Thread Rating:
  • 15 Vote(s) - 2.93 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Johann Wolfgang Goethe – Faust Kitap Özeti
#1
Oku-1 
Johann Wolfgang Goethe – Faust Kitap Özeti

Kitabın Adı:Faust

Yazarı:Johann Wolfgang Goethe

Kitabın Özeti:

Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birinci
bölümde sadelik hakimdir, olaylar tek bir motif etrafında geçmektedir.
Anlaşılması büyük bir zorluk göstermez. İkinci bölümde ise bir bütünlük
kurmak güçtür. Anlaşılması ve olaylarla bağlantı kurmak ,
ilişkilendirmek çok zordur.
FAUST: Faust, latince
mutluluk demektir. Faust, bilgi ihtirası içinde kıvranan karamsar bir
tipi anlatır. Bilim uğruna bütün ömrünü harcamış, nefsine bütün dünya
hazlarını yasak etmiş ve tam anlamıyla yasak bir ömür geçirmiş olmasına
rağmen, amacına ulaşamamış olmanın ızdırabı içindedir. Bu hal içinde
şeytana teslim olduktan sonra, onun akıbeti çeşitli Faust efsanelerinde
türlü türlü gösterilmiş ve dünyaya beyan edilmiştir.
MEFİSTO: Mefisto’ya
şeytan demek yerinde olur. Mefisto sadece kötülükleri sürükleyen bir
hüviyet olmakla kalmaz, aynı zamanda bir çeşit Azrail rolünü de
üstlenmektedir.
Eserin anlatımı çok sadedir. Faust,
zamanın bütün bilimlerini tahsil edip bitirmiştir. Artık öğrenilecek bir
bilim kalmamıştır. Fakat görmektedir ki; gerçeği bulma sahasında bütün
bu bildiği şeyler kendisini bir adım bile ileriye götürmemiştir. Halbuki
zamanın olanaklarından çok, ileriye göz diken bir ihtirasla, salt
gerçekleri anlamak ve bilgi sahibi olmak arzusundadır. Normal bilgi
edinmek yollarından bir hayır gelmeyeceğini anlamıştır. Böylece son umut
olarak, kendisini büyücülüğe vermiştir. Ruh kuvveti sayesinde arzu
ettiği bilgileri elde edebileceğini ummaktadır.
Gökte Tanrı ile Şeytan aralarında bir
bahse tutuşmaktadırlar. Şeytan Faust’u kolayca baştan çıkartacağını onu
asli kaynağından uzaklaştırıp, sapıklığa sürükleyebileceğini iddia
etmektedir. Tanrı ise, insanın yaradılış itibarı ile iyi olduğunu ve
yeryüzünde bir gaye için çalışırken yanılabileceğini, fakat şeytan araya
girse bile yine kendi ruhunun iyiliği sayesinde doğru yolu
bulabileceğini bilmektedir. Bu itibarla şeytanı Faust üzerinde deneme
yapmakta serbest bırakmıştır.
Faust, büyücülükle uğraşırken, alışılmış
şekilde, ruh çağırmaya başlar. Bu çağırmaların birinde Mefisto
karşısına çıkar. Faust, hayattan bezgindir. Hiçbir şeyden tat
almamaktadır. Oysa Mefisto, ona parlak vaatlerde bulunmaktadır. Nihayet
aralarında bir sözleşme yapılır. Faust der ki; beni istediğin yere
götür. Eğer bir an gelip ben, zamana, “dur geçme, ne kadar güzelsin”
diyecek kadar bir mutluluk duyarsam, artık ölmeye razı olurum.
Bu bahislerden sonra Mefisto, mel’un
teşebbüslerine başlar. O ana kadar kitapların içine kapalı kalmış
Faust’u küçük ve büyük alemlerde dolaştırır. Sefil meyhanelerden, en
lüks saraylara kadar her yeri gezdirir. Bir taraftan da Faust’u türlü
içkilere alıştırır. Bir büyücü kadına hazırlattığı aşk içkisini Faust’a
içirdikten sonra, onun karşısına masum Margaret’i çıkarır. Faust 25
yaşındaki bir gencin heyecanı ile kızcağızı sever. Kız da masum
duygularla bu aşka karşılık verir. Bu yüzden rahatça baş başa
kalabilmeleri için annesinin fincanına Faust’un verdiği zehiri damlatır.
Kadıncağız ölür. Margaret, Faust’dan olan çocuğunu boğar. Bu yüzden
Margaret’in kardeşi de Faust tarafından öldürülür. Böylece Faust’un eli
kana bulanır. Margaret’i hapisten kurtarma denemesi de başarılı olmaz.
Araya Yunan güzeli Helena girer. Faust
ona da aşık olur. Fakat aradığı mutluluğu burada da bulamaz. Nihayet
İncil’in bir sözüne göre düşünmeye başlar. Yani yaradılışın ilk eseri
“söz” müdür, “anlam” mıdır, “faaliyet” midir? Faust beşeri mutluluğu
faaliyette bulur. Bir bataklık sahayı bayındır haline getirmeyi
tasarladığı anda bir nevi murada erer ve zamana “dur geçme, çok
güzelsin” der.
Sonuç olarak yazar her iki bölümde de
insan karakterini oldukça detaylı bir şekilde dile getirmiştir. Fakat
yazar isterse bir konuyu nasıl haşmetli, heybetli bir sadelik ve
bütünlükle işleyebileceğini göstermiştir. Bununla birlikte bazı
bölümlerinin anlaşılması ve olaylarla bağlantı kurmak çok güçtür.

Faust Hakkında Bilgi:

Yazarın dünya klasikleri arasında gösterilen trajedisi “Faust”un
yazımına, ilk olarak 1770-71 yıllarında, Leipzig’deki “Auerbachs Keller”
restorantından aldığı esinle, Frankfurt’a döndükten sonra başladı.
Faust’un ilk bölümü olan “Urfaust”u, ancak yakın dostu Schiller’in
ölümünün ardından tamamlayabildi ve 1808 yılında yayımladı. Bu şaheserin
ikinci bölümü ise, yazarın ölümünden sonra basıldı. Faust, Goethe’nin
farklı zaman ve farklı mekanlarda, kendisiyle birlikte değişen ve
gelişen bir eseri oldu. Yaşadığı olaylar, edindiği izlenimler, değişen
ruh hali ve kişisel deneyimleri bu yapıtta ifadesini buldu. Dolayısıyla
Faust, Goethe’nin gerçek yaşam hikayesini simgelerle gözler önüne seren
bir eser haline geldi.

Faust’ta, iyilik ve kötülük

kavramlarını, “insan=Dr.Faust” ile “şeytan=Mefisto” karakterleri
üzerinde sembolize etti ve bunları karşı karşıya getirdi. İnsanın öz
değerinin “erdem” olduğunu ifade etti. İçindeki erdemle, sürekli bir
iyilik arayışında olan insanın, gerçekleri bulma arzusuyla zaman zaman
Mefisto’ya başvurmasını, bu arayış çabasından ibaret gördü. Ancak,
Mefisto hiçbir zaman insanın özüne hükmedemeyecekti. İnsan, irade
gücüyle doğruyu görecek ve ruhunu iyilikle aydınlatacaktı. Hayatı
yargılama gücüne sahip olmadığını görecek ve onun getirdiklerine “evet”
diyebilme erdemini gösterecekti. Hayat bir nevi, mutluluk ve mutsuzluk
kovalamacası olsa da, insanoğlu, uyumlu davranmayı ve ruhunu ele
geçirmeye çalışan bedenini dizginlemeyi öğrenecekti. Toplumla ortak
hareket etmeyi becerecek, yaşamını faydalı amaçlara ulaşmaya
odaklayacaktı. Sonuç olarak, insanoğlu kendi yaşam “bilinci”ne kavuşacak
ve bunu korumayı kendine ödev bilecekti.
Faust, Tanrı’yla Şeytan’ın bahis
meydanıydı; bahis konusu ise, “insan”dı. Tanrı, insanın yaradılış
erdemine sahip çıkacağını ve gerçeği bulma arayışına çıksa da, eninde
sonunda kendine döneceğini ileri sürüyordu. Şeytan (Mefisto) ise,
insanın bencil olduğunu ve amaçlarına ulaşmak için her zaman kendisine
muhtaç ve bağımlı kalacağını iddia ediyordu. Faust ise, ne Tanrı ne de
Şeytanı kendisinden üstün görmüyordu. Existansiyalistlerin bu eserde
vardığı sonuca göre, insanoğlunun başlangıcı “eylem”di.
Eserdeki bir diğer bahis ise, İnsan ile
Şeytan arasında gerçekleşmekteydi. Hayatını hiçler uğruna
yaşanmışlıklardan ibaret gören Faust, Mefisto’nun, hayatın değerli
olduğu ve “o kadar güzelsin ki, geçme dur…” diyebileceği anlarla hala
karşılaşma şansının var olduğu konusundaki ısrarına muhatap kalsa da,
ona da inanmayacaktı. Bahse göre, Mefisto, Faust’un bu anları yaşamasını
sağlayacak; karşılığında da onun ruhuna sahip olacaktı. Faust’un
iddiayı kazanması için, yaşayacağı güzel anlara “geçme, dur…” demeyecek;
dolayısıyla dünyevi zevkler için ruhunu Mefisto’ya satmayacaktı. Aksi
olursa, bahsi kaybedecekti. Tanrı ise, bu yanılsamayı önemsemiyordu.
Çünkü O’na göre, insan hatalar yapabilirdi. Ancak bu hatalar sonucunda
edindiği tecrübeler er geç onu mutlak gerçeğe götürecek, yani kendisine
geri döndürecekti.

Faust, insanların ne yaparlarsa

yapsınlar yeryüzünde acı çektiklerini gözlemlemişti. Edebiyatla,
tabiatla, bilimle uğraşmış; ancak acıyla başa çıkmayı öğrenememişti. O
yüzden, kendini, hayata adamak için çok yaşlı, hayata karşı isteksiz
davranmak için de genç görüyordu. Yaşamı boyunca neredeyse bütün
zevkleri tatmış; ancak hiçbirine “geçme, dur..” diyememişti. İlk ve son
defa, ölümüne “geçme, dur..” diyecek; aydınlanan ruhu “evet” demesini
öğrendiği için bahsi kaybetmiş sayılmayacaktı. Bu sonucu sağlayan şey
ise, Faust’un kendi içindeki özüne, yani Tanrı’nın güvendiği erdemine
geri dönmüş olmasıydı. Faust, hayatın akışı içinde, gerçeğe ve mutluluğa
ulaşma yolunda hatalar yapmış; Şeytan’ı bu amacı doğrultusunda
kullanmış; ondan yardım almış; ancak hiçbir suretle ruhunu ele
geçirmesine izin vermemiş; onun hizmetine girmemişti. Bu sonuca göre,
Mephistoteles, insanları sürekli olarak kötülüğe sürüklemek istese de,
bir şekilde iyiliğe yol açan bir gücü simgeliyordu. Faust ise, hayata
karşı istekli, aktif, tutkulu ve hayatın kötü anlarında bile karamsar
duyguların pençesine düşmeyen “insan”ı temsil ediyordu.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)