08-14-2024, 06:59 PM
CEZAYİR
DEVLETİN ADI
Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ
Cezayir
NÜFÛSU
25.866.000
YÜZÖLÇÜMÜ
2.381.741 km2
RESMÎ DİLİ
Arapça
DÎNİ
İslâmiyet
PARA BİRİMİ
Cezayir Dinarı
Kuzeyinde Akdeniz, kuzeydoğusunda Tunus, doğusunda Libya, güneyinde Nijer ve Mali, güneybatıda Moritanya, batıda Fas ile çevrili olan 2.381.741 km2 yüzölçümüyle Sudan’dan sonra Afrika’nın ikinci büyük ülkesi. Kuzeybatı Afrika’da yer alan Cezayir’in Akdeniz’de 1025 km uzunluğunda kıyısı vardır.
Târihi
Cezayir çok eski tarihlerde bir yerleşim merkeziydi. Bilinen en eski halk Berberilerdir. Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler gelmiştir.M.Ö. 814-813 yıllarında Kartacalıların eline geçen ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticâretinin önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgâl edilmiş olan Cezâyir’de halk, bu zamanlarda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. İslâmiyeti yaymak için dünyânın her tarafına dağılan Müslümanlar 7. asırda buralara gelmişlerdir. Abdullah bin Ebû Serh tarafından burası fethedilmiştir. Cezâyir halkı İslâmiyeti kabul etmiş, İslâm devletinin hâkim olduğu zamanlarda İslâmiyetin sâyesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslâm kültür, medeniyet ve âdetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhâfaza etmişlerdir.
On altıncı asırda Oruç ve Hızır (Barbaros Hayreddîn Paşa) reisler tarafından fethedilen Cezâyir, Akdeniz’i yağma, talan ve barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren Avrupalı korsanlara karşı mücâdele eden Müslüman leventlerin üssü hâline gelmiştir. Barbaros Hayreddîn Paşa daha sonra burayı Osmanlı Devletinin bir beylerbeyliği hâline getirmiştir. Üç asır Osmanlı idâresinde kalan Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır.
1830 senesinde Fransızlar, çok büyük deniz ve kara kuvvetleri ile uzun savaşlardan sonra ülkeyi ele geçirdiler. Bir sömürge idaresi kuran Fransızları halk hiçbir zaman kabul etmedi, devamlı ayaklanma teşebbüsleri içerisinde bulundu (Bkz. Abdülkâdir-i Cezâyirî). Fransa İkinci Dünyâ Savaşında (1942) Cezayir’i mukavemet merkezi olarak kullandı. Savaş bittikten sonra Cezâyirliler gösterdikleri fedâkârlığa karşılık bağımsızlık veya Fransızlarla aynı haklara sâhib olmak istediler. Bu istek Fransızlar tarafından büyük bir tepki ile karşılandı ve halk katledilmeye başlandı. 1789 Fransız İhtilâli ile her türlü hürriyetlerin yayıldığı ülke olduğu yıllarca söylenen Fransa, Cezâyir’deki insanlara bu hürriyeti tanımıyordu. İçindeki Haçlı rûhunu Cezâyirde’de göstermiş, kitle katliamı yapmıştır. Günümüzde, o zamandan kalma toplu mezarlar çıkmaktadır. 1948’de Fransa buranın sömürge değil, Fransa toprakları olduğunu îlân etti. Dış dünyâya karşı yapılan bu îlâna rağmen burayı bir sömürge olarak idâre etmeye çalışmışlar ve aslâ Cezayir halkına Fransızlarla eşit haklar tanımamışlardır. 1950 senesinden sonra Fransa’ya karşı mücâdelede teşkilâtlanmaya başlayan halk, muntazam bir ordu kurmayı başardı. 1954 senesinde bilfiil başlayan silâhlı mücâdele, 1956 senesinde bağımsızlığa kavuşan Fas ve Tunus’un da desteğini sağladı. Mücâdele 1962’de “Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlığını îlân etmesiyle netîcelendi.
Fransa’nın îtirâzlarına ramen 10 devlet tarafından bağımsızlığını îlân etmesinin hemen ardından tanınan Cezâyir, 1963 senesinde ilk anayasasını halk oyu ile kabul etmiştir. Bu anayasaya göre beş yıl için halk tarafından seçilen meclis yine beş yıl için Cumhurbaşkanını seçiyordu. Yürütme organı, Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından meydana gelmektedir. Bu ilk anayasa mûcibince seçilen ilk Cumhurbaşkanı Ahmed bin Bella 16 Haziran 1965’te Albay Huari Bumedyen tarafından bir darbe ile devrildi. Kurulan ihtilal konseyi tarafından 1978’e kadar idâre edilen ülke aynı sene kabul edilen yeni bir anayasa ile idâre edilmeye başlamıştır. 7 Şubat 1979’da Şadli bin Cedid devlet başkanı oldu. 1989’da Sosyalizme ilişkin bütün ifâdelerden temizlenen, siyâsal çoğunluk ilkesini kabul eden ve grev hakkı tanıyan yeni anayasa halk oylamasıyla kabul edildi. 26 Aralık 1991’de yapılan seçimlerin ilk turunda oyların % 85’ini alan İslâmî Selâmet Cephesi 288 milletvekili kazandı. Bunun üzerine seçimler iptal edildi. 16 Ocak 1992’de sürgünden dönen Budiyaf, Yüksek Devlet Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı oldu. 9 Şubat 1992’de 12 ay süreli sıkıyönetim îlân edildi. 4 Mart 1992’de İslâmî Selâmet Cephesi yasa dışı îlân edildi. Siyâsi faaliyetleri yasaklayan ve birçok kişiyi îdâm ettiren Budiyaf 29 Haziran 1992’de bir suikast neticesinde öldürüldü. Cezayir’de iç karışıklıklar hâlâ devam etmektedir (Aralık 1992).
Fizikî Yapı
Akdeniz’e paralel olan iki sıra hâlindeki Atlas Sıradağları ülkeyi birbirinden farklı üç coğrafi bölgeye ayırır. Büyük ve Küçük Atlaslar ismini alan sıradağlardan kuzeyde olan Küçük Atlaslar, pekçok vâdi ile sık sık parçalandığı için tepe mânâsına gelen “Tell” ismini alırlar. Bu sıradağlar ile Akdeniz kıyıları arasında kalan bölge ülkenin en bereketli topraklarının bulunduğu ovalık bir arâzidir. Kıyı bölgesinde doğudan batıya doğru gidildikçe Chliff (Şelif) Vâdisi yer alır. Bu vâdi diğer kıyı kesimlerine nazaran oldukça kıraç olup, daha sonra tekrar verimli toprakların başladığı “Oran Sahili” ismindeki bölge uzanır. Tell Dağları batıdan doğuya doğru gittikçe yükselmektedir. En yüksek yeri Djurdjura Tepesi olup, yüksekliği 2308 metredir. Güneydeki İkinci Atlas Sıradağları Büyük Atlas Sıradağları ismini alır. Bu dağ silsilesi ülke topraklarının büyük bir kısmını teşkil eden Büyük Sahra Çölü ile kıyı bölgesi arasında set vazîfesi görür.
Atlas Sıradağları arasında geniş ve yüksek havzalar vardır. Dağlardan çıkıp bu havzalardan geçen sular yine bu bölgede bulunan tuz göllerine dökülür. Bu göllerden en önemlileri Sctottech Chargui, Z.Chargui’dir. Platonun batı bölgesi yaklaşık 900 m yüksekliğe sahipken, doğu bölgesi 300 m civârında bir yüksekliktedir. Geniş çayırlıklara sahib olan yaylanın güneyindeki Büyük Atlas (Sahra Atlasları)Sıradağlarının en yüksek yeri 2328 m ile Cebel Chelia Tepesidir. Sahra Atlaslarının hemen güneyinde Büyük Sahra Çölü başlar. Yüzölçümü yaklaşık 1.995.000 km2 olan Cezayir Sahrası yüksekliği birkaç yüz metreyi geçmeyen düzlük şeklindedir. Güneyinde ise 3000 metreyi bulan volkanik dağlar mevcuttur. Buradaki Haggar (Ahaggar) Dağlarındaki Tahat Tepesi, yaklaşık 2918 m ile bölgenin en yüksek yeri olup, dorukları kışın karlarla kaplıdır. Sahra yüzey şekilleri olarak iki kısımdır. Birincisi “erg” adı verilen kumlarla kaplı kısmı, diğeri ise “hammada” denilen çakıl taşlarıyla örtülü kısımdır. Kumlu olan bölgedeki kumlar tepeler hâlide sahrayı kaplar. Bu kum tepeleri rüzgâr ve fırtınaların tesiriyle sık sık yer değiştirirler. Büyük sahrada yeraltı sularının çıktığı sulanabilen yerlerde vahalar bulunur. Dağlardan çıkan akarsular genellikle tuzlu göllere dökülürken bâzıları da sahranın kuzey kısmında bir müddet sonra kaybolurlar. Pek fazla büyük akarsuyu yoktur.
İklim
Cezâyir üç farklı iklime sâhiptir. Tell Dağları ile Akdeniz sâhilleri arasında kalan kıyı bölgesinde tipik Akdeniz iklimi hüküm sürerken iki dağ silsilesi arasında daha sert bir iklim hâkimdir. Sahra Atlaslarının güneyinden îtibâren yer alan çölde ise çöl ikliminin en belirgin özellikleri görülür. Yazların sıcak ve kurak, kışların ise ılık ve yağışlı geçtiği kıyı bölgesinde senelik yağış miktarı ortalama 500 mm civârındadır. Senelik sıcaklık ortalaması ise yazın 25°C, kışın ise 10°C civarındadır. Yazların çok sıcak ve kurak, kışların ise çok soğuk olduğu yayla bölgesinde kara iklimine benzer bir iklim hakimdir. Senelik yağış 250-400 mm arasında değişir, sahrada yazın gündüz 50°C’ye varan sıcaklık gece 10°C’ye kadar düşer. Gece ile gündüz arasındaki bu sıcaklık farkı kışın daha da artar. Kış mevsiminde gece sıcaklığın 0°C’nin altına düştüğü vâkidir. Şiddetli kum fırtınalarının estiği, senelerce bir damla yağmur yağmadığı sahrada bâzan sağnak hâlinde yağmurlar da görülür.
Tabiî Kaynaklar
Bitki örtüsü bakımından oldukça fakir bir ülke olan Cezayir’in kıyı bölgesinde Akdeniz bitki örtüsü olan sert yapraklı bodur maki topluluğu görülür. Tell Dağlarına doğru çıktıkça yağışlı bölgelerde meşe, mantar meşesi ve çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık bölge yer alır. Çayırlarla kaplı olan yayladan sonra Sahra Atlaslarının tepelerinden îtibaren başlayan sahrada yer yer çöl bitki örtüsü hakimdir. Sahradaki vahalarda palmiye ağaçları bulunur. Yabanî hayvanlar bakımından da pek önemli bir özelliği olmayan Cezâyir mâden bakımından çok zengindir. Tell bölgesinde demir, Tunus yakınlarında fosfat, magnezyum, volfram, kalay, altın ve elmas mâdenleri önemli miktarlarda olmasına karşılık kömür mâdenleri oldukça azdır. Petrol ve tabiî gaz yeraltı kaynaklarının en mühimleridir. Tabiî gaz rezervinde dünyanın en zengin ülkesidir. Sahra’da çırakılan petrol ve tabiî gaz Hassi Messaoud ve Libya sınırındaki Ejdele bölgelerinde bol bulunmaktadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
25.866.000 civârında olan nüfûsu, Berberîler ve Araplar meydana getirmektedir. Fransa sömürgesi olduğu senelerde buraya yerleşmiş bulunan Avrupalıların pekçoğu bağımsızlıktan sonra ülkelerine dönmüşlerse de hâlen önemli miktarda Avrupalı vardır. Ülkenin asıl yerlileri olan Berberîlerin bir kısmı göçebe hayâtı yaşar. Halkının hemen hemen tamâmının Müslüman olmasına ve Arapça konuşmasına rağmen ulaşılması zor olan kuytu yerlerde yaşayan Berberîler çok eski çağlardan beri gelen gelenekleriyle Fenike menşeli bir alfabeye sâhip dillerini devâm ettirmektedir. Konuşulan diğer diller arasında Fransızca Berberîceden sonra gelir. Osmanlı eserleri ve kültürünün hâkim olduğu Cezâyir’de halkın dörtte üçü Akdeniz kıyı şeridinde yaşar. Kuzeyde km2ye 470 kişi olan yoğunluk, sahrada 3.5 km2ye bir kişi şeklinde çok büyük bir farklılık gösterir. Nüfus artışının % 32 olduğu ülkede halkın % 52’si şehirlerde geri kalanı ise köylerde, vahalarda ve göçebe olarak yaşar.
Okur-yazar oranının % 42 olduğu Cezâyir’de sekiz yıllık ilk öğretim parasız ve mecburidir. Ülkede okul ve öğretmen yetersizliği, bu yönde yapılan çalışmaların hızının nüfus artışına göre düşük olması mecburi öğretimin tatbik edilmesini engellemektedir. Cezâyir, Oran ve Kostantin Üniversiteleri olmak üzere toplam üç üniversitesi vardır. Ülkenin kültür merkezi durumundaki şehri aynı zamanda başşehri olan Cezâyir’dir.
Siyâsî Hayat
1965’te Ahmed bin Bella’yı deviren Albay Bumedyen kurduğu bir devrim komitesi ile ülkeyi yönetmiştir. 1976 senesinde halk oyuna sunulan bir anayasa kabul etmiştir. 27 Aralık 1978’de Bumedyen’in ölümü üzerine yapılan millî özgürlük cephesinin (Şubat 1979) kongesinde Albay Şadli Bin Cedid devlet başkanı seçilmiştir. 18 yaşını dolduran her Cezâyirlinin oy kullanma hakkına sâhib olduğu ülke, Birleşmiş Milletler, Arap Birliği Teşkilâtı ve Bloksuz Ülkeler Teşkilâtına bağlıdır.
Ekonomi
Cezâyir’in ekonomisi tarıma ve petrola dayanmaktadır. Bağımsızlığını kazanmasından sonra bir ara ekonomik buhran geçiren ülke, hazırlanan kalkınma plânları çerçevesinde bu sıkıntıları her geçen gün bertaraf etmektedir.
Ülkede tarımın önemi büyüktür. Çalışan nüfûsun % 50’sinin tarımla uğraşmasına rağmen, tarıma müsâit arâzilerin az olması ve tarımın modern usûllerle yapılmaması sebebiyle yetiştirdikleri besin maddeleri ülke ihtiyacını karşılayacak seviyede değildir. Yetiştirdiği ürünlerin başında buğday, üzüm, arpa, hurma ve sebze gelmektedir. Tarım daha ziyade ülkenin kuzeyinde ve Akdeniz kıyılarında yapılır. Akdeniz kıyılarında nârenciye, bilhassa üzüm-zeytin ve tütün üretimi önemlidir. Halkın bir kısmı özelikle göçebe yaşayanlar havancılıkla uğraşır. İlkel usûllerle yapılan hayvancılıkta en çok küçük baş hayvanlar yetiştirilir. Koyun, keçi, sığır, deve ve eşek en çok beslenen hayvanlardır. Ülke, ekonomisinin açığını mâdenleriyle kapatmaya çalışmaktadır. 1956 senesinde bulunan petrol ve tabiî gaz yatakları dünyânın en zengin yatakları arasındadır. Özellikle Doğu Sahra’daki Hassı Messaoud civârında çıkarılan petrol ile Batı Sahra’daki Hassi-R’Mel yataklarından çıkarılan tabiî gaz ihraç ürünlerinin başında gelir. Demir, fosfat, kurşun, çinko, kükürt, civa ve kömür mâdenlerinin de işletildiği Cezâyir’de petrol, tabiî gaz ve diğer mâdenlerden elde edilen gelir sanâyi ve tarıma sermâye olarak kullanılmaktadır.
Petrol sanâyiinin süratle geliştiği Cezâyir’de gübre, plastik ve kimyevî maddeler üretilir. Annaba’daki demir-çelik tesisleri ülke ihtiyâcını karşılayacak seviyededir. Sanayi, gelişmesini bütün sorumluluğu elinde tutmak şartıyla yabancı sermaye yardımıyla sürdürmektedir. Montaj sanâyiinin bulunduğu Cezâyir yavaş yavaş imâlat sanâyiine geçme çabaları içerisindedir.
1974’e kadar ticâretini sadece Fransa’yla yapmaktaydı. 1974-79 seneleri arasında Fransa’nın ticâret tekelinden kurtularak Amerika Birleşik Devletleri ağırlıklı bir ticaret politikası tâkip etmiştir. Genellikle ABD ve Avrupa ülkeleriyle yaptığı ticaretinde petrol, tabiî gaz, naranciye ve hurma ihraç ederken, makina, motorlu vâsıta, besin maddeleri, ilâç, elektronik âletler ithal eder. Limanları her tonajda geminin yanaşabilmesine müsâit olan Cezâyir kendi deniz filosunu yeterli seviyede kuramamıştır.
Ulaşım: Cezâyir’de gelişmiş bir kara yolu ağı vardır. Karayollarının uzunluğu 72.091 kilometreden fazladır. Tunus sınırından Fas sınırına kadar uzanan ana demiryolu hattı, ara yollarla limanlara bağlanır. Önemli limanları Cezâyir, Oran, Annaba, Arzev ve Bicâye’dir. Cezâyir Dârü’l-Beyda milletlerarası hava alanıdır.
DEVLETİN ADI
Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ
Cezayir
NÜFÛSU
25.866.000
YÜZÖLÇÜMÜ
2.381.741 km2
RESMÎ DİLİ
Arapça
DÎNİ
İslâmiyet
PARA BİRİMİ
Cezayir Dinarı
Kuzeyinde Akdeniz, kuzeydoğusunda Tunus, doğusunda Libya, güneyinde Nijer ve Mali, güneybatıda Moritanya, batıda Fas ile çevrili olan 2.381.741 km2 yüzölçümüyle Sudan’dan sonra Afrika’nın ikinci büyük ülkesi. Kuzeybatı Afrika’da yer alan Cezayir’in Akdeniz’de 1025 km uzunluğunda kıyısı vardır.
Târihi
Cezayir çok eski tarihlerde bir yerleşim merkeziydi. Bilinen en eski halk Berberilerdir. Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler gelmiştir.M.Ö. 814-813 yıllarında Kartacalıların eline geçen ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticâretinin önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgâl edilmiş olan Cezâyir’de halk, bu zamanlarda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. İslâmiyeti yaymak için dünyânın her tarafına dağılan Müslümanlar 7. asırda buralara gelmişlerdir. Abdullah bin Ebû Serh tarafından burası fethedilmiştir. Cezâyir halkı İslâmiyeti kabul etmiş, İslâm devletinin hâkim olduğu zamanlarda İslâmiyetin sâyesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslâm kültür, medeniyet ve âdetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhâfaza etmişlerdir.
On altıncı asırda Oruç ve Hızır (Barbaros Hayreddîn Paşa) reisler tarafından fethedilen Cezâyir, Akdeniz’i yağma, talan ve barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren Avrupalı korsanlara karşı mücâdele eden Müslüman leventlerin üssü hâline gelmiştir. Barbaros Hayreddîn Paşa daha sonra burayı Osmanlı Devletinin bir beylerbeyliği hâline getirmiştir. Üç asır Osmanlı idâresinde kalan Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır.
1830 senesinde Fransızlar, çok büyük deniz ve kara kuvvetleri ile uzun savaşlardan sonra ülkeyi ele geçirdiler. Bir sömürge idaresi kuran Fransızları halk hiçbir zaman kabul etmedi, devamlı ayaklanma teşebbüsleri içerisinde bulundu (Bkz. Abdülkâdir-i Cezâyirî). Fransa İkinci Dünyâ Savaşında (1942) Cezayir’i mukavemet merkezi olarak kullandı. Savaş bittikten sonra Cezâyirliler gösterdikleri fedâkârlığa karşılık bağımsızlık veya Fransızlarla aynı haklara sâhib olmak istediler. Bu istek Fransızlar tarafından büyük bir tepki ile karşılandı ve halk katledilmeye başlandı. 1789 Fransız İhtilâli ile her türlü hürriyetlerin yayıldığı ülke olduğu yıllarca söylenen Fransa, Cezâyir’deki insanlara bu hürriyeti tanımıyordu. İçindeki Haçlı rûhunu Cezâyirde’de göstermiş, kitle katliamı yapmıştır. Günümüzde, o zamandan kalma toplu mezarlar çıkmaktadır. 1948’de Fransa buranın sömürge değil, Fransa toprakları olduğunu îlân etti. Dış dünyâya karşı yapılan bu îlâna rağmen burayı bir sömürge olarak idâre etmeye çalışmışlar ve aslâ Cezayir halkına Fransızlarla eşit haklar tanımamışlardır. 1950 senesinden sonra Fransa’ya karşı mücâdelede teşkilâtlanmaya başlayan halk, muntazam bir ordu kurmayı başardı. 1954 senesinde bilfiil başlayan silâhlı mücâdele, 1956 senesinde bağımsızlığa kavuşan Fas ve Tunus’un da desteğini sağladı. Mücâdele 1962’de “Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlığını îlân etmesiyle netîcelendi.
Fransa’nın îtirâzlarına ramen 10 devlet tarafından bağımsızlığını îlân etmesinin hemen ardından tanınan Cezâyir, 1963 senesinde ilk anayasasını halk oyu ile kabul etmiştir. Bu anayasaya göre beş yıl için halk tarafından seçilen meclis yine beş yıl için Cumhurbaşkanını seçiyordu. Yürütme organı, Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından meydana gelmektedir. Bu ilk anayasa mûcibince seçilen ilk Cumhurbaşkanı Ahmed bin Bella 16 Haziran 1965’te Albay Huari Bumedyen tarafından bir darbe ile devrildi. Kurulan ihtilal konseyi tarafından 1978’e kadar idâre edilen ülke aynı sene kabul edilen yeni bir anayasa ile idâre edilmeye başlamıştır. 7 Şubat 1979’da Şadli bin Cedid devlet başkanı oldu. 1989’da Sosyalizme ilişkin bütün ifâdelerden temizlenen, siyâsal çoğunluk ilkesini kabul eden ve grev hakkı tanıyan yeni anayasa halk oylamasıyla kabul edildi. 26 Aralık 1991’de yapılan seçimlerin ilk turunda oyların % 85’ini alan İslâmî Selâmet Cephesi 288 milletvekili kazandı. Bunun üzerine seçimler iptal edildi. 16 Ocak 1992’de sürgünden dönen Budiyaf, Yüksek Devlet Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı oldu. 9 Şubat 1992’de 12 ay süreli sıkıyönetim îlân edildi. 4 Mart 1992’de İslâmî Selâmet Cephesi yasa dışı îlân edildi. Siyâsi faaliyetleri yasaklayan ve birçok kişiyi îdâm ettiren Budiyaf 29 Haziran 1992’de bir suikast neticesinde öldürüldü. Cezayir’de iç karışıklıklar hâlâ devam etmektedir (Aralık 1992).
Fizikî Yapı
Akdeniz’e paralel olan iki sıra hâlindeki Atlas Sıradağları ülkeyi birbirinden farklı üç coğrafi bölgeye ayırır. Büyük ve Küçük Atlaslar ismini alan sıradağlardan kuzeyde olan Küçük Atlaslar, pekçok vâdi ile sık sık parçalandığı için tepe mânâsına gelen “Tell” ismini alırlar. Bu sıradağlar ile Akdeniz kıyıları arasında kalan bölge ülkenin en bereketli topraklarının bulunduğu ovalık bir arâzidir. Kıyı bölgesinde doğudan batıya doğru gidildikçe Chliff (Şelif) Vâdisi yer alır. Bu vâdi diğer kıyı kesimlerine nazaran oldukça kıraç olup, daha sonra tekrar verimli toprakların başladığı “Oran Sahili” ismindeki bölge uzanır. Tell Dağları batıdan doğuya doğru gittikçe yükselmektedir. En yüksek yeri Djurdjura Tepesi olup, yüksekliği 2308 metredir. Güneydeki İkinci Atlas Sıradağları Büyük Atlas Sıradağları ismini alır. Bu dağ silsilesi ülke topraklarının büyük bir kısmını teşkil eden Büyük Sahra Çölü ile kıyı bölgesi arasında set vazîfesi görür.
Atlas Sıradağları arasında geniş ve yüksek havzalar vardır. Dağlardan çıkıp bu havzalardan geçen sular yine bu bölgede bulunan tuz göllerine dökülür. Bu göllerden en önemlileri Sctottech Chargui, Z.Chargui’dir. Platonun batı bölgesi yaklaşık 900 m yüksekliğe sahipken, doğu bölgesi 300 m civârında bir yüksekliktedir. Geniş çayırlıklara sahib olan yaylanın güneyindeki Büyük Atlas (Sahra Atlasları)Sıradağlarının en yüksek yeri 2328 m ile Cebel Chelia Tepesidir. Sahra Atlaslarının hemen güneyinde Büyük Sahra Çölü başlar. Yüzölçümü yaklaşık 1.995.000 km2 olan Cezayir Sahrası yüksekliği birkaç yüz metreyi geçmeyen düzlük şeklindedir. Güneyinde ise 3000 metreyi bulan volkanik dağlar mevcuttur. Buradaki Haggar (Ahaggar) Dağlarındaki Tahat Tepesi, yaklaşık 2918 m ile bölgenin en yüksek yeri olup, dorukları kışın karlarla kaplıdır. Sahra yüzey şekilleri olarak iki kısımdır. Birincisi “erg” adı verilen kumlarla kaplı kısmı, diğeri ise “hammada” denilen çakıl taşlarıyla örtülü kısımdır. Kumlu olan bölgedeki kumlar tepeler hâlide sahrayı kaplar. Bu kum tepeleri rüzgâr ve fırtınaların tesiriyle sık sık yer değiştirirler. Büyük sahrada yeraltı sularının çıktığı sulanabilen yerlerde vahalar bulunur. Dağlardan çıkan akarsular genellikle tuzlu göllere dökülürken bâzıları da sahranın kuzey kısmında bir müddet sonra kaybolurlar. Pek fazla büyük akarsuyu yoktur.
İklim
Cezâyir üç farklı iklime sâhiptir. Tell Dağları ile Akdeniz sâhilleri arasında kalan kıyı bölgesinde tipik Akdeniz iklimi hüküm sürerken iki dağ silsilesi arasında daha sert bir iklim hâkimdir. Sahra Atlaslarının güneyinden îtibâren yer alan çölde ise çöl ikliminin en belirgin özellikleri görülür. Yazların sıcak ve kurak, kışların ise ılık ve yağışlı geçtiği kıyı bölgesinde senelik yağış miktarı ortalama 500 mm civârındadır. Senelik sıcaklık ortalaması ise yazın 25°C, kışın ise 10°C civarındadır. Yazların çok sıcak ve kurak, kışların ise çok soğuk olduğu yayla bölgesinde kara iklimine benzer bir iklim hakimdir. Senelik yağış 250-400 mm arasında değişir, sahrada yazın gündüz 50°C’ye varan sıcaklık gece 10°C’ye kadar düşer. Gece ile gündüz arasındaki bu sıcaklık farkı kışın daha da artar. Kış mevsiminde gece sıcaklığın 0°C’nin altına düştüğü vâkidir. Şiddetli kum fırtınalarının estiği, senelerce bir damla yağmur yağmadığı sahrada bâzan sağnak hâlinde yağmurlar da görülür.
Tabiî Kaynaklar
Bitki örtüsü bakımından oldukça fakir bir ülke olan Cezayir’in kıyı bölgesinde Akdeniz bitki örtüsü olan sert yapraklı bodur maki topluluğu görülür. Tell Dağlarına doğru çıktıkça yağışlı bölgelerde meşe, mantar meşesi ve çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık bölge yer alır. Çayırlarla kaplı olan yayladan sonra Sahra Atlaslarının tepelerinden îtibaren başlayan sahrada yer yer çöl bitki örtüsü hakimdir. Sahradaki vahalarda palmiye ağaçları bulunur. Yabanî hayvanlar bakımından da pek önemli bir özelliği olmayan Cezâyir mâden bakımından çok zengindir. Tell bölgesinde demir, Tunus yakınlarında fosfat, magnezyum, volfram, kalay, altın ve elmas mâdenleri önemli miktarlarda olmasına karşılık kömür mâdenleri oldukça azdır. Petrol ve tabiî gaz yeraltı kaynaklarının en mühimleridir. Tabiî gaz rezervinde dünyanın en zengin ülkesidir. Sahra’da çırakılan petrol ve tabiî gaz Hassi Messaoud ve Libya sınırındaki Ejdele bölgelerinde bol bulunmaktadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
25.866.000 civârında olan nüfûsu, Berberîler ve Araplar meydana getirmektedir. Fransa sömürgesi olduğu senelerde buraya yerleşmiş bulunan Avrupalıların pekçoğu bağımsızlıktan sonra ülkelerine dönmüşlerse de hâlen önemli miktarda Avrupalı vardır. Ülkenin asıl yerlileri olan Berberîlerin bir kısmı göçebe hayâtı yaşar. Halkının hemen hemen tamâmının Müslüman olmasına ve Arapça konuşmasına rağmen ulaşılması zor olan kuytu yerlerde yaşayan Berberîler çok eski çağlardan beri gelen gelenekleriyle Fenike menşeli bir alfabeye sâhip dillerini devâm ettirmektedir. Konuşulan diğer diller arasında Fransızca Berberîceden sonra gelir. Osmanlı eserleri ve kültürünün hâkim olduğu Cezâyir’de halkın dörtte üçü Akdeniz kıyı şeridinde yaşar. Kuzeyde km2ye 470 kişi olan yoğunluk, sahrada 3.5 km2ye bir kişi şeklinde çok büyük bir farklılık gösterir. Nüfus artışının % 32 olduğu ülkede halkın % 52’si şehirlerde geri kalanı ise köylerde, vahalarda ve göçebe olarak yaşar.
Okur-yazar oranının % 42 olduğu Cezâyir’de sekiz yıllık ilk öğretim parasız ve mecburidir. Ülkede okul ve öğretmen yetersizliği, bu yönde yapılan çalışmaların hızının nüfus artışına göre düşük olması mecburi öğretimin tatbik edilmesini engellemektedir. Cezâyir, Oran ve Kostantin Üniversiteleri olmak üzere toplam üç üniversitesi vardır. Ülkenin kültür merkezi durumundaki şehri aynı zamanda başşehri olan Cezâyir’dir.
Siyâsî Hayat
1965’te Ahmed bin Bella’yı deviren Albay Bumedyen kurduğu bir devrim komitesi ile ülkeyi yönetmiştir. 1976 senesinde halk oyuna sunulan bir anayasa kabul etmiştir. 27 Aralık 1978’de Bumedyen’in ölümü üzerine yapılan millî özgürlük cephesinin (Şubat 1979) kongesinde Albay Şadli Bin Cedid devlet başkanı seçilmiştir. 18 yaşını dolduran her Cezâyirlinin oy kullanma hakkına sâhib olduğu ülke, Birleşmiş Milletler, Arap Birliği Teşkilâtı ve Bloksuz Ülkeler Teşkilâtına bağlıdır.
Ekonomi
Cezâyir’in ekonomisi tarıma ve petrola dayanmaktadır. Bağımsızlığını kazanmasından sonra bir ara ekonomik buhran geçiren ülke, hazırlanan kalkınma plânları çerçevesinde bu sıkıntıları her geçen gün bertaraf etmektedir.
Ülkede tarımın önemi büyüktür. Çalışan nüfûsun % 50’sinin tarımla uğraşmasına rağmen, tarıma müsâit arâzilerin az olması ve tarımın modern usûllerle yapılmaması sebebiyle yetiştirdikleri besin maddeleri ülke ihtiyacını karşılayacak seviyede değildir. Yetiştirdiği ürünlerin başında buğday, üzüm, arpa, hurma ve sebze gelmektedir. Tarım daha ziyade ülkenin kuzeyinde ve Akdeniz kıyılarında yapılır. Akdeniz kıyılarında nârenciye, bilhassa üzüm-zeytin ve tütün üretimi önemlidir. Halkın bir kısmı özelikle göçebe yaşayanlar havancılıkla uğraşır. İlkel usûllerle yapılan hayvancılıkta en çok küçük baş hayvanlar yetiştirilir. Koyun, keçi, sığır, deve ve eşek en çok beslenen hayvanlardır. Ülke, ekonomisinin açığını mâdenleriyle kapatmaya çalışmaktadır. 1956 senesinde bulunan petrol ve tabiî gaz yatakları dünyânın en zengin yatakları arasındadır. Özellikle Doğu Sahra’daki Hassı Messaoud civârında çıkarılan petrol ile Batı Sahra’daki Hassi-R’Mel yataklarından çıkarılan tabiî gaz ihraç ürünlerinin başında gelir. Demir, fosfat, kurşun, çinko, kükürt, civa ve kömür mâdenlerinin de işletildiği Cezâyir’de petrol, tabiî gaz ve diğer mâdenlerden elde edilen gelir sanâyi ve tarıma sermâye olarak kullanılmaktadır.
Petrol sanâyiinin süratle geliştiği Cezâyir’de gübre, plastik ve kimyevî maddeler üretilir. Annaba’daki demir-çelik tesisleri ülke ihtiyâcını karşılayacak seviyededir. Sanayi, gelişmesini bütün sorumluluğu elinde tutmak şartıyla yabancı sermaye yardımıyla sürdürmektedir. Montaj sanâyiinin bulunduğu Cezâyir yavaş yavaş imâlat sanâyiine geçme çabaları içerisindedir.
1974’e kadar ticâretini sadece Fransa’yla yapmaktaydı. 1974-79 seneleri arasında Fransa’nın ticâret tekelinden kurtularak Amerika Birleşik Devletleri ağırlıklı bir ticaret politikası tâkip etmiştir. Genellikle ABD ve Avrupa ülkeleriyle yaptığı ticaretinde petrol, tabiî gaz, naranciye ve hurma ihraç ederken, makina, motorlu vâsıta, besin maddeleri, ilâç, elektronik âletler ithal eder. Limanları her tonajda geminin yanaşabilmesine müsâit olan Cezâyir kendi deniz filosunu yeterli seviyede kuramamıştır.
Ulaşım: Cezâyir’de gelişmiş bir kara yolu ağı vardır. Karayollarının uzunluğu 72.091 kilometreden fazladır. Tunus sınırından Fas sınırına kadar uzanan ana demiryolu hattı, ara yollarla limanlara bağlanır. Önemli limanları Cezâyir, Oran, Annaba, Arzev ve Bicâye’dir. Cezâyir Dârü’l-Beyda milletlerarası hava alanıdır.
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca