Welcome, Guest
You have to register before you can post on our site.

Username
  

Password
  





Forum Statistics
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 9,508
» Forum posts: 10,212

Full Statistics

 
RasitTunca-2 Kaldığı Yerden - Öldüğü Yerden Devam Eden (Kar©glanin 08 Mayıs 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 08:09 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - Replies (1)



Kaldığı Yerden Devam Eden - Öldüğü Yerden Devam Eden

(Kar©glanin 08 Mayıs 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبّيِ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ

رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ

وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Rabbi ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâba.
Rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîni,
Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn.

Meali :

Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu.
Şeytanların kışkırtmalarından ve dokunmlarından sana sığınırım,
Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rab’bim!

(Sadakallahul Aziym SAD Suresi 41. ayetten pasaj ve MU'MİNUN (GAFiR) Suresi 97 ve 98. ayet)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Her kim bir musibete uğradığında “İnna lillahi ve inna ileyhi raci’un” demek suretiyle Rabbine yönelir ve sığınırsa Allah, o musibetten kaynaklanan yarayı sarıp sarmalar.. o kişiye güzel bir akıbet hazırlar ve o musibeti izale buyurup onun yerine çok uygun ve kulunun da hoşnut olacağı şartlar yaratır.”

( Hadis-i Şerif , Taberani, Mu’cemu’l-Kebir. 12/ 255)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"


Yolculugumuza başliyoruz :

[Image: Kaldigin-yerden-oeldueguen-yerden-devam-etmek-1.jpg]

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Bir Müslümana her hangi bir musibet, bir sıkıntı, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken dahi batsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.”

( Hadis-i Şerif ,Buhari, Marda,1; Müslim, Birr, 52. Tirmizi, Cenaiz, 1)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Allah’ın müminler için ön gördüğü hükmü/kararı beni oldukça sevindirmektedir. Şöyle ki; kendisine bir hayır /bir iyilik dokunsa Rabbine hamd eder ve şükreder. Başına bir musibet gelse hamd eder, sabreder. Her durum da hatta hanımının ağzına koyacağı bir lokmadan ötürü dahi mümin için bir ücret, bir mükâfat vardır.”

( Hadis-i Şerif , Ahmet b. Hanbel, 1/173)

Ölüm ve ahiret hususunda bizim keşfen bildigimiz şey, insanin başina bir musibet gelipte, ölümden kurtulduysa, bil ki orada o kimsenin aynindan bir tanese daha var, ve o kimse ölümden kurtulamadi ve o, o musibetten o anda öldü, ve bu dünyadan ayrildi, ve mezara topraga döndü. Amma ayni kimsenin evladi, akrabasi, kocasi, anasi, babasi, coluk cocugu varsa, onlar ise, ayni cizgide devam edip, onlar ise onsuz yoluna devam eden bir hayat cizgileri var. ve fakat yine sen, o ölen kimse, amma seninda ayni cizgide, bütünden kopan diger bölümde, ölümden kil payi kurtulup, devam eden, baki kalan bir sen daha var, yani paralel evren ve, paralel hayatlar. ve kader cizgisi ve beka ve ahiret yorumumuz : yani öyle olunca, ahiret senin gelecekdeki o devam eden halin demek, eger o sen, iyilerden isen, iyi bir hal ile yoluna devam ediyor, ve ölmeyen, hep kurtulan bir sen var, amma senin yanliş yapan tarafin ise, senden kopup, o ise topraga dönmekde, ve ceza ise ceza, mükafat ise mükafat ile karşilanmakda. yani öyle olunca, ahiret işde Allah a yakin ve dost evliya olanlarin yurdu, evliya demek dedik ki gecen hafta, Allah in fun kulubu üyeleri demek gibi, yani fun clup yada, mümin ve inananlarn yahutta Allahi seven ve, Allahinda onlari sevdigi kimseler, ve beka ve ahiret yurdu, işde ancak bu kimselerin elinde, ve eger yanliş yapiyorsan, bilki bír gün önüne ölüm melegi gelip cikcak, ve o resimdeki gibi, seni bütünden koparip topraga, ve cezaya göndercek, sen ahiret yurduna gecemeyeceksin, eger iyilerden isen, senin devam eden iyi bir halin var, ve o halin ise, yine başka menzilde, başka bir imtihandan belki başka yanlişlar yaparak, o da ölümle kesişcek, ve gemiden incek, hayat gemisinden incek, amma yine senin ise hep kurtulan bir tarafin ve devam eden bir halin olmasi için, yani o resimdeki soldaki tarafda yer almak istiyorsan, yani benim solum, ama sen bana dogru bakinca, senin saginda yer alan tarafda, yani saglar ve bekadakiler tarafinda olmak için, Allah dostu olmaya bak, ve nefsini Allahdan satin almaya bak, yoksa işde makasin o uzun bütün kagidi kestigi gibi, bir gün azrail, seni bütünden koparir, ama kopan parca yere topraga düşer, elimde ise kalan taraf ahiret yurduna dogru gidiyor, ahiret yurduna baki kalanlar yani, gelecekdeki müttekiler ve cennet ise, müminlerin yurdu, iyilerin yurdu, öyle olunca, kötülük edenlerin sonu, bir gün azrailin makasi ile kesişcek elbet, ve eger sen hastalandin, yahut kaza gecirdin, ve ölümle penceleşirken, eger ölümü hisseden tarafda isen, sen o resimdeki bütünün sag tarafindaki kesilen, ve yere düşen tarafindasin, yani imtihani kazanip sirattan köprüden gecemedin, yani inece bir köprü, hani derler ya : bir sadakasi varmiş Allah el germiş, halbuki orada azrail ayni o şahisin birinin canini coktan aldi, sen ucuz kurtulan isen, sen sirattan, yani o ince köprüden karşiya gecensin, ve bir gün sende köprünün beri tarafinda kalabailirsin dikkat et ey müslüman.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Şeytan insanın kan damarlarında dolaşır. Oruç ile onun yollarını daraltın"

( Hadis-i Şerif , Buhari, Ahkam, 31)

Rivâyete göre İblis, Mûsâ A.S.’a:

– “Tevbe etmek istiyorum, bana şefaat et. Şerrimden kurtulman için sana üç mesele söyleyeyim” dedi:

1 ) İnsan gazaplandığında, rûhum kalbinde, gözüm gözünde olur. Damardaki kan gibi vücûdunda dolaşırım, burnuna üflerim, ne yaptığını bilmez hale gelir, ben de, topaçla oynayan çocuk gibi onunla oynarım.
2 ) İki ordu karşılaştığında insanlara yaklaşır; âilesi, çocukları, komşuları ve sevdikleri kimseleri hatırlatır, harpten kaçmaya teşvik ederim.
3 ) Kendisine helâl olmayan kadınla yalnız kalan erkek arasında mutlaka fitne uyandırırım. İnsanlar şu üç halde benden kurtulamazlar.”


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

تِلْكَ الدَّارُ الْآخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوًّا فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَادًا وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Tilked dârul âhıratu nec’aluhâ lillezîne lâ yurîdûne uluvven fîl ardı ve lâ fesâdâ, vel âkıbetu lil muttakîn

Meali :

İşte bu ahiret yurdu ki onu, yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk ve fesat çıkarmayanlara has kılarız tahsis ederiz. Akıbet (Gelecek) muttekîlerindir (takva sahiplerinindir) Allahdan sakınan ve ona yakin gelenlerin yurdudur.

Sadakallahul Aziym KASAS Suresi 83. ayet

Raşidi Tarikatı Giriş istiaze Duası

Esteuzubillah.
inne ibadillahissalihiyne ve evliyaullahu, la havfün aleyhim velahüm, yahzenun.
Ya Eyyuheşşeytanirracim ve hizbühü! Ya Eyyühed Deccal ve Hizbühü!
inneküm leyse bi sultanillehüm. Vela Tağviyennehüm, vela tusallitennehüm,
belhüm ibadillahilmuhlasiyn, Ve inneküm ve Hizbeküm illa şeytanirracim.
Fahruc min hazel bedeni, min hazel beyti, min hazeşşehri, min hazel medinati,
feinneküm raciym,
ve inne aleyküm leane te ila yevmiddin.

--oOo--

Zikirimizin başindaki istiazeyi cekince belli olur, Eğer yaninda bir şeytan ve hizbi varsa, ve hatta damarlarinda geziyor ise, o zikiri, istiazeyi cekince, seni esnetir ve vücudundan çıkıp kacmak durumunda kalir, esnedinse onu cekince, bilki damarlarinda geziyormuş o an, ve sen istiazeyi cekince, işde cikdi ve kacdi demek olur bu, ve ardina 100 normal istiaze ve besmele daha, artik unuttugumuz anlarimizda da besmele cekmiş olmak için 100 istiazeli besmele ne güzel degilmi.
Burda dikkat edilmesi gereken husus ise, manasini anlayinca farkedeceksiniz, Bu istiaze duasinin manasi ise :

Raşidi Tarikatı Giriş istiaze Duasının Manası

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Allahin Veli Kullarina yani Dostlarina ve Salih kullarina korku ve hüzünlenme yokdur.
Ey şeytan ve ordusu, Ey Decccal ve Ordusu
Sizin onlara bir hükümranliginiz yokdur, onlara iğva vererekde, onlari yoldan cikaramazsiniz, ve onlara tasallutlukda yapamazsiniz.
Cünkü onlar Allahin Salih kullaridir.
Siz ve ordularinizi ise Ulu Dergahdan (Allah katindan) kovulan şeytanlarsiniz.
Bu bedenden defol çık, Bu Evdende defol çık, Bu şehirdende defol çık, Bu yöreden ve il den de defol çık, Siz Hepiniz kovuldunuz,
Ey şeytanlar ve decal ve ordulari, kiyamete kadar, yani din gününe kadar, Allahin laneti üstünüze olsun.

Burda dikkat edilcek husus, bu duanin terkibini ben yani karoglan Hoca yapti, amma kurandan ayetleri derledim, ve bu formül ile rabbim bana dizayn ettirdi.
yani o ayetlerin bazilari şöyle :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ وَكَفَى بِرَبِّكَ وَكِيلاً

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnne ibâdî leyse leke aleyhim sultânun, ve kefâ bi rabbike vekîlâ.

Meali :

“Şüphesiz, (gerçek Salih) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin hükümranligin olmayacaktır. Vekil olarak Rableri onlara yeter!”

Sadakallahul Aziym EN'AM-54 ayet

Bu ayetten o duamizdaki senin Salih has kullara sultanligin hükümranligin olmayacakdir bölümünü aldik.

ilham nedir? iğva Nedir? Vesevese Nedir

Meleklerden gelen faydali yardım işaret ve seslere ilham denilir.
şeytan ve hizbinden gelen saptirici işaret ses ve fikirlerede iğva denilir.
şeytanlardan bir grup olan Hannes şeytanlarinin, ibadetleri ifsad etmek için yaptigi saldiri yöntemi ile, kulaga gelen fisiltilar, mesela namazda saga sola bak der, yahut burnunu kolunu kaşindirip seni namazda gafil koyar, yahut orucken giybet ettirir, hacda sinirlendirir ki yanliş bir hareket yapasin, gibi fisiltilara ve fiillere vesvese denilir namazda hatiratina dünya işlerinden bazislarini getirek kac rekat kildigini önce unutturur, sonra sana sorar kacinci rekattasin şimdi der, sen afallar kalirsin.
amma igva ise : şuna vur, şunu döv, alkol ic, şuna düşmanlik et, berikine büyü yap, şunuda öldür gibi bizatihi günaha teşvik eder, ve sanada onlari başarmanin yollarini ögretir ve bizatihi yardimci olur.
Meleklrinin en zayifindan gelen ses ise, ya zor durumdaki bir insan yada hayvana duydugun merhamet ve acima hissi, yada vicdanin sesidir, sen bir hata ve yanliş yapinca, yahut günah işleyince de, icinde ciz eden bir yer, ve pişmanlik duyan yerinden gelen ses, keşke yapmasaydim dedirten ses, eger keşke yapmsaydim diyorsan, bir üst melek sesine gecer, o sesler ise : bak burda tehlike var diye, sana işaretler ve seslerle uyarmaya başlarlar, sonra bazen sabah namazina kaldirirlar, veya sadik rüya ile yardım ederler yani .....

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قَالَ اخْرُجْ مِنْهَا مَذْؤُومًا مَّدْحُورًا لَّمَن تَبِعَكَ مِنْهُمْ لأَمْلأنَّ جَهَنَّمَ مِنكُمْ أَجْمَعِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kâlehruc minhâ mez'ûmen medhûrâ(medhûren), le men tebiake minhum le emleenne cehenneme minkum ecmaîn

Meali :

Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.”

Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 18. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَى يَوْمِ الدِّينِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kâle fahruc minhâ fe inneke recîm. Ve inne aleykel lâ’nete ilâ yevmid dîn

Meali :

Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi.

Sadakallahul Aziym HİCR Suresi 34 ve 35. ayet


Bu ayettende "FAHRUC" kelimesini aldik ve "harece" Haric olmak yada cikmak demek, ve fahruc ise defol cik demek.

ve o duada diyoruz ki : bu bedenden cik, Rabbimizin o ayette gecen emir kipi olunca, cikmak zorunda, sonra bedenden cikdi, amma biz o an bir evde isek, bu sefer vücudumuzdan cikdi amma, evimizde hala top oynuyor, o halde onun ardina da diyoruzki Bu evdende cik, amma burda dikkat edilcek husus, o an eger arabada gidiyorsan, otobüsde gidiyorsak, ikinci kelimemiz beyti (Ev) olmaz da seyyare (Otobüs) yada merkeb (Binek araba at esek) olur, yani binek ve otobüs demek lazimdir, yani bu otobüsden de cik diye emretmek gerekir yine, eger ucakda isek, bu teyyareden cik dememiz lazim, eger gemide isek, bugün google tercüme ediciden baktim, sefine demek, gemi demekmiş, yani fahruuc min hezessefine demek lazim o zaman, trende gidiyor isek, o vakit fahruc min hezel gıtar dememiz lazimdir, yani bilincli dua etmek gerekir, yani ezberci olmamak lazimdir, eger arapcasini bilmiyorsak o zaman deyinki mesela fahruc min hezel ucak veya min hezel otobüs, min hezel gemi gibi yani..... haşa Rabbimiz türkceya cokmu fransiz kalmişda türkce anlmayacak amma, arapcada ebced vardir, türkceden ebced olmaz yani sözlerin frekans ve sayisal degerleri sabittir arapcanin, orjinal notalardir.
ve yine o ayettende yine "fe inneke recîm. Ve inne aleykel lâ’nete ilâ yevmid dîn" bölümünü aldik

ŞEYTANLARI YANINDAN KOVAN DUA VE AYETLER

1)Eûzü okumak ve ârifin kalbindeki nurdur.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Takvâ nûruyla eûzü çekip Allahü Teâlâ’ya sığınmak, şeytanla askerlerini perişan eder.
Ebû Hüreyre Hz. yaşlı ve hasta olduğu halde “Yâ Rabbî! Zina fiilinden katil cinâyetinden sana sığınırım” diye duâ edince bu yaşta bu günahlardan korkuyor musun?” sözüne, “Nasıl korkmam, İblis hayatta!”demiştir.

2) Bu Azametli Şeytan ve Hizbinden Allah a Sığınma Terkibini Çookca Okumak
O Terkib bu aşağıdadır
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبّيِ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ

رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ

وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Rabbi ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâba.
Rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîni,
Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn.

Meali :

Şeytan bana bir yorgunluk ve azap (veya Hasatlik) dokundurdu.
Şeytanların kışkırtmalarından ve dokunmlarından sana sığınırım,
Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rab’bim!

(Sadakallahul Aziym SAD Suresi 41. ayetten pasaj ve MU'MİNUN (GAFiR) Suresi 97 ve 98. ayet)

3) Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Sabah ve Akşam 2 defa 'Euzu billahissemiil alimi mineşşeytanirracim' 1 defada "Esteuzu billahissemiil alimi mineşşeytanirracim" dedikten sonra ardındanda besmeleyle Haşr suresinin son 3 ayetini okuyana 70 bin melek akşama kadar dua eder. O gün ölürse şehit olur.Akşam okursa sabaha kadar yine aynı şeylere kavuşur, Şeytanın hîlelerinden korunur , Ve Allahu Telaa O kimseleri, sağ taraflarından "Hidâyetle" , sol taraflarından "inâyetle", arkalarından "Nusretle", önlerinden "ismet" ile yardımla himâye eder korur, şeytanlarin tesirini def eder.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Şeytan Allahü Teâlâ’ya şöyle dedi:
“Sen beni kovdun, ben de senin doğru yolun İslâm dînine mâni olmak için insanların önünden gelip ölümden sonra dirilme yok derim ve kıyâmet günü hakkında onları şüpheye düşürürüm; arkalarından gelir, dünyâya düşkün ederim; sağından gelip ibâdetlerine riyâ karıştırırım; solundan gelip kalplerine günah işleme zevki veririm.”
Allahü Teâlâ ona:
-“İzzet ve celâlime yemin olsun ki,ben de onlara eûzü ile emreder, bana sığındıkça sağ taraflarından hidâyetle, sol taraflarından inâyetle, arkalarından selâmetle, önlerinden yardımla himâye eder, senin tesirini def ederim buyurmuştur.

( Hadis-i Şerif)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Günde bir defa eûzü okuyarak Allah a sığınan kimseyi Allahü Teâlâ himâye eder.”

( Hadis-i Şerif )

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Eûzü ile günah kapılarını kapayın, besmele ile ibâdet kapılarını açın.”

( Hadis-i Şerif )

iSTiAZE YANi EUZÜ ÇEKMENİN KAR VE KERAMETLERİ

Eûzü çeken kimse beş nîmete kavuşur:

1 ) İslâm Dîninde dâim olur.
2 ) Muhkem kaleye girmiş olur.
3 ) Peygamberler, sıddîklar şehitler ve sâlihlerle haşr olunur.
4 ) Yerleri, gökleri yaratan Mevlâ’nın inâyet ve ihsanına kavuşur.
5 ) Şeytanın hîlelerinden korunur

Muhuttini Arabiden Rivayet Edilen, Şeytanın Hileleri Adlı Kitapta yer alan Hadislere göre, şeytan aleyhillane, Allah dan aldığı emir üzerine, Peygamberimizin mescidine gelerek, Peygamberimize ve orada hazir bulunan ashabaina, Yaptigi bütün hünerlerini, yaptigi kötülükleri, sevdiklerini, sevmedilklerini, bir bir anlatip hitam olarakda, şu cümleleri kullanmiştir :
şeytan aleyhillane kendi durumumu da sana söyleyeyim Yâ Muhammed! (S.A.V.) dedi ve:
–Kimseyi saptırmaya gücüm yetmez. Ben ancak vesvese veririm, kötü işi hoş gösteririm, o kadar…
Eğer saptırmak elimde olsaydı, yeryüzünde Lâ ilahe illallah Muhammedür resûlüllah diyen, namaz kılan, oruç tutan kimse bırakmazdım.
Sen de Allah’ın sevgili kulusun, tebliğ ile memursun, hidâyete kaadir değilsin… Eğer hidâyet elinde olsaydı yeryüzünde tek kâfir bırakmazdın, herkes mü’min olurdu.
Sen Allah’ın kulları üzerinde bir delilsin. Ben de ezelde şekâveti yazılanlara bir sebebim. Said, ana karnında said; şakî, ana karnında şakîdir. Hepsinin hâlıkı Allah’tır…”
Bundan sonra Resûlüllah S.A.V. şu âyet-i kerimeyi okudu.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلاَ يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ إِلاَّ مَن رَّحِمَ رَبُّكَ وَلِذَلِكَ خَلَقَهُمْ وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لأَمْلأنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lev şâe rabbuke le cealen nâse ummeten vâhideten ve lâ yezâlûne muhtelifîn. İllâ men rahime rabbuke, ve li zâlike halakahum, ve temmet kelimetu rabbike le emleenne cehenneme minel cinneti ven nâsi ecmaîn

Meali :

Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir(Gece ile gündüz, kara ile ak, iyi ile kötü, aci ile tatli gibi iki kutupluluk, yani dualite devam edecek emridir bu ayet). Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.

(Sadakallahul Aziym HUD Suresi 118 ve 119. ayet)

Resûlüllah S.A.V. İblis’e:
–Yâ Ebâ Mürre! Senin tevbe edip Allah’a dönmen mümkün değil mi? Cennete girmene kefil olurum, söz veririm, buyurdu.
İblis:
–Yâ Resûlallah! İş, verilen hükme göre oldu. Kararı yazan kalem kurudu. Kıyâmete kadar ne yazıldıysa o olur. Seni peygamberlerin efendisi, cennet ehlinin hatîbi kılan ve seni halkın içinden seçip mahlûkatın efendisi yapan, beni de şakîlerin efendisi, cehennem ehlinin hatîbi yapan, Allah’tır. Ve O, bütün noksan sıfatlardan berîdir.
İşte bu söylediklerim sana son sözümdür ve söylediklerimde hiç bir hilâfım yoktur, dedi.

---------oooOOooo---------

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Bir Müslümana her hangi bir musibet, bir sıkıntı, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken dahi batsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.”

( Hadis-i Şerif , Buhari, Marda,1; Müslim, Birr, 52. Tirmizi, Cenaiz, 1.)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Allah’ın müminler için ön gördüğü hükmü kararı beni oldukça sevindirmektedir. Şöyle ki; kendisine bir hayır bir iyilik dokunsa Rabbine hamd eder ve şükreder. Başına bir musibet gelse hamd eder, sabreder. Her durum da hatta hanımının ağzına koyacağı bir lokmadan ötürü dahi mümin için bir ücret, bir mükâfat vardır.”

( Hadis-i Şerif , Ahmet b. Hanbel, 1/173)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Mümin kişi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırdır. Bu özellik yalnız mümine özgüdür,(aittir) Bir olaya sevinir ve şükreder. Bu iş onun için hayırdır. Başına üzücü bir işle karşılaşır (bela gelirse )sabreder, isyan etmez bu da onun için hayırdır.”

( Hadis-i Şerif , Müslim, Zühd,13. Ahmet b. Hanbel,V,24.)

Şerh-i Evrad-ı Mevleviyye Hz. Mevlana'nın Dualarında derlerki

Âhiret hazırlığımız ve oradaki azığımız şu sözlerdir: Her türlü kötü hal ve tehlike için “Lâ ilâhe illallah” (Allah’tan başka ilâh yoktur), her türlü bolluk ve bereket için “Elhamdülillâh” (hamd, Allah’a mahsustur), her türlü genişlik için “Eşşükrü lillâh” (şükür, Allah’a mahsustur), her türlü hayret verici şey için “Sübhânellah” (Allah, kusur, eksik ve aczden münezzehtir), her türlü darlık için “Hasbiyallah” (Allah, bana yeter), her günah için “Estağfirullah” (Allah’ım affını isterim), her üzüntü için “Mâşaallah”, (Allah böyle diledi), her İlâhî takdir için “Tevvekkeltü alellah” (Allah’a tevekkül ettim), her musibet için “innâ lillâh”(Biz Allah’ın kuluyuz), her ibâdet ve günah için “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” (ibadetleri yapmak ve günahlardan kaçınmak ancak Allah’ın kudretiyle yardım etmesiyle mümkündür) ve her türlü keder için de “isteantü billâh” (Allah’tan yardım isterim).

--oOo--

Dört maddeli hadis-i şerifler

Hikmet sahipleri demişler ki;

Dört şey güzeldir, fakat dört şey ondan daha güzeldir.

1. Erkeklerin utanması güzeldir. Fakat kadınların utanması ondan daha güzeldir.
2. Herkesin adil olması güzeldir. Fakat emir sahiplerinin adil olması daha güzeldir.
3. İhtiyarın tevbesi güzeldir. Fakat gencin tevbesi daha güzeldir.
4.Zenginin cömertliği güzeldir. Fakat fakirin cömertliği daha güzeldir.

Dört şey kötüdür. Fakat dört şey ondan daha kötüdür.

1. Gencin günah işlemesi kötüdür. Fakat yaşlının günah işlemesi daha kötüdür.
2. Cahilin dünya işlerine dalması kötüdür. Fakat alimin dünya işlerine dalması daha kötüdür.
3. İnsanların ibadette gevşeklik yapması kötüdür. Fakat hoca ve talebelerin ibadette gevşeklik yapması daha kötüdür.
4. Zenginlerin kibri kötüdür. Fakat fakirin kibri daha kötüdür.
Güneş her varlığın üzerine aynı doğar
Amma gül başka leş başka kokar...


Şu dört şey saadettir.

1- Saliha kadın,
2- Rahat ev,
3- İyi komşu,
4- İyi binek. (Hâkim)

Şu dört şeyden sakınan Müslüman Cennete girer.

1- Cana kıymak,
2- Haram yemek,
3- Zina etmek,
4- İçki içmek. (Bezzar)

Dört şey imanın gitmesine sebep olur.

1- Bildiği ile amel etmemek,
2- Bilmediği ile amel etmek,
3- Bilmediğini öğrenmekten çekinmek,
4- Öğreneni de, bundan yasaklamak. (İslam Ahlakı)

Dünyaya insen

Şu dört kimseye Allahü teâlâ yardım eder.

1- Gaziye,
2- Evlenene,
3- Kölelikten kurtulmak isteyene,
4- Hacıya.

Şu dört haslet sahibi, Cennet’te köşklere kavuşur.

1- Tevhid ehli olmak,
2- Günahını müteakip istigfar etmek,
3- İyilik edince, elhamdülillah demek,
4- Musibet gelince, (İnna lillah ve inna ileyhi raciun) demek. (Deylemi)

Şu dört kişi hariç, Cuma, her Müslümana farzdır.

1- Köle,
2- Kadın,
3- Çocuk,
4- Hasta. (Hâkim)

Şu dört haslet bulunan başka şeye üzülmesin.

1- Doğru konuşmak,
2- Emanete riayet,
3- Güzel ahlaklı olmak,
4- Yiyip içmekte iffetli olmak [Haramdan sakınmak]. (Taberani)

Şu dört şey, münafıklık alametidir.

1- Yalan söyler,
2- Verdiği sözde durmaz,
3- Ahdine bağlı kalmaz, ihanet eder,
4- Tartışmada haktan ayrılır. (Tirmizi)

Şu dört nimete sahip olan, dünya ve ahiret hayrına kavuşur.

1- Zikreden dile,
2- Şükreden kalbe,
3- Belaya sabırlı bedene,
4- Hıyanet etmeyen kadına. (Taberani)

Şu dört kişi, [affa veya şefaate uğramadan yahut cezasını çekmeden] Cennete girmez.

1- Devamlı içki içen,
2- Faizcilik yapan,
3- Haksız yere yetim malı yiyen,
4- Ana babasına âsi olan. (Hâkim)

Şu dört dua, kabule şayandır.

1- Âdil hükümdarın duası,
2- Din kardeşine gıyaben edilen dua,
3- Mazlumun zâlime ettiği beddua,
4- Ana baba duası. (Ebu Nuaym)

Şu dört kişiye, Allah buğz eder.

1- Çok yemin eden satıcı,
2- Kibirli fakir,
3- Zinakâr ihtiyar,
4- Zâlim hükümdar. (Nesai)

Şu dört şey Cennet hazinesidir.

1- Sadakayı gizli vermek,
2- Musibetini gizlemek,
3- Salih akrabayı ziyaret,
4- Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh demek. (Hatib)

Kıyamette herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz.

1- Ömrünü nerede, nasıl geçirdi?
2- İlmi ile nasıl amel etti?
3- Malı nerede nasıl kazandı, nerelere, nasıl harcadı?
4- Bedenini nerede yordu, hırpaladı? (Taberani)

İlim hazinedir, anahtarı sual sormaktır. Bir sual sorulunca, şu dört kişi sevaba kavuşur.

1- Suali soran,
2- Suale cevap veren,
3- Bunları dinleyenler,
4- Ne güzel sual soruluyor ve cevap veriliyor diye bunları sevenler. (Ebu Nuaym)

Akıllı kimse, vaktini dört kısma ayırır.

1- İbadet için,
2- Kendini muhasebe için,
3- Emr-i maruf için,
4- Helâl kazanç için. (Deylemi)

Kadınla dört hasleti için evlenilir.

1- Malı,
2- Asaleti,
3- Güzelliği,
4- Dini.
Sen dindar olanını tercih et ki, mutlu olasın. (Buhari)

Şu dört haslet, enbiyanın sünnetidir

1- Hayâ,
2- Güzel koku,
3- Evlenmek,
4- Misvak. (Tirmizi)

Dört şey, dört şeye doymaz.

1- Göz bakmaya,
2- Toprak yağmura,
3- Kadın kocasına,
4- Âlim ilme. (Ebu Nuaym)

Allahü teâlâ buyurdu ki: Kullarıma dört haslet verdim.

1- Zahireye güve musallat ettim, yoksa zenginler bunu altın gümüş gibi saklarlardı.
2- Cesede kokmayı musallat ettim, böyle olmasaydı, dost dostu hiç gömmezdi.
3- Üzüntü için teselli verdim, yoksa nesil kesilirdi.
4- Ecel verip, emeli uzattım. Yoksa [ölüm var diye] kimse geçim derdine düşmez, dünya, bakımsızlıktan harap olurdu. (Hatib)

İnsanlar, mal ve ilim yönünden dört gruba ayrılır:

1- Allahü teâlânın mal ve ilim verdiği kimse. O kimse, Rabbinden korkar. Allahın bunda bir hakkı olduğunu bilerek, akrabalarına iyilik yapar. Bu kimse, en üstün derecededir.
2- Allahü teâlânın mal vermediği; fakat ilim verdiği iyi niyetli kimse. (Eğer malım olsaydı, malımı Allah yolunda harcardım) diye düşünür. Bu kimse iyi niyetinden dolayı, birinci gruptaki insan gibi mükâfat alır.
3- Allahü teâlânın mal verdiği; fakat ilim vermediği kimse. Bu kimse malını bilgisizce harcar, Allahtan korkmaz, Allahın onda, bir hakkı olduğunu bilmediği için akrabalık haklarını yerine getirmez. İşte bu kişi, en kötü derecededir.
4- Allahü teâlânın, ne mal ne de ilim verdiği kimse. Bu da, (Eğer malım olsaydı, üçüncü gruptaki kişi gibi davranırdım) diye düşünür. Bu da niyetine göre, üçüncü gruptaki gibi günaha girer. (Tirmizi)

Şehitler dört derecedir.

1- İmanı sağlam olan mümin. Düşmanla karşılaşır, Allah’a verdiği söze sadık kalarak ölünceye kadar savaşır. İşte bu kimse, Kıyamette herkesin imrenerek baktığı şehittir.
2- İmanı sağlam korkak mümin. Düşmanla karşılaşır, çok korkar. Nerden geldiği belli olmayan bir şey ölümüne sebep olur. Bu, ikinci derecededir.
3- İyi ve kötü ameli olan mümin. Düşmanla karşılaşır, Allah’a verdiği söze sadık kalarak öldürülünceye kadar çarpışır. Bu üçüncü derecedir.
4- Günahkâr mümin. Düşmanla karşılaşır. Allah’a verdiği sözde sadık kalarak öldürülünceye kadar savaşır. Bu da, dördüncü derecedir. (Buhari)

Şu dört gece, gündüzü gibi faziletlidir.

1- Kadir gecesi,
2- Arefe gecesi,
3- Berat gecesi,
4- Cuma gecesi. (Deylemi)

-----oooOOooo-----

Bilgisayara Format Atinca, her ne kadar bütün bilgileri sildi gözüksede, hakiki webmaster birsi, onun icinden eski bilgileri yeniden cikarabiliyorsa,
insanda tövbe edip günahindan pişman olunca, her ne kadar affedilip hic işlememiş gibi olsada, yani vücutta bir yerini bicak kesse, yada kurşun yarasi olsa, yara iyileşse bile, hep izi kalirsa, işde günahinda tamamen silinmesi elbette yokdur, ya benlikden ya ruhdan ya kalpte bir yara acmişdirn ve o yarasi iyi olsa bile, izi kalir. ve yanardaglar nasil elli sene sönük dursa bile. bazi yanardaglar tekrar tütmeye yanmaya başladigi gibi, alkolik olan birisi, tedavi olsa, sigara icen birisi, sigarayi biraksa bile, elli sene icmese bile, elli sene sonra iki tane icince, yeniden o hastalik depreşip, eski halini aliverir, o yüzden, günahda işde terketsen, yapmasan bile, bir defa tattigin için, bir gün yeniden cazip gelip seni yikabilir. ve yine Bir hadisde

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Her kim, Kâ­be-i Mu­az­za­ma’ya hac ni­ye­tiy­le gidip, Arafat ta vakfesini yapan, sonra da Müzdelilfe ye inip orada da vakfesini yapan, fısk ve refes iş­le­me­dende haccı­nı eda eden kimse, ana­sın­dan doğ­du­ğu gi­bi gü­nah­sız bir şe­kil­de ter­te­miz ola­rak evi­ne dö­ner.”

( Hadis-i Şerif , Müs­lim, Hac, 438 -Buhari Hac,4 - Süyûtî el-Camiu’s-sağir )

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Öyle günahlar vardır ki, onları Arafat'ta duruş ibadeti (vakfe) yapmaktan başka hiç bir ibadet af­fettiremez

( Hadis-i Şerif , Süyûtî el-Camiu’s-sağir)

Nasil Nuh dede dünyaya format atip, bir dua edip, duasinin kabulu ile dünyaya, su ile format atilip, tertemiz yapildi ise, amma ondan seneler sonra, ayni günahkkarlar, yine dünyada gezer olduysa, arafat hac ve vakfede format atmak gibidir, yine özel ve güzel gecelerdede, yani kandil geceleri, bayram geceleri cuma geceleri gibi kutsal ve önemli gecelerde, işde ayni sistem ile, günahlara ve kirlere, eski günahkar hayata format atmak gibidir, amma bunu yaptik diye isavilerin indandigi gibi inanamayin, onlar der ki isa carmihda gerildide bizim günahimizi affettirdi, yani o yüzden hiristiyan olanlarin günahi afedilmiş olur gibi bir düşünce, yani öyle olurmu, Hz. Nuh temizledi ama, bugün ayni günahlari işleyen insanlar türedi, öyle olunca insan ve dünya temiz kalabilirmi, elini sabunla yikadin, aradan 10 dakika gecince elini hijyen labaratuarinda bir incele, yine binlerce mikrop elinde üremiş olur, cünkü temiz kalmak zor, ama temiz kalmak zor diye de ellerini hic yikama demek degil bu, yani isavilerin vaftiz suyuyla yikaniup bir daha banyo yapmamalari gibi yani, yani hacca gitmek parali, o yüzden bazilari, biz ne yapacahiz, biz fakiriz, biz nasil peki böyle anadan dogma gibi tertemiz olalim deyince, yine peygamberimizin bir başka hadisi, bu kimselerin derdine derman oluverir, nedir o hadis :

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Her kim geceyi itat taatle ifa edip, sabah namazını da kıldıktan sonra, oturup güneş doğuncaya kadar zikir ve ibaddet meşgul olsa, güneş doğunca da iki rekat İşrak - kuşluk namaz kılsa, bir nafile hac ve umre sevabına nail olur."

( Hadis-i Şerif ,İhya, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud,Müslim,Ebu Ya’la,Ebuşşeyh)

Evet elbette kuranda yer aldığı gibi, kadir gecesi gibi, bazi geceler, bire bin verir, yani amma nasil, loto toto ve milli piyangodan kazanan, mesala bir devlet 85 milyon nüfuslu ise, ve bunun 40 milyonu piyango aliyorsa, kazana toplam 50 kişi yada 1000 kişi ise, işde bu gecelerden hakkiyla yararlanip faydalanabilenlerde ancak cüzi miktarda kimselerdir, "ameller, niyetlere göredir" ve eger siz agustos böcegi gibi, bir yaz yatipda, işi bir kadir ve berat gecesine baglarsaniz, siz babayi alirsiniz ancak, yoksa diger bir sene calişan karincalar gibi insanlar enayimi, yani beleşci olmamak babi ile, o yüzden sirtini bu gecelere dayama, ve ibadet taat ve zikirlerini, hem güüne, hem aylara, hemde seneye yay, ancak bu geceleride ihmal etme, Elbet bazi geceler ve günler, önemli ve degerli günlerdir, o gecelerde yapilan ibadet ve zikirlerde , elbet başka günlerde yapilanlardan cok daha degerlilerdir, yani nasil zeytin var, birde marmara birlik jumbo var, her zeytin aynimi? degil, her zeytinyagi aynimi degil. yine peynir var. ama nasil edirne peynirinin yada kars kaşgavalinin tadi başka ise, o gecelerinde degeri ve tadi farkli işde, niyetiniz halis olursa, elbet kaybetmez kazanirsiniz, yatip yatip işi bir piyango ile halleden beleşci müslüman olmayin tabiki.

---oooOOooo---

intihar edenin namazi kilinmaz meselesine bir aciklik, kilnir amma, kilinmama sebebine gelince, intihar eden kimse, hem ona verilen cani alma hakki olmadigi için, hemde ona aynen, azraile büyük kiyamet kopmazdan önce, herkesin canini almasini emredip, herkes ölüp sonrada o tek kalinca, sende git ve öl diyecek Rabbimiz, yani onada intihar et diyecek, ve intihar edenler azrail meleginin sünnetini ve görevini yapanlardir, ve o intihar edince, onun namazini kilacak başka kimse yok ki, o ölünce artik namazsiz ölen, yani cenaze namazi kililnmayan kimse azraildir, öyle olunca, intihar edeninde namazi kilinmaz giibi bir hüküm var, amma kilmak efdaldir, cünkü müminlerin onu (öleni) ugurlama törenidir o cenaze namazi sadece, yani o adam hicmi iyi bir amel etmediki, onu ugurlamaya bile mehel görmemek, ne ayip yani, onuda bir anne dogurdu, el bebe gül bebe büyüttü, amma bazi dertler ona agir geldi, ve intihar etti, ve azrailin o sünnetini üstlendi, evet azrailde diyecekmiş işte o zaman, keşke kimsenin canini almasaydim diyecekmiş, ona cok zor gelecekmiş intihar etmek kendi canini almak, evet cok zor görev. ve Bu yüpzden Kılınmamasıda efdaldir, çünkü Azraillik görevi öyle gerektirir.

---oooOOooo---

Raşidi Tarikatı Zikirindeki Kef Suresi Ayeti Zikrinin Sebebi

Resûlullahın Deccalın fitnesinden korunmak için Kehf Sûresinin ilk âyetlerini okuma tavsiyesi de yer almaktadır.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

'Kehf Sûresinin ilk on âyetini ezberleyen kimse deccalın fitnesinden korunur.'

"Kehf Sûresinden on âyet okuyan kimse deccal fitnesinden korunur"

"Kehf Sûresinin ilk ve son âyetlerini okuyanın vücudunu nur kaplar. Sûrenin tamamını okuyanın yerle gök arasını dolduran nuru olur."

"Allah, Cuma günü Kehf Sûresini okuyan kimsenin Kâbe ile arasındaki mesafeyi nurlandırır."

( Hadis-i Şerif ,Tirmizî, Müslim)

Ebû’d-Derdâ radiyallahü anh bildirmiştir:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Her kim Kehf Sûresinin başından üç âyet okursa Deccal fitnesinden korunur.”

( Hadis-i Şerif , Tirmizî)

Raşidi Tarikatı Zikirindeki Kef Suresi Ayeti Budur:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ raşedâ

Meali :

onlar Mehdi kissasini isa dan naklen duymuşlar ve o magarda yatmadan önce dedilrki

“Ey Rabbimiz,biz şimdi ölüme ve uykuya yatiyoruz amma, bize Senin katından bir rahmet olarak, bizi o emirin Raşidin (Mehdinin) zamaninda yeniden canlandir, Heyyi'i et hayat ver. dediler.

(Sadakallahul Aziym KEHF Suresi 10. ayetten pasaj)

Ashab-ı Kehf Hz. Mehdi'nin Yardımcıları Arasına Katılacaktır

İbni Merdüye, tefsirinde İbni Abbas hadisini merfu olarak tahric etti. O şöyle dedi:

Ashabı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır.

(Kitabul Burhan, VI. Bölüm)

İmam Ebu İshak Salebi Kuran tefsirinin Ehli Kehf Kıssasını anlatırken diyor ki:

Mehdi çıktığı zaman, Ehli Kehf'e gidip selam verince, Allah onları diriltecek ve Mehdi'nin yanında yerlerini alacaklardır. Daha sonra yattıkları yere dönüp kıyamete kadar da kalkmazlar.

(Kitabul Burhan, VI. Bölüm)

Hz. Huzeyfe (ra) dan rivayete göre;

Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

Mehdi zuhur edinceye kadar ümmetim haşrolunmaz. Allah (cc) ona üç bin melek ile yardım edecektir Ashab-ı Kehf de onunla beraber bulunup kendisinin yardımcılarından olacaklar."

İmam-ı Suyuti diyor ki:

Ashabı Kehf'in uykusunun bu zamana kadar tehirinin sebebi, Allah'ın onlara bir ihsanıdır. Çünkü onlar Mehdi'ye yardımcı olacak ve böylece ümmeti Muhammed'e dahil olma şerefi kazanacaklardır.

(Celaleddin Suyuti'nin tasnifinden hadisler. Ahir Zaman Mehdisi'nin alametleri s. 59 kahraman neşriyat)

Resulüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) Ashabı Kehf görmek istedi.Allahü Teala**Dünyada onları göremezsin, fakat ashabından dört kişi gidip onlara(senin) peygamber olduğunu bildirsinler. İslam dinini tebliğ eylesinler** diye vahyetti.

Peygamber Efendimiz(s.a.v) Cebrail (a.s.) ile müşavere edince,Cebrail(a.s.) dedi ki,**Ya Resulallah, mübarek hırkanızı yere seriniz, bir tarafına Ebu Bekir,bir tarafına Ömer,bir tarafına Osman, bir tarafına Ali(r.a.) otursunlar,Allahü Tealaya dua et, Süleymana (a.s.)verdiği rüzgarı senin emrine versin.**dedi. Resulallah Efendimiz(s.a.v) dua edince , o rüzgar geldi, onları götürdü. Mağara kapısına varıp, içeri girdikleri zaman, Kıtmir dirilip karşıladı. Tabasbus ederek Ashabı Kehfin bulundukları yere getirdi. Allahü Teala Ashabı Kehf uyandırdı.

Sahabiler,**esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü**diye selam verdiler. Onla da **ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatüh** dediler. Sonra sahabiler dediler ki.;**Ey Ashabı Kehf ey yiğitler! Allahın peygamberi Muhammed bin Abdullahın size selamı var.** Ashabı Kehf **Allahın Resulü Muhammede selam olsun. İslam dinini bize bildirdiğiniz için size de selam olsun. Dini İslamı kabul ettik. Bizden Muhammed aleyhiselama selam söyleyiniz. ** deyip tekrar uykuya vardılar.

BİR DAHA HZ. MEHDİ ZAMANINDA UYANIRLAR.

Bunu Cebrail(a.s.) Resulüllaha(s.a.v.)haber verdi.Ashab(r.anhüm)rüzgar ile geldiler. Resulüllah onlara sual edip **Ashabı Kehfi nasıl buldunuz?** buyurunca , onlar da vaziyeti anlatıp, selamlarını söylediler. Resulüllah dua edip **Ya rabbi, benimle ashabımı ayırma, beni ve Ehli beytimi sevenleri mağfiret et** buyurdu.

Bir başka hadis-i şerifte ise, Resulullah (SAV)efendimiz şöyle buyurdu:

"Ashab-ı kehf, İsa'nın yardımcıları olacaklardır." İsa (AS) Mehdi vaktinde yere inecektir. Mehdi, Deccalin katlinde İsa'ya (AS) muvafakat eder. Onun saltanatı vaktinde, Ramazan ayının on dördünde güneş tutulacaktır; o ayın ilkinde ise ay kararacak. Bunların oluşu, adetin ve müneccimlerin hesabı hilafına olacaktır.



Rabbim Teala ve Tekades Hazretleri, Tarikimize intisab edibde, bu Ashabi kehfin nidasi olan dua ile, dua eden, zikir eden bütün müntesiblerimizi, Deccalin fitnesinden muhafaza eylesin, ve onu okuyan herkese de, O nun yani mehdinin vaktinde oldugumuz için, ashabi kehfde kalkmiş olmali, ve aramizda dolaşiyor olmalilar, rabim onlarida görüp, tanişip müşahede etmeyi nasip eyelsin , onlari bize, bizleride O nlara kavuştursun, ve O nlari muhafaza ettigi gibi, mehdi ve cemaatinide, ahirzman fitnelerinden koruyup muhafaza eylesin. Amin,amin, Amiiin.


--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 08 Mayıs 2018 Vaazi Salı

Original Kar © glan

Print this item

RasitTunca-2 Onlar Görüldüklerinde Allah Hatıra Gelir (Kar©glanin 28 Nisan 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 08:01 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies



Allah’ın Veli Kulları (Dostları) Görüldükleri Zaman Allah Hatıra Gelir

(Kar©glanin 28 Nisan 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn.

Meali :

Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, üzülmeyecekler de.

Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 62. aye


"Allah’ın veli kulları kimlerdir?" diye sorulduğunda,

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Onlar öyle kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allah Celle Celaluhu hatıra gelir."

( Hadis-i Şerif , Taberi, 4/2731)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

İbn-i Ömer (Radiyallahu anhuma)’dan Rasûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki:
خِيَارُكُمْ مِنْ ذَكَّرَكُمْ بِاللهِ رُؤْيَتُهُ وَزَادَ عِلْمِكُمْ مَنْطِقُهُ وَرَغَّبَكُمْ فِى الْاَخِرَةِ عَمَلُهُ الحكيم
عن ابن عمر

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Meclisinde bulunacağınız en hayırlı kimseler, görüldüğünde size Allah'ı hatırlatan, konuşması ilminize bereket katan ve ameli âhirate rağbetinizi artıran sâlihlerdir.”

( Hadis-i Şerif ,Ebu Yalâ, Musned, 4, 326 (No:2437); Suyuti, Câmiu's sağir,1, 617 (No: 3995); Munavi, Feyzul Kadir, 3, 467-468)

"... Esma bint-i Yezîd (Radıyailâhu Anha)'dan rivayet edildiğine göre; Kendisi Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in (sahâbîlerine) :

«Dikkat ediniz! Ben size en hayırlı olanlarınızı bildirmeyeyim mi?» buyurduğuna,
sahâbîlerin (de) : Belâ (yâni bize bildir) Yâ Rasûlallah, diye karşılık vermişler.
Rasûl-u Ekram (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in (bunun üzerine) : "Sizin en hayırlılarınız o (mu'min) kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah (Azze ve Celle) hatırlanır", buyurduğuna şâhid olmuştur."
(İbn Mâce, Zuhd, Bab 4, Hadis no: 4119)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Bu ummet içerisinde Allah’ın en hayırlı kulları, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir.”

(Elbâni, Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha, 2849)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Dostun hayırlısı; Allah'ı zikrettiğinde sana yardım eden, O'nu unuttuğunda sana hatırlatandır”

(Suyutî, Camiu’s-sağir, 2/11)

İbn Ebî’d-Dunya’nın Hasan-ı Basrî’den rivayet ettiği bu hadis murseldir.

“Bazı insanlar Zikrullahın anahtarlarıdır. Bunlar görülünce, Allah zikredilir - hatırlanır - anılır.”

(Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 10/78)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Allah’ın kullarından en hayırlı olanları görüldükleri zaman Allah hatıra gelir. Allah’ın kullarından en kötüleri ise, fitnecilik için söz gezdiren, birbirini seven kimselerin arasını açan ve mâsum insanları günaha ve sıkıntıya sokmak isteyen kimselerdir."

(Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, h. no: 13140)


"Hangi kimselerle beraber olmak daha hayırlıdır?" diye sordular.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Görülmesi Allah'ı hatırlatan kimselerle."

(Mecmâu'z Zavaid, 1/226)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Ummetimin en hayırlıları, görüldüklerinde Allah hatırlanan kimselerdir. En şerlileri ise, söz götürüb getiren, birbirini seven insanların arasını açan, suçsuz ve mâsumlara sıkıntı vermeyi meslek edinen kimselerdir."

(Musned, IV/277)

Veli Demek Nedir? Evliya Demek Nedir? Allahin Veli Kullari Varmidir?

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاللّهُ وَلِيُّ الْمُؤْمِنِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

vallâhu veliyyul mu’minîn.

Meali :

Allah mü’min’lerin dostudur.

Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 68. ayetten pasaj

Veli Demek : Allah Dostu yani Allah in buyruklarina tabi olup, inanip itaat eden kimseler demekdir, ve Allah a dost olmuş ve, Allahi seven, ve Allah in da onlari sevdigi kullari demektir. Evliya ise, Velinin cogulu demekdir, yani cokca veli kulu, cokca seveni (günümüzün dili ile Fun veya fun club misali), yani Allahi seven bir cok kullari, ve Allahin da onlari sevdigi, dost edindigi (Fun clubune kabul ettigi) bircok kulu demekdir. ve yukardaki ayette ise, "Allah müminlerin velisi, dostudur" buyrulmakda, ve öyle olunca, iman edip itaat eden, Allahin emirlerine uyup, yasaklarindan sakinan kullari, Allahin dostlaridir.
ancak ilgili ayette: “Müminler Allah’ın evliyasıdır.” denilmemiş, “Allah müminlerin velisidir dostu ve yardımcısıdır.” mealindeki ifadeye yer verilmiştir. Bu iki ifade arasında çok fark vardır.

“velayet” bir cihetle iki kısımdır:

a) Velayet-i amme: Bu velayet her mümin için geçerlidir. Allah’a iman eden her mümin Allah’ı sevip saydığı ve Onu dost ve yardımcı kabul ettiği için, bu manada Onun velisidir.

b) Velayet-i hassa: Bu velayet, normal müminlerin ötesinde Allah’a itaat eden, Onu sevip sayan, Ona yakınlık ve dostluk kuran ve Evliya dediğimiz kimselerin velayetidir.

İşte “Allah velilerini, kullarının içinde gizlemiş.” sözü bu velilik için geçerlidir...[1]

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:

"Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Rikak 38)

Velayet-i hassa denilen makamdaki kimseler, bu hadisde gecen Allah a kurbiyet kazanmiş kullaridir, yani O nlar, O nun ile konuşur, O nun ile görür, O nun ile tutar, O nun ile yürür, yani O ndan bir an bile gafil kalmayan kullar zümresi demekde budur.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنْ أَوْلِيَآؤُهُ إِلاَّ الْمُتَّقُونَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

in evliyâuhû illâl muttakûne ve lâkinne ekserehum lâ ya'lemûn

Meali :

O’nun evliyâsı (yakınları-yardımcıları) sadece takva sahipleridir.

Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 34. ayetten pasaj

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tensurûllâhe yansurkum ve yusebbit akdâmekum.

Meali :

Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.

Sadakallahul Aziym MUHAMMED Suresi 7. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا كُونوا أَنصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللَّهِ فَآَمَنَت طَّائِفَةٌ مِّن بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَت طَّائِفَةٌ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آَمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsâbnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), fe âmenet tâifetun min benî isrâîle ve keferet tâifetun, fe eyyednâllezîne âmenû alâ aduvvihim fe asbehû zâhirîn

Meali :

Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nasıl ki Meryem oğlu İsa da havarilere, “Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?” demişti. Havariler de, “Biz Allah’ın yardımcılarıyız” demişlerdi. Bunun üzerine İsrailoğullarından bir kesim inanmış, bir kesim de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.

Sadakallahul Aziym SAFF Suresi 14. ayet

Bir Konu Bir Yorum "Âlimin yüzüne bakmak ibadettir

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.

( Hadis-i Şerif , Ebu Davud)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Âlim ile oturmak, yüzüne bakmak ibadettir.

( Hadis-i Şerif , Hâkim)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Kâbe’ye, ana babanın yüzüne ve Mushaf’a bakmak, Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.

( Hadis-i Şerif , Ebu Davud)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Üç şeye bakmak ibadettir: Ana babanın yüzüne, Mushaf’a ve denize bakmak

( Hadis-i Şerif , Ebu Nuaym)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Şu beş şey ibadettendir: Az yiyip içmek, camide oturmak, Beytullaha bakmak, Mushaf’ı açıp okumadan bakmak ve salih âlimin yüzüne bakmak.

( Hadis-i Şerif , Deylemi)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Ali’nin güzel yüzüne bakmak ibadettir. (Hazret-i Ali, Eshab-ı kiramın en âlimlerinden birisi idi.)

( Hadis-i Şerif , Hâkim)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Ali’nin yüzüne nazar etmek ibadettir.

( Hadis-i Şerif , C.Y.Güzin)

Hocanin birisi diyor ki : adamin birine bakmak, 500 yillik ihlasli amelden daha faziletliymiş diye, bir admanin yanina gidip gelip ona bakiyorlar, bu kadar beleşci müslümanlik olmaz diyor, öyle olsaydi, ashab sadece muhammede bakarlardi, ibadet falanda etmezlerdi, oysaki ibdet olacak olan onun sünneti, onun dediklerini tutmak, kuran ve sünnete uyup, uygulamakdir, yoksa yüzüne bakmak degildir diyor.
Bu Konuya yorumumuz :
Bunu daha önceki vaazlarimizda anlattik, inşallah bir risale olarak da yazip, yeniden yayinlariz, o vaazi bulup, dinleyip, anlattiklarimizi kaleme alacak birisi yokmu yani?
Dedik ki bir berber, yanina kücük bir cocugu cirak alir, ve o cocuk, o berberin yaninda o traş ederken, ona baka baka traşi ögrenir, ve ilk günlerde ancak, akşam kapanirken, dükkani süpürmek müşteriye kolanya tutmak, ustaya makas bicak jilet hazirlamak, veya müşterinin boynuna örtüyü sarmak kadar kolay işleri yapar, amma berberlik, traş etme sanati, öyle hemen iki günde ögrenilmez, bir sene iki sene,... gibi tecrübe ister, ve bir gün eger ögrendi ise, güvendigi bir müşterisine teklif edip, berber onun traşini ciraaginin yapmasini ister, ve eger işte bu hakkal yakin derecesine cikan cirak, eger başarabilirse, artik kalfaliga gecer demişdik, ve önce bir ilim, ilmel yakin, sonra aynel yakin, sonrada hakkal yakin ögrenilir diye bahsetmişdik, ve işte muhammede bakan ashab, namaz nasil kilinir, oruc nasil tutlur, hac nasil yapilir, bir gün yine o gibi giyinmeyi ögrendi, o gibi tirnak kesmesini ögrendi, bugün bizler nasil seve seve onun sünnetlerine uymak için, nasil namaz kilabiliyorsak, yahuttta sagdan giyip sagdan yiyorsak, yine tirnaklarmizi bile, onun gibi kesiyorsak, işde ashabin, onu ne kadar cok bakip izledikleri, ve o ne yaptiysa aynini taklid ettikleri için, bizler bu gün bilip yapabiliyoruz, onlar bakmasalardi ona, biz nereden duyacak ögrenecekdik, muhammedin bunlari böyle yaptigini, ve öyle olunca, Allahin veli kullari ise, işte onlarda O nun mirasini devralan, zamanin müceddidirler, ve onlarda muhammedin sünnetilerinden bir cikarima gidip, bu günün fiil ve amlerinde onu tatbik edenlerdir, mesela internet nasili kullanilir, yahut patates yenirmi, yahut su hangi bardak ile icilir, yeni bardaklardan nasil icilir, misavak yerine diş fircasi kullansak olurmu, elimizil yemek yerine kaşik kullansak olurmu, taharet kagitla yerterli olurmu gibi sorulara cevap olcak bir yöntem geliştirirler, onlarda hayat tarzlarinda, bir sünnet ve yol izlerler ki, Allahin emrine muhalefelet etmeyen bir yaşayiş tarzi, işde onlarada bakmak gözetlemek böylecece bunlari ögrenme hususunda ibadettir sevaptir, cünkü gelecekdeki insanlarin, bu günün yeni icadlarinin kullanimi nasil olmali diye muhammede soramayiz degilmi, o yokdu ama, bu mirasi devralan bugünün alimlerindende, bu icadlarin kullanma sünneti sakli, yarinlarda, onlari kullanacak genc müminler de, bir evliyanin bunlari kullanmadaki sünnetine ittiba ederse, yahut mehdiye ittiba ederse, yine salih amel etmiş olurlar deglimi, şimdi muhammedi kabrinden kaldirip, "ya muhammed facebookda hesap acalimmi? acmayalimmi? diyemi soracagiz, yoksa yeni bir ilmi, bunu nasli kulanmakda ona bakip bu sünneti ögrencegiz haaa, eey M. hoca, sadece alime bakmak elbet yeterli degil, bizatihi tatbikde lazim tabiki, aynen ciragin on gün, iki ay, 3 yil ustasi olan berbere bakdikdan sonra, alip bir müşteriyi traş etmesi gibi, önce bir ilmi ögrenip, sonra onu zamanin alimi ve veli kullari nasil kullaniyor bakip, sonrada sende o sünnete uygun tatbik edip kullanman işde, bu ilmi daha ileriye taşimak olur, hakkal yakin ögrenme ve yaşaman demek, öyle olunca bir fiil taat ve ibadete dönüşdü işde bu sayede, ve sena sevab kazandiran bir amel oldu, cünkü muhammedin sagdan giyme sünnetini uyguladikca, sen nasil sevap kazanirsan, ayni bu gün face ve tiwitter hesap acip acmamakda elinde, ve eger dogru kullanirsan, sen yine sevap kazanabilirisin, ama nasil kullanirsan? bunu bir alimden ögrenip tatbik edersen, tabiki de sevap kazanirsin, yani bu bir misal M. hoca, anladinmi! yani yok öyle yüze bakmakla ibadet sevabi deme sakin bu yüze bakmakdan ibaret degil, yoksa cok zarar edersin, yarin ruzu mehşerde senden davaci olurum, insanlari bundan uzaklaştirdigin için.

---------------
Bir Amerikali vaiz kadin diyor ki : Biz diyor mehdiye (veya isaya ve jesusa) niye yardım edecegiz, Allah kiyamet ile 11 milyar insani öldürsün diyemi yardım edecegiz, Allah bu 11 milyar insani niye öldürcek, yada öldürcekdi niye yaratti madem, ve biz niye ona yardım edelim diyor, ve mehdiye ve Allaha savaş acmiş oluyorlar, ve sebebleride bariz ve acik, peki ne cevap verelim? evet

Elcevap :

Annen ve baban birlikte olup, seni dünyaya getirdiler, sen yokdun, varlikda bile degildin, ve varliga geldin, ve var olma sevincini yaşadin, ceşitli lokmalarla seni beslediler büyüttüler, ve bir gün, daha cocuk iken, sen yanliş şeyler yapacakken, baban sana bir tokat atip seni durdurdu, yada azarladi seni durdurdu ki yanliş yapmayasin diye, amma o yanliş, ona göre bir yanliş, senin acindan, o yanliş degil olabilir, ama onun kuralina göre onlar yanliş, ve seni durdurur, ve "bu yasak, yapma!" dedi diye, sen anneni veya babani sevmemeyide ögrenirisin, anna ve baba o kadar cok iyi degilmiş demeye başlarsin. Halbuki o ana ve baba, senin, vatana, millete, ve ailesine ve coluk cocguna, iyi bir anne ve baba, ve vatandaş olarak yetişmen için gayret ediyordu, belkide dindardi, yine Allah a kitaba ve dine aykiri hareket etmene engel olmaya calişiyordur, senin bunun için annene kizma hakkin varmi? ve yine başka bir hal evet dünyada böyle bir hak yok, annen sana hayat bahşetti ama, senden onu alma hakki yok, yasalar ile böyle bir hak yok, yani sana kizinca seni öldürme hakki yok degilmi, peki Allah niye öldürüyor o zaman deyince
Dedikya bir gün insanlik cennete varinca, yada cennet olmuş vakte erince, artik ölüm öldürülmüş olacak, ölümsüzlük keşfedilmiş olcak, insani öldüren nasil ana babasi degil de, insanin yaptigi hatalari, yada yanliş beslenmeleri, yada ihtiyarlamasi ise, öyle olunca ölümü öldürmekden öncede, önce gencligin sirri keşfedilmeli dedik, ve muhammedin sünnetleri ve sözlerinde bunuda, cennetlikler 30 veya 33 yaşinda olcaklar dedigini biliyoruz, hatta bir kadin ashaba şaka yollu :

Taberani Hz. Aişe’den naklen konuyla ilgili olayı şöyle aktarmıştır:

“Bir gün Ensar kadınlarından yaşlı bir kadın Resulullah’ın (asm) yanına geldi ve “Ya Resulellah! Allah’ın beni cennete koyması için dua buyur!” dedi.

Hz. Peygamber: “Şu bir gerçek ki yaşlılar cennete gitmezler.” buyurdu ve (namaz vakti olduğu için) namaz kılmak için camiye gitti.

Hz. Aişe’nin yanına (eve) döndüğünde Hz. Aişe: “Ya Resulallah! Senin ö sözünden ötürü gerçekten büyük bir sıkıntı ve dehşet aldım.” dedi. Resulullah:

“O söylediklerim doğrudur. Çünkü Allah kadınları cennete koyduğu zaman onları (yaşlı olarak değil) genç kızlar haline çevirir, buyurdu.”

( Hadis-i Şerif , Taberanî, Evsat, 5/357)

Bu hadisin yorumu ise, biz dünlerin cennetiyiz,yarinlarda bizlerin cenneti tezimize uygun, her yeni dogan fatma, hatice, ali, cocuk dogup, sonra genc kiz ve delikanli olmakda, onlarin dogdugu yer, doguranlarin cenneti olmakda ise, bu hadis de de böyle bir hal olabilir.

ve yine Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Cennet halkı kıyamet günü Âdem’in suretinde, otuz üç yaşında, karagözlü bir sima hâlinde haşr edilirler. Sonra cennette bulunan bir ağacın yanına götürülürler ve ondan elbise giyinirler, artık ne elbiseleri eskir ve ne de gençlikleri kaybolur.”

( Hadis-i Şerif ,Kenzu’l-Ummal, H. No: 39383)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“(Ruh üflenmiş) bir düşükten bir pirifâniye kadar (cennetlik olan) her kes otuz üç yaşında, Âdem’in suretinde, Yusuf’un güzelliğinde, Eyyub’un ahlakında bıyıklı, bedenleri kılsız ve karagözlü bir simayla haşr edilirler.”(Bu günün genclerinin sixpack görünmek için gögüs killarini felan aldirmalari temsili olabilir)

( Hadis-i Şerif , H. No: 39384)

zaten sen o günlere ersen artik ölmeyeceksin ey Amerikali Vaiz Teyze, ancak bugünlerde ölüm var, ve genclikde bir SIR, öyle olunca, niye musanin cep telefonu yokdu diye, musa rabbina itirazmi etsin gidipde, muhamed niye benim ferrarim yokduda, mehdinin vaktinde ferrari , porshce arablar var ucaklar var diye şikayetmi etsin, zaman ve insanligin gelişmesi ve dünyanin imari bir sürec ve zaman istiyor.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Alametlerin birbiri arkasından gelmesi, aynı ipte dizili incilerin peş peşe dökülmesi gibidir.”

( Hadis-i Şerif , İbni Hibban Sahih 1883, Mecmau’z-Zevaid 7/331, Taberani Mucemu’l-Evsat, Albani Sahihu’l-Cami 3227)

işde yeni alametler, birbir boncuklarin dökülmesi gibi hizla takip ediyor, belki o günlere biz bile erişiriz, yani öyle olunce seni yaratan, seni var ederken, beslerken büyütürken iyide, verdigini geri isteyincemi kötü oldu, evet bizler dünyadayiz, ve mesela evin vardir, kiraya verirsin, ve sonra evin lazim olur, yada daha iyi kira veren biri gelmiştir, eski kiraciya cik deyince, senden kötü ev sahibi olmaz, sen en kötü insansindir artik onu için, yine birine borc para veririsin, ve zaman gecer gelmez, ve seninde paraya ihtiyacin olur, ve geri isteyince parani, senden kötü kimse olmaz, Allah da verdiği cani geri isteyince, bazilarinin aklinda ve fikrinde ondan kötü kimse yokdur, ki o geri alirda seni başka bir yerde başka bir memlekette ve zamanda, yeni bir cocuk, taze, teri taze cocuk olarak yeniden dünyaya getirir, halbuki sen, o eski kaportan olan bedeninde kalsan, yaşamak daha zor olcak, cünkü gencligin sirri cözülmedi, ve Allah insanliga bunun için yardım edip, onu öldürüpde yeniden dogurtuyor ve, öyle ounca, sen yeni ve ahir zamanda, bir başka bedene cikmak durumundasin, belki eskisini hatirliyorsun, belki hatirlamiyorsun, amma bir gün gencligin sirrida cözülcek, bir gün ölümün sirrida cözülcek, işde o günlerde, Allah artik insanlari öldürmeyecek, ve vaiz teyze Allahin kasdi belkide 11 milyonu öldürmek falan degil, amma mesela bir cocuk, oynamak için oyuncaklarini cikarip, oynar oynar sonundan bikar, yemek yemesi lazim, uyumasi lazim, ve o uyuyunca belki annesi oyuncaklarini toplar, ve kutuya koyar, yarin başka gün, ve yine oynamak isterse, kutundan yine cikarip oynar, öyle olunca hayat oyuncaklarla oynamak gibi, artik bikinca, bu dünyadan göc olunuyur, öyle olunca eger insan her eski hayatini hatirlasa idi, bikardi yorulurdu belkide degilmi, cocuk bazi oyuncaklardan bikar, ve oynamak istemez, ve onlar kutunun en dibinde kalir, onlarla oynamaz artik, yeni oyuncaklar ister degilmi, Allah da yeni bedenler ve ve yeni yerler ve yeni buluşlar ile, insanoglunu teri tapteze tutmakda, zaten Allah kulllarini cok sever, diyor ki muhammed :

Kudsî hadiste şöyle bildiriliyor:

– Rabbimiz kulunun işlediği amelleri içinde en çok tövbesini sever.

– Neden?

– Çünkü tövbe eden kul cehennemden kurtulur da ondan. Rabbimiz de kulunu cehennemden kurtaran ameli çok sever. Hatta bir ana, yavrusunu ateşe atmayı nasıl istemezse, Rabbimiz de kulunu cehenneme atmayı ondan çok daha fazla istemez.

Nitekim bir defasında ashabdan biri bir çocukluk hatırasını anlatırken demişti ki:

– Çalılıkta dolaşırken, bulduğum bir kuş yuvasından yavruları alıp koynuma koymuştum. Tam bu sırada yavrunun anası başımda dolaşmaya başladı, acıdım, yavruları bırakmak için ihramımı açmaya çalıştığım sırada kuş hemen koynumdaki yavrusunun yanına daldı, kanatlarını yavruları üzerine gerip kollamaya başladı.

Efendimiz (asm)'in buna sorusu şöyle oldu:

– Bu annenin yavrusuna bu kadar acıması sizi hayrete mi düşürdü?

Efendimiz (sav) şunu ilave etti:

– Hiç şüpheniz olmasın, Allah (cc)'ın kullarına acıması, bu annenin acımasından (kıyas kabul etmeyecek derecede) fazladır.

Bir defasında kadının biri çocuğunu kaybetmiş, deli gibi bir oraya bir buraya koşuyor, yavrusunu arıyor, bulduğu yabancı çocukları da bağrına basıp hemen oracıkta emdiriyordu.

Kadının bu heyecanını gören Efendimiz (asm) yanındakilere sordu:

– Böylesine şefkatli şu kadın hiç yavrusunu ateşe atar mı?

– Atmaz, dediler.

Efendimiz (asm) de tasdik etti;

– Ben de öyle biliyorum, atmaz, dedikten sonra buyurdu ki:

– İşte Allah (cc) da bu kadından çok fazla merhametlidir. Kullarını ateşe atmaz, onlar kendilerini ateşlik amelin içine atmadıkça!

Evet, evet. Allah (cc) kullarını ateşe atmaz, kullar kendilerini ateşlik işin içine atmadıkça!

Bir yolculuktan dönülüyordu. Mola verilmiş, bir kadın da ateş yakarak hazırlık yapmaya başlamıştı. Ateşin alevleri yükselince kadın koşuşturan çocuğunun ateşe düşmesinden korktuğu için hemen onu bağrına bastı ve ateşe düşmesi halindeki dehşeti de tasavvur ederek buna gönlünün dayanamayacağını hayal edip orada bulunan Efendimiz (asm)'e dönerek sordu:

– Sen Allah (cc)'ın peygamberisin değil mi? Efendimiz (asm) de

– Hiç şüphen olmasın, buyurdu.

Bunun üzerine kadın şöyle dedi:

– Allah (cc)'ın kullarına merhameti bir ananın yavrusuna olan merhametinden daha çok değil mi?

Efendimiz (asm):

– Hiç şüphen olmasın öyledir, buyurunca kadın:

– Öyle ise bir ana yavrusunu ateşe atmaz, diye sızlandı.

Efendimiz (asm)'in gözleri yaşardı da buyurdu ki:

– Yüce Allah (cc) ancak kendisine isyan edenleri ateşe atar. Müstahak olmayanları asla!..

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِّمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لله وَهُوَ مُحْسِنٌ واتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen). Vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ

Meali :

Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah, İbrahim’in ümmetini hanif İbrahim’i de onlara Halil eyledi.

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 125. ayet

yani öyle olunca Hz. ibrahimin dini, bizimde hanif dinimiz demekdir, peki biz hanif ne demek diye nasil acikladik, yani Hanif bekci veya korucu ve koruyucu demek demişdik
yani ibrahimin dinini kimler koruyabilir, tabiki ona inen yasaklari yapmayan, sevaplarida yapan kullar, onun dininin koruyuculari ve hanifleri demek olur, halil demek ise hulul etmek demek, ve dedikki muhamed ümmeti için, muhammedin dünyaya dagilmiş olan parcalari olan eti kani cani, yani ümmetinde dagilmis parcalari demek dedik, yani birisi onun misavak tutuşunda kabul olmuş ameli olmuş artik o hep öyle misavak ve firca tutuyor, yine birisi yün takke giymesi olmuş,.... Hz. ibrahim için ise millet kavrami var kuranda, ümmet degil, yani bir büyük boy.
Yani mesela gezegenlerimiz ve güneş bir sistem, güneş sistemimizin üstünde ise galaksimiz var, güneşimiz ise galaksideki bir ana yildiza tabi olarak, galaksi icinde bir harekete sahip yani, yine o galaksi bir nebule icinde belki, yani yine başka bir misal ile tirnak parmaga bagli, parmak ele bagli, el kola bagli gibi, yani öyle olunca muhmmed ümmeti, ibrahim milletinden kasit da budur, ibrahimin icinde, biz sanki galaksinin icndeki güneş sistemiyiz demekdir gibi, öyle olunca, halillik ise hulul eden demek, Allah hulul etmez diyenlere kapi gibi ayet, ve diyorki ibrahimi milletine halil eyledi, yani dost eyledi, veya ibrahim milletinin gözünde hulul etti, ve Allah yeryüzünde Adem ile hulul eyledi ve yeryüzünde gezdi ve yeryüzünü inşa ve imar etti, amma ibrahim vaktinde, ibrahim ile hulul eyledi, adem ile halife eyledi, ibrahim ile hulul eyledi ve muhmmed ile et ve kan eyledi, yani bedenin parcaciklari gibi, hücre, et ,kan, kemik, böbrek, dalak gibi, işde Hz. Ademi Halife eyledi ibrahimi halil eyledi onun ümmetini bu dinin bekcisi olan hanif eyledi, sonra muhammedi rasul eyledi, ona tabi olanlarida ümmet eyledi, ve parca ve bütün ilişkisi sadece yani.

---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Mehdi Aleyhisselâm’ın ordusu ve askeri, geceleri kaim, ve gündüzlerie iş ve aşinda dirlar. Allah onun (Hz.Mehdi (as)'ın) muhabbetini insanların kalplerine yerleştirecektir. Böylece onlar, gündüzleri arslan kesilen ve geceleri de ibadetle geçiren bir toplum olacaklar. Gündüz güneş gibidirler gecedede ay gibidirler.

(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")

Yani, hep insanliga yol gösterme derdindedirler. Arilar, ne hergün ayni bal yemekeden, nede her gün cicek cicek bal toplamakdan bikmaz ise, Mehdi ve askerleride, hergün ve her gece insanliga işik olup, yol göstermekden bikmazlar.

insandaki azalarin iki tanesinin bekcisi var, yani agiz ve gözlerin bekcisi var, gözünü yumunca görmezsin, ve agzini kapatinca söylemezsin, bu iki aza ile günaha girmek veya girmemek hakkini, allah bize birakmiş, ve deneme yapiyor, harama bakacakmi? bakmayacakmi, bakabilirde bakmyabilir de, yine kötü söz söyliyecekmi? söylemeyecek mi, yani dilini tuttun mu yine söylemezsin, ve agzini yumdunmu söylemezsin, bunda bir nevi, hatta külli irade sende, amma kulak öyle degil, kulaga bütün sesler gelir, fakat sen ellerinle kulaklarinida tikayabilirsin bütün seslere, yada sen ancak duymak istemezsen, oradan uzaklaşman lazim, yani ayaklarina emredersin haydi buradan gidelim dersin.
Peygamberimiz vaktinde, herşeyi bilen, bir kahin çocuk türedi, ve Hz. Muhammed, Ali, ömer ve Ebu Bekir ile ona gitti, bir kac soru sordu, bildi cocuk, aklindan bir sure tuttu, sordu : aklimdan ne tuttum dedi, cocuk tam cevap verecekdi, peygamberimiz "dur dur" dedi burayi şeytanlar basti, haydi gidelim ömer dedi [2]
yani eger ortamda şeytanlar varsa, ayaklarina dersinki burayi şeytanlar basti, haydi gidelim ayaklarim dersin, senin ayaklarin elbet seni ordan uzaklaştiracakdir, yani öyle olunca, yine irade bizde, günah işlemek yada işlememek, yani yine elin senin kumandanda, yanliş birşeyi calabilirsin yada calmaya bilirisin, brini elinle dövebilirsin dövmeye bilirsin, elinin kumandasi sende degilmi, yani iradeyi rabbbim bize vermiş, sen eline söz geciremiyormusun? yani
Kleptomani Nedir ?
İhtiyacı olmadığı, hemen kullanmayacağı halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri izinsiz olarak alarak, onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol bozukluğudur.
Nedeni ?
Kişinin aslında o malı satın alabilecek yeterli maddi birikime sahip olduğu, ancak buna rağmen bu davranışı gerçekleştirdiği gözlenmiştir. Bu davranış daha önceden düşünülmemiş ve planlanmamış olup, aniden gerçekleştirilir. Bu davranış birinden intikam alma amacıyla yapılmamıştır. Birey bu davranışın yanlış ve uygunsuz olduğunun bilincindedir. Kişiler bu davranışı gerçekleştirmek için başkalarından yardım istemezler.
Rahatsızlığın çocukluk yaşlarında başladığı belirlenmiştir. Kişi bu davranışı gerçekleştirmeden önce, yoğun bir gerilim hisseder. Bu davranış akabinde, mutluluk, rahatlama ve büyüklük hissi içine girmektedir.
Rahatsızlık hakkında yapılan çalışmaların azlığı ve bu durumların kişiler tarafından gizlenmesi ve bu durumu gerçekleştiren kişilerin sağlık hizmetlerinden çok, adli makamlara sevk edilmeleri nedeniyle gerçek sıklığı tam olarak bilinemese de bin kişide altı kişide rastlandığı saptanmıştır. Yakalanan dükkan hırsızlarının % 5-25 inde saptanmıştır.[3]
Yani eline söz gecirmekde senin elinde, ancak mesele calmak hastaligi, yapa yapa, sende bu dürtü halini aldiysa, yani ahlak ve meleke halini aldiysa, artik ondan kurtulmak zor, yine icmek, sigara olsun , alkol olsun, ilk başta senin elinde, amma sen bunu yapa yapa dürtü haline döndürdün ve alkolik oldunsa, artik o sende meleke oldu demekdir, artik ondan kurtulamazsin
Yine iyi ve güzel ahlaklarda böyledir, yine zikirde böyledir, sen Allah i zikrederekden, işte Allahi hatirlamak ile, sende bu kötü ahlaklarin dürtü halini almasinin önüne gecersin. cünkü zikireden kalp, Allah iledir, ve Allahin oldugu yerde şeytan barinamaz, ve öyle olunca, Allah i zikirederek, şeytanin sana o kötü ahlaklari, vesvese vererek empoze edip seni hasta etmesinin, onlarin sende alkolik yada sapik halini almasinin önüne gecmiş olursun, cünkü Rabbimiz

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lâ tekûnû kellezîne nesûllâhe fe ensâhum enfusehum, ulâike humul fâsikûn

Meali :

Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.

Sadakallahul Aziym HAŞR-19 ayet

Eşrefoğlu Rumî Hazretleri Müzekkin Nüfus kitabında "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." Sözü işte burda devrede, sen, nefsine ve şeytanin verdiği vesveslere uyarsan, bir gün seni alkolik yapar, diger gün kumarbaz, ve helakini, kendi elinle diline meydana getirirsin, şeytan burda nerde? işde o sana icinden bir dürtü olarak gelir, ve seni fistekleri ile kandirir, ve bir gün büyücü olursun, diger gün zinakar, diger gün,.... yani

Adem (as)’ı cennette kandıran, günahkar eden ve Allah (cc)’a asi eden şeytandır. Adem (as) sonunda tevbe etti de affoldu. Ulul Azim Peygamber olan İbrahim (as) önde, İsmail (as) arkada giderken ikisinin arasına girip, baban seni boğazlamaya götürüyor. Babana asi gel, gitme diye aralarını açmaya çalışan bu şeytan, Peygamberimiz (sav) Ashâba namaz kıldırırken kara koyun suretinde şeytanın aranızda dolaştığını görüyorum. Safları sık tutun şeytan aranızda dolaşmasın. Peygamberimiz (sav)’in camisinde onun Ashâbının arasında dolaşan şeytan:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Şeytan insanın kan damarlarında dolaşır. Oruç ile onun yollarını daraltın"

( Hadis-i Şerif , Buhari, Ahkam, 31)

insanların damarlarının içinde gezmek için, Allah (cc)’dan müsaade alan yine bu şeytandır. Bu şeytan bizlere neler yapmaz. Kur’ân-ı Kerim’de:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُواْ إِلَى الصَّلاَةِ قَامُواْ كُسَالَى يُرَآؤُونَ النَّاسَ وَلاَ يَذْكُرُونَ اللّهَ إِلاَّ قَلِيلاً

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnnel munâfikîne yuhâdiûnallahe ve huve hâdiuhum, ve izâ kâmû ilâs salâti kâmû kusâlâ yurâunen nâse ve lâ yezkurûnallâhe illâ kalîlâ

Meali :

Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar Ve Allah'ı pek az zikrederler.

Sadakallahul Aziym NİSÂ Suresi 142. ayet

“Vela yezkurunallahe illa galiyla…ila ahir.”

Münafıklar Allah’ı zikretmez değil, illa az zikrederler.

Çok zikretmeyen münafıklıktan kurtulamıyor. Münafıklıktan kurtulamayınca nasıl şeytan müdahale etmesin. İşte şeytan vesvese ve evham ile karıştırıyor. Kur’an okurken, her işimizin başında Euzu Besmele çekiyoruz.

Manâsı: Euzu, sığınırım. Billahi, Allah’a sığınırım. Mineşşeytanirraciym, Allah’ın dergahından kovulmuş olan şeytandan Allah’a sığınırım.

Şeytan bir şey yapamayacaksa bu sığınma neden?
Her sığınan kurtulamaz. Peygamberimiz (sav) zamanında münafıklar hem namaz kılar, hem Kur’an okur, hem Euzu besmele çekerlerdi. O Euzu besmele o sığınma kendini kurtaramıyor, kurtarsa münafık olmazdı.
Hadîs-i Şerîf:

“Men arefe nefsehu fegad arefe rabbehu”
Manâ’sı: Her kim nefsini bildi ise rabbısını bildi.
Nefsini bilme nasıl olur?
Şeytan nefisle birleşip kendini yanılttığını, aldatıldığını bilirse nefsini bildi. Nefsin hilesinin kendini aldattığını bildi. Bunu bilen de Rabbısını bildi. Anlaşılıyor ki, nefsinin, şeytanın kendini aldattığını bilen Rabbısını o zaman bildi. “Beni nefis, şeytan aldatamıyor diye kendine güvenen, aldatıldığını bilemeyen Rabbısını bilemez. Rabbısını bilemeyeninde Şeyhi şeytan olur.[4]

Ve biz Raşidi Tarikati mensublari Günde en az 100 defa istiaze ile yani

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Zikiri ile 100 defa Allaha siginiriz, kimden o azili veseves dürtükleyici şeytan dan, istiaze bunun için önemlidir, işde gece olunca, orada gündüz yokdur artik, yani gündüz oluncada, gece yokdur. Tabi gölgede ve işiksiz kalan kücük bölgeler olabilir, yine gecedede yildizlarin ve aylarin lambalarin aydinlattigi kadar aydinlik olabilir, amma gece gecedir, gündüzde gündüz, öyle olunca, sen Allahi anip zikredip, Allahla olunca Allah dan gafil olmadikca, şeytan senin kulagina kalbine vesves verip, yanliş ve günah işletemez, sen ne zaman rahatladin ve Allahi unuttun, gafil oldun, o hemen yanina gelir, ve sana fisteklemeye başlar, eger sen bir şeyh yada salih kimseyi hatirlarsan, onlardaki hal sende de, ayna neron sistemi ile, sende de, o Allahla olma , allahi zikretme hali meydana gelir, ve onlar Allahla olduklari için, sende Allah la olursun, onlari görünce allah hatra gelir bunun için önemlidir, Allahi hatirlayinca, ve Alllahin oldugu yerde, şeytan barinmaz, melek varsa, yine şeytan yokdur, yok şeytan ve karanlik galipse, ordada melek durmaz, yani öyle olunca, işde ya şeyhin seni dürtükleyip yöneten şeytanindir, yada seni dogru yola ileten bir veli kul, yada peygamber, salih bir kimse, yada Allah dan gafil olmamandir, bu Allahdan gafil olmama raddesine ulaşmak cok zordur, pazarda gezerken dahi Allahla beraber olma sanati, cok büyük faziletli bir deger, amma ona ulaşmak zor, etrafa bakarken kendini kaybettin, ve yanina bir pazar şeytani sokuluverir, yani öyle olunca, daimi zikiri kazanmak için, cooookca Allahi zikretmek lazimdir, tabiki bu zikir sadece dilden zikir olmamali, zikrederken Allahi davet ettigini bilmeli, ve Allah gelincede şeytanin ordan gittiignide bilmeli, yani zaten bizim zikirimizin başindaki istiazeyi cekince belli olur, eger yaninda bir şeytan ve hizbi varsa, ve hatta damarlarinda geziyor ise, o zikir, istiazeyi cekince, seni esnetir ve vücudundan cikip kacmak durumunda kalir, esnedinse onu cekince, bilki damarlarinda geziyormuş o an, ve sen istiazeyi cekince, işde cikdi ve kacdi demek olur bu, ve ardina 100 nromal istiaze ve besmele daha, artik unuttugumuz anlarimizda da besmele cekmiş olmak için 100 istiazeli besmele ne güzel degilmi.

Nitekim hastalik bile, şeytanin azabli dokunmasi olarak yer alir kuranda, Hz Eyub dedi ki

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Vezkur abdenâ eyyûb(eyyûbe), iz nâdâ rabbehû ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâb

Meali :

(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk dert ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.

Sadakallahul Aziym SAD Suresi 41. ayet

ve burada şeytanin bir nevi, mikrop türünden birisi oldugunu anliyoruz, cünkü yorgunluk hormonu salgilanmasi bir hormon, ve o damarlarda, yada vücudun icine salgilanir, yani yorgunluk hormonu denen şey, işde eyyubun kuranda andigi, ve ondan Allah sigindigi bu "bi nusbin ve azâb" dedigi şey yani, ve onun icinde başka bir surede de rabbimize ondan, şöyle sigindigi yer aliyor.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn, Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn.

Meali :

De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden ve dürtüklemelerinden sana sığınırım. Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.”

(Sadakallahul Aziym MU'MİNÛN Suresi 97 ve 98. ayet)

Ve biz Raşidi Tarikati mensublari, Günde en az 1 defa, ve en fazla 10 defa zikirederiz bu duayida, amma bu demek degildir sadece ona defa zikredecgiz, düşmanin onu kuşattigini veya ona yaklaştigini bilen kimse, silahi ve mermisi varsa, ona ateş acip, onu vurmak istemezmi, onu kendisinden uzaklaştirmak istemezmi, o halde baktinizki, o ve hizbi yaklaşti, cokca bu zikiri zikredin, ve rabbimize siginin, istiaze edin.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn.Ve lâ tec’alû meallâhi ilâhen âhar(âhara), innî lekum minhu nezîrun mubîn.

Meali :

Öyleyse Allah’a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben(Allahu Teala), sizin için O’ndan (şeytan ve hizbinden) kurtulmaniz için bir bekci ve bir nezirim. Ve Allah ile beraber başka ilâhlara sığımayın. Muhakkak ki ben, sizin için O’ndan (şeytan ve hizbinden) kurtulmaniz için bir bekci ve nezir olarak yeterim.

Sadakallahul Aziym ZARİYAT Suresi50 ve 51. ayet

yani ondan (şeytan ve hizbinden), Allah dogru kacmak lazimdir, bu da ona istiaze ile ve zikir ve fikir ile siginmak ile olur. yani kalbinizin nur lambasini yakmak ile olur,

Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 34. ayetten pasaj

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tensurûllâhe yansurkum ve yusebbit akdâmekum.

Meali :

Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.

Sadakallahul Aziym MUHAMMED Suresi 7. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِّن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ وَإِذَا أَرَادَ اللّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلاَ مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَالٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Lehu muakkibâtun min beyni yedeyhi ve min halfihî yahfezûnehu min emrillâh(emrillâhi), innallâhe lâ yugayyiru mâ bi kavmin hattâ yugayyirû mâ bi enfusihim, ve izâ erâdallâhu bi kavmin sûen fe lâ meredde lehu, ve mâ lehum min dûnihî min vâl

Meali :

İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.

Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 11. ayet


Rabbim Zülcelal ve ikram hazretleri, bizi ve müntesiblerimizi, ve ehli beytimizi, cookca rabbimizi zikrederekden, ondan gafil düşmeyen, daimi zikir ehli zümresine ilhak eylesin, ve O nu ve meleklerini, peygamberlerini, ve salih kullarini, ve onlar görülünce allah akla gelen velilerini, ve dostlarini unutupda, O nunda kendilerini unutturdugu, sonrada onlar için azabi müstehak gördügü, gafil kimselerden olmakdan, muhafaza eyleyip, emaninda ve emniyetinde tutsun bizleri. amin.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِن تُبْدُواْ خَيْرًا أَوْ تُخْفُوهُ أَوْ تَعْفُواْ عَن سُوَءٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ عَفُوًّا قَدِيرًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İn tubdû hayran ev tuhfûhu ev ta’fû an sûin fe innallâhe kâne afuvven kadîrâ.

Meali :

Bir hayr ve kulluk veya bir günah ve kötülük yaparak, ya siz affedilcek bir duruma düşersiniz, yada siz birilerini affedip bağışlarsınız, ki muhakkak ki Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 149. ayet

------------------
DiPNOTLAR :
[1] sorularlaislamiyet com-allahin-veli-kullari-gizliyse-muminler-nasil-evliya-olur
[2] Mustafa islamoglu
[3]saglikbilgisi com -hirsizlik-hastaligi-kleptomani
[4] kadiritarikati com-seyhi-olmayanin-seyhi-seytandir-sozune-itiraz-edenlere-devami
--oOo---

--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 28 Nisan 2018 Vaazi Cumartesi

Original Kar © glan

Print this item

RasitTunca-2 Ölümsüzlüğün Sırrına Doğru (Kar©glanin 14 Nisan 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 07:56 PM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies



Ölümsüzlüğün Sırrına Doğru

(Kar©glanin 14 Nisan 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve tevekkel alâl hayyillezî lâ yemûtu ve sebbih bi hamdihî, ve kefâ bihî bi zunûbi ibâdihî habîrâ.

Meali :

Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et. O’nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et. Kullarının günahlarından hakkıyla haberdar olarak O yeter!

Sadakallahul Aziym FURKAN Suresi 58. ayet


---oOo---
Ebû Zerr (ra) anlatır ki:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Her kim, sabah namazından sonra diz çökmüş olarak, konuşmadan önce on kere

“Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke lehü
Lehü’l-mülkü ve lehû’l-hamdü yuhyî ve yümîtü, ve huve hayyun lâ yemût, biyedihil hayr, ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” derse...
kendisine onlarca sevap yazılır, on günahı silinir, on derece yükseltilir, o günün tamamında her şerden emin ve emniyette olur, Şeytan’dan korunur ve o gün hiçbir günah ona ulaşarak amelini iptal etmez”

ARAPCASI

لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

Anlamı:

"Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur.
O birdir; Onun hiçbir şeriki yoktur. Mülk Ona ait, hamd Ona mahsustur. Hayatı veren de Odur, ölümü veren de Odur. O, kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayy-ı Ezelîdir. Bütün hayır Onun elindedir. O her şeye hakkıyla kàdir"

( Hadis-i Şerif , Buharî, Ezân: 155; Teheccüd: 21; Müslim, Zikir: 28, 30, 74, 75, 76; Tirmizî, Mevâkıt: 108; Hac: 104; Nesâî, )

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلكِن يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَلَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhideten ve lâkin yudıllu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve le tus’elunne ammâ kuntum ta’melûn.

Meali :

Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.

Sadakallahul Aziym NAHL Suresi 93. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لآمَنَ مَن فِي الأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا أَفَأَنتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّى يَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lev şâe rabbuke le âmene men fîl ardı kulluhum cemîâ(cemîân), e fe ente tukrihun nâse hattâ yekûnu mu’minîn.

Meali :

Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?

Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 99. ayet


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْ فَلِلّهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ فَلَوْ شَاء لَهَدَاكُمْ أَجْمَعِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kul fe lillâhil huccetul bâligatu, fe lev şâe le hedâkum ecmaîn.

Meali :

De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.”

Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 149. ayet

Bu ayetler : Delil ve hüccetin Allah oldugunu, ve öyle bir milletin, Allah a inanmak konusunda bile zorlanamayacagini, Rabbimiz ilan ederken, sen ey Tr. amca, cok ayip ediyon ki, senin dedigin olsun diye, oraya (Suriye ye) savaş acmak, cok ayip, ayni durumda sen olsaydin, o sana savaş acmiş olsaydi, sen ne diyecekdin, kendini nasil savunacaktin, biraz empati yapalim, ya onun durumunda sen olsan, ne olacakdi? Düşmez kalkmaz bir Allah, sende bir gün, o eziyet ettiklerinden yardım dilenir duruma düşersen, o gün hic aglama sizlanma o zaman, zaman gelir, beyler köle olur, köleler de padişah ki, Züleyha annemiz öyle cigirir oldu, bir vakit geldide :

"Sultanlari köle eden, köleleride Sultan eden Allah a hamd edeirm" der olmuşdu ki, Yusufuna kavuşdu.

Gün gelir, o senin eziyet ettiklerinde, bir gün yusufuna ve sultanliga erişirlerse, sende köle olursan, yada onlarin kapisinda bir köpek olarak halkolursan, yada gecen hafta dedikya : onlarin evindeki tencere olursan, vay haline o zaman, bu saltanat ve tahtta gecici, niceleri Amerikaya başkan oldu, amma ettikleri ile yatiyorlar toprakda şimdi, ve nerede  yeniden dogup, ne eziyetler cekiyorlar, Allah biliyordur, amma sen, ya sen, ne oldum deme! ne olacan de! bir gün sende bu Amerika nin başindan ineceksin elbet, amma o ettiklerin unutulmayacak unutma, biz unutsak bile, Allah unutmaz, hani mahkemede savci vardir ya, cumhuriyet savcisi, sen davayi biraksan bile, O (Savci)  davayi birakmaz, savci yeni dava acar ya, işde öyle. O davayi (Bu gün bu yaptiklarinin hesabi olan davayi) biz unutsak, sen unutsan, bir gün Allah, o nu senin önüne, ye diye, aş olarak koyacakdir, yapma amca! kötü isim birakma, kötü miras birakma insanliga, yazik! onlarda insan, onlarda bir millet, kendi iclerinde, kendilerine yetiyorlardi, siz onlarin başina dert actiniz, siz yaptiniz bunu, ve birde ellerinde kimyasal silah var, kimyasal silah kullandi falan diye bahane uydurmayin, Elbet Allah hepsini görüyor biliyor haberdar.

----oOo------


Bir Rüya ve Yorumu

Çoktandır Rüya Falan Görmüyordum, geçen haftalarda bir gün Rüya gördüm, D...TV de Program yapan "S. B." amca ile bir evin arka tarafindaki alt kat, hatta bodrum katinin oldgu yerde durmuşuz, aşagisi ucurum gibi birşey, ve ayaklarimizi aşagi sallamişiz oturuyorduk, S.B. amca arkadaki  pencere deligine  elini uzatti, delikde de penceresi yok, daha ev, sanki yeni inşaat gibi, ve oradan iceri elini uzatti, iceriden bir adet, saydam mike, kapakli, kücücük tencere gibi, sanki şekerlik gbi birşey cikardi, ve üzerinde iki tane arapca yazi var, bir tanesi tam ortada, bir taneside onun kenarini dolancak şekilde yazili, sanki yakarak oyulmuş gibi, ve dedi S.B. amca : " bak bu yaziyi S. N. kendi yazmiş." diyor ve uzatiyor, bende elime aliyorum, ve sonra O tekrar geri almak istiyor, ve bende diyorum, emanete biraz daha dokunmuş olayim diye, vermek istemiyorum, biraz daha dokunayim diyorum, ve diyorum " emanete sahip cikabilirsek, bana verirmisin, benim olabilirmi?" diyorum, o da elimden aliyor, ve tekrar arkaya uzaniyor, oradan bu sefer bir tane, sanki bir cerceve gibi, kare şeklinde paketlenmiş, bir köşesinde saman kagidi renkde paketi gözüküyor, arkasi o kagittan galiba, önü ise acik, iple baglanmiş, onu bana veriyor, Allahu alem  bu da B.S.N. nin sakkosuymuş, ve ben yukari cikiyon, ve arka tarafa o eve giriyorum, ve  sanki ev mi! dükkan mi desek, ve bakiyorum, dükkan gibi görünce, sahtemi bu! benzerini cogaltmişlarda, hatira diye satiyorlarmi diye bakiyorum, ama eşi veya başka benzeri yok, orda iki tane daha adam var , ve aşagi bakiyorum S. B. hoca kaybolup gidiyor.

Rüya bu kadar uyana geldim.

ve uyandikdan sonra, maneviyatta S.B. Hocaya seslendim , sen bu rüyaya girmeyi nereden ögrendin dedim, ben dedi, senin tarif ettigin gibi 13 estagfirullah cekip yumdum gözümü, sana kalbimden yöneldim,  rabita ettim dedi, ve sonra ona dedim,

"Bu cübbe, yada sakko, yada ceket, S. N. nin zillet hirkasi mi? yoksa izzet hirkasi mi? dedim.  Eger zillet hirkasi ise, ben istemem dedim, yani onu hapis hapis gezdiren cübbe ise, onu giyecek, ve ona sahip cikacak başka birini bulun, ben onun izzet hirkasini isterim, ve niye  (S. N.) kendi gelmedi emaneti vermeyede, sen geldin dedim, ve baglanti koptu sonra.

Hayirlara vesile eyle Allahim.

yani  S. N...usinde de bir "u" var, ve onu zindan zindan gezdirmiş ve medreseyi yusufiyeyi kurmuş.
ve YUSUF isminde de  iki "u" var, yusuf iki zindan da veya kuyu da u gibi, kuyuda bulunmuş, yani önce birinci u :  kardeşlerinin attigi üstü acik kuyu zindani, birde ikinci u :  ve züleyhanin attirdigi, ikinci zindan, üstü kapali zindan veya kuyu züleyhadaki ü gibi, ve bu emaneti bize getiren adam S. B... de de iki u var, yani emanet(Yusufluk emaneti) emaneti taşiyabilcek olanda saklanir, yani u u isimlilerde saklanabilir.
ve bizimde ismimizde degilde, soy ismimizde bir u var yani Raşit Tunca nin "U" su,yani soyumuz Hz. Yusufa da dayaniyor, (Raşidi Tarikatının Kurucusu ve Piri Karoglan Hocanin Silsileyi Üla sındaki 21. batumunda Hz. Yusuf Vardir)

Buradan bak Forumumuzdaki

"Raşidi Tarikatının Kurucusu Karoglan Hocanin Silsileyi Üla sı Melaesi"

isimli Konuda

ve deniyor ki mehdi için, mehdi iki defa ortadan kaybolur, ikincisi birinciden daha uzun olur, ve herkes onu aramaya cikarlar, ve onu evinde bulup, alip cikarip ona biat ederler.

Ebi Abdullah Hüseyin bin Ali'den rivayet edildi:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“HZ. MEHDİ 2 KEZ İNSANLARIN GÖZÜNDEN KAYBOLACAKTIR.

Bir seferinde o kadar uzun bir zaman görülmeyecek ki, kimisi onun öldüğünü, kimisi de bırakıp gittiğini zannedecek...”

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcut olan bu hadis ile, Hz. Mehdi'nin 2 kez insanlardan ayrı kalacağı bildirilmiştir. Yani Hz. Mehdi insanların gözünden uzak bir konumda olacaktır. Hadislere göre bu kaybolmaların birincisi kısa, ikincisi ise daha uzun olacaktır:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

AL-İ MUHAMMED'İN KAİM'İNİN (HZ. MEHDİ'NİN) İKİ GAYBETİ VARDIR. BİRİSİ DİĞERİNDEN DAHA UZUNDUR...

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 199)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Bu kıyamın sahibinin (Hz. Mehdi'nin) iki gaybeti vardır. BİR GAYBETİ (bu gizli kaldığı dönem) O KADAR UZAYACAK Kİ şöyle diyecekler: "Öldü." Bazıları diyecek ki: "Öldürüldü." Bazıları diyecek ki: "Gitti..."

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 198)

Ahir zamanda İslam ahlakının insanlar arasında yaygınlaşması için mücadele eden Hz. Mehdi'nin, böyle bir görev üstlenmişken kendi isteğiyle insanlardan ayrılmayacağı açıktır. Dolayısıyla Hz. Mehdi'nin insanlardan uzak kalmasının, kendi iradesi dışında zorla (Evine hapsedilmesiyle) gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Peygamberimiz, Hz. Mehdi'ye bu yüzden "GAİB", yani "kaybolan hapsedilen, hapsedilmek suretiyle insanların gözünden kaybolan" demiştir. Bu yüzden Hz. Mehdi'nin lakabı ve isimlerinden biri "GAİB"dir.

Kuran'daki Yusuf Suresi'nde de Hz. Mehdi'nin bu kayboluşuna işaret edilmektedir. Hz. Yusuf da Hz. Mehdi gibi, biri kısa diğeri uzun süre iki defa insanların gözünden kaybolmuştur. Birincide, Hz. Yusuf kuyuya bırakılmış, kısa bir süre sonra oradan geçen kafile onu oradan çıkarmış, ikincide ise haksız yere zindana atılmış, uzun bir müddet orada kalmıştır. Fakat sonradan masumluğu anlaşılarak, zindandan da çıkartılmıştır:

“Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَلَمَّا ذَهَبُواْ بِهِ وَأَجْمَعُواْ أَن يَجْعَلُوهُ فِي غَيَابَةِ الْجُبِّ وَأَوْحَيْنَآ إِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُم بِأَمْرِهِمْ هَذَا وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe lemmâ zehebû bihî ve ecmeû en yec’alûhu fî gayâbetil cubb(cubbi), ve evhaynâ ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim hâzâ ve hum lâ yeş’urûn

Meali :

Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine (Cübbe bahsi ile) haber vereceksin” diye vahyettik.

Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 15. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

ثُمَّ بَدَا لَهُم مِّن بَعْدِ مَا رَأَوُاْ الآيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتَّى حِينٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Summe bedâlehum min ba’di mâ raevul âyâti le yescununnehu hattâ hîn

Meali :

Sonra onlar, Yûsuf’un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindanda tutmayı uygun buldular.

Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 35. ayet

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Mümin şahıs (Hz. Mehdi) Deccal'i görünce:

"Ey insanlar! Resulullah'ın zikrettiği Deccal işte budur" der.

Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından:

"Onu alın da yaralayın" der.

Artık O ZATIN SIRTI VE KARNI DÖVE DÖVE GENİŞLETİLİR. Bu sefer onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da fırlatır atar. İnsanlar Deccal'in onu bir ateş içine attığını sanırlar. Halbuki o bir cennet içine atılmıştır.

(Hz. Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)

Peygamber Efendimiz hadisinde tüm baskı ve saldırıların Hz. Mehdi'yi daha da güçlendireceğine böyle işaret etmiştir. Hadiste mecazi anlamda kullanılan, Hz. Mehdi'nin "sırtı ve karnından dövüle dövüle genişletilmesi" ifadesi, aleyhinde kurulan tüm tuzakların Hz. Mehdi'yi daha da güçlendireceğine, tebliğinin etkisini daha da artıracağına işaret etmektedir.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُواْ لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ وَاللّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve iz yemkuru bikellezîne keferû li yusbitûke ev yaktulûke ev yuhricûke ve yemkurûne ve yemkurullâh(yemkurullâhu), vallâhu hayrul mâkirîn.

Meali :

Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Şehrin’den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı ya. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da onlara tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 30. ayet


Kan dolu ortamdan kurtulmak için Hz. Mehdi’ye sarılacaklar ve tek kurtuluşun onda olduğunu bilecekler. Peygamberimiz hadislerinde Hz. Mehdi’ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildirmiştir. Bu da gösteriyor ki Hz. Mehdi, kendisini hiçbir zaman Hz. Mehdi olarak ilan etmeyecektir. Hatta insanlar ona gelip "alametler sende mevcut, sen Hz. Mehdi'sin" dedikleri halde o yine reddedecektir. Hz. Mehdi’ye sık sık "Alametler sende mevcut " diyerek Hz. Mehdi olduğu iddiası getirilecektir, fakat o, ısrarla söylenen bu iddiayı kabul etmeyecektir. Ancak "ölümle tehdit" edildikten sonra, insanların kendisine biat etmesini kabul edecektir. Hz. Mehdi’ye nasıl biat edileceği konusunda peygamberimizin hadisleri şöyle;

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

İnsanlar nihayet Hz. Mehdi (as)'a gelirler ve Rükun ile Makam arasında, kendisi istemediği halde ona biat edeler. "Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz" derler. Yer ve gök ehli ondan razı olur.

(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler, Kahraman Neşriyat, s. 31)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Hz. Mehdi (as) ancak baskı ile başa geçmeye razı olacaktır.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 48)

Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. şehri halkından bir kişi koşarak ortaya çıkar. şehri halkından bir grup onu (Hz.Mehdi (as)'ı), istememesine rağmen (bulunduğu yerden) çıkarırlar. Güneş Hacer-i Esved'le Makamı İbrahim arasında iken şehrinde ona (Hz. Mehdi (as)'a) biat ederler. (Kara ile ak arasinda, ya seher vakti, yada grub vakti yani ikindi den sonra manasindadir bu )

(Sünen-i Ebu Davud, 5/94; El-Kavlu'l Muhtasa Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)

... Ve sonra istemediği halde biatlarını kabul eder. Eğer siz ona yetişirseniz, ona biat ediniz. Çünkü o yerde de gökte de Hz. Mehdi (as)'dır.

(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler, Kahraman Neşriyat, s. 35)

... Onu tekrar şehrin'de bularak yine, "Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim" derler. Bunun üzerine o "Ben aradığınız değilim" der ve tekrar şehrine gider.(Bu olay O yani Mehdi Misirdaki Dusukiye tarikatina intisab ettiginde, şeyhini ziyaret esnasinda olmuş ve yaşanmiştir) şehrin'de yine aranınca tekrar MISIRDAN  şehrine döner. şehrinde de kendisini Rükunda ( yani geri döndügü yerde) bularak şöyle derler: "Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam'dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun" derler. Bunun üzerine Hz. Mehdi (as), Rükun ile Makam arasına oturur (yani onun evi Kabenin rüknu yemanisi ile, ters istikametteki makami ibrahim arasina denk gelir) ve evinden elini uzatarak biatları kabul eder.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 39-40)

Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Hz. Mehdi (as)'a gelir ve "Bizim için kalk artık"der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.

(İbn Ebi Şeybe, c. VII, s. 531; Abdurrezzak H. 20771, c. XI, s. 372; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52,53)

Hz. Fatima'nın soyundan gelen Hz. Mehdi (as), şehrinde meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 52, 53)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم


مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâhi, ve men yu'min billâhi yehdi kalbehu, vallâhu bikulli şey'in alîm

Meali :

Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Sadakallahul Aziym TEGABUN Suresi 11. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَقُلِ الْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ فَمَن شَاء فَلْيُؤْمِن وَمَن شَاء فَلْيَكْفُرْ إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمْ سُرَادِقُهَا وَإِن يَسْتَغِيثُوا يُغَاثُوا بِمَاء كَالْمُهْلِ يَشْوِي الْوُجُوهَ بِئْسَ الشَّرَابُ وَسَاءتْ مُرْتَفَقًا


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve kulil hakku min rabbikum fe men şâe felyu'min ve men şâe felyekfur innâ a'tednâ liz zâlimîne nâran ehâta bihim surâdikuhâ, ve in yestegîsû yugâsû bi mâin kel muhli yeşvîl vucûhe, bi'seş şerâb(şerâbu) ve sâet murtefekâ

Meali :

De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.

Sadakallahul Aziym KEHF Suresi 29. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ فَمِنكُمْ كَافِرٌ وَمِنكُم مُّؤْمِنٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Huvellezî halakakum fe minkum kâfiru ve minkum mu'min(mu'minun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr.

Meali :

O, sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

Sadakallahul Aziym TEGABUN Suresi 2. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلاَ تَأْكُلُواْ مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُ لَفِسْقٌ وَإِنَّ الشَّيَاطِينَ لَيُوحُونَ إِلَى أَوْلِيَآئِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ إِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lâ te’kulû mimmâ lem yuzkerismullâhî aleyhi ve innehu le fısk(fıskun), ve inneş şeyâtîne le yûhûne ilâ evliyâihim li yucâdilûkum ve in eta’tumûhum innekum le muşrikûn.


Meali :

Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan) lardan yemeyin. (Yani Allahin izni müsadesi olmadan yaratilan geni bozuk hayvanlardan) Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz.

Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 121. ayet

Bundan çoook önce bir vaazimizda anlattik ki : koyunlar zehirli ile zehirsiz otu ayirt edebilirmiş ki , zehirli ot da yemezlermiş ki, ve sütüne zehir karişmasin diye,  diyerek anlatmiştik, ve yine ineklerde ayni şekilde, yedikleri otun zehirlimi, zehirsizmi oldugunu bilirler diye anlatmaya devamediyoruz, ve süt en önemli ürün, ve bu gün herkesde barsak hastalagi ortaya cikdi, ve insanligi öldürmenin yolunun bu oldugunu karar verdiler, ve barsaklarina onmaz yaralar acip, öldürüyorlar, ve insan bedeni onlari iyi edemeyince, coklu organ yetmezliginden ölüyor, ve  biz bunun tedavisinin yogurta ve yogurtu oluşturan iyi bakterilerde oldugunu, bir nevi tatbikat ile anlattik, ve bizi gören duyanlar, artik yogurtun ne kadar önemli oldugunu bildiler, amma işde  şeytan bunun haberini daha coktan almişki hayvnlardaki mideya acilan piercing deligi icad ettirdi, ve benim bu hastaliga ve belaya karşi kullandigim silahimi bozmayi dünden kararlaştirmiş, ve şeytanin hocalik ettigi şeytan enikleri, bu ineklerin sütünü ona zehirli otlar yedirerek bozamayacaklarini anlayinca, sirtina ve midesine dogru delik acmakda buldular, ve artik süt,  inek fabrikasinda üretilirken, zehiri direk mideye zerkedebiliyorlar, yani öyle olunca, artik bazi memleketlerde (Avusturya bunlarin başinda) sütlerde yogurta dönmüyor yada bozduklari için dönemiyor ve o yogurtlar kimyasal olarak üretiliyor, cünkü sütü bozdular, ve bozmanin yolunu ögrendiler, ve yine eti bozdular, ve et Allahsiz et oldu, yani geni bozuk hayvanlar türedi, ha domuz eti, ha inek eti halini aldi, ve bizim ahmaklarda ucuz et yemek hikayesi ile, Avrupadan inek dana ve etini  alip ithal ediyor, bu  üzerine Allah isimi okunmamiş diye gecen inekleri danalari alip ithal ediyorlar
"Ve lâ te’kulû mimmâ lem yuzkerismullâhî" dmek işte Allahin zikretmedigi veya Allahi zikretmeyen, yada edemeyen hayvanlar demek, yani listede olmayan yaratiklar, bir nevi yani, geni bozuk hayvanlar.

ve onlari yiyenlerde de artik ne yapmadiklari vahşilik,  ne edebsizlik, ne şeytnaliklar meydan cikiyor, ortada görünüyor, bütün insanlik, dünyanin dört bir yaninda burhan geciriyor, kimin sebebine? bu şeytan ve  hizbi olan deccal ve avaaanesi sebebine, neden?  Bu taa Hitlerden bu yana sürdürlen dava yani dünyada  TEK IRK birakmak ugruna, oda israil ogullari olackakmiş, ey zenciler, ey araplar, ey acemler ve  farisiler, ey Türkler, ey Ruslar ve pitbol soyu, siz nerdesiniz, bu ipneler dünyda tek IRK birakmak istiyorlar, yani bunu öyle yada böyle yapmak istiyorlar, bugün suriye, yarin rusya, bürgün iran, daha bürgün belkide Türkiye,  yani,

Ey insanlik!

akilli olun, bunlarin hocasi şeytan varken, cok dikkatli olmak lazim,  dedik ya, ne dersek, ne zikredip ne dua edersek tersini caviriveriyor (Kehrwert), ne yaparsan, onun ziddini kehwertini aliyor, iyi ne var bozmak derdinde, ve öyle olunca, et de bozuldu  süt de bozuldu, bu ip.. bilim adamlarida buna hizmet ediyor, ve inege o delikden  direk zehir  zerkettiler ve kimlerin sütü artik faydasiz ve zehirli olur allahu alem, ve Mehdinin bunlarla mücadelesi ve cilesini siz düşünün artik,ve artik  ögrendiler ki inegin  ve koyunlarin zehiri ayirt eden nasil bir sistemi var, nasil ayrit ediyor zehirli ile zehirsizi bildiler ve buldular, ve artik o deligede ihtiyac  kalmadan, artik inege zehir ve zararli şeyleri verebiliyorlar, halbuki Allahin yasasinda, hicbir inek, hicbir koyun, hicbir geyik, ve hicbir memeli, sütüne zehir kariştirmazdi, amma ne oldu şimdi bir bakin, yarin bu yogurt silahimizida elimizden alacaklar bu ip.., dikkatli olun, birlik olun, yoksa  onlar galip gelirse, vay halimize, amma Allah in  yani yüce Rabbimizin vaadi var :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lekad ketebnâ fîz zebûri min ba’diz zikri ennel arda yerisuhâ ıbâdiyes sâlihûn

Meali :

Andolsun, Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebûr’da da, “Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır” diye yazmıştık.

Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 105. ayet

ve siz mehdiyi bulup, onunla bir olup, dünyaya sahip cikmazsaniz, ne o altincag kurulur, nede ölüm öldürülür, bir an önce gönlünüzdeki size kim oldgu vahyolunan mehdiyi arayip bulup, ona tabi olun, biat edin, yoksa  bu ip.. dünyanin ... koyacaklar.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

من صبر ظفر

Men sabera zafera.

Zafer sabredenindir.

( Hadis-i Şerif )


Sır saklamak, Mehdi aleyhislemin ne üzere oldugunu, kim oldugunu, Ne yapacağını, ne okuduğunu, veya ne iş üzerinde çalıştığını bilseniz dahi,  hiç kimseye söylemeyiniz, Bildiginiz SIRRI yüreginizde saklayin ve, O nun  düşmanlarina ve sizin düşmanlariniza dahi sezdirmemek lazımdır.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

İsteînû alâ kadâi havâyiciküm bil kitmân.

(Hacetlerinizin husule gelmesi için, sırrınızı saklamakla yardımcı olunuz).

( Hadis-i Şerif )

Sırrını saklarsan ona hâkim olursun. Saklamazsan, o sana hâkim olur.

(Hz.Ömer ra)

Rabbim , Cemaatinin ve ittiba edenlerinin, ve edecek olanlarinin,  bu ittiba o na, o evinde iken, o na maneviyatta, aynen S.. hocanin yaptigi gibi, gözler yumulur ve, 13 estagfirullahi cekerek yapilir, Onu aşk ile arayanlarin, O nu mehdiyi bulup ona tabi olmalarini nasip eyle ,Onlari  Müyesser ve Muzaffer eyle ki, bu zulumetle dolan dünya,  yeniden rahmet ve magfiretle dolsun taşsin.


--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 14 Nisan 2018 Cumartesi

Original Kar © glan

Print this item