah o hiç dinmeyen rüzgâr

Ve uykusu çiçeklerin.


Mor aydınlıkta bir çınar

Veya kestane dibinde;

Mahmur süzülen bakışlar

İkindi saatlerinde...


Birden gülümseyen yüzün

Sabahların aynasında

Ve beni çıldırtan hüzün

İki bakış arasında.


kim bilir şimdi nerdesin

senindir yine akşamlar

merdivende ayak sesin

rıhtım taşında gölgen var



Ahmet Hamdi Tanpınar



Ne İçindeyim Zamanın




Ne içindeyim zamanın,

Ne de büsbütün dışında;

Yekpare, geniş bir anın

Parçalanmaz akışında.


Bir garip rüya rengiyle

Uyuşmuş gibi her şekil,

Rüzgarda uçan tüy bile

Benim kadar hafif değil.


Başım sükutu öğüten

Uçsuz bucaksız değirmen;

İçim muradına ermiş

Abasız, postsuz bir derviş.


Kökü bende bir sarmaşık

Olmuş dünya sezmekteyim,

Mavi, masmavi bir ışık

Ortasında yüzmekteyim.



Ahmet Hamdi Tanpınar



Özlem




Kime dokunsam sensin

Kimi çağırsa dudaklarım...

Başımın tacı, canım efendim.

Görünmez çığlıklarımı gören

Eğilmez başımı öpensin.

Sen bir deniz derinliğisin

Uslanmak bilmez kederler ülkesi...

Coşup yağan fırtına sessizliğim

Kül kedisi yorgunluğunda kalbim

Masalcı ninesini arıyor



Ahmet Hamdi Tanpınar


Raks




Tılsımlı çocuğu saf aydınlığın

Bu kadın vücudu beyaz ve çıplak.

Eşiğinde sanki sonsuz varlığın

Her an değişiyor dönüp uçarak.


Ve gülümseyerek öyle derinden

Her lâhza başka şey ve hep kendisi

Bir başka yıldızdan veya alevden

Anın ve hareketin mucizesi.


Arkasında ritmin geniş rüzgarı

Bir gül kasırgası gibi enginde.

Savruluyor yüzü, çılgın kolları

Yarattığı zaman bahçelerinde.


Her an değişiyor, yelken, gül, kanat

Bütün burçlarıyla uzanmış gece.

Defneler önünde şaha kalkan at

Zihnin eşiğinde ürkek düşünce.


Her lâhza başka şey ve hep kendisi

Yaralı bir ceylân gibi bakarak,

Anın ve hareketin mucizesi

Uçuyor, duruyor, bekliyor... çıplak.


Ve ümitsiz avı bin sonsuzluğun

Bekliyor ruhunun eşiklerinde.

Tılsımlı kaderi her susuzluğun

Bir gül fırtınası gibi derinde.



Ahmet Hamdi Tanpınar



Rıhtımda Uyuyan Gemi




Rıhtımda uyuyan gemi

Hatırladın mı engini?

Sert dalgaları, yosunu

Suların uğultusunu?


N'olur bir sabah vakti

Çağırsa bizi sonsuzluk

Birden demir alsa gemi

Başlasa güzel yolculuk.


Yırtılan yelkenler gibi

Enginle başbaşa kalsak.

Ve bir şafak serinliği

İçinde, uykuya dalsak.


Rımtımda uyuyan gemi

Hatırladın mı engini?

Gidip de gelmeyenleri

Beyhude bekleyenleri?



Ahmet Hamdi Tanpınar


Sabah




Serin rüzgarlara pencereni aç

Karşında fecirle değişen ağaç.

Bak, seyret ağaran rengini ufkun

Mahmur gözlerinde süzülsün uykun.

Bırak saçlarınla oynasın rüzgar

Gümüş çıplaklığı bir başka bahar

Olan vücudunu ondan gizleme.

Ne varsa hepsini boyun, saç, meme.

Esirden dudaklar okşasın sevsin

Mademki geceden daha güzelsin.



Ahmet Hamdi Tanpınar


Selam Olsun




Selam olsun bizden güzel dünyaya,

Bahçelerde hala güller açar mı?

Selam olsun sonsuz güneşe, aya,

Işıklar, gölgeler suda oynar mı?

Hepsi güzeldi.Kar, tipi, fırtına,

Günlerin geçişi, ardı ardına.

Hasretsiz bir kanat şakırtısına,

Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?

Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,

Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan.

Dönmeyen gemiler olduk açıktan,

Adınızı soran, arayan var mı?



Ahmet Hamdi Tanpınar


Sen ve Ben




İçme, ilk yudumda zehirler seni

Bahtın kadehime döktüğü şarap.

Her akşam koynunda uyutur beni,

Her sabah alnımdan öper ızdırap.


Sen, yirmi yaşında bir baharsın ki

Gölgende neş'enin rüzgârı eser.

Düşünen alnımda benim her çizgi

Baharı olmayan bir kışa benzer


Sana ufuklar “Gel! ” diye bağırır,

Ellerinde çiçek haykırarak

Seni gür sesiyle hayat çağırır,

Beni de çiğneyip geçtiğin toprak...


Ahmet Hamdi Tanpınar



SONBAHAR




Durgun havuzları işlesin bırak

Yaprakların güneş ve ölüm rengi,

Sen kalbini dinle,ufkuna bak.


Düşünme mevsimi inleten rengi

Elemdir mest etsin ruhunu

Eser rüzgarların durgun ahengi.


Yan yana sessizce mevsimle keder

Hicrana aldanmış kalbimde gezin

Esen rüzgarlara sen kendini ver.


Ahmet Hamdi Tanpınar


YAĞMUR




Uyu! Gözlerinde renksiz bir perde,

Bir parça uzaklaş kederlerinden;

Bir ruh gülümsüyor gibi derinden,

Mehtâbın ördüğü saatler nerde?


Varsın bahçelerde rüzgâr gezinsin,

Yağmur ince ince toprağa sinsin,

Bir başka âlemden gelmiş gibisin

Dalmış gözlerinle pencerelerde.


Ahmet Hamdi Tanpınar


ANNEM İÇİN




Bir günümüz bile sensiz geçmezken

Şimdi mezarına hasretiz anne...


Issız bir mezarlık, kimsesiz bir yer

Gölgesinde ulu, loş bir mâbedin

Bir yığın toprakla bir parça mermer

Sırrıyla haşr olmuş orda ebedin.


Bir yığın toprakla bir parça mermer,

Üstünde yazılı yaşınla, adın;

Baş ucunda matem renkli serviler

Hüznüyle titreşir sanki hayatın.


Seni gömdük anne yıllarca evvel

Göz yaşlarımızla bu ıssız yere

Kimsesiz bir akşam ziyaya bedel

Matem dağıtırken hasta kalblere.


Kimsesiz bir akşam, ezelden yorgun

Hüznüyle erirken Dicle de sessiz,

Öksüzlük denilen acıyla vurgun

Bir başka ölüydük bu toprakta biz.


Ahmet Hamdi Tanpınar





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)