01-21-2024, 09:17 PM
(This post was last modified: 01-21-2024, 09:18 PM by RasitTunca.)
RASATHÂNE NEDiR?
Alm. Sternwarte (f), Observatorium (n), Fr. Observatoire (m), İng. Observatory. Uzayda bulunan cisimleri incelemeye elverişli teleskop ve diğer yardımcı âletlerle donatılmış kubbesi açık özel binâ. Binânın üzerindeki kubbe döner tertibâtlı olup, ekseni etrâfında 360° döner. Kubbenin üst orta kısmında boydan boya yarık şeklinde açıklık vardır. Bu yarık bir perde ile kapalı olup, gerektiği kadar açılabilir özelliktedir. Teleskop bu açıklıktan gök yüzüne doğru yöneltilir. Modern rasathânelerin hemen yan tarafında, idârî binâ, kütüphâne, kompüter odası gibi yardımcı binâlar bulunur.
Târihi: Rasathânelerin târihi Bâbil, Eski Yunan ve Mısır medeniyetlerine kadar uzanır. Bu devirlerde rasathânelere önem verilmesi dînî törenlerin ve ibâdetlerin zamâna bağlı olmasından ileri gelmektedir. Sonradan bozulup sapık dinler hâline dönmesine rağmen, zamana bağlı olarak ibâdetlerin mevcûdiyeti, aslında bu medeniyetteki insanlara peygamberlerin geldiğine işâret etmektedir.
İlim târihinde müessese olarak arzu edilen şekliyle ilk rasathâne, İslâm dünyâsında görülür. Rasathâneleri İslâm medeniyeti ortaya koyup geliştirmiş, dünyâ kültür ve medeniyetine sunmuş, bu yolun öncülüğünü, kılavuzluğunu yapmıştır. Rasathânelerin, tam teşkilâtlı olarak, uzun yıllar devâmlı ve sistemli çalışacakları için büyük masraflara ihtiyacı vardır. Bu sebepten, incelendiğinde bu binâların hükümdar ve devlet adamları tarafından kurulduğu ve desteklendiği görülür. 829 senesinde Halîfe El-Me’mun Bağdat’ta astronomi rasathânesi kurdurdu. 877 senesinde ise El-Battanî kurduğu rasathânede astronomi tabloları hazırladı ve ekinoks açılarını hassas bir şekilde yeniden hesap etti.
Bağdat’taki rasathânenin ismi Şemmâsiye, Şam’dakinin ismi Kasiyûn idi. Ayrıca; Fâtımî Halîfesi El-Aziz (ölm. 996) ve El-Hâkim (990-1021)’in Kahire’de Mukaddem Dağında; Büveyhî Hükümdârı Şerefüddevle (982-987)’nin 1075’te Bağdat’ta ; Selçuklulardan Melik Şah (1054-1092)’ın 1075’te İsfehan’da; Horasan ve Mâverâünnehr Hükümdârı Uluğ Bey (1394-1449)’in 1421 yılında Semerkant’ta ve Osmanlı Hükümdârı Üçüncü Murâd (1574-1595)ın 1576 yılında İstanbul’da (Tophâne’de) kurdukları rasathâneleri belirtebiliriz. Bunların devamlı çalışabilmeleri için zengin vakıflar kurulmuştur.
İslâm dünyâsında devlet kuruluşları olan rasathâneler yanında, ferdî (kişisel) olanlarına da rastlanmaktadır. Astronom Mûsâ bin Şâkir’in oğullarından Muhammed (825-972) ve Ahmed’in Bağdat’ta Dicle Irmağı kenarında bulunan evlerinde kurdukları rasathâne bunlardan biridir. Bu iki kardeş yer küresinin çapını ilk defâ ölçmüşlerdir. Bu ölçüm çok hassas olup bugünkü hesaplamalara çok yakındır.
Kasiyûn Rasathânesinde Hârezmî (780-850) gezegenlerin gökküresindeki yerleri (koordinatları) ve dolanım süreleriyle ilgili olarak Ziyc-ül-Hârezmî adlı eserini hazırladı. Sarkaç ilk defâ astronomide, İbn-i Yûnus tarafından kullanıldı. Küresel trigonometride görülen temel eşitlikler, Ebü’l-Vefâ tarafından ortaya kondu.
İbni Sinâ, 1025 yılında Hemedan Rasathânesini kurdu. Bu rasathânede mikrometreye benzer bir âlet ilk defâ kullanılmıştır. 1260 senesinde Meraga yakınında Nâsırüddîn teleskopla çok kıymetli çalışmalarda bulundu.
Horasan ve Mâverâünnehr Hükümdârı Uluğ Bey tarafından yaptırılan Semerkant Rasathânesinde, devrin ünlü astronomları çalışmışlardır. Bursalı Kâdızâde Rûmî (1337-1430), Gıyâsüddîn Cemşit (ölm. 1429), Ali Kuşçu (ölm. 1474) bunlardandır. Bu astronomların yaptıkları çalışmalar sonucu 1449 yılında, son kısmı Uluğ Bey tarafından tamamlanan, Uluğ Bey Zîc’i olarak tanınan eser hazırlandı. Bu eser uzun yıllar batı rasathânelerinde temel kitap olarak kullanıldı.
Kopernik’in (1475-1543) ünlü De Revolutionibus adlı eseri, dînî bir suç işlediği için 1882 yılına kadar yasak kitaplar arasında îlân edilirken, Erzurumlu İbrâhim Hakkı (1703-1780) kendi dergâhındaki rasat kulesinde çalışmalar yapıyor ve eserler ortaya koyuyordu. 8. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasındaki İslâm rasathâneleri akademik nitelik taşıyor, ekserisinde asrını aşacak tarzda öğretim ve araştırma faaliyetleri yapılıyordu.
Kısaca bu bilgilerden anlaşılıyor ki, gerçek ve modern anlamlı rasathâneler ferdî kuruluş olarak İslâm dünyâsında doğmuş ve büyük gelişme devreleri geçirmiştir. İslâm dünyâsı âlimlerinin ilk iltifat ettikleri ilim astronomidir. Diğer ilimler içinde astronomiye çok büyük önem vermelerinin esas sebebi: Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmin birçok yerinde meâlen; “Yerleri, gökleri, canlıları, cansızları ve kendinizi inceleyiniz, gördüklerinizin içini özünü araştırınız, bütün bunlarda yerleştirmiş olduğum kuvvetimi, kudretimi, büyüklüğümü ve hâkimiyetimi bulunuz, görünüz, anlayınız!” buyurmasıdır. İmâm-ı Gazâlî de; “Astronomi ve anatomi bilmeyen Allahü teâlâyı tanıyamaz.” demiştir.
Astronomiyle uğraşan İslâm âlimleri, çağımız astronomi ve matematiğine ışık tutmuştur. Roger Bacon, Galileo, Giordano Bruna ve Kopernik ile çağdaşlarının yetişip ortaya çıkmalarına sebep olmuşlardır. Kopernik ünlü eserinde, Batrûcî, İbn-i Şâtır ve Nâsirüddîn Tûsî’nin eserlerinden ilham aldığını belirtmektedir.
Avrupa’da rasathâneler 1400 senelerinde kurulmaya başlandı. 1418 senesinde yalnız denizcilik maksadı ile güneşin doğuş batış ve yücelim noktalarını tespit için Portekiz’in Vincent şehrinde rasathâne kuruldu. 1471 senesinde Nürnberg Rasathânesi, 1501 senesinde de döner kubbeli Kassel Rasathânesi kuruldu. 1609 senesinde teleskopun bulunması ile rasathânelerde büyük gelişmeler oldu. 1672 senesinde Paris, 1675 senesinde Greenwich, 1700 senesinde Berlin rasathâneleri kuruldu. Zamânımızda dünyâ üzerinde 150’yi aşkın rasathâne faaliyet göstermektedir. Ayrıca uzaya gönderilen uydular da bir nevi rasathâne vazifesi görmektedir. (Bkz. Uydu)
Rasathâne çalışması: Her rasathâne kendisine has program dâhilinde incelemelerini yapar. Uzay cisimlerinin fotoğraflarını çekebilmek için ay ışığının olmadığı geceler seçilir. Mevsim ve iklim şartları da rasathâne programlarına tesir eder.
Rasathânelerde iki tip teleskop kullanılır. Bunlar mercek ve ayna sistemiyle çalışan refraktörlerle, modern parabolik radyo teleskoplarıdır. Radyo teleskopları, parabolik antenden alınan mikro ışık dalgalarını 100 ile 1000 kat kuvvetlendirerek fotoğraf şeklinde tespitler yapar. Radyo teleskoplarla, radyo astronomisi başlamıştır. ABD Ohio eyâletinin Columbus şehrinde bulunan radyo teleskop, ekseni etrafında her yöne dönebilmektedir. Bu teleskopun çapı 600 metredir. Washington’da bulunan radyo teleskop 600 metre genişliğinde, 128 dipolden meydana gelmiş, düz antene sâhiptir.
Dünyâ atmosferinin, rasathânelerin çalışmalarına menfi etkisi olduğu bilindiği için incelemeleri atmosferin üst tabakalarından yapmak için çeşitli çâreler düşünülmüş ve bu arada balonlardan çok istifâde edilmiştir. İlk balonlu rasathâne 1958 senesinde yapıldı ve teleskop, spektrograf ve otomatik yıldız tâkip edici âletlerle techiz edilerek yeryüzünden 26 kilometre yükseğe gönderildi.
Uzaya gönderilen çeşitli uzay araçları ile dünyâ yörüngesine oturtulan uzay rasathâneleri atmosferin etkisi olmaksızın mikrodalgalar, fotoğraflar çekerek devamlı dünyâya bilgi göndermektedirler.
Nitekim 1990 yılında uzaya gönderilmiş olan Hubble uzay teleskobuyla atmosferdeki menfi şartlardan arınmış oldukça net ve önemli resimler elde edilmiştir. Hattâ, bu gelişmenin, astronomi biliminin yeniden kurulmasına bile yol açacağı ileri sürülmektedir.
Kaynak
Rehber Ansiklopedisi
Alm. Sternwarte (f), Observatorium (n), Fr. Observatoire (m), İng. Observatory. Uzayda bulunan cisimleri incelemeye elverişli teleskop ve diğer yardımcı âletlerle donatılmış kubbesi açık özel binâ. Binânın üzerindeki kubbe döner tertibâtlı olup, ekseni etrâfında 360° döner. Kubbenin üst orta kısmında boydan boya yarık şeklinde açıklık vardır. Bu yarık bir perde ile kapalı olup, gerektiği kadar açılabilir özelliktedir. Teleskop bu açıklıktan gök yüzüne doğru yöneltilir. Modern rasathânelerin hemen yan tarafında, idârî binâ, kütüphâne, kompüter odası gibi yardımcı binâlar bulunur.
Târihi: Rasathânelerin târihi Bâbil, Eski Yunan ve Mısır medeniyetlerine kadar uzanır. Bu devirlerde rasathânelere önem verilmesi dînî törenlerin ve ibâdetlerin zamâna bağlı olmasından ileri gelmektedir. Sonradan bozulup sapık dinler hâline dönmesine rağmen, zamana bağlı olarak ibâdetlerin mevcûdiyeti, aslında bu medeniyetteki insanlara peygamberlerin geldiğine işâret etmektedir.
İlim târihinde müessese olarak arzu edilen şekliyle ilk rasathâne, İslâm dünyâsında görülür. Rasathâneleri İslâm medeniyeti ortaya koyup geliştirmiş, dünyâ kültür ve medeniyetine sunmuş, bu yolun öncülüğünü, kılavuzluğunu yapmıştır. Rasathânelerin, tam teşkilâtlı olarak, uzun yıllar devâmlı ve sistemli çalışacakları için büyük masraflara ihtiyacı vardır. Bu sebepten, incelendiğinde bu binâların hükümdar ve devlet adamları tarafından kurulduğu ve desteklendiği görülür. 829 senesinde Halîfe El-Me’mun Bağdat’ta astronomi rasathânesi kurdurdu. 877 senesinde ise El-Battanî kurduğu rasathânede astronomi tabloları hazırladı ve ekinoks açılarını hassas bir şekilde yeniden hesap etti.
Bağdat’taki rasathânenin ismi Şemmâsiye, Şam’dakinin ismi Kasiyûn idi. Ayrıca; Fâtımî Halîfesi El-Aziz (ölm. 996) ve El-Hâkim (990-1021)’in Kahire’de Mukaddem Dağında; Büveyhî Hükümdârı Şerefüddevle (982-987)’nin 1075’te Bağdat’ta ; Selçuklulardan Melik Şah (1054-1092)’ın 1075’te İsfehan’da; Horasan ve Mâverâünnehr Hükümdârı Uluğ Bey (1394-1449)’in 1421 yılında Semerkant’ta ve Osmanlı Hükümdârı Üçüncü Murâd (1574-1595)ın 1576 yılında İstanbul’da (Tophâne’de) kurdukları rasathâneleri belirtebiliriz. Bunların devamlı çalışabilmeleri için zengin vakıflar kurulmuştur.
İslâm dünyâsında devlet kuruluşları olan rasathâneler yanında, ferdî (kişisel) olanlarına da rastlanmaktadır. Astronom Mûsâ bin Şâkir’in oğullarından Muhammed (825-972) ve Ahmed’in Bağdat’ta Dicle Irmağı kenarında bulunan evlerinde kurdukları rasathâne bunlardan biridir. Bu iki kardeş yer küresinin çapını ilk defâ ölçmüşlerdir. Bu ölçüm çok hassas olup bugünkü hesaplamalara çok yakındır.
Kasiyûn Rasathânesinde Hârezmî (780-850) gezegenlerin gökküresindeki yerleri (koordinatları) ve dolanım süreleriyle ilgili olarak Ziyc-ül-Hârezmî adlı eserini hazırladı. Sarkaç ilk defâ astronomide, İbn-i Yûnus tarafından kullanıldı. Küresel trigonometride görülen temel eşitlikler, Ebü’l-Vefâ tarafından ortaya kondu.
İbni Sinâ, 1025 yılında Hemedan Rasathânesini kurdu. Bu rasathânede mikrometreye benzer bir âlet ilk defâ kullanılmıştır. 1260 senesinde Meraga yakınında Nâsırüddîn teleskopla çok kıymetli çalışmalarda bulundu.
Horasan ve Mâverâünnehr Hükümdârı Uluğ Bey tarafından yaptırılan Semerkant Rasathânesinde, devrin ünlü astronomları çalışmışlardır. Bursalı Kâdızâde Rûmî (1337-1430), Gıyâsüddîn Cemşit (ölm. 1429), Ali Kuşçu (ölm. 1474) bunlardandır. Bu astronomların yaptıkları çalışmalar sonucu 1449 yılında, son kısmı Uluğ Bey tarafından tamamlanan, Uluğ Bey Zîc’i olarak tanınan eser hazırlandı. Bu eser uzun yıllar batı rasathânelerinde temel kitap olarak kullanıldı.
Kopernik’in (1475-1543) ünlü De Revolutionibus adlı eseri, dînî bir suç işlediği için 1882 yılına kadar yasak kitaplar arasında îlân edilirken, Erzurumlu İbrâhim Hakkı (1703-1780) kendi dergâhındaki rasat kulesinde çalışmalar yapıyor ve eserler ortaya koyuyordu. 8. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasındaki İslâm rasathâneleri akademik nitelik taşıyor, ekserisinde asrını aşacak tarzda öğretim ve araştırma faaliyetleri yapılıyordu.
Kısaca bu bilgilerden anlaşılıyor ki, gerçek ve modern anlamlı rasathâneler ferdî kuruluş olarak İslâm dünyâsında doğmuş ve büyük gelişme devreleri geçirmiştir. İslâm dünyâsı âlimlerinin ilk iltifat ettikleri ilim astronomidir. Diğer ilimler içinde astronomiye çok büyük önem vermelerinin esas sebebi: Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmin birçok yerinde meâlen; “Yerleri, gökleri, canlıları, cansızları ve kendinizi inceleyiniz, gördüklerinizin içini özünü araştırınız, bütün bunlarda yerleştirmiş olduğum kuvvetimi, kudretimi, büyüklüğümü ve hâkimiyetimi bulunuz, görünüz, anlayınız!” buyurmasıdır. İmâm-ı Gazâlî de; “Astronomi ve anatomi bilmeyen Allahü teâlâyı tanıyamaz.” demiştir.
Astronomiyle uğraşan İslâm âlimleri, çağımız astronomi ve matematiğine ışık tutmuştur. Roger Bacon, Galileo, Giordano Bruna ve Kopernik ile çağdaşlarının yetişip ortaya çıkmalarına sebep olmuşlardır. Kopernik ünlü eserinde, Batrûcî, İbn-i Şâtır ve Nâsirüddîn Tûsî’nin eserlerinden ilham aldığını belirtmektedir.
Avrupa’da rasathâneler 1400 senelerinde kurulmaya başlandı. 1418 senesinde yalnız denizcilik maksadı ile güneşin doğuş batış ve yücelim noktalarını tespit için Portekiz’in Vincent şehrinde rasathâne kuruldu. 1471 senesinde Nürnberg Rasathânesi, 1501 senesinde de döner kubbeli Kassel Rasathânesi kuruldu. 1609 senesinde teleskopun bulunması ile rasathânelerde büyük gelişmeler oldu. 1672 senesinde Paris, 1675 senesinde Greenwich, 1700 senesinde Berlin rasathâneleri kuruldu. Zamânımızda dünyâ üzerinde 150’yi aşkın rasathâne faaliyet göstermektedir. Ayrıca uzaya gönderilen uydular da bir nevi rasathâne vazifesi görmektedir. (Bkz. Uydu)
Rasathâne çalışması: Her rasathâne kendisine has program dâhilinde incelemelerini yapar. Uzay cisimlerinin fotoğraflarını çekebilmek için ay ışığının olmadığı geceler seçilir. Mevsim ve iklim şartları da rasathâne programlarına tesir eder.
Rasathânelerde iki tip teleskop kullanılır. Bunlar mercek ve ayna sistemiyle çalışan refraktörlerle, modern parabolik radyo teleskoplarıdır. Radyo teleskopları, parabolik antenden alınan mikro ışık dalgalarını 100 ile 1000 kat kuvvetlendirerek fotoğraf şeklinde tespitler yapar. Radyo teleskoplarla, radyo astronomisi başlamıştır. ABD Ohio eyâletinin Columbus şehrinde bulunan radyo teleskop, ekseni etrafında her yöne dönebilmektedir. Bu teleskopun çapı 600 metredir. Washington’da bulunan radyo teleskop 600 metre genişliğinde, 128 dipolden meydana gelmiş, düz antene sâhiptir.
Dünyâ atmosferinin, rasathânelerin çalışmalarına menfi etkisi olduğu bilindiği için incelemeleri atmosferin üst tabakalarından yapmak için çeşitli çâreler düşünülmüş ve bu arada balonlardan çok istifâde edilmiştir. İlk balonlu rasathâne 1958 senesinde yapıldı ve teleskop, spektrograf ve otomatik yıldız tâkip edici âletlerle techiz edilerek yeryüzünden 26 kilometre yükseğe gönderildi.
Uzaya gönderilen çeşitli uzay araçları ile dünyâ yörüngesine oturtulan uzay rasathâneleri atmosferin etkisi olmaksızın mikrodalgalar, fotoğraflar çekerek devamlı dünyâya bilgi göndermektedirler.
Nitekim 1990 yılında uzaya gönderilmiş olan Hubble uzay teleskobuyla atmosferdeki menfi şartlardan arınmış oldukça net ve önemli resimler elde edilmiştir. Hattâ, bu gelişmenin, astronomi biliminin yeniden kurulmasına bile yol açacağı ileri sürülmektedir.
Kaynak
Rehber Ansiklopedisi
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca