Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Mektubati Şeyh Ahmed El-Haznevi 15.Bölüm
#1
Oku-1 
Mektubati Şeyh Ahmed El-Haznevi 141-142-143-144-145-146-147-148-149-150. Mektuplar

Yüzkırkbirinci Mektub
Bazı tabilerine, birisi zevcesini kasdederek, «falanın kızı falanın
her üç telaki benden gitmiş olsun.» dediği sözleri talakın ki¬nayesi olduğu ve bu sözlerin arapça tercümesi, boşanmada, ki¬naye olan kelimelerin şöhreti, talakın sarılı olan kısmın hükmüne geçirmediği hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Birisi kendi mahalli lisaniyle zevcesine «falanın kızı falanın üç talaki benden gitmiş olsun» mealinde dediği sözleri, talakın sahihi, yoksa kinayesi midir Kinaye kısmında ise, kendisi böyle söylediğine dair iç¬tiği yemininde musaddak mı (doğrulanır mı) yoksa doğrulanılmaz mı diye soruldu.
Cevab: Gitmek ve ondan türeyen talaka isnad edilmesi, kullanılması talakın kinayesi olur. Gerçi bu vakıalarda meşhur olup halk tarafından çok söylense de, sarih talak olmaz. Cümlede, ister talak kelimesi bulun¬sun veya bulunmasın, talak kelimesinden başka bir kelimenin talak için meşhur olması, onu kinaye hükmünden çıkarıp, sarih talak hükmüne ge¬çirmez. Adamın söylediği mezkür sözlerinin arapça tercümesinin meali şudur: Üç talakın gitmiş olsun. Bu söz, talakın kinayesi olduğunu Fet¬hül-Muin adlı kitab açıkça belirtmektedir. Çünkü talakın gitti mealinde¬ ki cümleyi kinaye kısmından saymıştır. İbni Hacer de El-Fetava kitabın¬da böyle demiş hatta bunu, en zaif kinayeden saymıştır.
Çok alim olan bu iki zat, bu sözleri kinaye olarak kabul eyledikleri sabit olunca, bahs edilen adam, talaka niyeti olmadığına dair edeceği ye¬miniyle musaddaklar doğrulanır. Demek ki adamın zevcesi kendisin¬den boşanmamıştır. Şu da ilave edilir ki, adam, arapça hecelerinden üçüncü harfi olan (te) ile telaffuz eylediği için, söylediği sözleri talakın sarih kısmından değildir. Allah daha iyi bilir. Lakin, adam bunu söyler¬ken, yanında bulunan şahitleri de dinlemek lazımdır ki, verdiği bu ifadesi şahidlerin dediklerine muvafık olup olmadığı anlaşılsın!

Yüzkırkikinci Mektub
Halep’de mukim dostu El-Hac Molla Hafci’ye. Amcasının vefa¬tı dolayısiyle taziyesi, ölüm hazırlığı her mükellefin (Allah’ın emir ve nehiyleriyle yükümlü olanın) üzerine vacib olduğu Kul, Hak sübhanehü ve tealanın fiiline razı olmasının, ölümden ibret alıp müttaiz (vaazlanması)nın, Ahiret zahiresini hazırlamasının ölüye dua ve sadaka yapılmaktan unutulmamasının gerektiği hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Yaptığı işlerden sorumlu olmayan Allah’a hamd olsun. Salat ü se¬lam, Aleme rahmet için, Peygamber olarak gönderilen efendimiz Mu¬hammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) dinin temellerini takviye eden Al ve ashabının üzerine olsun!
Besmele, hamd ve salavattan sonra, şu denir ki, Bu mektub, ilim ve tarikat hizmetçisi olan Ahmed’den, Allah için kardeşi ve dostu muh¬terem El-Hac El-Haremeyn Seyyid El-Hac Mahfuz’adır. Allah, onu bela¬lardan koruyup sevdiği ve razı olduğu işlere muvaffak eylesin. Dehşetli musibetinizin haberi, bize ulaştı. «Biz Allah’ın kullarıyız ve gerçekten ona döneceğiz.» diye varid olan duada bulunduk ve yüce Allah’tan sizlere sabır ve büyük ecir diledik.
Ey kardeş, şübhesiz ölüm musibetlerin en büyüğüdür. Ondan gafil olmak, ondan daha büyük bir musibettir. Öyle ise, ona, fıkıh Alimlerinin kitablarının cenaze bahsinde yazdıkları üzere hazırlık yapması, her mü¬kellef olan kimsenin üzerine vacibdir. Bilhassa, insan kendi hasımları ve onunla alış veriş yaptığı kimse ile helallaşması gerekir.
Rahmetli Hacı Abdullah’ın vefatının musibeti, ciddeıı çok şiddetli ve tahammülü zor ise de, lakin kul, Hakk sübhanehü tealanın yaptığına razı olması zorunludur. Çünkü bizler dünyada ebedi kalmak için yaratılma¬dık. BeIki, Allah yolunda çalışına için yaratıldık. Dolayısiyle çabalama¬mız layıktır. Hele ölüm, ölen kimse için musibet değil, belki kendi dostu olan aziz ve yüce Allah’ın huzuruna çıkması vardır ki, acaba Allah ona ne gibi bir muamelede bulunur
Ey kardeş! Ölümden bizim alacağımız hisse, ondan ibret almaktır. Ölümden ibret alıp ondan kendine bir ders alan, onda, herkesin gi¬deceği bir yol olup da kimse ondan kurtulamıyacağını bilerek, evliyaları sevmeyi, Allah’ın emir ve nehiylerine imtisal etmeyi rahatına sebeb eden kimseye ne mutlu, ne mutlu ölümden ibret almayan kimse, zararlıdır.
Allah’ın rahmetiııe nail olunanın bizdeki nasibi ise, kendisine mağ¬firet dilemektir. Allahım, onu (ölüyii) bağışlayıp ona rahmet eyle!
İbni Abbas’dan (Allah ondan ve babasından. razı olsun) merfu ola¬rak rivayet edildi: «Ölü, suda boğulmak üzere olan biri gibidir. Babasındaıı, anasından, kardeşinden gelecek bir duayı beklemektedir. Ona bir dua gelince, nezdinde dünya ve dünyadaki şeylerden daha sevimlidir.»
Rahmetli Hacı Abdullah, amcanız olduğundan, size yaptığı iyiliğe karşı, kendisine ihsan olarak ona dua edip, zaman zaman ruhu için sa¬daka vermeniz, onu unutmayıp ölümünden ibret alarak ölümünüzii de hatırlamanız, külliyetinle Hakk sübhanehü tealanın razı olduğu şeylere yönelmeniz, dünya hayatını gururun sermayesinden başka bir şey say¬mamanız gerekir.

Yüzkırküçüncü Mektub
Molla Zeyneddin’e, gönderdigi mektübun cevabı, beşbin defa
zikr-i Celal (Allah) kelimesini çekmesi için, Molla Reşid’e izin vermesi, mümkün olduğu kadar rabıta ile meşgul olması ve baş¬ka meseleler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kainatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü
selam, Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı olan efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine olsun!
Hamd, salat ve selamdan sonra, bu mektub, yüce kapı eşiğinin hizmetçisinden, Allah için kardeş ve dostu, övülür, güzel ahlak sahibi Molla Zeyneddin’edir. Dünya ve ahirette Allah’a manevi yaklaşması art¬sın. Kendisiyle ev halkı selamette bulunsun!
Hizmetçi (ben) seni kafileleri ile en çok selamları size hediye eder, en mübarek vakitlerde size dua edip, inciler gibi duanızı diler.
Sonra arz edilir ki, rrıektubunuz kendisine (bana) ulaştı. Dolayısiyle gayet sevindi. Onda Deyrezor’a gideceğinizi yazıyorsunuz. Sizi başarıp, seferinizi matlüblarınıza kavuşmanıza sebeb olmasını aziz ve yüce Allah’ tan rica ederiz. Yine mektubda, bu fakir, Molla Reşid’e evrâd ve tarikat âdâbından bir şeyler gönderilmesi talebinde bulundun. Her gün evrâdın en azı olan, beşbin def’a zi’kr-i Celâl (Allah) kelimesini vird olarak çek¬mesine ve mümkün olduğu kadar rabıta ile meşgul olması için, kendi¬sine izin verdik. Diğıer talimatın telkini kendisiyle mülâkat edeceğimiz zamana kalsın!
El-Hacc Muhammed Emin, Muhammed Ma’sum, Muhammed Said, Alaeddin, İzzeddin, Necmeddin, size dua edip duanızı dilerler. Hazır olan¬lar: Molla İbrahim, Molla Muhammed, Molla Ahmed, Molla Salih, Mu¬hâcir Molla Abdurrahman, Molla Halil ve Muhammed Latif, selâm edip duanızı diler, selâmette olmanız için Allah’tan rica ederler. - Kermetli Molla Abdülmecid ve Molla Süleyman da keza.. Muhammed Said oğlu İbrahim’e selâmımızı tebliğ edin! Kendisine dua ediyoruz. Şimdilik bizler sürgün olarak ovada olduğumuzu ve bizden mektüularını kesmemesini kendisine bildir. Söyleyeceğimiz bu kadar. Allah’ın selam ve rahmeti üze¬rinize olsun.

Yüzkırkdördüncü Mektub
Çeçen, Molla Sıddik’a halkı tarikata dahil etmesi, onlara tarikat âdâbını bildirmesi ile evrad talimatını öğretmesi için, kendisine izin verdiği, aralarında mahremiyet yakınlığı olmaksızın erkek, kadın cemâatına Hâcegân hatmesinin okunması câiz olmadığı, kendilerine tarikatın âdabını perde arkasında bulunmak şartıyla öğretmesi hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Allah kullarından kendine seçtiği Peygamberlerin (Aleyhimüsselâm)
üzerine bilhassa Muhammed’in, (Sallallahü aleybi ve sellem) doğru ve kalb temizliği ile muttasıf olan âl ve ashâbıının üzerine selam olsun!
Sonra bu mektub, Nurşin dergahının kıtmirinden, (Ashab-ı Kehf kö¬peğinin ismidir) ihlâs sahibi olan dost ve övülür ahlâk sahibi Muhammed Sıddık’adır. Dünya ve ahirette Allah’a yakınlığı arttırılsın. «Bâzı kimse¬ler, tarikata dahil olmaları ve evrad (zikir) çekmelerini arz ediyorlar.
Halbuki bu hususta onlara öğretmeye iznim yoktur’ diye haber veren
mektubunu ona (bana) ulaştı.
Bu andan itibaren, şeyhimizin mürşidi olan, Hazret-i Ömer El-Fâruk’un (Radıyallahü anh) sülâlesinden Şeyh Fethullah El-Verâkanisi’nin (Kuddise sirruh) yazdığı tarikat âdabları hakkındaki risâ1eden istifade etmek şartıyla, halkı tarlkata dahil etmeye, kendilerine evrad ve hacegan hatmesi öğretmeye benden sana izin verildi. Orada yirmi gün kalmak üzere, halifelerden ya Molla Abdüllatif’i veya Molla Salih’i inşaallahü teala göndereceğiz.
Aralarında mahremiyet yakınlığı olmaksızın erkek, kadınlara hace¬gan hatmesinin okuması asla caiz değildir. Ancak perde arkasında onla¬ra tarikatın talimatını verebilir. Sizin, İzzet beyin ve bütürı köy halkının üzerine selam olsun. Şunu bilsinler ki, bu dünya fani olup, yalnız ona çalışmak, aziz ömrü boşa harcamaktır. Ahiret ebedi olup, onun için uyanık olmak gerekir. Sevab arzusuyla köy halkı cemaat ve cum’a na¬mazlarını kılmağa devam etsinler.
Allah, bütün Nebi ve Resüllerin efdalleri olan Allah’ın ResuIü Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine salat eylesin!

Yüzkırkbeşinci Mektub
Deyrezorlu Muhammed Said’e dünya meşakkat ve aldanma evi olduğu, akıllı kimseye, Peygamberin (Sallallahü aleyhi ve sel¬lem) şeriatına tabi olup Nakşibendiye sadatın (Allah bizi, onla¬rın yüce sırlarıyla kutlasın) yolunu takib etmesi lazım olduğu, onlarm boylarıyla boyalanma, arzuların en alası olduğuna dair beyanı ve diğer meseleler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Bizi bu nimete (İslamiyete) kavuşturan Allah’a hamd olsun. Eğer Allah, bizi buna hidayet etmeseydi, kendiliğimizden hidayetlenemezdik. Allah’ın salat ve selamı, Resüllerinin, (Aleyhimüsselam) al ve ashabların üzerine olsun!
Besmele, hamd, salat ve selamdan sonra, bu mektub, yüksek ka¬pının hizmetçisinden, Allah için kardeş ve dostu Muhammed Said’edir. Allah, onu nezdinde makbul olanlardan eylesin!
Sevgiden doğan şiddetli ayrılık acısını çektiğinizi haber verici üç mektubunuz ona (bana) ulaştı. Allah, muhahbetinizi arttırsın.
Ey kardeşim! Bilmelisin ki: Dünyada hayatını ahirete vesile eden kimseden başkası için esenlik yoktur. Gerçekten o meşakkat ve aldan¬ma yeridir. Çünkü hakkında: «Allah’ın zikri ve o zikre şamil şeylerden başka dünya mel’undur. İçindeki şeyler de mel’undur.» diye hadis-i şe¬rif rivayet edilmiştir. Allah bizi ve sizi, Allah’ın emirlerine imtisal edip nehiylerinden korunan kimselerden eylesin! İşte, bu sebebten dolayı akıllı kimse için bolluk ve kıtlık, esenlik ve sıkıntılı zamanlarda habibi olan Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) şeriatına ve Nakşibendiyye Sâdâtının (Kuddise sirruhüm) yollarına mütabeat etmesi lâzımdır. Çün¬kü her kişinin boyalarıyla boyanma arzu edilen iyi şeylerin en sonu ve alâsıdırlar. İşte o boya ile kendisini boyalayana ne mutlu. Pişmanlık o boya ile kendini boyatamayanadır. Beyit «Ömrü beyhude sarf olup da muhabbeten bir nasibi olmayan kimse, kendi nefsinin üzerine ağlasın!»

Hacı Hayır’a ve bütün akrabalara selâm edip kendisine ve onlara dua ederiz. Sizi unutmuyoruz. Evlat ile, ev halkımız, tâbilerin hepsi se¬lâmette olup, size selâın ve dua ederler. Alimler, talebeler de keza... Lakin Alâeddin’in oğlu Muhammed iki aydan beri hastalığı devam etmek¬tedir. Şimdilik Allah ona şifa vermiş fakat çok zayıftır. Allahü sübhâne¬hü ve tealâya hamd ederiz.

Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salâtü selam eylesin... Zilhicce/4.

Yüzkırkaltıncı Mektub
Üstad-ı azamın torunu Şeyh Muhammed Ma’sum’a, ondan ve üstadın ev halkından dua taleb etmesi hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Allah’a hamd edip Resulüne, (Aleyhisselâm) Allah yolunda bulu¬nan al ve ashabının (Rıdvanullahi teâla, aleyhim ecmain) üzerine salât ü selâm olsun.
Bu mektüb hakir fakir kimseden efendisi ve gönlünün rahatı, belinin kuvveti olan efendisinedir.
Şerefli ayakkabınızın toprağını öptükten, kapı eşiğinin tozuyla yü¬zümü ışıklandırdıktan sonra, bu fakir, kendisine iltifat etmenizi, başarısı sonucu güzelleşmesi için, bilhassa, beş vakit namaz zamanında ve rah¬met dolu her iki türbenin nezdinde dua etmenizi rica eder. Ev halkınızın, büyük ve küçüklerin ayakkabılarını öpmekle teberrük edip, dualarını ri¬ca eder. Bu tarafta bulunan ev halkımız kardeş ve akrabalar ve diğer kimseler de kezâ... Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) al ve ashâbının üzerine salât ü selam eylesin.

Yüzkırkyedinci Mektub
Anteriya köyünde mukim muhâcir Molla Süleyman’a, gördüğü rüyânın tâbiri hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kâinatta hiç bir varlık yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salât üselam, Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) â1 ve ashâbının üzerine salât ü selâm eylesin Hamd, salâvattan ve size duamızın tebliğinden selâm ve Allah’ın rahmeti üzeri¬nize olsun deyip, din, ve bedeninizin sıhhatine duada bulunduktan sonra, şu arz edilir ki: Rüyamzın tabirini vermek talebinde bulunduğunuzu bil¬diren mektübunuz geldi.
Rüyâda: Mecliste birisinin sigara içmesinin görünmesi, sâdâtın him¬metiyle sigarayı terk edeceğine, onu dövmem ise, tarafımızdan kendisi¬ne menfâat ulaşacağına, başından saç almam ve kendisi de sakalımızın alt kısmından tutması, ben onu bâzı üzüntülerden kurtarıp kendisi de beni bazı işlerde rahat edeceğine delâlet eder.
Rüyada benim sana Süleyman demeyip de küçülterek SİLO deyi¬şim, sana olan şefkat ve sevgime delâlet eder. Nitekim Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerimde Yakub’dan (Aleyhisselâm) hikâyetle: «Ey oğulcuğum.» diye oğlu Yusuf’u (Aleyhisselâm) küçülterek hitâb etmiştir. Rüyada bir şeye intizar etmen, mürşidinin emrine imtisal edeceğine delalet eder. İşte gördüğün bu rüya sana ve ona (mürşidine) bir müjdedir.
Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âlinin ve ashâbının üzerine salat ü selam eylesin. Rebiülevvel/10.

Yüzkırksekizinci Mektub
Bazı tabilerine, şehir veya köy ve köyün merâfıkından (ortak malı olan arâziden) hariç olan camide cum’a namazının kılın¬ması câiz olmayıp diğer ibâdetlerin caiz olduğu ve köy merâfı¬kının tefsiri hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
(Şâfii alimlerinden) Ahmed İbni Hacer, kitabında buyurdu ki, «Bir şehrin veya köyün ehalisi, şehirden veya köyden hariç bir cami binâ ederlerse, şehir ve köyden ayrı olduğu için onda cum’a namazının kılın¬ması câiz değildir.» Yine mezkur âlimin El-Tuhfe kitabında bu konuda şöyle geçer: «Şehre bitişik mezarlıklar, çöplük ve çocukların oyun yer¬leri, deve ağılları, halk onda toplanıp sohbet ettikleri alanlar ve diğer lüzumlu yerler şehir ve köyün binalarından sayılır. Bu gibi arsa ve alan¬lara Arapça Merafık denilir.»
Molla Abdullah, köyümüzün camisi köyden ve köyün merafıkından hariçtir der. Binâenaleyh, mezkür camide cuma namazı kılınması sahih olmadığına, fakat başka bütün ibadet ve cemaat namazların kılmması caiz olduğuna dair fetva verdik.

Yüzkırkdokuzuncu Mektub
Mazıdağı kazasına bağlı Halelan köyünden Halifesi MolIa Abdürrezzak’a, kardeşinin vefatı dolayısiyle taziyesi, kul, aziz ve yüce Allah’ın yaptığı işlere razı olması, bütün insanlar, ölüme doğru gittiklerini bilmesi, bu düııyanın işlerinden daha sıkıca ahiret işleriyle uğraşmanın gerektiği hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Selam, Allah’ın bu alemden kendine seçtiği kullarına (Peygamber¬lerine Aleyhirnüsselam) özel olarak Peygamberimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) sıdk ve vefa sahibleri olan al ve ashabının üzerine olsun!
Bundan sonra bu mektub, yüce kapı eşiğinin hizmetçisinden, Allah için kardeşi ve dostu Molla Abdürrazzak’adır. Allah, onu katında mak¬bul olanlardan eylesin.
Aziz kardeşimizin vefat haberi, ona (bana) ulaştı. Dolayısiyle ken¬disine bedel olarak bu mektubu yazdı.
Kardeşim, Allahü tealanın Kur’an-ı kerimde: «Her canlı ölümün ta¬dıcısıdır» kelamının tasdiki için insana ölüm lazımdır. Ömrü uzayıp da ameli çok olana ne mutlu...
Kardeşinizin vefatından ibret alıp kendi ölümünüzü düşünmeniz. Hak sübhanehü ve teatlanın razı olduğu şeylere yönelmeniz, dünya hayatının aldanma eşyasından başka bir şey saymamanız layıktır. Eğer dünyada malın kıl kadar önemi olsaydı, ondan, kafirlere hediye edilmez, şerirlere verilmez idi. Allah sübhanehü ve teala masivadan yüz çevirmeyi, kendi mükaddes cenabına yönelmeyi bize nasib eylesin!
Şeyhimiz Hazret bazı tabilerinin taziyesi hakkında buyurdular ki:
Kula layık olan durum Rabbinin (Celle ve ala) yaptığı işe razı olması ve ona seçtiği şey, kul kendine seçtiği şeyden, daha doğru ve ala ve daha kamil olduğunu bilmesidir. Hele bilhassa, Nakşibendiyye tarikatına men¬sub olduğunu iddia eden kimse sevgilinin (Allah)‘ın yaptığı şeylere razı olması lazımdır. Çünkü Nakşibendiyye uluları, «Mahbübun yaptığı bütün şey sevgilidir, derler.» İşte başına bir musibet gelen kimse, böyle tefekkür ile musibet üzüntüsünün acısı kendisine kolaylaşır. Bu büyük musibetimiz hatırımıza geldiğinde, Peygamberin (Sallalahü aleyhi ve sellem) vefatını düşünmemizle sabretınek de kolay olur. İşte buna ve diğer bela¬lara karşı «Biz, Allah’ın kuluyuz ve gerçekten Allah’a döneceğiz (ölece¬ğiz) deriz. » Rahmetliye dua ve istiğfâr etmek. (Allah’dan mağfiret dilemek), ruhuna sadaka vermek gerekir. Nitekim Peygamber (Sallâllahü aleyhi ve sellem), «Ölü, suda boğulmak üzere olan biri gibidir. Babasın¬dan, anasından, kardeşinden veya dostundan gelecek olan duayı bekle¬mektedir. Ona bir dua gelince, nezdinde dünya ve dünyadaki şeylerden daha sevimlidir.» diye buyurdu.

Sizi, Peygamberden (Sallâllahü aleyhi ve sellern) rivâyet olunan:
«AIlah ecrinizi büyültsün, mateminizi giizelleştirsin, ölünüzii afv edip si¬ze sabır ilham ederek şükretmeyi nasib eylesin.» sözleriyle tâziye ederim.

Size selâm ve dua eder, duanızı dileriz. Bütün tâbi ve dostlara, köy halkına da selâm ederiz. Allah, Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sel¬lem) âl ve ashâbının üzerine salât ü selâm eylesin!

Yuzellinci Mektub
Bundan evvelki mektubda adı geçen halifesi Molla Abdurrez¬zak’a. Talak ile kadının iddeti ve nikâh akdi hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Lâyık olan hamd Allah’a olsun. Salât ü selam, Allah’ın, en hayırlı halkı olan Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine olsun!

Besmele ve hamd, salât ü selamdan sonra, bu mektub, günahların esiri, kusuru çok olan kimseden, Allah için kardeşi ve dostu, Molla Ab¬dürrezzak’adır. Allah onu temenni eylediği şeylere ulaştırsın. Amin.

Sana selam ve dua ederim. Sıhhatinizden sorarım. Allah, şimdi ve gelecekte sizi, kavil ve fiillerinizi hal ve halinizi (iç aleminizi) ıslah etme¬ye muvaffaâk eylesin! Bütiin dost ve tâbilere selam ederiz.

Sonra şu arz edilir ki, Molla Muhammed, dini bir mesele hususun¬da size bir şübhe vâki olduğundan bize haber verdi. Eğer, o mesele ta¬lâk bahsi ise, talak davası, ancak bir adam, karısını boşandığında veya boşadığını ikrar eyledğine dair iki erkeğin şehâdetiyle sabit olur. Şahidin birisi talâk için, diğeri talak ile konuşan kimsenin ikrarına dair şahidlik ederlerse kabul olunmaz. Eğer, vâki olan mesele iddet bahsi ise, aybaşı halinden temizlendiğine dair, kadının edeceği yemini ile velisi varsa, nikahı velinin vereceği izniyle olsun! Velisi yoksa, nikâh, Ebu Hânife’nin (Rahmetullahi aleyh) mezhebine göre olsun!

Kendi memleketinize gideceğinizi, Molla Muhammed’den işittik. Gi¬dip gelmeniz için, Allah sübhânehü ve teâladan sizlere başarı dileriz.
Kardeşinize ve bütün akrabanıza selâm ederiz. Allah, Muhammed’in ve âlinin üzerine salât ü selâm eylesin.

Allah’ın izin ve inayetiyle bu mektübatın tercümesi, Zilhicce 20.1394 H. 3.1.1975 Cuma günü sona erdi.
Cenab-ı Hak bu fakiri yüce zatların ve bu mektubat sahibinin him¬met ve bereketlerinden mahrum eylemesin. Amin!
HASİP SEVEN
NUSAYBİN MÜFTÜSÜ





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 2 Guest(s)