Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Mektubati Şeyh Ahmed El-Haznevi 12.Bölüm
#1
Oku-1 
Mektubati Şeyh Ahmed El-Haznevi 111-112-113-114-115-116-117-118-119-120. Mektuplar

Yüzonbirinci Mektub
Heleh köyünden MolIa Ali’ye ev halkından birisinin vefatı üzerine taziyesi. Sevgili Allah’ın yaptığı şey’e razı olmak, kulun haline layık olduğuna, aziz ve yiice Allah sevdiği bir kulunuıı başı¬na getirdiği bela ile onu imtihan ettiği, kul o imtihana neş’elen¬mesinin gerektiği, kendisi ve köy halkını aziz ve yiice Allah’a yönelmeler için teşviki ve bu konu ile ilgili mes’ele hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kainatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam, Allah’ın yaratıklarının en hayırlısı olan Muhammed’in, (Sallal¬lahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine olsun!
Sonra bu mektub, yüksek kapı eşiğinin hizmetçisinden Allah için kardeş ve dostu Molla Ali’yedir. Size selam ve dua eder, sizi unutmayız.
Sonra şu arz edilir ki, yüce Rabb, hakkında yaptığı her şey’e razı olması hatta, sevinmesi kulun haline layıktır. Ona irade edip seçtiği şey, kulun kendine seçtiği şeyden daha sevab, daha iyi olduğu, daha kamil olduğunu bilmesi lazımdır. Hele Nakşibendi Sadatının (Kuddise sirruh) tarikatına mensub olan kimse, sevgili olan Allahü tealanın hakkında yaptığı şey’e daha ziyade razı olması gerekir. Zira, ermişler, «Sevgili¬ nin yapacağı her şeyi sevgilidir.» derler. Allâh, Musâ’ya (Aleyhisse1am) vahyeyledi ki: Resullah (Sallâllahü aleyhi ve sellem) : «Be1â cihetinden sizde en şiddetlisiyle belâlandırılan kimseler, Peygamberlerdir. Sonra arkalârından gelen iyi kişiler, onlardan sonra da sırasıyla iyi olanlarıdır.» Bu kavme Nebi ve Resüllerden herhangi birisi gelmedi ki, illâ eziyet ve zârarla karşılaşmasın. Fakat onlar, kendilerine yapılan işkencelere karşı sabrettiler. Dolayısıyle durumlarırının sonucu güzelleşti.

Öyle ise, sen de bu müsibet imtihanına sevinmen lazımdır. Çünkü bu senin Allah ve sâdât-ı kiramın (Kuddise sirruhüm) nezdinde kabulolunduğuna dair bir alâmettir. Bundan sonra mutluluk ve müjde olsun Kalbine halktan bir sıkıntı ve utanma hissinden hiç bir şey gelmesin. Bu musibetten önce yaptığın ibâdetlerden daha ziyade ibâdetini takvâ ve Allahü tealâya olan manevi huzurunu aittir. Emredildiğin gibi cemaat namaz kılmaya, Allah’tan, sadâttan ve ve üstaddan (mürşidinden)balâ etmeye, her gün hatme yapmaya devam et. Amellerinden hiç bir şey eksik etme. Tâ ki, sonucun güzelleşsin. Bütün köy halkına selâm eder onlara ve size, Allah’tan korkmayı ve taat edip Allahü tealânın hukukunu muhafaza etmeyi tavsiye ederiz.

Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salât ü selam ve bereket nâzil eylesin!

Yüzonikinci Mektub
(Nusaybin)’e bağlı Tınat köyünden Şeyh Tâhir oğlu Şeyh Ah¬düllatif’e, köyünde şer’an başkasının nikâhı altında bulunduğu halde başkasiyle karı-koca sıfatıyle nikâhsız yaşayan bir kadı¬nın eski kocası tarafından boşanmasının te’mini hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kulları arasından kendine seçtiği zatın, doğruluk ve safa ehli olan ve ashabının üzerine salât ü selam olsun!
Sonra, bu mektub, günahlarının esiri, Ahmed’den, Allah için kardeşi, temiz sülaleden olan Şeyh Abdülatif’edir. Allah, onu nezdinde makbul kullardan eyleyip, dinde dostlarının yolunda bulundursun!
(Ahrned) size çok senâ ve selamları hediye edip dua eder. En mü¬barek vakitlerde duanızı diler. Kardeşiniz Muhammed Nüri ve Tayfur’a selam edip şerefli validenizin duasını diler.
Sonra şu arz edilir ki, köyünüz halkından sofu Mahmud’un oğlu, şer’an nikahlı bir kadını kaçırdığından dolayı aziz ve yüce Allah’ın ga¬zâbına müstahak olmuştur. Öyle ise, verdiği başlığını alıp onu boşaması için kocasına söylemeniz rica olunur. Dolayısıyla Allah nezdinde büyük sevab kazanacaksınız. Çünkü her ikisinin de büyük günahtan kurtulma¬larına sebeb o1acaksınız. Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine salât ü selam eylesin!

Yüzonüçüncü Mektub
Mürşidinin halifesi Şeyh Mahmud’adır. (Allah, dularını yüce sır¬larını kutlasın), Şeyh Mahınud, (Şeyh Ahmed’in) (Kuddise sirruh) vefat eden zevcesi için tehlil hatmesi okumasına dair ken¬disinden vekâlet istemesi. Şam’da ikâmet etmesi veya eski ika¬metgâhına dönmesi hakkında kendisiyle daışması için gönder¬diği mektubunun cevabında: «Şam’da halkı irâşad etmeye fay¬dası varsa orada ikamet etmekte serbestsin, yoksa en güzel ted¬bir eski yerine dönmektir» demesi ve bu konuya benzer mesele hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM.
Kâinatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam Allah’ın yaratıklarının en iyisi olan efendimiz Muhammed’in, (Sal¬lâllahü aleyhi ve sellem) bütün âl ve ashâbının üzerine olsun!
Sonra bu mektüb, Rabbinin kölesi Ahmed’den Allah için kardeş ve dostu, övülen ahlâk, güzel menkıbe ve onlarla iftihar edilen vasıflar sa¬hibi, dünya ve âhiret saâdetine nâil olan, evliya makamına, vârisinin ha¬lifesi Şeyh Mahmud’dadır. Allah, ona ve bize rızasının en üstün mertebe¬sini nasib eylesin!
Evvela mübârek ellerinizden öper, yüce cenâbınızdan dua taleb edip, manevi yüksek makamlara ulaşmanıza dua eder, çocukların gözlerinden öperiz. Allah onları güzel yetiştirsin!
İkincisi, hazretinize şunu haber vereyim ki, mübarek mektubunuz bize ulaştı. Dolayısiyle hele çocuklarımın rahmetli anneleri rühuna tehlil hatmesi okumanız için, tarafımızdan vekalet gönderllmesine emir buyur¬duğunuzdan gayet sevindik. Zira bu, dünya ve dünyadaki şeylere, bedel olan bir nimet olduğu gibi, onda muhabbet ve sadâkat, birlikten halis edilmektedir. Bu nimete karşı, Allah’a hamd olsun!
Çocuklarımın annelerine tehlil hatmesini okumasına sizi vekil ettim. Allah karşılığını iyi sevab versin!
Üçüncüsü: Kalbiniz rahat olsun iki, Şeyh Ma’süm ve arkadaşları, selametle Allah’a hamd olsun evlerine ulaşmışlardır.
Evladınız ayakkabınızın tozunu öpmekle teberrük eder. Halis duanızı gözetirler. Evladınızın ellerinden öperler. Bütün talebe ve hazır ola tabiler de keza: Şam’da kalmanız mes’elesine gelince, halk tarikata dahil olup onları irşadla Allah’ın emirlerini yapmak, nehy eylediği şeylerden sakınmaları bakımından bir menfaat varsa, kalıp kalmayacağınız arzunuza bağlıdır. Yoksa, eski yeriniz olan Telilon’a dönmeniz daha güzeldir. Nitekim Şeyh Ma’süm da böyle emr etmişti. Onun emirlerine muhalefet edilmemesi makamınıza münasibdir. Çünkü kendisi bizim ve sizin metubuumuz (ona uyduğumuz zat) olup, tabi metbüuna muhalefet etmesi caiz değildir.
Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin!

Yüzondördüncü Mektub
(Hasmı) dünürü hoca Muhammed Baki’ye. Kerimesi ve şeyhin zevcesi ziyaretine gitmesinin tehirinden dolayı özür dilemesi, gecikme sebebinin beyanı, kerimesine havale etmesi ile buna benzer mes’eleler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kainatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü se1am efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) bütüıı al ve ashabının üzerine olsun!
Bundan sonra bu mektub, (Ahmed’in) efendisi, Üstadı, a’zamın (Kuddise sirruh) torunu Molla Muhammed Baki’yedir. Dünya ve ahiret te Allah’a manevi yaklaşması artırılsın! Kendisi ve ev halkı afetlerden selamette bulunsun!
(Ahmed) ayakkabılarınızdan öper, duanızı dileyerek, size dua eder Hikmetullah ile kardeşlerinin gözlerinden öper. Ev halkınızın da ayak kabılarından öperek hepsinden dua diler. Bu taraftakiler de ellerinizden öper, duanızı dilerler.
Sonra yüce huzurumuza şu arz edilir ki, kerimenizin ziyaretinize gelmesi çok gecikti. Gönderilmesine gayet arzumuz olduğu halde, Allah nasib eylemeyip, belki AIlahü tealanın kaderi onu gelmekten men etmiştir. Nitekim kerimeniz de, hayvana binmeye kudreti olmadığını size bildirir. Kul tedbir görür, halbuki Allah başka bir şey takdir eder. Tedbiri¬miz aziz ve yüce Allah’ın takdirine uygun olmadı. Bu duruma karşı da Allah’a hamd olsun! Gerçekten biz Allah’ın kuluyuz ve ona döneriz (öle¬ceğiz). Genel olarak Üstad-ı a’zam evlâdının ellerinden öper, hepsinden ve yüce kapı eşiğinde bulunanlardan dua taleb ederiz.

Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) âl ve

ashâbının üzerine salât ü selam eylesin!

Yüzonbeşinci Mektub
Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) torunu Şeyh Muhammed Ma’¬süm’a kendisinden ve ustadın bütiiıı ev halkından dua talebinde bulunması ve gün begün Sâdâtın (Kuddise sirruhüm) nisbetle¬rinin artması ile bu konuya benzer mes’eleler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Kâinatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü selam, Allah’ın yaratıklarının en iyisi olan efendimiz Muhammed’in. (Sal¬lâllahü aleyhi ve sellem) bütün âl ve ashâbının üzerine olsun!

Bundan sonra bu mektüb, köpeklerin en aşağısı, kötülerin en kötüsü olan kimseden, dergâhıyla iftihar ve kapısının eşiğine itimat edilen, Üs¬tad-ı a’zam (Allah sırlarını kutlasın) torunu, İmâm-ı Rabbâni (Kuddise sirruh) oğlunun Addaşı (Muhammed Ma’sum) a, dünya ve âhirette Al¬lah’a manevi yaklaşması arttırılsın. Kendisi ve ev halkıyle âfetlerden selâmette bulunsun!

Bahsi geçen kimse, ayaklarınızdan, dergahta bulunanların hepsinin ellerinden, küçüklerin (Allah onları güzel olarak yetiştirsin) gözlerinden öper. Sizden ve onlardan dua diler. Ev halkının ve emellerin kâbesi olan zâtın (Hazretin) kerimesinin ayakkabısından öper, hepsinin dualarını di¬ler. Bu tarafta bulunan evladım ve tâbiler ellerinizden öper, dualarını dilerler.
Bu câni kölenizin ahvâlinden soracaksanız, hamd, kendisine lâyık olan Allah’a hamd olsun! Bizler, selâmette olup duanızın lütfuna muh¬tacız ve mülakatımıza rnüştakız. Sâdâtın (Kudidise sirruhum) himmet ve nazarları sayesinde nisbetleri günden güne artmaktadır. Şüphesiz bili¬yorum ki: halkın nazarındaki makbuliyetini, dergâhınızı öptüğüm ve ayakkabınızı hatta köpeklerinizin ayaklarının tozlarını yüzüme sürmek¬tendir. Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salât ü selam eylesin!

Yüzonaltıncı Mektub
Kamışlı jandarma komutanına: Hükümet evinin nafakasıyla, köy halkının nafakalarını almak isterken, kendi durumunu, tek¬kesinin masrafının beyanı ve her iksinin nafakalarını almaktan vaz geçmesi ve bu konu ile ilgili mesele hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kainatta hiç bir varlık yoktur ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı olan efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine olsun!
Bu mektub, Rabbinin kulu Ahmed’den adalet, insaf, övülür ahlak sahibi Kamışlı jandarma komutanına. Allah onu dünya ve ahirette afetlerden korusun! Ahmed, size sena ve selamları hediye edip dua ediyor. Sizi duadan unutmıyacağız.
Sonra şu arz edilir ki, iftihar etmeksizin ben Nakşibendi tarikatı şeyhlerinden, müslüman alim1erden Şeyh Ahmed’im. Çok masraflı büyük bir tekke sahibiyim. Fakirler, yetimler, amalar, alimler, talebeler ile müridler ondan yiyorlar. Açıkça herkes tarafından bilinir ki, tekkenin sayılmayacak kadar çok misafirleri olup, günde en az bu tekkede bulunanların sayıları iki yüz hatta bazı günlerde beş yüz kadardır. Ayrıca, bizde dini bir medrese bulunup, içinde kırk ile elli arasında talebe okumakta olup, masrafları Allah için karşılıksız olarak tekke tarafından karşılanmaktadır.

Dine yardım ve Allah için ilmin hürmetine bu tekke ve medresenin erzakından sarf-ı nazar etmenizi rica ederiz. Dolayısiyle büyük bir sevaba nail olacaksınız. Köyümüz Telma’ruf yüz otuz beş hane olup ahalinin çoğu fakirdir, geçimleri bu tekkeden sağlanır. Tekke ve köy halkının buğdayları vardır. Fakat bizleri harman zamanına yetiştirip yetiştirmeyeceğini bilemiyoruz. Eğer bizde veya köylülerde ihtiyacımızdan ziyade nafaka varsa, hükümetten başkasına satmayacağız. İşte sizden ricamız budur. Müsaadenizle, oğlumuz Muhammed Ma’sum’u size gönderdik. Kendisiyle bu hususta cevab göndermeniz rica olunur.

Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem), «Din nasihattan ibarettir» diye buyurmuştur. Kış mevsiminde, Hazna köyünde, yazın Telmaruf köyünde ikamet ediyoruz.

Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ashabının üzerine salat ü selam eylesin.

Yüzonyedinci Mektub
Kendisinden borç para isteyen bazı kimselere istedikleri miktar
veremediğine dair, dilediği özrü hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kâinatta hiç bir şey yoktur ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü selam Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) bütün âl ve asbabının üzerine olsun!

Sonra, bir çok senâ ve selâmları size hediye ederek, duanızı diler, sizi duadan unutmayız. Daha sonra şu arz edilir ki, Allah’a hamd olsun! Dâhilde ailenin, hariçten gelen gidenlerin çokluğundan dolayı yapılan masraf mevcud maldan daha ziyade olduğundan, bizden istenilen mik¬tarı tamamlayamadık. Size ancak 300 lira bankonotdan başka göndere¬medik. Ve mümkün olan miktarı gönderdik. Nitekim, «Bir şey elde edil¬mediği takdirde o şey tamamiyle terk edilmez» denilmiştir. Size mu¬fassal bir mektub yazmak istiyorduk. Fakat vakit müsait değildi. Yine şunu bildiriyoruz ki, siz olmasaydınız bu miktar parayı da gönderemiye¬cektik.

Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salat ü selârn eylesin!

Yüzonsekizinci Mektub
Halifesi Molla Muhammed Latif’e, Hamidi (Mardinli Şeyh Ha¬mid sülalesinden) Şeyh Muhammed Said oğlu Beşir, Molla Ab¬düllatif’in huzurunda Şeyhi’i inkâr ettiği için kıskananların bu tarikat hakkındaki inkârları, bu tarikatın hakkıyetine, doğrulu¬ğuna dair en büyük bir delil olduğu, bu durumun Peygamberler ve evliyâların durumlarına benzediği, kemaliyetin şöhreti ile kıskan¬ma vasıfları birbirlerinden ayrılmaz iki haslet oldukları ve du¬ruma göre Molla Abdüllatif’e yakışacak hareketin beyanı ve bu konu ile ilgili şeyler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kâinatta hiç bir şey yoktur ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü selam Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) bütün âl ve asbabının üzerine olsun!
Sonra, ey kardeş! Beşir bize karşı olan kalbindeki düşmanlık ve kıskanması dolayısiyle hakkımızda söylediği şeyleri işittik. Onun böyle söylemesi tarikatımızın doğruluğuna, derecemizin yüceliğine, Sadatın (Kuddise sirruh) himmetleri yalnız bu tarikata hasr olunduğuna dair en büyük delildir. Çünkü halk eskiden peygamberlerin, evliyaların hatta kainatın kayıtsız şartsız efdali olan Hazret-i Muhammed (Sallallahü alayhi ve sellem) gibi zatın zevcesi Hazret-i Aişe’nin (Radıyallahü anha) şerefleriyle oynadıkları gibi, bizi inkar eden, Beşir ve amsali de bize eziyet verip şeref imizin perdesini yırtıyorlar.
İmam-ı Gazali (Rahmetullahi aleyh) buyurdu ki: Kendisinden kıskanılmayıp iftiraya uğramayan kimse, küçük sayılır. Küfür ve sapıklıkla bilinmeyen kimse küçümsenir.
İmamı- Rabbani (Kaddesallahü sirreh) buyurdu ki, fazilet ve kemalatın şöhretleri ile hased edenlerin hasedleri (kıskanmaları), birbirlerinden ayrılmayan şahıs ve gölgesine benzerler. Şairin birisi de şöyle der:

«Eğer benden kıskanırlarsa, onları kıskanmam. Çünkü benden önce fazilet sahibi kimseler de şübhesiz kendilerinden kıskanılmışlardır.» ( ) Diğer birisi de demiş ki:
«Kişinin en kötü günü, içinde kendisini ayıplayacak ve kendisini inkar edecek bir kimsenin bulunmadığı günüdür.» ( ) Kur’an-ı kerim de konumuza münasib olarak şöyle buyrulur:
Hakkımızdaki bu harâket1erden saha ziyâde halk, Üstadı a’zam. ve Gavs-ı mufahham, Mevlanâ Hâlid ile İmâm-ı Rabbâni’ye de (Kuddise sirruhümâ) yöneltilmiştir. Bu olay, Allah’ın kulları arasında Allah’ın câri olmuş bir âdetidir. Öyle ise üzülme, onları Allah’a ve sâdat1ara ha¬vale et! Gerçi o anda kendisine, «Bayram günü dahi bir daha senin evine ve ziyaretine gelmiyeceğiz. Çünkü hayâ imânın bir parçası olduğu halde, ‘bizden utanmazsın ki, tâziyeniz münasebetiyle üzüntülü kalbinize teselli vererek evinize geldik. Maalesef kalbinizin kinle, hasedle dolu oldu¬ğunu müşâhede ediyoruz. Kendisinden kıskandığın kimse de iyi nimet oluşuna dair bir alâmettir. Zira kıskanılan kimsede nimet olmazsa, kıs¬kanan kimsede hased ve kin mevcud olmaz» dedikten sonra, öfkeli ola¬rak meclisini terk etmeye hakkınız vardı.
Allah, hiç bir peygamber kendisi gibi eziyet çekmeyen efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine sa¬lât ü selam eylesin!

Yüzondokuzuncu Mektub
Üstad-ı azamın (Kuddise sirruh) torunu Şeyh Masum’a, oğlu Necmeddin’ iıı zevcesi ile diğer oğlu Ahmed’in kızının ve¬fatları ile onlardan vefât edenlerin tâziyesi, sevgili Allah’ın ya¬pacağı her şey’e râzı olup kendilerinden daha öncekilerin vefat¬larıyla teselli olunması hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Salât ü selam efendimiz Muhammed El-Mustafa’nın, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) temiz kalbli âl ve ashâbının üzerine olsun!
Sonra, bu mektub hâkir, zelil, kıymetsiz kimseden, yüce mevlâsı Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) torunu Şeyh Muhammed Masum’ adır. Mübarek o kapı eşiğinin toprağına yüz sürüldükten, güzel ayakka¬bılarınızın toprağını sürme gibi göze sürüldükten, yüksek huzurunuzda ve mübarek kapı eşiğinde bulunan büyük ve küçüklerin hepsinden dua diledikten sonra, yüce meclisinize şu arz edilir ki, musibetimiz birdir. Aramızda ferah ve üzüntü de keza....... Ancak birbirimizi tâziye etmek hakkında şeriat sahibinden emir rivâyet edilmesi sebebiyle şu duada bulunuyoruz: «Allah ecrinizi arttırsın. Mâteminizin sonunu güzelleştirip, ölülerinizi bağışlasın. Yüce zâtlar tarafından «mahbubun (Allah’ın) yaptığı her şey nıahbubdur (sevgilidir)» denilen sözlerini düşünüp dar-ı ahirete yeni intikal edenlerden öncekilerini de hatırlayarak musi¬betleriyle teselli edilmesi lâyıktır.
Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salât ü selâm eylesin!

Yüzyirminci Mektub
Halifesi ve üstad-ı a’zamın torunu olan Muhammed Ma’şuk’a, şeyhleri hayatta olup da vird taleb edenlerin, şeyhlerine havale edilmeleri evlâ olduğu, hazır olmayan mürşidin râbıtasını yap¬mak isteyenlere vasıflarını zikr etmek râbıtası câiz olduğu, akşam namazı ile yatsı namazı arasında müridleri vird yapmak¬tan men etmesi, râbıta etmelerine emir buyurması, sofularnı (Allah yüce sırlarını kutlasın) ıstılâhına göre murâkabenin beyanı, murâkabeden sonra, emir olunduğu şeyleri hatırlatma¬sı, o şeylere devam etmesi ve şeyhin tâbilerinden birisinin gör¬düğü bir rüya üzerine Muhammed Ma’şuk’un pederi Şeyh Ma’ sum’a kendisine bedelen merkadlarda dua etmesi ile buna, ben¬zer mevzular hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kainatta hiç bir varlık yok ki, ona hamd ile tesbih etmesin. Salât üselam, Allah’ın mahlukların en hayırlısı olan efendimiz Muhammed’¬in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) âl ve sahâbesinin üzerine olsun.
Bundan sonra, bu mektub, Rabbinin kulu Ahmed’den Allah için kardeş ve dostum, kalbimin sevgilisi ve gözlerimin nuru Muhammed Ma’ şük’adır. Allah, ona zati bir muhabbet verip, bunu, kendisine bir kalp melekesi eylesin! Ahmed yüksek kapı eşiğine el dokundurup öper, ora¬daki sakinlerin hepsinin ayaklarını öper, hepsinden özel olarak pederi¬nizden, hocanızdan ve Şeyh Alâüddin’den dua taleb eder. Bütün ev hal¬kının ayakkabılarına yüz sürerek kendilerinden, bilhassa emeller kâbesinin (Kuddise sirruh) kerimesinden dua diler. Bu hafta da tarafınızdan iki mektub geldi. Birincisi sofu Ahmed, ikincisi Karçkânlı sofu Mahmud getirdi. Selamette olduğunuzu anladığımız için her ikisine de çok sevindik. ikincisine daha ziyade sevindik. Çünkü mektub getiren kimse, Gavs¬ azamın (Seyyid Sibğatu1lah’ın Kuddise sirruh) türbesinin toprağından bir miktar bize hediye verdi. Toprağı, başımız ve gözümüz üzerine bıraktık. Hastalıklardan şifâ bulmak için birazını su içine bırakıp kalanı evde muhafaza ettik.
Mektubunuzda sorduğunuz sorular için şu cevabları dinlemeniz gerekir: Yanımızda değil daha önce tarikata dahil olan ve sizden evrâd v zikir yapılmasının talimatını isteyen kimseleri, kendisinden tarikat aldıkları mürşid hayatta ise, mürşidlerine gönder. Yoksa, kendim sadat ve Hazret’in (Allah sırlarını kutlasın) bir hizmetçisi olduğunu bilmek niyetiyle onlara evrâd ve zikir öğretmeniz hususunda hiç bir mahzur yoktur. Zira o kimseler de eskiden Hazret’in (Kuddise sirruh) tâbilerindendirler. Tarikat birdir. Lâkin sizden tarikat alıp, evrâd almak isteyenlere, evrâd, râbıtayı, hatmeyi, teveccühü ve tarikatta lazım olan diğer âdâbları öğ¬ret. Hazır olmayan bir mürşidin müridlerine o mürşidin vasıflarını on¬lara beyan etmekle, râbıtasını yapmaları câizdir. Onları akşam namazı ile yatsı namazı arasındaki vakitte vird çekmesinden, men edip, mezkur zamanda râbıta yapmalarıyla emret. Çünkü Üstad (El-Şeyh Aıbdurrah¬man) ile Hazret (Allah yüce sırlarını kutlasın) bu şekilde emir buyurdular.
Murâkabe ise, size önce söylediğimiz gibi; gece gündüz, aziz ve yü¬ce Allah’ın manevi huzurunda bulunmamız, kendisi bizi görüp yaptığımı¬zı, söylediklerimizi kalbimize gelen bütün hatıralarının bildiğini tasavvur etmemizden ibarettir. Reşâhat kitabının hâşiyesinde, murâkabeyi şöyle tarif eder: Murâkabe, bu tâifenin (sofuların) ıstılâhında Kalbi hatıra¬lardan hıfz edip herhangi bir zikri ve bir mürşidin râbıtası yapılmadan ilâhi feyzin nazil olmasını beklemek, sâlik, Hakk teâlâ. ahvâlinin hepsine muttali olduğu bilgisini devam ettirmek demektir. Buna Cenab-ı Hakk’¬ın, Kur’ân-ı kerimde buyurduğu şu âyetler delâlet eder:

«(Ey Resülum) iman edenlere de ki, içinizdekini ister gizleyin., ister açıklayın. Allah onu biliyor.» (* ) Ve:
«Senin bir işte bulunuşun, Kur’ân âyetlerinden okuyuşun, ne olursa olsun, bütün işlerin, siz o dalgınlık içinde iken biz size şâhidiz.» ( )

«Biz, ona insana boyun damarından daha yakınız.» ( )
«Biz ona, (ruhunuza) sizden daha yakın bulunuyoruz. Ancak siz görmüyorsunuz.» ( ) Ve:

!Nerde bulunursanız bulunun, 0 (Allah) sizinledir.» ( )
İşte bu husuata bu gibi misaller çoktur. Nefiy, isbat, nefesler çekme, dille tahlil yapma talimatını önceden size söylemiştik. Eğer unuttuysanız, Şeyhi Ekber’in (Şeyh Fethullah’ın) risalesi ile Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) yazılan işaretine müracat et, orada talimatın tafsilatını yazılı olarak bulacaksın. Çünkü hepsinin burada zikr edilmesi, hem mektubun uzamasına, hemde usanç vermeye sebeb olur.
Tarakattaki emr olunan bazı şeyleri, size göndermesi için bu fakire söylemenize, şu cevab verilir ki: Önceden gece, gündüz yapılmasıyla emr olunduğum şeyleri yapmaya, aziz ve yüce Allah’tan sadat ve üstad (Kuddise sirruhüm) evladından bahs ve sohbet etmeye devam et! İnsan, nisyan (unutma) vasfının mahalli olduğu için, burada tekrar emr olunan şeyleri hatırlatıyoruz: Kalbinle nefiy ve isbatı (La ilahe illallah) lisanı ile de yine beş yüz defa her gün (Sübhanallah ve elhamdülillah ve la ilahe illallah ve Allahü ekber) zikret! Ne sıfatla olursa, günde yüz defa Peygambere (Sallallahü aleyhi ve sellem) salavat ile yüz defa da ihlas süresini oku. Kalb üzerinde yapılan zikrin en azı beş bindir. Mümkünse en az bir zamanda bile Allah’tan gafil olmayacak şekilde bütün vaktini murakabede sarfet! Bunlardan başka, artık yükünü ağırlaştırmana ihtiyaç yoktur.
Molla Kamil, Hüsameddin ve arkadaşlarına ve Molla Ali’ye selam ve dua ederiz. Bütün tarikat adabını öğrenmeleri için Molla Ali ve başkalarının size müracaat etmelerine izin verdik. Çünkü tarikatın bütün adab ve talimatını vermeye sizi vekil ettik.
Hocanızın kerimesi, (eşim) ayaklarınızdan öper. Kendisine ve Abdülgani’ye dua etmenizi diler. Sonra şunu derim ki, Muhacir Fazıl rüyada, bir ay evvel vefat eden komşurnuz hacı Ali’yi görür, kendisine «Bu fakiri kasdederek falana (Ahmed), evladına ve ev halkına de ki; hadise büyümeden önce, Üstad-ı a’zamııı (Kuddise sirruh) veledi Ma’sum’a de¬halet (teslim) olduklarına dair göndersinler. Kendisinden afv talâbinde bulunsunlar.» der. Halbuki bu rüyayı gören kimse, hâdisenin hakikatini bilmez. İşte biz bir değil bin kere teslimiyetimizi, kusurumuzıı afv etmek için talebimizi Şeyh Ma’sum’a gönderiyoruz. Dolayısiyle kusurlarmızı afv etmesini müsamaha ederek bizi hukukundan helâ1 etmesini, her iki türbe sahibinin (Şeyh Abdurrahmân ile Hazret’in Kuddise sirruhüma) nurlu ruhlarından bizim için istimdad ederek ona (Şeyh Ahmed’e) ve ev hal¬kına dua etmesi pederinizden rica olunur. Zira tâbirini bilmediğimiz için, tur.
El-Hac Muhammed Emin, Muhammed Ma’sum, Muhammed Said, Necmeddin ve kardeşleri, Alaaddin ile İzzeddin, sizin ve seyda zâdelerin hepsinin ellerinden öper, hepsinden dua taleb ederler. Burada bulunan ulemâ, talebeler ve tâbilerin hepsi de keza... Başka diyecek sözlerimiz mülakatımız vaktine kalsın! Allah, irâde ederse, muvaffak olacağız.

Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salât ü selam eylesin!





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)