Thread Rating:
  • 11 Vote(s) - 2.55 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Buhari Hadisleri EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
#1
Muhammed-1 
Buhari Hadisleri EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ

Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : En`âm Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Câbir b. Abdullâh
Baslik : EN`ÂM SURESİ 65 NOLU ÂYETİNİN TEFSÎRİ VE İHTİRÂSLARDAN MEN` VE TAHZÎRİ
Hadis : Şöyle rivâyet olunmuştur: "Yâ Muhammed de ki: Allah size üstünüzden bir azâb göndermeğe kadirdir" âyeti nâzil olunca Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: "Rabbım, Sen`in zâtına sığınırım!" dedi, "Yâhud ayaklarınızın altından bir azâb göndermeğe kadirdir" cümlesini müteâkıb: "Rabbim, Senîn zâtına sığınırım!" dedi. "Yâhud fırkalarınızı birbirine katıp bâzınızın hıncını bâzınıza tattırmağa kadirdir." cümlesini müteâkıb de Resûl-i Ekrem: "Bu hafiftir, yâhud bu kolaydır!" buyurdu.
HadisNo : 1701


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : En`âm Sûresi âyetlerinin tefsîri;Secde âyetleri
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : EN`ÂM SURESİ 90 ÂYETİNİN TEFSÎRİ VE İKTİDÂ OLUNAN PEYGAMBERLER
Hadis : Rivâyete göre, (bir kere Tâbiî âlimi Mücâhid tarafından) Abdullah İbn-i Abbâs`a: Sâd Sûresi`nde (tilâvet) secde (si) var mıdır? diye sorulmuştu. O da: Evet vardır, dedi. Sonra İbn-i Abbâs: ... âyetini ... kavl-i şerîfine kadar okudu. Bundan sonra İbn-i Abbâs: "Ey Mücâhid`le arkadaşları! Peygamberimiz salla`llahu aleyhi ve sellem de, Peygamberlere uyması emrolunan kimselerdendir" dedi.
HadisNo : 1702


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : En`âm Sûresi âyetlerinin tefsîri;Fuhuş
Ravi : Abdullâh b. Mes`ûd
Baslik : GAYRET-İ İLÂHİYENİN BÜYÜKLÜĞÜ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Mü`minleri Allah`tan ziyâde fenâlıklardan koruyan bir kimse yoktur. Mü`minlerin en büyük hâmîsi olduğu için Allahu Teâlâ açık, kapalı bütün fuhşiyâtı harâm kılmıştır. Bir de Allahu Teâlâ`dan ziyâde medh-ü senâyı seven kimse de yoktur. Bunun için Cenâb-ı Hak kendisini (Kur`ân`da bir çok evsâf-ı cemîle ile) medhetmiştir.
HadisNo : 1703


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : A`raf Sûesi âyetlerinin tefsîri;Kusur bağışlamak
Ravi : Abdullah İbn-i Zübeyr
Baslik : A`RÂF SÛRESİ`NİN BİR ÂYETİ BU ÂYET HAKKINDA İBN-İ ABBÂS`IN BİR RİVÂYETİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Allahu Teâlâ, Peygamberi salla`llahu aleyhi ve sellem`e nâsın ahlâkından afvı iltizâm etmesini emretti.
HadisNo : 1704


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Enfâl Sûresi âyetlerinin tefsîri;Fitne
Ravi : Abdullâh b. Ömer
Baslik : BİR HÂRİCÎ İLE İBN-İ ÖMER`İN MUHÂVERESİ
Hadis : Rivâyete göre bir kere İbn-i Ömer`e (bir Hâricî tarafından müslümanlar arasındaki) fitne harbi hakkında re`yin nedir, (bu kıtâle niçin iştirâk etmiyorsun?) diye soruldu. O da sorana: "Fitne nedir bilir misin? Muhammed salla`llahu aleyhi ve sellem müşriklerle harb ederdi. Müşrikler üzerine harbe gitmek bir fitne (ve şirki izâle) içindi. Yoksa sizin kitâliniz gibi mülk ve saltanat üzerine açılmış harb değildir." diye cevâb verdi.
HadisNo : 1705


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Cennet-i Adn;Tevbe Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Semüre b. Cündeb
Baslik : ARABLARDAN MÜNÂFIKLARIN AHVÂLİNİ TASVÎR EDEN ÂYET VE HADÎS
Hadis : Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bize şöyle hikâye buyurdu, dediği rivâyet olunmuştur: Bir gece bana iki melek gelip beni uykudan uyandırdı. Bunlar beni bir şehre götürdüler ki, o şehrin binâları altun ve gümüş tuğlalarla yapılmıştı. Bizi orada birtakım kimseler karşıladılar ki, onların vücûdlarının yarısı, senin gördüğün şeylerin en güzeli hilkatinde idi. Öbür yarısı da gördüğün en çirkin insana benziyordu. İki melek onlara: - (Niçin bu halde duruyorsunuz?) Haydi şu nehre gidip giriniz, dediler. Onlar de nehre girdiler. Sonra bize dönüp geldiler. Bir de gördük ki, onlardan o çirkinlik gitmiş ve en güzel bir insan sûretine değişmişti. Bu iki melek bana: - Burası Cennet-i Adin`dir, Şu (muhteşem) binâ da senin menzilindir, dediler. Melekler (sözlerine devâm edip): Hani o yarı vücûdları güzel ve yarı yerleri çirkin insanlar yok mu? Onlar da güzel ve hayır işleri, öbür kötü ve şer işlerle karıştıran kişilerdi. Allahu Teâlâ onların (günâhlarını i`tirâf ederek işledikleri hayır ve hasenât hürmetine) kötülüklerini afvetti, dediler.
HadisNo : 1706


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Allâ`ın zâlime mühlet vermesi;Hûd Sûresi âyetlerinin tefsîri;Zulüm
Ravi : Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Baslik : HÛD SURESİ 102 NOLU ÂYETİNİN TEFSÎRİ
Hadis : Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Allah zâlime bir zaman mühlet verir, (hemen azâb etmez). En sonu bir kere yakaladı mı, artık bir daha onu salıvermez. Ebû Mûse`l-Eş`arî der ki: Bundan sonra Resûlullah: ... âyetini okudu.
HadisNo : 1708


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Hicr Sûresi âyatlerinin tefsîri
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : ŞİHÂB-I SÂKIB
Hadis : Şöyle rivâyet olunmuştur ki, bu rivâyetiyle Ebû Hüreyre Nebû salla`llahu aleyhi ve sellem`e erişir: Cenâb-ı Hak gök yüzündeki meleklere bir emrin infâz olunmasını hükmettiği zaman Allahu Teâlâ`nın -düz bir taş üstünde (hareket ettirilen) zincir (sesi) gibi (mehâbetli) olan- bu ilâhî hükme melekler tamâmiyle inkıyâd ederek (korku ile) kanadlarını birbirine vururlar. Gönüllerinden bu korku gidince de melekler, Cebrâil ve Mikâil gibi mukarrebîn meleklerine: - Rabb`ınız ne söyledi? diye sorarlar. Mukarrebîn melekleri: - Allah`ın söylediği hak sözdür, diye Allah`ın hüküm ve takdîrini bildiririrler ve: Allah yücedir, Allah büyüktür, derler. Bu sûretle kulak hırsızı şeytânlar Allah`ın o emir ve tekdîrini işitirler. O sırada kulak hırsızı şeytanlar (yerden göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) dizilmiş (ve kulak hırsızlığına hazırlanmış) bulunurlar. Şeytanlar bu vaziyette iken bâzı def`â meleklerin muhâveresini işiten en üstteki şeytana bir ateş parçası yetişip altındaki şeytana o haberi işittirmeden onu yakar. Bâzı def`â da ateş erişmeyip altındaki şeytana haberi verir. O da altındakine vererek bu sûretle tâ yere kadar haber ulaşır ve sâhirin ağzına verilir. Şimdi sâhir o haberle berâber yüz yalan uydurup (halka söyler) ve emr-i İlâhî yer yüzünde tahakkuk edince sâhir doğru çıkmış olur. Ve ondan bu haberi işitenler halka: - Nasıl size vaktiyle şöyle şöyle olacak diye bunları birer birer haber vermedim mi idi? Gördünüz ya sâhirin gök yüzünden işittim dediğini sözüne hak ve doğru buluyoruz, derler.
HadisNo : 1709


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Cimrilik;Deccâl;Erzel-i ömür;Hayat fitnesi;Hz. Peygamber`in duâları;Nahl Sûresi âyetlerinin tefsîri;Tembellik
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : BUHL, KESEL, ERZEL-İ ÖMÜR
Hadis : Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem her zaman: Rabbim -cimrilikten, ağır canlılıktan, erzel-i ömürden kabir azâbından, deccâlın (ve yalancı insanların) iğfâlinden dirim ve ölüm fitnesinden- sana sığınırım, diye duâ ederdi.
HadisNo : 1710


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : İsrâ sûresi âyetlerinin tefsîri;Kıtlık
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : ŞEFÂAT-İ KÜBRÂ HADÎSİ EBÛ HÜREYRE RADİYA`LLÂHU ANH`İN ŞEFÂAT-İ KÜBRÂ HADÎSİ
Hadis : Şöyle rivâyet olunmuştur: Bir kere Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in sofrasına et yemeği getirildi. Ve kol tarafından bir parça ayrılıp önüne konuldu. Çünkü Resûlullah etin bu kısmını severdi. Ondan ön dişleriyle bir lokma kopardı. Sonra şöyle hikâye etti: Ben kıyâmet gününde bütün insanların ulusuyum. Bu neden, bilir misiniz? diyerek şöyle îzâh eyledi: Dünyâda önce ve sonra gelmiş, geçmiş ne kadar insanlar varsa bunların hepsi Allahu Teâlâ kıyâmet gününde düz ve geniş bir sâhada toplıyacaktır. Öyle düz ve geniş meydan ki orada bir çağırıcı selenince sesini herkese duyurabilecek ve bakan bir kişinin gözü mahşer halkını bir bakışda görebilecek. (Dağ tepe gibi görmeğe, işitmeğe bir mânî` bulunmayacak.) Bir de güneş (bütün harâretiyle) yaklaşak. Artık insanların gamı, meşakkati dayanılmaz ve tahammül olunmaz bir dereceye varacak. Bu sırada nâs biribirine: "Size irişen şu fâciayı görüyor musunuz? Rabb`inize delâlet edecek bir şefâatci bulmak çâresine niye bakmıyorsunuz?" diyecekler. Bunun üzerine mahşer halkının bâzısını bâzısına: Haydi Âdem`e gidiniz, deyip mahşer halkı Âdem aleyhi`s-selâm`a gelerek: - Ey insan nev`inin babası! Allahu Teâlâ seni yed-i kudretiyle yarattı ve sana kendi rûhundan hayat verdi. Sonra meleklere emredip onlar da sana secde ettiler. Rabb`ine hakkımızda şefâat dile. Ey atamız, içinde bulunduğumuz şu müşkül vaziyeti görmüyor musun? Başımıza gelen şu musîbeti bilmiyor musun? diyecekler. Âdem de: - Rabb`im bugün celâllıdır. O derecede ki, ne bundan önce böyle bir gazab etmiştir, ne de bundan sonra bu türlü gazâb eder. Hem Cenâb-ı Hak beni Cennet meyvasından birini yemekten nehyetmiş iken ben âsî olup yemiştim. (Artık size şefâat edemem, şimdi ben kendimi düşünüyorum): Vay nefsim, nefsim nefsim!. Siz benden başka bir şefâatci bulunuz: Nûh`a gidiniz, diyecek. Onlar da Nûh`a varacaklar. Ve: - Ey Nûh sen yer yüzünde Allah`dan başka şeye tapan insanlara risâlet vazîfesiyle gönderilen peygamberlerin hiç şüphesiz birincisisin. Allah sana (Kur`ân`da): "Çok şükreden kul" adını verdi. Lütfen hakkımızda Rabb`ine şefâat eyle. Ne acıklı vaziyette oluduğumuzu görmüyor musun, diyecekler. Nûh Peygamber de: - Azîz ve Celîl olan Rabb`im bugün celâllıdır. Bir derecede ki, Allahu Teâlâ ne şimdiye kadar böyle gazablanmıştır, ne de bundan sonra gazablanır. Benim de bir duâ endişem var: Vaktiyle kavmîmin helâki için duâ etmiştim. (Bu cihetle kendimi düşünüyorum): Vay nefsim, nefsim, nefsim! Şimdi siz başka bir şefâatci arayınız, İbrâhîm`e gidiniz, diyecek. Onlar da İbrâhîm` aleyhi`s-selâm`a varıp: - Ey İbrâhîm, sen yer yüzündeki insanlardan Allah`ın peygamberi ve Allah`ın dostu bir zatsın. Rabb`in Teâlâ`ya hakkımızda şefâat etsen. Şu acıklı hâlimizi görüyorsun, diyecekler. İbrâhîm Peygamber de onlara: - Bugün Rabb`imin celâl sıfatı tecellî etmiştir. Hem bir derecede ki, ne bundan evvel böyle gazab etmiştir; ne de bundan sonra. Ben (li-maslahatin) üç kere yalan söylemiştim. (şimdi kendimi düşünüyorum): Vay nefsim, nefsim, nefsim! Artık siz başka bir şefâatci arayınız, Mûsâ`ya gidiniz, diyecektir. Onlar da Mûsâ Aleyhi`s-selâm`a varıp: - Ey Mûsâ, sen Allah`ın peygamberisin. Allah, risâleti ile ve kelâmı ile seni insanlar üzerine fazîletli kıldı. Rabb`in Teâlâ`ya hakkımızda şefâat et.
HadisNo : 1711

Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Hz. Peygamber`in şefâati;İsrâ sûresi âyetlerinin tefsîri;Kıtlık
Ravi : Abdullâh b. Ömer
Baslik : MAKÂM-I MAHMÛD HAKKINDA ABDULLÂH İBN-İ ÖMER HADİSİ
Hadis : Rivâyete göre şöyle demiştir: Kıyâmet günü insanlar küme küme, her ümmet peygamberinin peşinde (ileri, geri) dönüştürürler (ve büyük peygamberlere): Ey falan, şefâat et, ey falan, şefâat et, derler. En sonu şefâat dileği Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e erişip nihâyet bulur. Bu şefâat vâkıası Allahu Teâlâ`nın peygamberi Muhammed Mustafâ`yı Makam-ı Mahmûd`a gönderdiği gün vuku` bulur. (Ve herkes o gün Muhammed Mustafa`yı tebcîl eder.)
HadisNo : 1712


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Kehf Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : KEHF SÛRESİ ÂYETİ
Hadis : Rivâyete göre Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: [Kıyâmet gününde iri cüsseli, semiz bir kişi (hâsâb yerine) getirilir, (hayır ve sevâbı tartılır. Fakat) Allahu Teâlâ yanında bir sivrisineğin kanadı ağırlığında (bir sevâb) tartmaz] buyurduğu rivâyet olunmuştur. Sonra Ebû Hüreyre: Ey müminler! İsterseniz (bu rivâyetimi te`yîd için Hak Teâlâ`nın:) "Kıyâmet günü biz onların hayır işlerien hiç bir tartı tutturmayız!" kavl-i şerîfini okuyunuz, demiştir.
HadisNo : 1714


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Çok soru sormak;Li`ân;Mülâ`ane;Nûr Sûresi âyetlerinin tefsîri;Zinâ şâhitleri
Ravi : Sehl b. Sa`d
Baslik : MÜLÂANE ÂYETİ VE HADÎSİ
Hadis : Rivâyete göre (Aclâm oğullarından) Uveymir, Benî Aclâ`nın ulusu olan Âsım İbn-i Adiyy`e gelerek şöyle sorar: - Siz ne dersiniz? Bir kimse karısiyle berâber bir kişiyi (zinâ üzerinde) bulsa, kadının kocası zânîyi öldürmeli, siz de onu (kısâsen) öldürmeli misiniz? Yoksa bu kimse ne yapmalı? (Bu halde zevc, dört şâhid getirmeğe gitse zânî işini görüp savuşacaktır. Sükût etse nâmusa taallûk eden bir şeye sükût etmiş olacaktır.) Lûtfen bu müşkül mes`eleyi bir kere Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e benim için sorsanız, der. Bunun üzerine Âsım, Resûlullah`a gelip: Yâ Resûla`llah! Diye (söz başlayıp) sordu. Fakat Resûl-i Ekrem bu sorguları hoşlanmayıp ayıbladı. Sonra Uveymir, Âsım İbn-i Adiyy`e: (Resûlullah ne söyledi? diye) sordu. O da Resûl-i Ekrem`e böyle mes`eleleri çirkin gördü ve ayıbladı, diye cevâb verdi. Bunun üzerine Uveymir: Vallahi ben çekinmem, bunu kendim Resûlullah`a sorarım, dedi, ve gidip: - Yâ Resûla`llah! Bir kimes karısıyle berâber bir kişiyi (zinâ üzerinde) bulsa, kadının zevci zânîyi öldürmeli, sonra siz de (kısâsan) onu öldürmeli misiniz? Yoksa bu adam ne yapmalı? diye sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: - Ey Uveymir! senin ve karın hakkında Allahu Teâlâ Kur`an (âyeti) gönderdi, dedi. Ve bu karı, kocaya Allahu Teâlâ`nın Kur`ân`da ta`lîm ettiği veçhile mülâane etmelerini emreyledi. Ve ilk önce erkek karısına karşı lânetle yemîn etti. (Sonra da kadın kocasına karşı aşağıdaki hadîsde bildirildiği veçhile yemîn eyledi). Sonra Uveymir: - Yâ Resûla`llah (bu kadınla geçinme savdı). Bu kadını nikâhımda tutarsam ona zulmetmiş olurum, deyip kadını boşadı. Ve Uveymir ile karısının bu vak`asından sonra lâ`netleşen çiftlerin -kocanın talâkıyle- ayrılmaları âdet oldu. Sonra Resûlullah meclisde hazır bulunanlara: - Bakınız, eğer bu kadın -vücûdu siyah, gözlerinin siyahı koyu, kıçının iki yanı bükük, baldırları kaba- kıyâfette bir çocuk getirirse, muhakkak ben Uveymir`in bu kadına zinâ isnâdında doğru olduğunu sanırım. Eğer kadın Keler fasilesinden kızılca kurt gibi kızıl bir çocuk doğurursa, bu def`a da ben şüphesiz kadına büthân ve iftirâ ettiğini sanırım, buyurdu. Sonra çocuk Resûlullah`ın Uveymir`i tasdik yollu tasvîr ettiği şekilde doğdu. Ve bu cihetle çocuk anası (Havle kadı)na nisbet ed(ilerek: "ibn-i Havle" diye çağır)ıldı.
HadisNo : 1716


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Li`ân;Mülâ`ane;Nûr Sûresi âyetlerinin tefsîri;Zinâ haddi;Zinâ şâhitleri
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : İSLÂM HUKÛKUNDA MÜLÂANE
Hadis : Rivâyete göre Hilâl İbn-i Ümeyye Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûrunda karısına Şerîk İbn-i Sehmâ` ile zinâ etti, diye söz attı. Resûlullah da Hilâl`e: - Dört şâhidini hazırla, yâhud arkana hâd (vurulur) buyurdu. Bunun üzerine Hilâl: - Yâ Resûla`llah! Bizim birimiz karısının üstünde bir erkek görürse, şâhid aramağa mı gidecek? (Şâhid getirinceye kadar işini görüp savuşmaz mı?) diye i`tirâz etti. Resûl-i Ekrem: - Sen şâhidlerini hazırla. Aksi takdirde arkana hadd-i kazf (seksen değnek) vurulur, demeğe devâm etti. Bunun üzerine Hilâl İbn-i Ümeyye: - Yâ Resûla`llah! Seni hak peygamber gönderen Allahu Teâlâ`ya yemîn ederim ki, muhakkak ben kesin olarak doğru söylüyorum. Ve emînim ki, Allah benim arkamı hadden kurtaracak bir vahiy, bir âyet gönderecektir, dedi. Bu sırada hemen Cibrîl indi ve Resûl-i Ekrem`e: ... âyetini tâ ... kavl-i şerîfine varıncaya kadar getirdi. Bunun üzerine Resûlullah, kadına haber gönderdi. Kocası Hilâl de hazır bulundu. İlk önce Hilâl (bundan evvelki hadîsde ve hâşiyesinde görüldüğü veçhile) şehâdet ve yemîn eyledi. Resûl-i Ekrem: Allah muhakkak bilir ki, sizin biriniz elbette yalancıdır. Şu halde ikinizden tövbekâr olan ve bu liân yemîninden rücû` eden var mıdır? buyurdu. Sonra Hilâl`in zevcesi Havle ayağa kalkarak ve (dört def`a) liân şehâdetiyle Allah`ı işhâd ederek yemîn ettikde beşinci yemîne sıra geldiğinde mecliste hazır bulunanlar kadını durdurarak: - Bak kadın, bu beşinci yemîn azâbı mûcibtir, ihtârında bulundular. Râvî İbn-i Abbâs der ki: Bu ihtâr üzerine kadın bir az ağırlaşıp durakladı. Hattâ biz kadını yemîn etmekten vaz geçecek ve geriye dönecek sandık. Sonra kadın kendini toparlayıp: - (Şimdiye kadar şerefle yaşamış) kavim ve kabîlemi, ben bundan sonraki günlerde rezil ve rüsvây etmem, diyerek liân yemînini yerine getirdi. Sonra Resûl-i Ekrem: - Bu kadına bakınız. Eğer gözleri sürmeli, iki kıçı iri, baldırları kalın bir tipde çocuk getirirse, çocuk Şerîk İbn-i Sehmâ`ya âittir, buyurdu. Kadın da hakîkaten böyle bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine Resûlullah: - Eğer Allah kitâbının (liân) hükmü infâz edilmemiş olsaydı benimle bu kadın için bir mâcerâ vardı. (Yâni ben o kadına hadd-i zinâ icrâ ederdim) buyurdu.
HadisNo : 1717


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Furkân Sûresi âyetlerinin tefsîri;Kâfirin yüzükoyun haşredilmesi
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : FURKAN SÛRESİ ENES İBN-İ MÂLİK HADİSİ
Hadis : Rivâyete göre bir kişi: Ey Allah`ın Peygamberi! Kâfir, kıyâmet gününde yüz üstü (ve baş aşağı veya sürüklenerek) nasıl haşrolunur? diye sordu. Resûl-i Ekrem: Dünyâda onu iki ayağı üzerinde yürüten Allahu Teâlâ, kıyâmet gününde yüz üstü yürütmeye kudretli değil midir? diye cevâb verdi.
HadisNo : 1718


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Bedir Gazâsı;Bilmediğine bilmiyorum demek;Kıyâmet dehşeti;Rûm Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullâh b. Mes`ûd
Baslik : RÛM SÛRESİ VE İBN-İ MES`ÛD HADÎSİ;KUR`ÂN`DA ZİKROLUNAN DUHÂN
Hadis : Rivâyete göre bir kere İbn-i Mes`ûd tarafından Kinde`de birisinin (Kur`an`da zikrolunan duhân hakkında:) - Kıyâmet günü bir duman gelecek. Kâfirlerin, münâfıkların kulaklarını sağır, gözlerini kör edecek. Mü`minler (in sıhhati üzerinde) yalnız nezle hastalığı gibi müessir olacak, dediği haber alınır. Bu haberi duyduğu sıra İbn-i Mes`ûd, bir şeye dayanarak istirahat ediyordu. Bu sözü duyunca (çok ehemmiyet verip) sinirlendi. Hemen toparlanıp oturarak şöyle demiştir: - Kişi bildiğini söylesin, bilmediği mes`ele hakkında da: "Allah bilir" desin. Çünkü insanın bilmediği bir şey hakkında: "Bilmiyorum" demesi de ilimden sayılır. Nasıl ki Cenâb-ı Hak Peygamberine: Yâ Muhammed, sen (kavmine): "Kur`ân`ı teblîğim mukabilinde sizden bir ücret, bir takdîr istemiyorum. Bilmediğim bir şeyi size satmağa çalışanlardan da değilim, de." kavl-i şerîfi ile hasımlarına karşı teblîgatında samîmi olduğunu yâdetmesini emretmiştir. (Duhân = duman mes`elesine gelince) bu (dünyâda cereyân etmiştir.) Kureyş`e âid (bir vâkıa) dır. (Kinde`linin sandığı gibi kıyâmete âid değildir.) Şöyle ki: Kureyş müşrikleri İslâm dînini kabulden çekinmeleri (ve muhâlefette çok ileri gitmeleri) üzerine Resûl-i Ekrem: - Allah`ım Yûsuf Peygamber`in kavmi aleyhine verdiğin yedi (yıl kıtlık) gibi Kureyş`e de yedi (yıl yokluk azâbı) vererek bana yardım et, diye duâ etti. Bunun üzerine Kureyş`i şiddetli bir kıtlık yakalamıştı. Bir çokları açlıktan kırıldı. Ölü etleri ve kemikleri yediler. Yerle gök arasındaki hava tabakasını herkes (göz za`fından, kuraklığın dehşetli sisinden) duman şekli gibi görüyordu. Bu çok ciddî ve şiddetli hal ve vaziyet üzerine (Kureyş reislerinden) Ebû Süfyân Resûl-i Ekrem`e gelerek: Yâ Muhammed, sen bize sıla-i rahm emrediyorsun. Kavmim ise (açlıktan) kırılmıştır. Artık onlar için duâ etsen, dedi. (Resûl-i Ekrem`in duâsı üzerine kaht ü gala kalktı). İbn-i Mes`ûd bu mutâlâaların ardı sıra: ... âyetini ... kavline kadar okudu. (Bu âyetlerde duhân azâbının açılacağı ve açıldığı bildiriliyor. Bu duman Kindelinin dediği gibi âhiret azâbı olsaydı) bu âhiret azâbı bir kere geldikten sonra Kureyş müşriklerinden kaldırılır mıydı? Kureyş müşrikleri (kaht ü galadan kurtulduktan) sonra yine küfürlerine, şirklerine döndüler. Bu dönekliğin cezâsını bildiren Allahu Teâlâ`nın: ... kavl-i şerîfindeki intikam günü Bedir günüdür. (Kindelinin sandığı gibi kıyâmet günü değildir. Alınan intikam da Kureyş`in Bedir`de katlolunmalarıdır.) Lizâm ile marâd da yine Bedir günüdür (ve müşriklerin Bedir`de esâretleridir).
HadisNo : 1719


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Allâh`ın nimetleri;Başlık;Mehir;Secde Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : SECDE SÛRESİ VE EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den, Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ`nın şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Ben, iyi kullarım için -göz görmedik, kulak duymadık ve insan hayâline gelmedik (yakın meleklerin ve gönderilen peygamberlerine bile vâkıf olmadıkları)- birtakım ni`metleri hazırladım. Ey mü`min kulum, sen bildiğin ni`metleri şöyle bırak. (Onlar Allah`ın hazînesinde gizli ni`metleri yanında çok hafiftir). Râvî Ebû Hüreyre bundan sonra: ... âyetini okudu.
HadisNo : 1720


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Ahzab Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : HAZRET-İ RESÛL`ÜN ÂİLE HAYÂTI VE AHZÂB SÛRESİ ÂYETİ
Hadis : Şöyle dediğ rivâyet olunmuştur: Ben, nefislerini Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e hibe eden (ve mihirsiz nikâh olunan) Peygamber`in kadınlarını ayıplardım. Ve "Hiç kadın, kadınlığını (mihirsiz) hibe eder mi?" derdim. Vaktâki Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ: ... âyetini inzâl buyurdu. O zaman (anladım ki, Allah Peygamber`ine mü`minlerin fevkınde bir hak ve yüksek bir irâde vermiştir) Ben Resûlullah`a: "Rabb`in Teâlâ (kadınlarının değil) ancak senin arzunun tahakkukuna müsâraat ediyor" dedim.
HadisNo : 1721


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Ahzab Sûresi âyetlerinin tefsîri;Bir yere girmek için izin istemek (istizan);İstizan
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : HAZRET-İ RESÛL`ÜN ÂİLE HAYÂTI VE AHZÂB SÛRESİ ÂYETİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: ... âyet-i kerîmesi nâzil olduktan sonra Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem biz kadınlarından nevbetinde bulunduğunu kadının gününde (öbür kadına gitmeğe teveccüh etmek isteyince) her zaman istîzân ederdi. Benden izin isteyince ben de ona: Yâ Resûla`llah, eğer izin vermek bana âid (bir hak) ise, ben senin üzerine hiç bir kimseyi ihtiyâr etmek istemem, diye cevâb verirdim.
HadisNo : 1722


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Ahzab Sûresi âyetlerinin tefsîri;Kadınların evden çıkması;Örtünmek;Şûrâ Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : TAHYÎR ÂYETİ HÂNE-İ SAÂDET`E GİRME ÂDÂBI;HİCÂB ÂYETİ KADINLARIN SÛRET-İ TESETTÜRLERİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Peygamberin kadınlarından Sevde -Hicâb âyeti nâzil olduktan sonra- bir lüzûm ve ihtiyâç üzerine evden çıkmıştı. Sevde iri yapılı bir kadındı. Bu cihetle onu (vaktiyle) bilenler (çarşaf içinde de endâmiyle) anlarlardı. Bu cihetle Ömer İbn-i Hattâb onu görünce (onun evi dışına) çıkmasına i`tirâz ederek: - Yâ Sevde, iyi bil ki, Vallahi sen bizce tanınmamış değilsin. Düşünsene sen, ne cesâretle evinin dışına çıkıyorsun? dedi. Hazret-i Âişe (rivâyetine devâm ederek) der ki: Bunun üzerine Sevde evine dönüp geldi. O sırada Resûlullah benim odamda akşam yemeğinde idi. Elinde de etli bir kemik vardı. Bu halde iken Sevde girdi ve: - Yâ Resûla`llah! Bâzı hâcetim için evimden çıkmıştım. Ömer bana şöyle şöyle söyliyerek i`tirâz etti, diye şikâyet eyledi. Hazret-i Âişe der ki: Bunun üzerine Allahu Teâlâ Resûl-i Ekrem`e vahiy gönderdi. Vahiy âsârı, Resûl-i Ekrem`den kaldırıldıktan sonra -ve elinde tutmakta olduğu et parçasını yere koymaksızın- Sevde`ye şöyle cevâb verdi: - Siz kadınların lüzûm ve ihtiyâç üzerine (mestûre olarak) evlerinden çıkmalarına izin verildi, buyurdu.
HadisNo : 1723

Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Ahzab Sûresi âyetlerinin tefsîri;Bir yere girmek için izin istemek (istizan);İstizan
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : SÜT-AMUCA KADINININ MAHREMİ KADININ ÖRTÜNMİYECEĞİ AKRABÂSI
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Hicâb (âyeti) nâzil olduktan sonra (süt babam) Ebû Kuays`in kardeşi Eflah bana (ziyârete) gelip izin istemişti. Ben: - Bu hususta Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den istîzân edinceye kadar izin veremem. Çünkü beni Eflah`ın kardeşi Ebû Kuays`in karısı emzirdi, dedim. Bunun üzerine Resûlullah geldi. Ona: - Yâ Resâla`llah! Ebû Kuays`in kardeşi Eflah gelmiş benden izin istedi. Ben de senden istîzân etmeden izin vermekten çekindim, dedim. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - (Süt) amucana izin vermeğe ne mâni` var? buyurdu. Ben de: - Yâ Resûla`llah! Beni erkek emzirmedi. Ebû Kuays`in karısı emzirdi, dedim. Resûlullah bana: - Vay sağ eli tozasıca! Haydi izin ver, o senin (süt) amucandır, buyurdu.
HadisNo : 1724


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Ahzab Sûresi âyetlerinin tefsîri;Hz. Peygamber`e salavât
Ravi : Ebû Saîd-i Hudrî
Baslik : ALLÂH`IN VE MELEKLERİN PEYGAMBERİMİZE SALÂTI
Hadis : Rivâyete göre demiştir ki: Biz bir kere Resûlullah`a: Yâ Resûla`llah sana selâm vermeyi biliyoruz. Fakat nasıl salât edeceğiz? diye sorduk. Resûlullah bize şu meâldeki salât-ı şerîfeyi tâ`lîm buyurdu: - Allah`ım! Kulun ve peygamberin Muhammed`e rahmetini dileriz. İbrâhîme vaktiyle rahmet ettiğin gibi. Allahım! Muhammed ile Muhammed`in ümmeti üzerine bereket ihsân eyle. Vaktiyle İbrâhîm ile ümmetine bereket ihsân ettiğin gibi.
HadisNo : 1726


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Ahzab Sûresi âyetlerinin tefsîri;Hz.Mûsâ;Mûsâ (A.S.)
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : HAZRET-İ MÛSÂ`NIN HAYÂSI
Hadis : Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: "Mûsâ çok hayâlı kişi idi" dediği rivâyet olunmuştur.
HadisNo : 1727


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Hz. Peygamber`in İslâm`a ilk âlenî dâveti;Sebe` Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : PEYGAMBERİMİZİN YAKIN AKRABÂSINI İLK DEF`A İSLÂM`A DÂ`VETİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (Habîbim, en yakın kavim ve kabîleni Allah`ın azâbiyle korkut. meâlindeki âyet-i kerîme nâzil olduğunda) Bir gün Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Safâ (tepesine ve birbiri üzerine yığılmış büyük taş kümelerinin yanına vardı. En büyük bir kaya) ya çıktı. Sonra: Ey Kureyş buraya geliniz! Büyük bir iş karşısında bulunuyorsunuz! Diye seslendi. (Ve Ey Fihr oğulları, ey Adiy oğulları, ey Abd-i Menâf oğulları, ey Abdülmuttalib oğulları! Diye Kureyş`i oymak oymak çağırmağa başladı. Bütün) Kureyş Peygamber`in yanına toplandılar. Ve: Sana ne oldu? diye (niye çağırdığını) sordular. Sonra Resûl-i Ekrem (hitâbete başlayıp): - Ey Kureyş, bana söyleyiniz. Şimdi ben size: (Şu dağın eteğinde) düşman (süvârîsi var) sizi ya sabah baskınına, yâhud akşam baskınına uğratacaktır, diye haber versem beni tasdîk eder misiniz? diye sordu. Kureyş (bir ağızdan): - Evet tasdîk ederiz (çünkü bütün tecrübelerimizde seni doğru bulduk) dediler. Resûl-i Ekrem: - Öyle ise ben sizi şiddetli bir azâbın karşısında intibâha dâ`vete me`mûrum, buyurdu. (Resûl-i Ekrem`in bu dâ`veti hiç bir muhâlefetle karşılanmadı, yalnız) Ebû Leheb: - Ey Muhammed (yazık sana) helâke, hüsrâna uğrayasın. Bunun için mi bizi buraya topladın? demişti. (Ve yerden bir taş alıp atmak istemişti.) Bunun üzerine Allahu Teâlâ: (Ebû Leheb`in iki eli kurusun) âyetiyle başlıyan sûreyi inzâl buyurdu.
HadisNo : 1728


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Ahkâf Sûresi âyetlerinin tefsîri;Hz. Peygamber`in tebessümü
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : AHKAF SÛRESİ HAZRET-İ ÂİŞE HADÎSİ
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in eşi Âişe radiya`llahu anhâ`dan şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in -küçük dilini görünciye kadar (ağzını açarak)- güldüğünü görmedim. O, yalnız gülümserdi. Hazret-i Âişe hadîsin gerisini de zikretmiştir ki, hadîsin bu parçası " ... " bahsinde geçmiştir.
HadisNo : 1736


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Muhammed Sûresi âyetlerinin tefsîri;Sıla-i Rahm
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : SILA-İ RAHM
Hadis : Rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Allahu Teâlâ halkı yaratıp halktan fâriğ olduktan sonra Rahm (hısımlık, akrabâlık) ayağa kalkarak Allahu Teâlâ`nın (azamet) ridâsının, eteğine sarıldı. Bunun üzerine Allahu Teâlâ: Ne istersin? diye sordu. Rahm: Yâ Rab bu kıyâm ve ilticâm, kat`-ı rahmden Sana sığınmak makamıdır, (sana sığınıyorum) dedi. Cenâb-ı Hak: Ey Rahm, sen râzı olur musun? Senin Hakkına hürmet edenin ben de mükâfâtını vereyim, senin hakkını tanımayanı da cezâlandırayım, buyurdu. Rahm de: Evet râzıyım, dedi. Allahu Teâlâ da: İşte Sıla-i rahm edenlere etmiyenlerin hâli böyle olacaktır, buyurdu. Ebû Hüreyre isterseniz ... âyetini okuyunuz, demiştir. Ebû Hüreyre`den bir rivâyete göre de Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: isterseniz: ... kavl-i şerîfini okuyunuz, buyurmuştur.
HadisNo : 1737


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Tûr Sûresinin âyetlerinin tefsîri
Ravi : Cübeyr b. Mut`im
Baslik : TÛR SÛRESİ TÛR SÛRESİ`NİN TEFSÎRİ TÛR-İ SÎNÂ, TÛR-İ TÎNÂ
Hadis : Rivâyete göre müşârün-ileyh demiştir ki: Bir akşam namazında Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in Tûr Sûresi okuduğunu işittim. Okurken şu: "Yoksa onlar bir menşe`siz (Kadir ve Kayyûm olan bir Allah`sız) mı yaratıldılar? Yoksa kendilerini yaratan onlar mıdırlar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? -Hayır, onlar şuursuzdurlar.- Yoksa Rabb`inin hazîneleri onların yanında mı? Yoksa onlar mı sulta ve velâyet sâhibleridir?" meâlindeki âyetler gelince (İbn-i Mut`im der ki: hayranlığımdan) gönlüm artık uçmağa yaklaştı.
HadisNo : 1740


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Necm Sûresi âyetlerinin tefsîri;Yemin
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : NECM SÛRESİ PUTLAR ADINA YEMÎN VE BU YEMÎNİN KEFFÂRETİ VE EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Hadis : Rivâyete göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Kim ki, yemin etse ve yemîninde Lât ve Uzzâ hakkı için dese (bunu keffâreti için) hemen: "Lâ ilâhe illa`llah" desin ve şu bir kimse de arkadaşına: "Gel seninle kumar oynıyalım" dese (oynıyacağı kumar parasını) fukarâya sadaka versin!
HadisNo : 1741


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Kamer Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : KAMER SÛRESİ VE HZ. ÂİŞE HADİSİ
Hadis : ... âyeti Mekke`de nâzil oldu. O sırada ben oyun oynıyan bir kızdım, dediği rivâyet olunmuştur.
HadisNo : 1742


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Müntahine Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Alî b. Ebî Tâlib
Baslik : MÜMTEHİNE SÛRESİ &ABDULLÂH İBN-İ EBÎ BELTEA VAK`ASI
Hadis : Rivâyete göre müşârün-ileyh: "Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem beni, Zübeyr`i Mikdâd`ı gönderdi" di (ye rivâyete başla)yıp Hâtıb hakkında: "Ey mü`minler düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayınız!" âyeti nâzil olduğunu haber verdi.
HadisNo : 1745

Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Müntahine Sûresi âyetlerinin tefsîri;Ölüye yas tutmak
Ravi : Ümmü Atıyye
Baslik : KADINLARIN RESÛL-İ EKREM`E BÎATLERİ ÜMM-İ ATIYYE`NİN HAL TERCEMESİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e (İslâm üzere) bîat ettik. Bunun üzerine Resûlullah bize: (Allah`a hiç bir şeyi şerîk kılmamamız,) hakkındaki âyeti okudu. Ve bizi meyyit üzerine çığlıkla mâtem tutmaktan nehyetti. Bunun üzerine kadınlardan birisi (ki, Ümm-i Atıyye kendisidir) bîat etmekten elini çekti. Ve: "Yâ Resûla`llah filân kadın benimle berâber (câhiliyyet mâtemi yaptı. Üzerimde hakkı vardır.) Ondan izin almak isterim" dedi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Ümm-i Atıyye`ye bir şey söylemedi, (sükût etti). Bunun üzerine kadın gitti. Sonra (müsâadesini alarak) gelip Resûlullah`a bîat etti.
HadisNo : 1746


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Münâfıklar;Münâfıkûn Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Zeyd b. Erkam
Baslik : MÜNÂFİKÛN SÛRESİ MÜNÂFIKLARIN YALANDAN RESÛLULLÂH`I TASDÎKLERİ VE ZEYD İBN-İ ERKAM HADİSİ
Hadis : Rivâyete göre müşârün-ileyh şöyle demiştir: Ben bir gazâda bulundum. Orada (münâfıkların reisi) Abdullah İbn-i Übey İbn-i Selûl`ün münâfıklara şöyle dediğini işittim: "Ey cemâat! Resûlullah`ın yanındakilere nafaka vermeyiniz, tâ ki etrâfından dağılsınlar!" Ve "onun (Peygamber`in) yanından Medîne`ye bir dönersek her halde izzet ve kuvveti ziyâde olan (yâni İbn-i Übey kendisi de münâfıklar) en zelîl ve zayıf olanı (Peygamberi ve Ashâbını) Medîne`den muhakkak çıkaracaktır" (Râvî Zeyd der ki) İbn-i Übeyy`in bu sözlerini ben amucam (Sa`d İbn-i Ubâde`ye), yâhut Ömer`e anlattım. O da Resûlullah`a arzetti. Bunun üzerine Resûlullah beni dâ`vet etti. Ben de İbn-i Übeyy`in sözlerini arz ettim. Bu def`a da Resûlullah İbn-i Übeyy ile Ashâbına haber gönderdi. Bunlar da gelerek: Biz böyle bir şey söylemedik, diye yemîn etmeleri üzerine Peygamber beni tekzîb, onları tasdîk buyurdu. Bunun üzerine ben o kadar mahzûn oldum ki, ömrüm içinde o derece hiç kederlenmedim. Artık eve kapandım, (beni yalancılıkla ithâm ederler korkusiyle evde oturuyordum). Bir taraftan da amucam: - Ey oğul tek durmadın, en sonu Resûlullah`ın tekzîbini ve gazabını istedin, diledin, diye beni kederlendiriverdi. (Son derece bunaldığım) bu sırada Azîz ve Celîl olan Allahu Teâlâ: ... Sûresi`ni indirdi. Bu sûrenin gelmesi üzerine Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bana haber gönderdi. (Huzûra varınca) bana bu sûreyi okudu. Ve: - Yâ Zeyd, Allahu Teâlâ seni tasdîk etti, buyurdu.
HadisNo : 1748


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Münâfıklar;Münâfıkûn Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Zeyd b. Erkam
Baslik : ZEYD İBN-İ ERKAM`IN HAL TERCEMESİ
Hadis : Rivâyete göre, Zeyd: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem münâfıkları kendileri için istiğfâr etmeğe dâ`vet etti de onlar başlarını büktüler, demiştir.
HadisNo : 1749


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Hz. Peygamber`in Ensâr`a duâsı;Münâfıkûn Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Zeyd b. Erkam
Baslik : RESÛLULLÂH`IN ENSÂR`A VE OĞULLARINA DUÂSI VE ZEYD İBN-İ ERKAM RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`in: Allahım, Sen Ensâr`ı, Ensâr`ın oğulları mağfiret eyle, dediğini işittim. Râvî Ensâr`ın oğullarının oğulları (yâni Ensâr`ın torunları) hakkında (duâ buyurulup buyurulmadığında) şüphe etmiştir.
HadisNo : 1750


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Hz. Peygamber`in öteki âilelerine karşı Hz. Âişe ile Hz. Hafsa`nın birleşmesi;Kadın kıskançlığı;Tahrîm Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : TAHRÎM SÛRESİ PEYGAMBER`İN KADINLARININ GAYRETİ VE HZ. ÂİŞE HADİSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Zeyneb Bint-i Cahş`ın nöbetinde bal şerbeti içerdi ve bu sûretle onun yanında çok kalırdı. Bunun üzerine Hafsa ile ben ittifâk ederek ikimizden hangimizin yanına Resûlullah gelirse ona: Yâ Resûla`llah, megafîr mi yediniz? Sizde megafîr kokusu duyuyorum, desin, diye söz birliği yaptık. (Resûl-i Ekrem geldiğinde Hafsa tarafından böyle söylendi.) Resûl-i Ekrem: Hayır ben magafîr yemedim. Yalnız Zeyneb Bint-i Cahş`ın yanında bal şerbeti içmiştim. Artık bir daha onu içmem, diye and içti. Ve "İşte yemîn ettim, sakın bunu (ne Âişe`ye ne de) başka bir kimseye duyurma!" diye tenbîh buyurdu.
HadisNo : 1751


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Abese Sûresi âyetlerinin tefsîri;Hâfızların fazîleti;Kur`ân-ı Kerîm okumanın fazîleti
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : ABESE SÛRESİ VE HZ. ÂİŞE HADİSİ
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Kur`ân`ı ezberliyerek (talâkatle) okuyan hâfızın benzeri, vahiy getiren meleklerdir. (Fazîlette ikis berâberdir). Kur`ân`ı hâfız olmı(Zeker) okuyan ve bu sûretle okumak kendisine zorluk veren kimse için de iki ecir vardır: (Kur`ân okumak ecri, zorluk ecri).
HadisNo : 1755


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Âdâb-ı muâşeret (görgü);Âile muâşereti;Görgü;Hataları örtmek;Kadın fitnesi;Kadınlara iyi davranmak;Kusurları örtmek;Mu`âşeret;Sâlih (A.S.) ve Semûd Kavmi;Şems Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullah İbn-i Zem`a
Baslik : ŞEMS SÛRESİ SÂLİH PEYGAMBER VE SEMÛD KAVMİ VE ABDULLÂH İBN-İ ZEM`A RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ
Hadis : Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in bir hutbesinde (Sâlih Peygamber`in) dişi devesini ve onu yıkıp öldüreni zikrederek şöyle buyurduğunu işittim dediği rivâyet olunmuştur: Resûlullah bu hutbesinde ... kavl-i şerîfini okuyup âyette bildirilen şakî, Semûd`un ulusu ve en güçlü ve kuvvetlisi idi. Kavim ve kabîlesi içinde (Mekke`de) Ebû Zem`a gibi arkalı olan bu şakî, deveyi öldürmeğe kıyâm etmişti (buyurdu ve hutbesine devâm ederek) kadınlardan (ve âile muâşeretinden) de bahsedip: "Sizden biriniz karısın köle döver gibi dayakla dövmek ister. Câiz ki, o günün sonunda (akşamında) o, karısının yatak eşidir" buyurdu (ki, kadınlarınıza saygılı olmanızı vasıyet ederim, demek oluyor). Bu hutbesinde Resûl-i Ekrem (âdâb-ı ictimâiyeden de bahsedip ezcümle) bir hatâ eseri yellenen kişiye gülerek onu teşhîr etmenin fenâlığından bahs ile: Kişinin işlediği böyle bir işe niçin güler (ve sâhibini utandırır) sınız? buyurdu. Bu hadîsin bir rivâyet tarîkında: "Zübeyr İbn-i Avvâm`ın amucası Ebû Zem`a benzeri" vârid olmuştur.
HadisNo : 1759


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Alâk Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Abdullâh b. Abbâs
Baslik : İKRA` SÛRESİ VE İBN-İ ABBÂS RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ebû Cehil azgın bir tavır ile: - Eğer Muhammed`i Kâ`be derûnunda namaz kılar görürsem muhakkak onun boynunu çiğnerim, demişti. Bu haber Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e erişince Resûl-i Ekrem: - Ebû Cehil bu cinâyeti işlerse, muhakkak onu (azâb) melekleri yakalar, buyurdu.
HadisNo : 1760


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : İsrâ ve Mi`rac;Kevser Sûresi âyetlerinin tefsîri;Mi`râc
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : KEVSER SÛRESİ VE ÂYETLERİNİN TEFSÎRLERİ VE ENES İBN-İ MÂLİK İBN-İ ABBÂS RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ VE HZ. ÂİŞE RADİYA`LLÂHU ANHÂ HADİSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem semâya (ve âlî makamlara) yüceltildiği zaman (bu mi`râca âit gördüklerini anlatırken): Bir ırmağa götürüldüm ki, onun iki taraf sâhil (saraylar) ı içleri boş hâlis inci kubbelerdi, buyurdu. Cibrîl`e bu nedir? diye sordum. O da: İşte bu kevserdir, diye cevap verdi.
HadisNo : 1761


Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Kevser Sûresi âyetlerinin tefsîri
Ravi : Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Baslik : KEVSER SÛRESİ VE ÂYETLERİNİN TEFSÎRLERİ VE ENES İBN-İ MÂLİK İBN-İ ABBÂS RADİYA`LLÂHU ANHÜMÂ HADİSİ VE HZ. ÂİŞE RADİYA`LLÂHU ANHÂ HADİSİ
Hadis : Rivâyete göre (Ebû Ubeyde tarafından Hazret-i) Âişe`ye: (Yâ Muhammed, emîn ol sana biz Kevser verdik!) âyetinin tefsîri soruldu. O da: "Kevser muazzam bir ırmaktır ki, Peygamberiniz salla`llahu aleyhi ve sellem`e bahşolunmuştur. Onun iki taraf sâhili, içi boş hâlis inci üzerine binâ kılınmıştır. Bu (mübârek) nehrin bardakları yıldız sayısıncadır", diye cevab verdi.
HadisNo : 1762

Fasil : EN`ÂM SÛRESİ ÂYETLERİ
Konu : Mu`avvizeteyn
Ravi : Übey İbn-i Kâ`b
Baslik : MUAVVİZATEYN SÛRELERİ (KUL E`ÛZÜ Bİ-RABBİ`L-FELÂK VE KUL EÛZÜ Bİ-RABBİ`N-NÂS) SÛRELERİ VE ÜBEY İBN-İ KÂ`B RADİYA`LLÂHU ANHÂ HADİSİ
Hadis : Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Ben, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e Muavvizeteyn`i (Kur`ân`dan mı diye) sordum. Resûlullah tarafından bana (bu iki sûreyi oku!) denildi. Ben de okudum, demiştir. Übey (Hazretleri) der ki: Resûlullah`ın okuduğu gibi biz de (Kur`ân olarak) okuruz.
HadisNo : 1763






Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)