Thread Rating:
  • 33 Vote(s) - 2.97 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Pamuk Tarimi
#1
Pamuk Tarimi

Pamuk, Malvales takımından, Malvaceae familyasından, Gossypium cinsinden bir bitkidir.

Kültür pamukları Herbacea ve Hirsuta olmak üzere iki grup altında incelenir.

Eski dünya pamukları adı verilen, Herbacea grubunda G. Arboreum L. ve G. Herbaceum L. olmak üzere iki tür bulunmaktadır. Yeni dünya pamukları adı verilen Hirsuta grubunda ise G. Hirsutum L., G. Barbadense L. ve G. Tomentosum L. türleri bulunur.

Pamuğun anavatanı konusunda tam bir kesinlik bulunmamakla birlikte Asya, Amerika ve Afrika’nın sıcak bölgelerinden Dünyaya yayıldığı tahmin edilmektedir.

Yaygın Çeşitleri

Pamuk, Malvales takımından, Malvaceae familyasından, Gossypium cinsinden bir bitkidir.

Kültür pamukları Herbacea ve Hirsuta olmak üzere iki grup altında incelenir.

Eski dünya pamukları adı verilen, Herbacea grubunda G. Arboreum L. ve G. Herbaceum L. olmak üzere iki tür bulunmaktadır. Yeni dünya pamukları adı verilen Hirsuta grubunda ise G. Hirsutum L., G. Barbadense L. ve G. Tomentosum L. türleri bulunur.

Pamuğun anavatanı konusunda tam bir kesinlik bulunmamakla birlikte Asya, Amerika ve Afrika’nın sıcak bölgelerinden Dünyaya yayıldığı tahmin edilmektedir.

Ekolojik İstekleri

Toprak İstekleri

Pamuk bitkisi her türlü toprakta yetişebilen bir bitki olmakla birlikte,yüksek verim ve kaliteye ulaşabilmek için toprağın derin profilli ve alüviyal olması gerekir. Derin, kumlu -killi su tutma yeteneği yüksek geçirgenliği, işlenmesi ve sulanması kolay topraklar pamuk tarımı için ideal topraklardır.

İklim İstekleri

Pamuk tarımında en önemli iklim faktörlerinin başında sıcaklık, gün ışığı, yağış ve oransal nem gelmektedir. Yıllık ortalama sıcaklığın 19 oC, yaz ayları sıcaklığı ise 25 oC olması gerekir. Sıcaklık tarak oluşmasından önce 20 oC, çiçeklenme döneminde 25 oC, kozaların gelişme döneminde ise 30-32 oC olmalıdır. Hasat döneminde kozaların iyi açılabilmesi için sıcaklığın azalması (15 oC’ye kadar) istenir.

Yetiştirme Tekniği

Toprak Hazırlığı

Tarlanın pamuk ekimine hazırlanması sürecinde ilk yapılacak işlemler tarla temizliği ve toprak altı işlemesidir. Uzun yıllar pamuk yetiştirilen topraklarda zamanla pulluk altı yada taban taşı denilen sert bir tabaka oluşur. Bu tabaka bitki köklerinin gelişmesine engel olacağı için kırılması gerekir. Bu iş için Subsoiler adı verilen aletler kullanılır. Bu aletle toprağın üst yapısı bozulmadan toprak 90 cm derinliğe kadar işlenir. Bu işlemi sonbahar ve kış sürümleri ile tohum yatağının hazırlanması işlemleri izler. Eğer pamuktan sonra yeniden pamuk ekilecekse sonbahar aylarında saplar kesilip toprak 20-25 cm derinliğinde sürülmelidir. Tarla otlu ve toprak tavı da uygun ise kış aylarında sürüm işleminin tekrarlanması yararlıdır. Eğer tahıldan sonra pamuk ekilecekse hasadın ardından toprak tavlı iken hemen sürülmelidir. Pamuk tarımında son sürüm tohum yatağını hazırlamak için yapılan ilkbahar sürümüdür. Bu sürümde 15 cm derinlik genellikle yeterlidir.

Ekim

Yüksek verim ve kaliteli ürün elde etmek için genetik saflığı yüksek tohum kullanımı çok önemlidir. İyi bir tohumlukta aranan özelliklerin başlıcaları şunlardır.

- Tohumluk çiğit iri, dolgun, büyüklüğü, biçimi ve rengi yeknesak olmalıdır. İçinde fazla çıplak, yeşil ve esmer, seyrek havlı çiğit bulunmamalıdır.

- Selektörlermiş ve iyi temizlenmiş olmalıdır. İçinde boş ve kırık çekirdek yaprak gibi yabancı maddeler olmamalıdır.

- Tohumlar kuru ve sert olmalıdır.

- Çimlenme gücü %80 ve daha fazla olmalıdır.

- Pembe kurta karşı sterilize edilmiş veya Sawgin çırçır fabrikasında çırçırlanmış olmalıdır.

Pamuğun ekim zamanı iklim koşullarına göre belirlenir. Ekim için toprak sıcaklığının 15 oC’nin üstünde olması gereklidir. Bölgelere göre ve yıldan yıla ekim zamanı değişiklik göstermekle birlikte, Çukurova Bölgesinde 25 Mart-30 Nisan, Ege Bölgesinde ve Antalya yöresinde 15 Nisan-15 Mayıs tarihleri genellikle en uygun ekim zamanıdır.

Ekim işlemi elle serpme şeklinde ya da mibzerle sıraya yapılır. Ekim derinliği toprak koşullarına bağlı olmakla birlikte genellikle 3-4 cm’dir. Tohumun çimlenmesi normal koşullarda 5 ila 10 gün içinde gerçekleşir. Erken çimlenme sağlamak için tohum ekimden birkaç saat önce ıslatılmalıdır. Yetersiz çimlenme görülmesi durumunda hemen ikinci bir ekim yapılması önerilir.

Bakım

Pamuk yetiştiriciliğinde bakım işleri seyreltme, çapalama ve uç almadır. Bitkinin iyi gelişmesini ve çabuk olgunlaşmasını sağlamak için seyreltme işleminin yapılması gerekir. Bitkiler henüz 4 yapraklı iken (yaklaşık 10 cm) 5-6 cm ara ile hafif bir seyreltme (tekleme) yapılır. Genellikle ilk seyreltme ilk çapa, ikinci (tam) seyreltme ise ikinci çapa ile birlikte yapılmalıdır. Ekimden sonra görülen yabancı otların elle veya kazayağı ile çapalanarak yok edilmesi gerekir. Çapalama sayısı tarladaki yabancı ot durumuna göre değişir. Kozalar açmaya başladıktan sonra bitkinin tepesinden 10-15 cm kısmının kırılmasına uç alma işlemi denir. Bu işlem geç ekilmiş veya fazla sulanmış tarlalarda uygulanır. Vegetatif gelişmesi normal olan bitkilerde uç almaya gerek yoktur.

Sulama

Pamuk bitkisinin su ihtiyacı 400 ila 600 mm’dir. Pamuk yetiştirilen ülkelerde (bölgelerde) yıllık yağış miktarı genellikle yetersiz olduğundan, pamuk bitkisinin iyi gelişmesi için gereken su miktarı sulama yoluyla verilmelidir. Sulama pamuk üretiminde verimi etkileyen faktörlerin başında gelir. Sulama zamanı ve verilecek su miktarı bitkinin su isteği belirtilerine ve topraktaki nem durumuna bakarak saptanır. Sulama aralığı ve sulama sayısı, yetiştirilen pamuk çeşidine, toprak özelliklerine, taban suyu yüksekliğine, yağış miktarı ve dağılımına, vegetasyon dönemindeki sıcaklık ve havanın bağıl nemine bağlı olarak değişir. Ülkemizde yetiştirilen çeşitlerin orta bünyeli topraklarda ve normal iklim koşullarında genellikle 15-20 gün aralıklarla 4-5 kez sulanması uygundur. Sulama yöntemi olarak salma sulama, alttan sızdırma ve yağmurlama sulama yöntemleri kullanılabilir.

Hastalık ve Zararlılarla Mücadele

Pamuk tarımında en çok karşılaşılan başlıca hastalık ve zararlılar şunlardır .

Hastalıklar :

- Pamuk solgunluk hastalığı (Fusarium Wilt, Verticillium Wilt)

- Fide kök çürüklüğü (Sore Shin)

- Köşeli yaprak lekesi hastalığı

- Antraknoz

Zararlılar :

- Toprak kurtları (Agrotis spp)

- Pamuk yaprak biti (Aphis gossypii)

- Yaprak piresi (Empoasca spp.)

- Pamuk piresi (Lygus spp.)

- Beyaz sinek (Bemisia tabaci)

- Kırmızı örümcek (Tetranychus spp.)

- Pembe kurt (Pectinophora gossypiella)

- Yeşil kurt ( Heliothis armigera)

- Pamuk yaprak kurdu (Prodenia litura)

- Dikenli kurt (Earias insulana)

- Çizgili yaprak kurdu /Karadrina(Laphigma exiqua)

Pamuk yetiştiriciliğinde hastalık ve zararlıların olumsuz etkileri iklim koşulları ve uygulanan tarımsal mücadele ile yakından ilgilidir. Yüksek bağıl nem ve sıcaklık, hastalık ve zararlıların ortaya çıkması için uygun bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle Çukurova ve Antalya’da 8-10 kez ilaçlama yapmak zorunluluğu ortaya çıkar.

Gübreleme

Pamuk bitkisi topraktan fazla besin maddesi kaldıran bir bitki değildir. Bitki topraktan birinci derece besin maddeleri olan N, P, Ka (Azot, fosfor, potas) yanında ikinci derece besin maddeleri olan kalsiyum, magnezyum, kükürt ve sodyum ile minor elementler adı verilen bor, demir, mangenez, çinko, kurşun gibi besin maddeleri kaldırır.

Azotlu gübreler bitkinin vegetatif gelişmesini (dal ve yaprak ) sağlar. Fosforlu gübreler çiçek ve koza sayısının artmasına koza iriliğine ve erken olgunlaşmasına etki eder. Potaslı gübreler ise; azotlu gübreler kadar olmasada bitkinin vegetatif gelişmesini hızlandırır ve çiçeklenme dönemini uzatır. Fazla uygulanan potas pamukta olgunlaşmayı geciktirir.

Pamuk tarımında kullanılacak gübre miktarı iklim ve toprak koşullarının yanısıra sulamaya, pamuk çeşidine göre değişir. Bununla birlikte ülkemizde uygulanacak gübre çeşit ve miktarları genel olarak şöyledir:

Azotlu gübreler: Dekara 8 -10 kg saf azot (35-50 kg amonyum sülfat)

Fosforlu gübreler: Dekara 4-5 kg saf fosfor (25-30 kg süper fosfat)

Potaslı gübreler: Ülkemiz toprakları potas bakımından zengin olduğundan potaslı gübrelemeye gerek yoktur.

Hasat Harman

Kozaların olgunlaşması ile birlikte pamuk hasadına başlanır. Hasadın başlama tarihi, yörenin iklim koşullarına, ekim tarihine ve sulama koşullarına göre değişir. Hasat, Ege ve Antalya bölgelerinde genellikle 15 Eylülden itibaren başlayıp Kasım sonu veya Aralık ortasına kadar sürer. Çukurova bölgesinde ise Ağustos sonlarında başlayıp Kasım başına dek devam eder.

Pamuk hasatı ülkemizde genellikle 2-3 kez ve elle toplanarak yapılır. Birinci elde toplanan pamuk iyi kalite özelliklerine sahiptir. Son yıllarda makina ile hasata da rastlanmaktadır. Makina ile pamuk hasatı iş gücü ücretinin pahalı olduğu ülkelerde (bölgelerde) tercih edilen bir yöntemdir.

Pamuk Ekonomisi

Dünya Piyasası

Pamuk sahip olduğu özellikleri nedeniyle sentetik elyaf üretim ve kullanımında son yıllarda görülen gelişmelere rağmen dünyadaki stratejik önemini korumaktadır. Günümüzde yaklaşık 330 milyon dekar alanda pamuk tarımı yapılmakta ve 50 milyon tonun üzerinde kütlü (20 milyon ton lif) pamuk üretilmektedir (Çizelge 1)


Üretim daha çok Asya kıtasında yoğunlaşmıştır. Ardından Amerika ve Afrika kıtaları gelmektedir. Başlıca üretici ülkeler Çin, ABD, Hindistan, Pakistan, Türkiye ve Özbekistan’dır.

Pamuk uluslararası tarım üünleri ticaretinda önemli bir ürün konumundadır. Son yıllarda 5,5-6,0 milyon ton lif pamuk dünya ticaretine konu olmaktadır. Bu ticaretin parasal karşılığı ise 10 milyar dolardır (Çizelge 2)

Türkiye Piyasası

Türkiye sahip olduğu uygun ekolojik koşullar nedeniyle önemli bir pamuk üreticisi ülkedir. Ülkemizde yaklaşık 750 bin hektar alanda pamuk tarımı yapılmakta ve yılda 850 bin ton lif (2,1 milyon ton kütlü) pamuk üretilmektedir. Ekim alanı ve üretim miktarı iklim koşullarının yanısıra pazar koşullarına (yurt içi ve yurt dışı fiyatlar, ürün bedellerinin ödenmesi vb.) bağlı olarak yıldan yıla dalgalanma göstermektedir (Çizelge 3). Türkiye’de lif pamuk verimi hektara 1150 kg civarında olup, Dünya ortalamasının (550-600 kg) çok üzerinde bulunmaktadır.

Ülkemizde pamuk üretimi Çukurova, Ege, Güneydoğo Anadolu bölgeleri ile Antalya yöresinde yoğun olarak yapılmaktadır. 1980’li yıllara gelinceye kadar toplam pamuk üretiminin yaklaşık yarısının üretildiği Çukurova bölgesinin önemi son yıllarda azalmaktadır. Bölgede aşırı kimyasal madde madde kullanımı ve ekim nöbeti uygulanmaması sonucu ortaya çıkan ekolojik sorunlar ve buna bağlı oluşan yüksek üretim maliyetleri nedeniyle üreticiler pamuğun yerine başta mısır olmak üzere diğer ürünleri tercih etmektedir. Buna karşılık Güneydoğu Anadolu bölgesinde sulama olanaklarının artmasıyla birlikte pamuk ekim alanları sürekli genişlemektedir. Bu gelişmeye paralel olarak bölgenin Türkiye toplam üretimindeki payı % 40’a yükselmiştir.

Türkiya’de tekstil sanayiinin talebi ve pamuk üretim miktarına bağlı olarak pamuk ithalat ve ihracatı yapılmaktadır. 1997 ve 1998 yıllarında yaklaşık 350-400 bin ton lif pamuk ithal edilmiştir. Aynı yıllarda ihracat miktarı ise oldukça düşük miktarlarda gerçekleşmiştir

Pamuk ülkemizde tekstil ve yağ sanayiinin önemli bir hammaddesi olması yanında, harp sanayii için de önemli bir üründür. Tohumu (çiğit) bitkisel yağ üretiminde kullanıldıktan sonra, arta kalan küspesi yüksek protein içeriği dolayısıyla hayvan yemi olarak büyük önem taşımaktadır. Pamuk üretimi ile yaklaşık 200.000 üreticinin ilgili olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye’de pamuk üretiminin büyük bölümü özel sektör (tüccarlar ve çırçır fabrikaları) tarafından satın alınmaktadır. Pazarlama organizasyonunda yer alan diğer önemli bir kuruluş Tarım Satış Kooperatifleridir. Birliklerin piyasadaki pazar payları yıldan yıla değişmekle birlikte son yıllarda % 13-24 arasında seyretmiştir. Pamuk alımı yapan birlikler TARİŞ, ÇUKOBİRLİK, GÜNEYDOĞU BİRLİK ve ANT BİRLİK’dir. Birliklerin pamuk alımları kendi adlarına olabildiği gibi, hükümet tarafından görevlendirilmeleri durumunda destekleme alımı şeklinde de olabilmektedir.

Ülke ekonomisindeki stratejik önemi nedeniyle ülkemizde pamuk üretimi çok eskilerden beri teşvik edilmektedir. Bu bağlamda 1966/67 sezonunda pamuk destekleme kapsamına alınarak taban fiyat uygulanmasına başlanmıştır. Böylece piyasa fiyatının belirlenen taban fiyatın altına inmesi engellenmeye çalışılmıştır. Ancak uygulamada ortaya çıkan çeşitli sorunlar ve Avrupa Birliği Ortak Tarm Politikasına uyum dikkate alınarak, 1993/94 sezonunda “prim sistemi“ uygulamasına başlanmıştır. Bu sistemde üreticilerin eline geçmesi istenen bir Hedef Fiyat ile bu fiyatın altında bir Müdahale Fiyatı belirlenmekte ve bu iki fiyat arasındaki fark üreticilere prim olarak ödenmektedir.

Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)