05-24-2018, 08:01 PM
(This post was last modified: 06-01-2022, 08:06 PM by RasitTunca.)
Allah’ın Veli Kulları (Dostları) Görüldükleri Zaman Allah Hatıra Gelir
(Kar©glanin 28 Nisan 2018 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn.
Meali :
Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, üzülmeyecekler de.
Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 62. aye
"Allah’ın veli kulları kimlerdir?" diye sorulduğunda,
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Onlar öyle kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allah Celle Celaluhu hatıra gelir."
( Hadis-i Şerif , Taberi, 4/2731)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
İbn-i Ömer (Radiyallahu anhuma)’dan Rasûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki:
خِيَارُكُمْ مِنْ ذَكَّرَكُمْ بِاللهِ رُؤْيَتُهُ وَزَادَ عِلْمِكُمْ مَنْطِقُهُ وَرَغَّبَكُمْ فِى الْاَخِرَةِ عَمَلُهُ الحكيم
عن ابن عمر
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Meclisinde bulunacağınız en hayırlı kimseler, görüldüğünde size Allah'ı hatırlatan, konuşması ilminize bereket katan ve ameli âhirate rağbetinizi artıran sâlihlerdir.”
( Hadis-i Şerif ,Ebu Yalâ, Musned, 4, 326 (No:2437); Suyuti, Câmiu's sağir,1, 617 (No: 3995); Munavi, Feyzul Kadir, 3, 467-468)
"... Esma bint-i Yezîd (Radıyailâhu Anha)'dan rivayet edildiğine göre; Kendisi Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in (sahâbîlerine) :
«Dikkat ediniz! Ben size en hayırlı olanlarınızı bildirmeyeyim mi?» buyurduğuna,
sahâbîlerin (de) : Belâ (yâni bize bildir) Yâ Rasûlallah, diye karşılık vermişler.
Rasûl-u Ekram (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in (bunun üzerine) : "Sizin en hayırlılarınız o (mu'min) kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah (Azze ve Celle) hatırlanır", buyurduğuna şâhid olmuştur."
(İbn Mâce, Zuhd, Bab 4, Hadis no: 4119)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Bu ummet içerisinde Allah’ın en hayırlı kulları, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir.”
(Elbâni, Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha, 2849)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Dostun hayırlısı; Allah'ı zikrettiğinde sana yardım eden, O'nu unuttuğunda sana hatırlatandır”
(Suyutî, Camiu’s-sağir, 2/11)
İbn Ebî’d-Dunya’nın Hasan-ı Basrî’den rivayet ettiği bu hadis murseldir.
“Bazı insanlar Zikrullahın anahtarlarıdır. Bunlar görülünce, Allah zikredilir - hatırlanır - anılır.”
(Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 10/78)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Allah’ın kullarından en hayırlı olanları görüldükleri zaman Allah hatıra gelir. Allah’ın kullarından en kötüleri ise, fitnecilik için söz gezdiren, birbirini seven kimselerin arasını açan ve mâsum insanları günaha ve sıkıntıya sokmak isteyen kimselerdir."
(Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, h. no: 13140)
"Hangi kimselerle beraber olmak daha hayırlıdır?" diye sordular.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Görülmesi Allah'ı hatırlatan kimselerle."
(Mecmâu'z Zavaid, 1/226)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Ummetimin en hayırlıları, görüldüklerinde Allah hatırlanan kimselerdir. En şerlileri ise, söz götürüb getiren, birbirini seven insanların arasını açan, suçsuz ve mâsumlara sıkıntı vermeyi meslek edinen kimselerdir."
(Musned, IV/277)
Veli Demek Nedir? Evliya Demek Nedir? Allahin Veli Kullari Varmidir?
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاللّهُ وَلِيُّ الْمُؤْمِنِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
vallâhu veliyyul mu’minîn.
Meali :
Allah mü’min’lerin dostudur.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 68. ayetten pasaj
Veli Demek : Allah Dostu yani Allah in buyruklarina tabi olup, inanip itaat eden kimseler demekdir, ve Allah a dost olmuş ve, Allahi seven, ve Allah in da onlari sevdigi kullari demektir. Evliya ise, Velinin cogulu demekdir, yani cokca veli kulu, cokca seveni (günümüzün dili ile Fun veya fun club misali), yani Allahi seven bir cok kullari, ve Allahin da onlari sevdigi, dost edindigi (Fun clubune kabul ettigi) bircok kulu demekdir. ve yukardaki ayette ise, "Allah müminlerin velisi, dostudur" buyrulmakda, ve öyle olunca, iman edip itaat eden, Allahin emirlerine uyup, yasaklarindan sakinan kullari, Allahin dostlaridir.
ancak ilgili ayette: “Müminler Allah’ın evliyasıdır.” denilmemiş, “Allah müminlerin velisidir dostu ve yardımcısıdır.” mealindeki ifadeye yer verilmiştir. Bu iki ifade arasında çok fark vardır.
“velayet” bir cihetle iki kısımdır:
a) Velayet-i amme: Bu velayet her mümin için geçerlidir. Allah’a iman eden her mümin Allah’ı sevip saydığı ve Onu dost ve yardımcı kabul ettiği için, bu manada Onun velisidir.
b) Velayet-i hassa: Bu velayet, normal müminlerin ötesinde Allah’a itaat eden, Onu sevip sayan, Ona yakınlık ve dostluk kuran ve Evliya dediğimiz kimselerin velayetidir.
İşte “Allah velilerini, kullarının içinde gizlemiş.” sözü bu velilik için geçerlidir...[1]
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:
"Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.
( Hadis-i Şerif , Buhârî, Rikak 38)
Velayet-i hassa denilen makamdaki kimseler, bu hadisde gecen Allah a kurbiyet kazanmiş kullaridir, yani O nlar, O nun ile konuşur, O nun ile görür, O nun ile tutar, O nun ile yürür, yani O ndan bir an bile gafil kalmayan kullar zümresi demekde budur.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنْ أَوْلِيَآؤُهُ إِلاَّ الْمُتَّقُونَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
in evliyâuhû illâl muttakûne ve lâkinne ekserehum lâ ya'lemûn
Meali :
O’nun evliyâsı (yakınları-yardımcıları) sadece takva sahipleridir.
Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 34. ayetten pasaj
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tensurûllâhe yansurkum ve yusebbit akdâmekum.
Meali :
Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
Sadakallahul Aziym MUHAMMED Suresi 7. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا كُونوا أَنصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللَّهِ فَآَمَنَت طَّائِفَةٌ مِّن بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَت طَّائِفَةٌ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آَمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsâbnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), fe âmenet tâifetun min benî isrâîle ve keferet tâifetun, fe eyyednâllezîne âmenû alâ aduvvihim fe asbehû zâhirîn
Meali :
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nasıl ki Meryem oğlu İsa da havarilere, “Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?” demişti. Havariler de, “Biz Allah’ın yardımcılarıyız” demişlerdi. Bunun üzerine İsrailoğullarından bir kesim inanmış, bir kesim de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.
Sadakallahul Aziym SAFF Suresi 14. ayet
Bir Konu Bir Yorum "Âlimin yüzüne bakmak ibadettir
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Âlim ile oturmak, yüzüne bakmak ibadettir.
( Hadis-i Şerif , Hâkim)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kâbe’ye, ana babanın yüzüne ve Mushaf’a bakmak, Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Üç şeye bakmak ibadettir: Ana babanın yüzüne, Mushaf’a ve denize bakmak
( Hadis-i Şerif , Ebu Nuaym)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Şu beş şey ibadettendir: Az yiyip içmek, camide oturmak, Beytullaha bakmak, Mushaf’ı açıp okumadan bakmak ve salih âlimin yüzüne bakmak.
( Hadis-i Şerif , Deylemi)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ali’nin güzel yüzüne bakmak ibadettir. (Hazret-i Ali, Eshab-ı kiramın en âlimlerinden birisi idi.)
( Hadis-i Şerif , Hâkim)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ali’nin yüzüne nazar etmek ibadettir.
( Hadis-i Şerif , C.Y.Güzin)
Hocanin birisi diyor ki : adamin birine bakmak, 500 yillik ihlasli amelden daha faziletliymiş diye, bir admanin yanina gidip gelip ona bakiyorlar, bu kadar beleşci müslümanlik olmaz diyor, öyle olsaydi, ashab sadece muhammede bakarlardi, ibadet falanda etmezlerdi, oysaki ibdet olacak olan onun sünneti, onun dediklerini tutmak, kuran ve sünnete uyup, uygulamakdir, yoksa yüzüne bakmak degildir diyor.
Bu Konuya yorumumuz :
Bunu daha önceki vaazlarimizda anlattik, inşallah bir risale olarak da yazip, yeniden yayinlariz, o vaazi bulup, dinleyip, anlattiklarimizi kaleme alacak birisi yokmu yani?
Dedik ki bir berber, yanina kücük bir cocugu cirak alir, ve o cocuk, o berberin yaninda o traş ederken, ona baka baka traşi ögrenir, ve ilk günlerde ancak, akşam kapanirken, dükkani süpürmek müşteriye kolanya tutmak, ustaya makas bicak jilet hazirlamak, veya müşterinin boynuna örtüyü sarmak kadar kolay işleri yapar, amma berberlik, traş etme sanati, öyle hemen iki günde ögrenilmez, bir sene iki sene,... gibi tecrübe ister, ve bir gün eger ögrendi ise, güvendigi bir müşterisine teklif edip, berber onun traşini ciraaginin yapmasini ister, ve eger işte bu hakkal yakin derecesine cikan cirak, eger başarabilirse, artik kalfaliga gecer demişdik, ve önce bir ilim, ilmel yakin, sonra aynel yakin, sonrada hakkal yakin ögrenilir diye bahsetmişdik, ve işte muhammede bakan ashab, namaz nasil kilinir, oruc nasil tutlur, hac nasil yapilir, bir gün yine o gibi giyinmeyi ögrendi, o gibi tirnak kesmesini ögrendi, bugün bizler nasil seve seve onun sünnetlerine uymak için, nasil namaz kilabiliyorsak, yahuttta sagdan giyip sagdan yiyorsak, yine tirnaklarmizi bile, onun gibi kesiyorsak, işde ashabin, onu ne kadar cok bakip izledikleri, ve o ne yaptiysa aynini taklid ettikleri için, bizler bu gün bilip yapabiliyoruz, onlar bakmasalardi ona, biz nereden duyacak ögrenecekdik, muhammedin bunlari böyle yaptigini, ve öyle olunca, Allahin veli kullari ise, işte onlarda O nun mirasini devralan, zamanin müceddidirler, ve onlarda muhammedin sünnetilerinden bir cikarima gidip, bu günün fiil ve amlerinde onu tatbik edenlerdir, mesela internet nasili kullanilir, yahut patates yenirmi, yahut su hangi bardak ile icilir, yeni bardaklardan nasil icilir, misavak yerine diş fircasi kullansak olurmu, elimizil yemek yerine kaşik kullansak olurmu, taharet kagitla yerterli olurmu gibi sorulara cevap olcak bir yöntem geliştirirler, onlarda hayat tarzlarinda, bir sünnet ve yol izlerler ki, Allahin emrine muhalefelet etmeyen bir yaşayiş tarzi, işde onlarada bakmak gözetlemek böylecece bunlari ögrenme hususunda ibadettir sevaptir, cünkü gelecekdeki insanlarin, bu günün yeni icadlarinin kullanimi nasil olmali diye muhammede soramayiz degilmi, o yokdu ama, bu mirasi devralan bugünün alimlerindende, bu icadlarin kullanma sünneti sakli, yarinlarda, onlari kullanacak genc müminler de, bir evliyanin bunlari kullanmadaki sünnetine ittiba ederse, yahut mehdiye ittiba ederse, yine salih amel etmiş olurlar deglimi, şimdi muhammedi kabrinden kaldirip, "ya muhammed facebookda hesap acalimmi? acmayalimmi? diyemi soracagiz, yoksa yeni bir ilmi, bunu nasli kulanmakda ona bakip bu sünneti ögrencegiz haaa, eey M. hoca, sadece alime bakmak elbet yeterli degil, bizatihi tatbikde lazim tabiki, aynen ciragin on gün, iki ay, 3 yil ustasi olan berbere bakdikdan sonra, alip bir müşteriyi traş etmesi gibi, önce bir ilmi ögrenip, sonra onu zamanin alimi ve veli kullari nasil kullaniyor bakip, sonrada sende o sünnete uygun tatbik edip kullanman işde, bu ilmi daha ileriye taşimak olur, hakkal yakin ögrenme ve yaşaman demek, öyle olunca bir fiil taat ve ibadete dönüşdü işde bu sayede, ve sena sevab kazandiran bir amel oldu, cünkü muhammedin sagdan giyme sünnetini uyguladikca, sen nasil sevap kazanirsan, ayni bu gün face ve tiwitter hesap acip acmamakda elinde, ve eger dogru kullanirsan, sen yine sevap kazanabilirisin, ama nasil kullanirsan? bunu bir alimden ögrenip tatbik edersen, tabiki de sevap kazanirsin, yani bu bir misal M. hoca, anladinmi! yani yok öyle yüze bakmakla ibadet sevabi deme sakin bu yüze bakmakdan ibaret degil, yoksa cok zarar edersin, yarin ruzu mehşerde senden davaci olurum, insanlari bundan uzaklaştirdigin için.
---------------
Bir Amerikali vaiz kadin diyor ki : Biz diyor mehdiye (veya isaya ve jesusa) niye yardım edecegiz, Allah kiyamet ile 11 milyar insani öldürsün diyemi yardım edecegiz, Allah bu 11 milyar insani niye öldürcek, yada öldürcekdi niye yaratti madem, ve biz niye ona yardım edelim diyor, ve mehdiye ve Allaha savaş acmiş oluyorlar, ve sebebleride bariz ve acik, peki ne cevap verelim? evet
Elcevap :
Annen ve baban birlikte olup, seni dünyaya getirdiler, sen yokdun, varlikda bile degildin, ve varliga geldin, ve var olma sevincini yaşadin, ceşitli lokmalarla seni beslediler büyüttüler, ve bir gün, daha cocuk iken, sen yanliş şeyler yapacakken, baban sana bir tokat atip seni durdurdu, yada azarladi seni durdurdu ki yanliş yapmayasin diye, amma o yanliş, ona göre bir yanliş, senin acindan, o yanliş degil olabilir, ama onun kuralina göre onlar yanliş, ve seni durdurur, ve "bu yasak, yapma!" dedi diye, sen anneni veya babani sevmemeyide ögrenirisin, anna ve baba o kadar cok iyi degilmiş demeye başlarsin. Halbuki o ana ve baba, senin, vatana, millete, ve ailesine ve coluk cocguna, iyi bir anne ve baba, ve vatandaş olarak yetişmen için gayret ediyordu, belkide dindardi, yine Allah a kitaba ve dine aykiri hareket etmene engel olmaya calişiyordur, senin bunun için annene kizma hakkin varmi? ve yine başka bir hal evet dünyada böyle bir hak yok, annen sana hayat bahşetti ama, senden onu alma hakki yok, yasalar ile böyle bir hak yok, yani sana kizinca seni öldürme hakki yok degilmi, peki Allah niye öldürüyor o zaman deyince
Dedikya bir gün insanlik cennete varinca, yada cennet olmuş vakte erince, artik ölüm öldürülmüş olacak, ölümsüzlük keşfedilmiş olcak, insani öldüren nasil ana babasi degil de, insanin yaptigi hatalari, yada yanliş beslenmeleri, yada ihtiyarlamasi ise, öyle olunca ölümü öldürmekden öncede, önce gencligin sirri keşfedilmeli dedik, ve muhammedin sünnetleri ve sözlerinde bunuda, cennetlikler 30 veya 33 yaşinda olcaklar dedigini biliyoruz, hatta bir kadin ashaba şaka yollu :
Taberani Hz. Aişe’den naklen konuyla ilgili olayı şöyle aktarmıştır:
“Bir gün Ensar kadınlarından yaşlı bir kadın Resulullah’ın (asm) yanına geldi ve “Ya Resulellah! Allah’ın beni cennete koyması için dua buyur!” dedi.
Hz. Peygamber: “Şu bir gerçek ki yaşlılar cennete gitmezler.” buyurdu ve (namaz vakti olduğu için) namaz kılmak için camiye gitti.
Hz. Aişe’nin yanına (eve) döndüğünde Hz. Aişe: “Ya Resulallah! Senin ö sözünden ötürü gerçekten büyük bir sıkıntı ve dehşet aldım.” dedi. Resulullah:
“O söylediklerim doğrudur. Çünkü Allah kadınları cennete koyduğu zaman onları (yaşlı olarak değil) genç kızlar haline çevirir, buyurdu.”
( Hadis-i Şerif , Taberanî, Evsat, 5/357)
Bu hadisin yorumu ise, biz dünlerin cennetiyiz,yarinlarda bizlerin cenneti tezimize uygun, her yeni dogan fatma, hatice, ali, cocuk dogup, sonra genc kiz ve delikanli olmakda, onlarin dogdugu yer, doguranlarin cenneti olmakda ise, bu hadis de de böyle bir hal olabilir.
ve yine Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Cennet halkı kıyamet günü Âdem’in suretinde, otuz üç yaşında, karagözlü bir sima hâlinde haşr edilirler. Sonra cennette bulunan bir ağacın yanına götürülürler ve ondan elbise giyinirler, artık ne elbiseleri eskir ve ne de gençlikleri kaybolur.”
( Hadis-i Şerif ,Kenzu’l-Ummal, H. No: 39383)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“(Ruh üflenmiş) bir düşükten bir pirifâniye kadar (cennetlik olan) her kes otuz üç yaşında, Âdem’in suretinde, Yusuf’un güzelliğinde, Eyyub’un ahlakında bıyıklı, bedenleri kılsız ve karagözlü bir simayla haşr edilirler.”(Bu günün genclerinin sixpack görünmek için gögüs killarini felan aldirmalari temsili olabilir)
( Hadis-i Şerif , H. No: 39384)
zaten sen o günlere ersen artik ölmeyeceksin ey Amerikali Vaiz Teyze, ancak bugünlerde ölüm var, ve genclikde bir SIR, öyle olunca, niye musanin cep telefonu yokdu diye, musa rabbina itirazmi etsin gidipde, muhamed niye benim ferrarim yokduda, mehdinin vaktinde ferrari , porshce arablar var ucaklar var diye şikayetmi etsin, zaman ve insanligin gelişmesi ve dünyanin imari bir sürec ve zaman istiyor.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Alametlerin birbiri arkasından gelmesi, aynı ipte dizili incilerin peş peşe dökülmesi gibidir.”
( Hadis-i Şerif , İbni Hibban Sahih 1883, Mecmau’z-Zevaid 7/331, Taberani Mucemu’l-Evsat, Albani Sahihu’l-Cami 3227)
işde yeni alametler, birbir boncuklarin dökülmesi gibi hizla takip ediyor, belki o günlere biz bile erişiriz, yani öyle olunce seni yaratan, seni var ederken, beslerken büyütürken iyide, verdigini geri isteyincemi kötü oldu, evet bizler dünyadayiz, ve mesela evin vardir, kiraya verirsin, ve sonra evin lazim olur, yada daha iyi kira veren biri gelmiştir, eski kiraciya cik deyince, senden kötü ev sahibi olmaz, sen en kötü insansindir artik onu için, yine birine borc para veririsin, ve zaman gecer gelmez, ve seninde paraya ihtiyacin olur, ve geri isteyince parani, senden kötü kimse olmaz, Allah da verdiği cani geri isteyince, bazilarinin aklinda ve fikrinde ondan kötü kimse yokdur, ki o geri alirda seni başka bir yerde başka bir memlekette ve zamanda, yeni bir cocuk, taze, teri taze cocuk olarak yeniden dünyaya getirir, halbuki sen, o eski kaportan olan bedeninde kalsan, yaşamak daha zor olcak, cünkü gencligin sirri cözülmedi, ve Allah insanliga bunun için yardım edip, onu öldürüpde yeniden dogurtuyor ve, öyle ounca, sen yeni ve ahir zamanda, bir başka bedene cikmak durumundasin, belki eskisini hatirliyorsun, belki hatirlamiyorsun, amma bir gün gencligin sirrida cözülcek, bir gün ölümün sirrida cözülcek, işde o günlerde, Allah artik insanlari öldürmeyecek, ve vaiz teyze Allahin kasdi belkide 11 milyonu öldürmek falan degil, amma mesela bir cocuk, oynamak için oyuncaklarini cikarip, oynar oynar sonundan bikar, yemek yemesi lazim, uyumasi lazim, ve o uyuyunca belki annesi oyuncaklarini toplar, ve kutuya koyar, yarin başka gün, ve yine oynamak isterse, kutundan yine cikarip oynar, öyle olunca hayat oyuncaklarla oynamak gibi, artik bikinca, bu dünyadan göc olunuyur, öyle olunca eger insan her eski hayatini hatirlasa idi, bikardi yorulurdu belkide degilmi, cocuk bazi oyuncaklardan bikar, ve oynamak istemez, ve onlar kutunun en dibinde kalir, onlarla oynamaz artik, yeni oyuncaklar ister degilmi, Allah da yeni bedenler ve ve yeni yerler ve yeni buluşlar ile, insanoglunu teri tapteze tutmakda, zaten Allah kulllarini cok sever, diyor ki muhammed :
Kudsî hadiste şöyle bildiriliyor:
– Rabbimiz kulunun işlediği amelleri içinde en çok tövbesini sever.
– Neden?
– Çünkü tövbe eden kul cehennemden kurtulur da ondan. Rabbimiz de kulunu cehennemden kurtaran ameli çok sever. Hatta bir ana, yavrusunu ateşe atmayı nasıl istemezse, Rabbimiz de kulunu cehenneme atmayı ondan çok daha fazla istemez.
Nitekim bir defasında ashabdan biri bir çocukluk hatırasını anlatırken demişti ki:
– Çalılıkta dolaşırken, bulduğum bir kuş yuvasından yavruları alıp koynuma koymuştum. Tam bu sırada yavrunun anası başımda dolaşmaya başladı, acıdım, yavruları bırakmak için ihramımı açmaya çalıştığım sırada kuş hemen koynumdaki yavrusunun yanına daldı, kanatlarını yavruları üzerine gerip kollamaya başladı.
Efendimiz (asm)'in buna sorusu şöyle oldu:
– Bu annenin yavrusuna bu kadar acıması sizi hayrete mi düşürdü?
Efendimiz (sav) şunu ilave etti:
– Hiç şüpheniz olmasın, Allah (cc)'ın kullarına acıması, bu annenin acımasından (kıyas kabul etmeyecek derecede) fazladır.
Bir defasında kadının biri çocuğunu kaybetmiş, deli gibi bir oraya bir buraya koşuyor, yavrusunu arıyor, bulduğu yabancı çocukları da bağrına basıp hemen oracıkta emdiriyordu.
Kadının bu heyecanını gören Efendimiz (asm) yanındakilere sordu:
– Böylesine şefkatli şu kadın hiç yavrusunu ateşe atar mı?
– Atmaz, dediler.
Efendimiz (asm) de tasdik etti;
– Ben de öyle biliyorum, atmaz, dedikten sonra buyurdu ki:
– İşte Allah (cc) da bu kadından çok fazla merhametlidir. Kullarını ateşe atmaz, onlar kendilerini ateşlik amelin içine atmadıkça!
Evet, evet. Allah (cc) kullarını ateşe atmaz, kullar kendilerini ateşlik işin içine atmadıkça!
Bir yolculuktan dönülüyordu. Mola verilmiş, bir kadın da ateş yakarak hazırlık yapmaya başlamıştı. Ateşin alevleri yükselince kadın koşuşturan çocuğunun ateşe düşmesinden korktuğu için hemen onu bağrına bastı ve ateşe düşmesi halindeki dehşeti de tasavvur ederek buna gönlünün dayanamayacağını hayal edip orada bulunan Efendimiz (asm)'e dönerek sordu:
– Sen Allah (cc)'ın peygamberisin değil mi? Efendimiz (asm) de
– Hiç şüphen olmasın, buyurdu.
Bunun üzerine kadın şöyle dedi:
– Allah (cc)'ın kullarına merhameti bir ananın yavrusuna olan merhametinden daha çok değil mi?
Efendimiz (asm):
– Hiç şüphen olmasın öyledir, buyurunca kadın:
– Öyle ise bir ana yavrusunu ateşe atmaz, diye sızlandı.
Efendimiz (asm)'in gözleri yaşardı da buyurdu ki:
– Yüce Allah (cc) ancak kendisine isyan edenleri ateşe atar. Müstahak olmayanları asla!..
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِّمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لله وَهُوَ مُحْسِنٌ واتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen). Vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ
Meali :
Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah, İbrahim’in ümmetini hanif İbrahim’i de onlara Halil eyledi.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 125. ayet
yani öyle olunca Hz. ibrahimin dini, bizimde hanif dinimiz demekdir, peki biz hanif ne demek diye nasil acikladik, yani Hanif bekci veya korucu ve koruyucu demek demişdik
yani ibrahimin dinini kimler koruyabilir, tabiki ona inen yasaklari yapmayan, sevaplarida yapan kullar, onun dininin koruyuculari ve hanifleri demek olur, halil demek ise hulul etmek demek, ve dedikki muhamed ümmeti için, muhammedin dünyaya dagilmiş olan parcalari olan eti kani cani, yani ümmetinde dagilmis parcalari demek dedik, yani birisi onun misavak tutuşunda kabul olmuş ameli olmuş artik o hep öyle misavak ve firca tutuyor, yine birisi yün takke giymesi olmuş,.... Hz. ibrahim için ise millet kavrami var kuranda, ümmet degil, yani bir büyük boy.
Yani mesela gezegenlerimiz ve güneş bir sistem, güneş sistemimizin üstünde ise galaksimiz var, güneşimiz ise galaksideki bir ana yildiza tabi olarak, galaksi icinde bir harekete sahip yani, yine o galaksi bir nebule icinde belki, yani yine başka bir misal ile tirnak parmaga bagli, parmak ele bagli, el kola bagli gibi, yani öyle olunca muhmmed ümmeti, ibrahim milletinden kasit da budur, ibrahimin icinde, biz sanki galaksinin icndeki güneş sistemiyiz demekdir gibi, öyle olunca, halillik ise hulul eden demek, Allah hulul etmez diyenlere kapi gibi ayet, ve diyorki ibrahimi milletine halil eyledi, yani dost eyledi, veya ibrahim milletinin gözünde hulul etti, ve Allah yeryüzünde Adem ile hulul eyledi ve yeryüzünde gezdi ve yeryüzünü inşa ve imar etti, amma ibrahim vaktinde, ibrahim ile hulul eyledi, adem ile halife eyledi, ibrahim ile hulul eyledi ve muhmmed ile et ve kan eyledi, yani bedenin parcaciklari gibi, hücre, et ,kan, kemik, böbrek, dalak gibi, işde Hz. Ademi Halife eyledi ibrahimi halil eyledi onun ümmetini bu dinin bekcisi olan hanif eyledi, sonra muhammedi rasul eyledi, ona tabi olanlarida ümmet eyledi, ve parca ve bütün ilişkisi sadece yani.
---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Mehdi Aleyhisselâm’ın ordusu ve askeri, geceleri kaim, ve gündüzlerie iş ve aşinda dirlar. Allah onun (Hz.Mehdi (as)'ın) muhabbetini insanların kalplerine yerleştirecektir. Böylece onlar, gündüzleri arslan kesilen ve geceleri de ibadetle geçiren bir toplum olacaklar. Gündüz güneş gibidirler gecedede ay gibidirler.
(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")
Yani, hep insanliga yol gösterme derdindedirler. Arilar, ne hergün ayni bal yemekeden, nede her gün cicek cicek bal toplamakdan bikmaz ise, Mehdi ve askerleride, hergün ve her gece insanliga işik olup, yol göstermekden bikmazlar.
insandaki azalarin iki tanesinin bekcisi var, yani agiz ve gözlerin bekcisi var, gözünü yumunca görmezsin, ve agzini kapatinca söylemezsin, bu iki aza ile günaha girmek veya girmemek hakkini, allah bize birakmiş, ve deneme yapiyor, harama bakacakmi? bakmayacakmi, bakabilirde bakmyabilir de, yine kötü söz söyliyecekmi? söylemeyecek mi, yani dilini tuttun mu yine söylemezsin, ve agzini yumdunmu söylemezsin, bunda bir nevi, hatta külli irade sende, amma kulak öyle degil, kulaga bütün sesler gelir, fakat sen ellerinle kulaklarinida tikayabilirsin bütün seslere, yada sen ancak duymak istemezsen, oradan uzaklaşman lazim, yani ayaklarina emredersin haydi buradan gidelim dersin.
Peygamberimiz vaktinde, herşeyi bilen, bir kahin çocuk türedi, ve Hz. Muhammed, Ali, ömer ve Ebu Bekir ile ona gitti, bir kac soru sordu, bildi cocuk, aklindan bir sure tuttu, sordu : aklimdan ne tuttum dedi, cocuk tam cevap verecekdi, peygamberimiz "dur dur" dedi burayi şeytanlar basti, haydi gidelim ömer dedi [2]
yani eger ortamda şeytanlar varsa, ayaklarina dersinki burayi şeytanlar basti, haydi gidelim ayaklarim dersin, senin ayaklarin elbet seni ordan uzaklaştiracakdir, yani öyle olunca, yine irade bizde, günah işlemek yada işlememek, yani yine elin senin kumandanda, yanliş birşeyi calabilirsin yada calmaya bilirisin, brini elinle dövebilirsin dövmeye bilirsin, elinin kumandasi sende degilmi, yani iradeyi rabbbim bize vermiş, sen eline söz geciremiyormusun? yani
Kleptomani Nedir ?
İhtiyacı olmadığı, hemen kullanmayacağı halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri izinsiz olarak alarak, onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol bozukluğudur.
Nedeni ?
Kişinin aslında o malı satın alabilecek yeterli maddi birikime sahip olduğu, ancak buna rağmen bu davranışı gerçekleştirdiği gözlenmiştir. Bu davranış daha önceden düşünülmemiş ve planlanmamış olup, aniden gerçekleştirilir. Bu davranış birinden intikam alma amacıyla yapılmamıştır. Birey bu davranışın yanlış ve uygunsuz olduğunun bilincindedir. Kişiler bu davranışı gerçekleştirmek için başkalarından yardım istemezler.
Rahatsızlığın çocukluk yaşlarında başladığı belirlenmiştir. Kişi bu davranışı gerçekleştirmeden önce, yoğun bir gerilim hisseder. Bu davranış akabinde, mutluluk, rahatlama ve büyüklük hissi içine girmektedir.
Rahatsızlık hakkında yapılan çalışmaların azlığı ve bu durumların kişiler tarafından gizlenmesi ve bu durumu gerçekleştiren kişilerin sağlık hizmetlerinden çok, adli makamlara sevk edilmeleri nedeniyle gerçek sıklığı tam olarak bilinemese de bin kişide altı kişide rastlandığı saptanmıştır. Yakalanan dükkan hırsızlarının % 5-25 inde saptanmıştır.[3]
Yani eline söz gecirmekde senin elinde, ancak mesele calmak hastaligi, yapa yapa, sende bu dürtü halini aldiysa, yani ahlak ve meleke halini aldiysa, artik ondan kurtulmak zor, yine icmek, sigara olsun , alkol olsun, ilk başta senin elinde, amma sen bunu yapa yapa dürtü haline döndürdün ve alkolik oldunsa, artik o sende meleke oldu demekdir, artik ondan kurtulamazsin
Yine iyi ve güzel ahlaklarda böyledir, yine zikirde böyledir, sen Allah i zikrederekden, işte Allahi hatirlamak ile, sende bu kötü ahlaklarin dürtü halini almasinin önüne gecersin. cünkü zikireden kalp, Allah iledir, ve Allahin oldugu yerde şeytan barinamaz, ve öyle olunca, Allah i zikirederek, şeytanin sana o kötü ahlaklari, vesvese vererek empoze edip seni hasta etmesinin, onlarin sende alkolik yada sapik halini almasinin önüne gecmiş olursun, cünkü Rabbimiz
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lâ tekûnû kellezîne nesûllâhe fe ensâhum enfusehum, ulâike humul fâsikûn
Meali :
Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.
Sadakallahul Aziym HAŞR-19 ayet
Eşrefoğlu Rumî Hazretleri Müzekkin Nüfus kitabında "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." Sözü işte burda devrede, sen, nefsine ve şeytanin verdiği vesveslere uyarsan, bir gün seni alkolik yapar, diger gün kumarbaz, ve helakini, kendi elinle diline meydana getirirsin, şeytan burda nerde? işde o sana icinden bir dürtü olarak gelir, ve seni fistekleri ile kandirir, ve bir gün büyücü olursun, diger gün zinakar, diger gün,.... yani
Adem (as)’ı cennette kandıran, günahkar eden ve Allah (cc)’a asi eden şeytandır. Adem (as) sonunda tevbe etti de affoldu. Ulul Azim Peygamber olan İbrahim (as) önde, İsmail (as) arkada giderken ikisinin arasına girip, baban seni boğazlamaya götürüyor. Babana asi gel, gitme diye aralarını açmaya çalışan bu şeytan, Peygamberimiz (sav) Ashâba namaz kıldırırken kara koyun suretinde şeytanın aranızda dolaştığını görüyorum. Safları sık tutun şeytan aranızda dolaşmasın. Peygamberimiz (sav)’in camisinde onun Ashâbının arasında dolaşan şeytan:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Şeytan insanın kan damarlarında dolaşır. Oruç ile onun yollarını daraltın"
( Hadis-i Şerif , Buhari, Ahkam, 31)
insanların damarlarının içinde gezmek için, Allah (cc)’dan müsaade alan yine bu şeytandır. Bu şeytan bizlere neler yapmaz. Kur’ân-ı Kerim’de:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُواْ إِلَى الصَّلاَةِ قَامُواْ كُسَالَى يُرَآؤُونَ النَّاسَ وَلاَ يَذْكُرُونَ اللّهَ إِلاَّ قَلِيلاً
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnel munâfikîne yuhâdiûnallahe ve huve hâdiuhum, ve izâ kâmû ilâs salâti kâmû kusâlâ yurâunen nâse ve lâ yezkurûnallâhe illâ kalîlâ
Meali :
Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar Ve Allah'ı pek az zikrederler.
Sadakallahul Aziym NİSÂ Suresi 142. ayet
“Vela yezkurunallahe illa galiyla…ila ahir.”
Münafıklar Allah’ı zikretmez değil, illa az zikrederler.
Çok zikretmeyen münafıklıktan kurtulamıyor. Münafıklıktan kurtulamayınca nasıl şeytan müdahale etmesin. İşte şeytan vesvese ve evham ile karıştırıyor. Kur’an okurken, her işimizin başında Euzu Besmele çekiyoruz.
Manâsı: Euzu, sığınırım. Billahi, Allah’a sığınırım. Mineşşeytanirraciym, Allah’ın dergahından kovulmuş olan şeytandan Allah’a sığınırım.
Şeytan bir şey yapamayacaksa bu sığınma neden?
Her sığınan kurtulamaz. Peygamberimiz (sav) zamanında münafıklar hem namaz kılar, hem Kur’an okur, hem Euzu besmele çekerlerdi. O Euzu besmele o sığınma kendini kurtaramıyor, kurtarsa münafık olmazdı.
Hadîs-i Şerîf:
“Men arefe nefsehu fegad arefe rabbehu”
Manâ’sı: Her kim nefsini bildi ise rabbısını bildi.
Nefsini bilme nasıl olur?
Şeytan nefisle birleşip kendini yanılttığını, aldatıldığını bilirse nefsini bildi. Nefsin hilesinin kendini aldattığını bildi. Bunu bilen de Rabbısını bildi. Anlaşılıyor ki, nefsinin, şeytanın kendini aldattığını bilen Rabbısını o zaman bildi. “Beni nefis, şeytan aldatamıyor diye kendine güvenen, aldatıldığını bilemeyen Rabbısını bilemez. Rabbısını bilemeyeninde Şeyhi şeytan olur.[4]
Ve biz Raşidi Tarikati mensublari Günde en az 100 defa istiaze ile yani
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Zikiri ile 100 defa Allaha siginiriz, kimden o azili veseves dürtükleyici şeytan dan, istiaze bunun için önemlidir, işde gece olunca, orada gündüz yokdur artik, yani gündüz oluncada, gece yokdur. Tabi gölgede ve işiksiz kalan kücük bölgeler olabilir, yine gecedede yildizlarin ve aylarin lambalarin aydinlattigi kadar aydinlik olabilir, amma gece gecedir, gündüzde gündüz, öyle olunca, sen Allahi anip zikredip, Allahla olunca Allah dan gafil olmadikca, şeytan senin kulagina kalbine vesves verip, yanliş ve günah işletemez, sen ne zaman rahatladin ve Allahi unuttun, gafil oldun, o hemen yanina gelir, ve sana fisteklemeye başlar, eger sen bir şeyh yada salih kimseyi hatirlarsan, onlardaki hal sende de, ayna neron sistemi ile, sende de, o Allahla olma , allahi zikretme hali meydana gelir, ve onlar Allahla olduklari için, sende Allah la olursun, onlari görünce allah hatra gelir bunun için önemlidir, Allahi hatirlayinca, ve Alllahin oldugu yerde, şeytan barinmaz, melek varsa, yine şeytan yokdur, yok şeytan ve karanlik galipse, ordada melek durmaz, yani öyle olunca, işde ya şeyhin seni dürtükleyip yöneten şeytanindir, yada seni dogru yola ileten bir veli kul, yada peygamber, salih bir kimse, yada Allah dan gafil olmamandir, bu Allahdan gafil olmama raddesine ulaşmak cok zordur, pazarda gezerken dahi Allahla beraber olma sanati, cok büyük faziletli bir deger, amma ona ulaşmak zor, etrafa bakarken kendini kaybettin, ve yanina bir pazar şeytani sokuluverir, yani öyle olunca, daimi zikiri kazanmak için, cooookca Allahi zikretmek lazimdir, tabiki bu zikir sadece dilden zikir olmamali, zikrederken Allahi davet ettigini bilmeli, ve Allah gelincede şeytanin ordan gittiignide bilmeli, yani zaten bizim zikirimizin başindaki istiazeyi cekince belli olur, eger yaninda bir şeytan ve hizbi varsa, ve hatta damarlarinda geziyor ise, o zikir, istiazeyi cekince, seni esnetir ve vücudundan cikip kacmak durumunda kalir, esnedinse onu cekince, bilki damarlarinda geziyormuş o an, ve sen istiazeyi cekince, işde cikdi ve kacdi demek olur bu, ve ardina 100 nromal istiaze ve besmele daha, artik unuttugumuz anlarimizda da besmele cekmiş olmak için 100 istiazeli besmele ne güzel degilmi.
Nitekim hastalik bile, şeytanin azabli dokunmasi olarak yer alir kuranda, Hz Eyub dedi ki
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Vezkur abdenâ eyyûb(eyyûbe), iz nâdâ rabbehû ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâb
Meali :
(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk dert ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.
Sadakallahul Aziym SAD Suresi 41. ayet
ve burada şeytanin bir nevi, mikrop türünden birisi oldugunu anliyoruz, cünkü yorgunluk hormonu salgilanmasi bir hormon, ve o damarlarda, yada vücudun icine salgilanir, yani yorgunluk hormonu denen şey, işde eyyubun kuranda andigi, ve ondan Allah sigindigi bu "bi nusbin ve azâb" dedigi şey yani, ve onun icinde başka bir surede de rabbimize ondan, şöyle sigindigi yer aliyor.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn, Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn.
Meali :
De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden ve dürtüklemelerinden sana sığınırım. Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.”
(Sadakallahul Aziym MU'MİNÛN Suresi 97 ve 98. ayet)
Ve biz Raşidi Tarikati mensublari, Günde en az 1 defa, ve en fazla 10 defa zikirederiz bu duayida, amma bu demek degildir sadece ona defa zikredecgiz, düşmanin onu kuşattigini veya ona yaklaştigini bilen kimse, silahi ve mermisi varsa, ona ateş acip, onu vurmak istemezmi, onu kendisinden uzaklaştirmak istemezmi, o halde baktinizki, o ve hizbi yaklaşti, cokca bu zikiri zikredin, ve rabbimize siginin, istiaze edin.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn.Ve lâ tec’alû meallâhi ilâhen âhar(âhara), innî lekum minhu nezîrun mubîn.
Meali :
Öyleyse Allah’a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben(Allahu Teala), sizin için O’ndan (şeytan ve hizbinden) kurtulmaniz için bir bekci ve bir nezirim. Ve Allah ile beraber başka ilâhlara sığımayın. Muhakkak ki ben, sizin için O’ndan (şeytan ve hizbinden) kurtulmaniz için bir bekci ve nezir olarak yeterim.
Sadakallahul Aziym ZARİYAT Suresi50 ve 51. ayet
yani ondan (şeytan ve hizbinden), Allah dogru kacmak lazimdir, bu da ona istiaze ile ve zikir ve fikir ile siginmak ile olur. yani kalbinizin nur lambasini yakmak ile olur,
Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 34. ayetten pasaj
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tensurûllâhe yansurkum ve yusebbit akdâmekum.
Meali :
Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.
Sadakallahul Aziym MUHAMMED Suresi 7. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِّن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ وَإِذَا أَرَادَ اللّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلاَ مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَالٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lehu muakkibâtun min beyni yedeyhi ve min halfihî yahfezûnehu min emrillâh(emrillâhi), innallâhe lâ yugayyiru mâ bi kavmin hattâ yugayyirû mâ bi enfusihim, ve izâ erâdallâhu bi kavmin sûen fe lâ meredde lehu, ve mâ lehum min dûnihî min vâl
Meali :
İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.
Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 11. ayet
Rabbim Zülcelal ve ikram hazretleri, bizi ve müntesiblerimizi, ve ehli beytimizi, cookca rabbimizi zikrederekden, ondan gafil düşmeyen, daimi zikir ehli zümresine ilhak eylesin, ve O nu ve meleklerini, peygamberlerini, ve salih kullarini, ve onlar görülünce allah akla gelen velilerini, ve dostlarini unutupda, O nunda kendilerini unutturdugu, sonrada onlar için azabi müstehak gördügü, gafil kimselerden olmakdan, muhafaza eyleyip, emaninda ve emniyetinde tutsun bizleri. amin.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِن تُبْدُواْ خَيْرًا أَوْ تُخْفُوهُ أَوْ تَعْفُواْ عَن سُوَءٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ عَفُوًّا قَدِيرًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İn tubdû hayran ev tuhfûhu ev ta’fû an sûin fe innallâhe kâne afuvven kadîrâ.
Meali :
Bir hayr ve kulluk veya bir günah ve kötülük yaparak, ya siz affedilcek bir duruma düşersiniz, yada siz birilerini affedip bağışlarsınız, ki muhakkak ki Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 149. ayet
------------------
DiPNOTLAR :
[1] sorularlaislamiyet com-allahin-veli-kullari-gizliyse-muminler-nasil-evliya-olur
[2] Mustafa islamoglu
[3]saglikbilgisi com -hirsizlik-hastaligi-kleptomani
[4] kadiritarikati com-seyhi-olmayanin-seyhi-seytandir-sozune-itiraz-edenlere-devami
--oOo---
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 28 Nisan 2018 Vaazi Cumartesi
Original Kar © glan
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca